Isparta, genelde ziyaretçilerine sunduğu alışveriş fırsatları ve doğal güzellikleri ile adından söz ettiriyor. Ama Turan Mahallesi gibi eski yerleşim bölgelerinde tarihini aydınlatan detayları cömertçe sergilemekten de geri kalmıyor. Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi hakkında bilinmesi gerekenleri aşağıda bulabilirsiniz.
Uzun yıllar boyunca Aya Baniya Kilisesi'nin ne zaman inşa edildiği konusunda fikir birliğine varılamamış. Ancak restorasyon çalışmaları esnasında yapının batı tarafındaki ana girişin hemen üzerindeki kitabeye ulaşılmış. Böylece kilisenin adı ve yapım tarihi hakkında kesin bilgiler edinilebilmiş.
Kitabesinde yazan bilgiye göre 1750 yılında inşa edilen yapı, şaşırtıcı biçimde Erken Bizans dönemi mimarisinden izler taşıyor. Geç Osmanlı Dönemi'ne denk gelen yapım yılına rağmen yüzyıllar öncesine ait bazilika planına bağlı kalınması, dini yapıya özgün bir görünüm kazandırmış diyebilirim.
Aya Payana Kilisesi adıyla da tanınan tarihi yapı, mimarisindeki yaklaşımın doğal bir sonucu olarak tek apsisli planlanmış. Bu apsis içerisinde yer alan halka açık ibadet kısmından bema, yani sadece din adamlarının girebildiği bölümüne geçiş iki basamak ile sağlanmış.
Tarihi kilisenin ana aksı kuzey-güney istikametinde olan kilise dikdörtgen planlı, üç nefli ve apsislidir. 15 x 26 m ölçülerine sahip kilisenin kuzey, batı ve doğudan birer giriş kapısı mevcuttur. Kilise tavanı ahşaptan yapılmış olup dışı harçla sıvanmış çapraz tonozla örtülüdür ve on sütun üzerine oturtulmuştur.
Kilise sütunlarının içi ahşap olup dışı sıvalıdır. Sütunlar kaidesiz ve korint başlıklıdır. Apsis, tabanı ana mekandan 70 cm daha yüksektedir. Apsis altta üç büyük üstte üç küçük pencere ile aydınlatılmaktadır. Apsis dışta beşgendir. Pencere pervazları dıştan kesme taşlarla kemerli yapılmıştır.
Aya Baniya Kilisesi, her ne kadar harap durumda olsa da dış mimarisindeki zarafetle konuklarının hayranlığını kazanıyor. Fakat yapıya güzellik katan unsurların tamamına yakını, aslında iç kısmında yer alıyormuş. Örneğin kilisenin yan neflerinde ve giriş kapılarının üzerinde yer alan alçı madalyon süslemelerin ortasında, bir zamanlar Hz. İsa, Hz.
Meryem ve çeşitli azizleri tasvir eden portreler bulunuyormuş.
15 metreye 26 metre ölçülerindeki dini yapının sütunlarının süslemesinde ise Korint stili tercih edilmiş. Yapının sağlamlığını pekiştiren bu sütunların iç kısmındaki ahşap iskelet, daha estetik görünüm elde edilebilmesi amacıyla sıva ile kaplanmış.
Yapının çatısında da tıpkı kolonlarının iç kısmında olduğu gibi ahşap malzeme kullanılmış. Hatta daha güçlü bir yapı oluşturabilmek adına çapraz tonozların yerleşiminde bağdadi tekniğine bağlı kalınmış. Kesme taş kullanılarak pencere pervazlarına kemerli görünüm kazandırılan kilisenin aydınlatması içinse yan duvarlarda üçü büyük boyutlarda olan çok sayıda pencere açılmış.
İşin açıkçası, kiliseyi ilk gördüğümde mevcut durumuna epey üzülmüştüm. Sonuçta iyi bir bakım yapıldığı takdirde Isparta'nın turizm hacmine kayda değer oranda etki edecek bir yapıdan bahsediyoruz. 2020 yılında yapıyı kente geri kazandıracak çalışmaların planlaması yapılmış.
Bu çalışmalar kapsamında Isparta Aya Baniya Kilisesi'nin sanatsal ve kültürel etkinliklerin düzenlendiği bir yere dönüştürülmesi düşünülmüş. Hatta yerel halkın mekan çevresinde daha fazla vakit geçirmelerini sağlayacak yeme-içme alanlarının oluşturulması fikri gündeme gelmiş. Alternatif olarak kilisenin binasının aslına uygun biçimde yenilenerek bilim müzesi yapılmasına yönelik girişimlerin olabileceği de dile getirilmiş.
İleriye dönük planlar bir yana, kilisede aslında iki farklı yenileme çalışmaları yürütülmüş. 1993 yılında Göller Projesi kapsamında, yapının görünümünü olumlu etkileyecek neredeyse hiçbir şey yapılmamış. 1999'daki restorasyonda ise sadece çatısını yenilemekle yetinilmiş.
Aya Baniya (Aya Payana) Kilisesi'ni ziyaret ettikten sonra Isparta'nın bir başka arka planda kalmış tarihi değerini ziyaret etmek için rotanızı Doğancı Mahallesi'ne çevirebilirsiniz. Böylece 1857-1860 yılları arasında inşa edilen Aya Ishotya (Yorgi) Kilisesi'ni de yakından tanıma imkanına kavuşabilirsiniz.
Kitabesi ve 1903 yılında yapılan çanı Isparta Müzesi'nde sergilenen kilise, Turan Mahallesi'ndeki türdeşi gibi doğu-batı yönünde uzanıyor. Yalnız bu yapının inşası esnasında kesme taş yerine yerel kaynaklardan elde edilen kövke taşı kullanılmış.
Bu sayede farklı görünüm kazanan kilise, bakımsız haline rağmen konuklarına bir zamanlar iç duvarlarını ve sütunlarını süsleyen resimlerden izler sunmayı sürdürüyor. Bununla beraber daha fazla gezilecek yer ve tarihi yapı görmek için Isparta Gezilecek Yerler sayfasına bakabilirsiniz.