Bir konuda anlaşalım. Gezgin ile tatilci birbirinden çok farklı şeyler. Herkes tatile gitmeyi seviyor, yeni yerler görmekten haz alıyor olabilir ama gezgin dediğimiz kişi gücünü keşfetmekten alıyor. Bir gezgin asla yan gelip yatmayı sevmez, o daima hareket halinde olmalıdır. Siz kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz bilemeyiz ama bir gezgin olarak doğduğunuzun 18 kanıtını sizler için listeledik biz. Eğer bu maddelerin en az 8 tanesine sahipseniz tebrik ederiz, nur topu gibi bir gezgin olarak doğmuşsunuz. Peki ama gezgin olduğumuzu nasıl anlarız?
{ad:0}Şaşırtıcı buldunuz değil mi? Hiç şaşırmayın. Evet, gezgin kişinin arkadaş çevresi oldukça sağlamdır. Her ülkeden en az 3-5 tane arkadaş yapmıştır. Bu nedenle de oldukça nüfuslu bir çevreye sahip olduğu aşikardır. Fakat gelgelelim gezginler yalnızlıktan ayrı bir haz alırlar. Düşünmek onların gezmekten sonra yaptıkları en önemli ikinci eylemdir. Bir sahil kıyısında yalnız başlarına oturup düşüncelere dalmaktan bir hayli mutlu olurlar. Doğal olarak çoğu gezgin yalnız gezmeyi tercih eder.
Farklı şeylerden kastımız, mesela kurbağa bacağı yemekten, içinde ne olduğunu bilmediği bir çorbayı höpürdeterek içmekten, adını daha önce duymadığı bir kahveyi denemekten asla çekinmez bir gezgin. Gittiği yerin neyi meşhursa onu keşfetmek zorunluluğu hisseder. Sadece yiyecekle sınırlandırmayalım, bungee-jumbing ya da henüz bizim bile bilmediğimiz adrenalinli şeylerden uzak durmak onun yapısına terstir.
Elektronik sözlük ya da akıllı telefonlara indirilmiş birden fazla sözlük uygulaması bir gezginin olmazsa olmazıdır. Zamanla buna daha az ihtiyacı olsa bile gezginler sözlüklerini asla yanlarından ayırmazlar. İlkokulda kullandığımız cep sözlüğü maalesef sayılmıyor, çünkü o tam bir tatilci işi. Daha hızlı çözüm için teknolojinin nimetlerinden faydalanmak şarttır ve gezginler bu konuda usta gibidirler adeta. Sonuçta karşısına çıkan bir tabelanın kendisine ne demek istediğini hemen öğrenmesi gerekir.
Sadece ‘cheers’ demeyi bilmekle olmuyor bu işler. Gezgin kişi o kadar çok ülkeye gidip, o kadar çok insanla barda tanışmıştır ki, artık neredeyse her dilde ‘şerefe’ nasıl söylenir, bilmemesi imkansızdır. Buna 10 dilde ‘seni seviyorum’, 8 dilde ‘merhaba’, 5 dilde adres sormak gibi kalıplar da dahil edilebilir.
Herhangi bir yerde karşınıza çıkan haritadan gözlerinizi alamıyorsanız, hatta evinizin duvarında koskocaman bir dünya haritası asılıysa, boş zamanlarınızda harita incelemeye bayılıyorsanız, raptiye deyince aklınıza harita geliyorsa kendinizi gönül rahatlığı ile gezgin ilan edebilirsiniz. Raptiye ve harita ne alaka diyorsanız eğer, daha olmamışsınız demektir.
Hatta şu an birden içinize bir ürperti geldiyse ya gezginsiniz ya da gezgin olmaya çok yaklaşmışsınız demektir. Çünkü gezginler ‘her şey dahil’ teriminden ölesiye nefret ederler. Onlar için hostel candır gerisi heyecandır. Gezginler için bir yere bağlı kalmak son derece güçtür. Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi; onlar daima hareket halinde olmalıdırlar.
Bir gezgin için motosiklet he şey demektir aslında. Hatta hayattaki en büyük konfordur motosiklet. İstediği an basıp gidebileceği bir araçtır o. Bir motosiklet onu istediği yere götürebilir. Araba öyle değildir mesela. Eğer yolda bir motosiklet gördüğünüzde aklınıza bir trafik kazasından ziyade özgürlük geliyorsa evet, siz de bir gezginsiniz.
Gezginler ne olursa olsun başlarının çaresine bakmayı bilirler. Her şeyi önceden düşündüklerinden gerekli önlemleri zaten almışlardır. Bu nedenle de tur operatörlerinin kapılarının önünden bile geçmezler. Sözlük dışında danışmaya ihtiyaç duyabilecekleri hiçbir şey yoktur. Onlar bu yola baş koymuşlardır bir kere.
Belki de bir gezgini tatilciden ayıran en belirgin özelliklerden biri de budur. Nasıl oluyor da çoğu insanın aksine onlar uçak biletinin en ucuzunu bulabiliyorlar? Aslında bu işin en basit kısmı. Bir gezgin planlı yaşayamaz ancak sürekli gezmek için programlıdırlar. Dolayısıyla devamlı olarak uçak biletlerini takip ederler. Bu onlar için su içmek, yemek yemek kadar basit ve gereklidir. Zaten en ucuz uçak bileti hangi gün, hangi saatte, ne kadar önceden alınmalı gibi konularda mastır yaptıklarından elleriyle koymuş gibi bulurlar o biletleri.
