Silifke Yoğurdu’nun Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alarak ülkemizi gururlandıran 30. ürünümüz olması, hem yerel kültürümüzün hem de eşsiz lezzetlerimizin dünya çapında tanınması adına büyük bir adım. Bu yazıda, bu anlamlı başarının detaylarına inerek, Silifke Yoğurdu’nun kendine has özelliklerini ve neden bu kadar özel bir ürün olduğunu paylaşacağız. Ayrıca, tescil almayı başaran diğer gurur kaynaklarımızdan da bahsederek Türkiye’nin gastronomi zenginliğini bir kez daha hatırlatacağız. Elbette, Silifke gibi bu özgün lezzeti doğuran topraklara yolunuz düşerse, mutlaka görmeniz gereken doğal ve tarihi güzelliklere de değineceğiz. Hazırsanız, Silifke’nin yoğurttan fazlasını sunan dünyasına hep birlikte bir yolculuk yapalım!
{facility:0}Silifke Yoğurdu, Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alarak Türkiye’nin yerel lezzetlerini dünyaya tanıtan 30. ürün oldu. Bu gurur verici gelişme, yalnızca Silifke’nin değil, Türkiye’nin eşsiz yöresel zenginliklerinin uluslararası platformda kabul gördüğünü bir kez daha kanıtladı. Yerel değerlerin korunması ve tanıtılması adına büyük bir emek harcayan Silifke Ticaret ve Sanayi Odası’nın çabalarıyla elde edilen bu tescil, aynı zamanda TOBB’un coğrafi işaretli ürünlere verdiği desteğin bir sonucu. Ülkemiz, dünyada yalnızca belirli bölgelerde yetişen veya üretilen ürünlere sahip olmanın ayrıcalığını taşıyor. Bu başarı, sadece Silifke’nin yoğurt üretimindeki benzersiz kalitesini taçlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda AB süreci devam eden 70 coğrafi işaret ve 3 geleneksel ürün adımız için yürütülen çalışmaların da ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor. Silifke Yoğurdu’nun bu başarısı, Türkiye’nin yerel tatlarının küresel sahnede hak ettiği değeri görmesi adına umut verici bir adım.
{ad:0}Türkiye’nin yerel tatlarının dünya çapında hak ettiği değeri görmesi, coğrafi işaret tescilleriyle bir kez daha taçlanıyor! Bugüne kadar Avrupa Birliği’nden coğrafi işaret tescili alan 30 eşsiz ürünümüz, Anadolu’nun zengin mutfak ve tarım mirasını temsil ediyor. Gaziantep Baklavası gibi dillere destan tatlılardan Aydın İnciri ve Malatya Kayısısı gibi doğanın bize sunduğu enfes meyvelere, Milas Zeytinyağı’ndan Antakya Künefesi’ne kadar her biri, üretildikleri toprakların emeğini ve hikâyesini anlatıyor. Taşköprü’nün aromatik sarımsağı, Giresun’un kıymetli tombul fındığı, Edremit Körfezi’nin enfes zeytinleri ve Safranbolu’nun paha biçilmez safranı gibi lezzetler, yalnızca mutfaklara değil, aynı zamanda kültürler arası bağlara da dokunuyor.
En son eklenen Silifke Yoğurdu, bu listede yer alarak hem Türkiye’yi hem de Akdeniz’in bu bereketli bölgesini uluslararası arenada temsil etmeye başladı. Tüm bu ürünler, yerel üreticilerin yıllar boyunca sürdürdüğü emek, bilgi birikimi ve tutkunun somut birer örneği. Avrupa Birliği’nden tescil alan bu ürünler, yalnızca sofralarımızı değil, aynı zamanda ülkemizin tanıtımını ve ekonomik gücünü de besliyor. Bu değerli liste, Türkiye’nin eşsiz zenginliklerinin dünyada nasıl hak ettiği değeri bulduğunun bir göstergesi. Daha nice lezzetimizin bu başarı hikayelerine katılması dileğiyle!
1. Gaziantep Baklavası
2. Aydın İnciri
3. Malatya Kayısısı
4. Aydın Kestanesi
5. Milas Zeytinyağı
6. Bayramiç Beyazı
7. Taşköprü Sarımsağı
8. Giresun Tombul Fındığı
9. Antakya Künefesi
10. Suruç Narı
11. Çağlayancerit Cevizi
12. Gemlik Zeytini
13. Edremit Zeytinyağı
14. Milas Yağlı Zeytini
15. Ayaş Domatesi
16. Maraş Tarhanası
17. Edremit Körfezi Yeşil Çizik Zeytini
18. Ezine Peyniri
19. Safranbolu Safranı
20. Aydın Memecik Zeytinyağı
21. Araban Sarımsağı
22. Osmaniye Yer Fıstığı
23. Bingöl Balı
24. Bursa Şeftalisi
25. Höyük Çileği
26. Bursa Siyah İnciri / Bursa Siyahı
27. Söke Pamuğu
28. Manisa Mesir Macunu
29. Gaziantep Menengiç Kahvesi
30. Silifke Yoğurdu
Silifke Yoğurdu, yalnızca lezzetiyle değil, arkasında yatan doğallık ve gelenekle de özel bir yere sahip. Bu eşsiz yoğurdu diğerlerinden ayıran en önemli özellik, Torosların yemyeşil otlaklarında doğal ortamlarında beslenen keçi ve koyunların sütünden üretilmesi. Yarım yarıya keçi ve koyun sütü karışımıyla hazırlanan bu yoğurt, tamamen geleneksel yöntemlerle, el emeğiyle yapılır. Yoğurt yapımında sütün odun ateşinde bakır kazanda havalandırılarak kaynatılması ve ardından incir sütüyle mayalanması, ona benzersiz bir tat ve doku kazandırır.
Silifke Yoğurdu’nun bir diğer farkı, hiçbir katkı maddesi, tatlandırıcı ya da koruyucu içermemesidir; doğallık, üretimin her aşamasında ön plandadır. Yörede "süt çilisi" adı verilen kaplarda hazırlanan süt, kaynama sırasında üzerindeki köpüklerin sürekli dağıtılmasıyla kıvamını kazanır. Bu yoğurdun yoğunluğu, yağ oranının (%7 civarı) zenginliği ve pürüzsüz kıvamıyla da kendini belli eder. Her kaşıkta, Torosların mis gibi havasını ve doğal yaşamın dokunuşunu hissettiren Silifke Yoğurdu, doğallığın ve yerel lezzetin en saf halini sunar.
Silifke’ye yolunuz düştüğünde sizi bekleyen güzellikler sadece yoğurtla sınırlı değil; bu şirin Akdeniz ilçesi, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle de keşfedilmeye değer. Öncelikle, dünyaca ünlü Cennet ve Cehennem obruklarına uğrayarak doğanın büyüleyici gücünü yakından görebilirsiniz. Sonrasında Astım Mağarası’nın mistik havasını soluyup, Narlıkuyu’nun serin sularında yüzme keyfi yaşayabilirsiniz. Tarih meraklıları için Silifke Kalesi, Taşköprü ve Uzuncaburç Antik Kenti kesinlikle görülmeli. Karnınız acıkınca, kıyıda yer alan balık restoranlarında taze deniz ürünlerini denemek harika bir seçim olacaktır. Ayrıca, Silifke’nin meşhur tandır kebabını mutlaka tatmalısınız; yanına da el açması sıkma veya börek söylemeyi unutmayın. Yemeğinizi Toroslardan gelen buz gibi yayık ayranıyla taçlandırabilirsiniz. Tatlı olarak ise, odun ateşinde pişirilen kiremitte helva ya da dondurmayla final yapabilirsiniz. Silifke’den ayrılmadan önce ise bölgeye özgü zeytinyağı ve organik reçellerden alarak bu keyfi evinize taşıyabilirsiniz.