Onlar için yatırım demek, yeni yerler keşfetmek, yeni insanlarla tanışmak demektir. Çoğu insan ev ya da araba almak için çalışıp didinirken, onlar bunu çoktan aşmışlardır. Eğer sizin derdiniz hala bir eve girip kira öder gibi ev taksiti ödemekse, üzgünüz ama gezgin olmaya henüz yaklaşamamışsınız demektir. Zira gezginler asla maddeci bir yaklaşım içerisinde olmazlar, onlar için manevi yatırımlar her zaman daha önemli olmuştur ve bundan da son derece mutluluk duyarlar.
Hiçbir zaman bitiremeyecekler, çünkü sürekli bir şeyler ekleyip duruyorlar, ömürlerinin yetip yetmeyeceğini düşünmeden, bu işin sonu nereye varacak demeden yardırıyorlar o listeye. Bir gezginin yapılacaklar listesi o kadar kabarıktır ki, veresiye defterlerini solda sıfır bırakır. Zaman ise bir o kadar dardır gezginler için.
Mesela 17 saat kesintisiz olarak bir trende uyuduysanız ya da aynı saat kadar bir tren istasyonunun bankında uyuya kaldıysanız pırıl pırıl bir gezginsiniz işte. Elbette ki bunu bir perişanlık olarak görmüyor ve aksine bundan zevk alıyorsanız da tabi… Siz gezginlerin hep uçak kullandığını mı düşünüyordunuz yoksa? Bir şehri trenle geçmek bir gezginin asli görevleri arasındadır. Ayrıca hayatınızın bir kısmını uçak terminallerinde, otobüs ve tren istasyonlarında harcamışsanız da gezginsiniz demektir.
Klişe belki ama doğru. 9-6 masa başı çalışan kişiden gezgin olması biraz zor çünkü. Gezmeye zaman ayıramamayı bir kenara bırakalım. Yıllık izinleri, resmi tatilleri ve hafta sonlarını değerlendirdiğinizi varsaysak bile bu gezgin kişinin ruhuna aykırıdır her şeyden önce. Daha önce de belirttiğimiz üzere, gezginler bir yere bağlı kalamazlar. Masa başı onlar için intiharla eş değer bir durum neredeyse. Tamam, belki biraz abartı oldu ama buna yakın. Mecbur kalsalar bile mutsuzdurlar, hem de çok mutsuzdurlar…
Bu daha doğru oldu galiba. Hatta çalışmayı hayal ettikleri tek yer National Geographic ya da benzeri bir kuruluş olabilir. Gitsin, görsün, yazsın ya da gitsin, görsün, kaydetsin. Ne olduğu fark etmez, yeter ki gitsin ve görsün. Neticede kendisi gibi düşünen birçok insanla aynı çatı altında çalışıyor olmanın yarattığı bir rahatlık söz konusu.
Ya da ‘Motosiklet Günlüğü’ ise ya da ‘Dün Doğmadan’ ya da diğer Seyahat Filmleri ise ruhunuzda bir gezgin yaşıyor demektir. Başucunuzda bu filmlerin daha önce yazılmış kitapları duruyorsa yine bir gezginsiniz demektir. Bu filmleri izlerken zevk almaktan öte, içiniz kıpır kıpır olmalı, kalp ritminiz değişmeli. Gezgin olunmaz gezgin doğulur gibi bir iddiamız yok. Dolayısıyla gezgin olmaya başlamak için bu filmler harika bir rehber niteliğinde.
Bu özellik çok az gezginde görülmekle birlikte, sokakta üşüyen bir kedi görmekle eş değer bir hüzün oluşur gezginlerin içinde pasaportu olmayan insanlara karşı. Bir gezgin, karşısındaki kişinin pasaportunun olmadığını öğrendiğinde öncelikle büyük bir şaşkınlık geçirir, sonrasında içi burulur ve derhal pasaport ve vize edinme ile ilgili tüm bildiklerini karşısındakine aktarmaya başlar. Böyle de duyarlı bir kişidir gezgin.
Gezginin gücü adına! Eğer bir gezgin olarak doğmuşsanız, Tanrı tarafından size bir takım yetenekler bahşedilmiş olması gerekir. Kimse düğme dikmeyi bilerek gelmez dünyaya ancak el yatkınlığı farklı bir durum. Gezginlerin bu tür şeylere karşı özel bir yetenekleri vardır. Tamir, sökük dikme, pratik yemek pişirme, bir şeyi hızlıca analiz etme ve anında çözüm bulma gibi meziyetlerle donatılmış kişilerdir gezginler. Ve bir gezgin yaptığı iş ne kadar saçma ve aptalca gözükse de, bundan asla utanmaz. Hatta ve hatta gittiği ülkede sırf biraz daha fazla kalabilmek için daha önce hiç duymadığı bir meslekte bile çalışıp para kazanabilir.
Dedik ya, gezginler planlı yaşayamazlar ancak gezmek için programlanmışlardır diye, işte son dakikacılık tam da bu cümleyi anlatıyor diyebiliriz. Kararlar her zaman ani alınır, hiçbir zaman bir sonraki seyahat planı nereyedir bilinmez, sorsanız henüz karar vermediğini söyler, işin aslı kendisi de bilmiyordur. Size bir saat sonra Yunan Adaları’nda olacağını söyler, bir bakmışsınız okyanus ötesine uçuyordur. 3 gün sonra döneceğini düşünürsünüz ancak o rotasını çoktan farklı bir yöne çevirmiş ve seyahat süresini uzatmıştır. Ve şu cümleyi onlardan sıklıkla duyabilirsiniz; ‘abi öyleydi de, son dakika karar değiştirirdim’. Peki, siz ne kadar gezginsiniz? Rehberlik etmesi açısından Turist ve Gezgin Arasındaki En Belirgin 12 Fark başlıklı blog yazımıza da göz gezdirebilirsiniz.