Aşkın ve Gladyatörlerin şehri tanımı bile bu şehri görmeden merak uyandırmıyor mu? Stratonikeia Antik Kenti, tarihi ve doğal güzellikleriyle, kültürlerin nasıl iç içe geçtiğini gözler önüne seriyor. Osmanlı döneminden kalma evler, antik kalıntılar ve hala yaşamın devam ettiği tarihi yapılarda gezinirken, zeytin bahçeleri ve meyve ağaçları arasında adeta bir zaman tünelinde yürüyüş yapıyor gibi hissedeceksiniz. İşte Stratonikeia Antik Kenti hakkındaki tüm detaylar...
{ad:0}Tarih ve kültürel değerler adına oldukça önemli olan Stratonikeia Antik Kenti Muğla'nın Yatağan ilçesi'nin 6-7 km. batısında, Yatağan-Milas karayolu üzerindeki Eskihisar Köyü sınırları içerisinde bulunuyor. Stratonikeia Antik Kenti'ne ulaşım ise oldukça kolay. Yatağan ilçesinden kısa bir yolculukla ulaşılan antik kente, Muğla merkezinden de özel araçla gitmek mümkün. Otobüs yolculuğuyla da Yatağan ilçesine ulaşıp, oradan antik kente geçebilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne 2015 yılında giren Stratonikeia Antik Kenti, tarihi M.Ö. 200 yıllarına kadar uzanan zengin bir geçmişe sahip eşsiz bir yerleşim yeri. Günümüzde hala süren kazı çalışmaları, kentin tarihi dokusunu gün yüzüne çıkarırken, Roma döneminden kalma taş döşeli yollar, Grekçe, Latince ve Osmanlıca yazıtlar içeren yapılar, devasa bir amfitiyatro ve şehir kapıları gibi görkemli yapılar ziyaretçilere açık hâle gelmiştir. Antik dönemde geniş bir alana yayılan bu kent, zamanla daralarak bugünkü kalıntılara ev sahipliği yapar hâle gelmiştir. Stratonikeia ve 11 kilometre uzaklıktaki Lagina Kutsal Alanı arasında, dinî törenler için kullanılan kutsal bir yol bulunuyor.
M.Ö. 3. yüzyılda Karyalılar tarafından kurulan bu antik kent, Helenistik, Roma, Bizans dönemlerinden geçerek, Beylikler ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümranlığına kadar uzanıyor. Stratonikeia, kesintisiz insan yerleşiminin devam ettiği nadir arkeolojik sit alanlarından biri olma özelliğini taşıyor. Kent, tarihin farklı dönemlerinden kalan yapılara ev sahipliği yapmakla kalmıyor, aynı zamanda dünyanın en büyük mermer antik kenti olarak da biliniyor. Burada bir yandan Helenistik dönemden kalma anıtsal yapıları keşfederken, diğer yandan Bizans dönemi kiliseleri, Osmanlı çeşmeleri ve evleri gibi daha yeni tarihsel yapılarla karşılaşmak mümkün.
Stratonikeia’nın sokakları, adeta açık hava müzesini andırıyor. Erikli, İsa ve Mikail Kiliseleri gibi Bizans yapılarının yanı sıra, Beylikler dönemine ait Selçuk Hamamı ve Geç Osmanlı döneminden kalan Şaban Ağa Camii gibi eserler, kentin çok katmanlı tarihini gözler önüne seriyor. Ayrıca, Osmanlı dönemine ait çeşmeler, Ağa evleri ve eski dükkanlar, bu tarihi kenti canlı tutan unsurlar arasında yer alıyor. 1950’li yıllarda inşa edilen çeşme ve evler ise, Stratonikeia’nın sadece antik bir kent olmadığını, aynı zamanda yaşayan bir tarih olduğunu kanıtlar nitelikte. Antik kentte Helenistik dönemden bir caddeyi geçip bir anda Osmanlı yapısı bir Ağa Evi ile karşılaşabilirsiniz.
Stratonikeia Antik Kenti, “Gladyatörler Şehri” olarak anılmasının hakkını veren zengin bir tarihe sahip. Antik kentte yapılan arkeolojik kazılar, bölgenin Anadolu’daki en büyük arena olan bir gladyatör okuluna ev sahipliği yaptığını gözler önüne sermiştir. 2000’li yılların başında bulunan mezar stelleri, Stratonikeia’nın sadece bir eğitim merkezi olmakla kalmayıp, aynı zamanda pek çok ünlü gladyatör yetiştiren bir okul olduğunu da ortaya koymuştur. Gymnasium’un etkileyici ölçüleri, 105 metre genişlik ve 180 metre uzunluğa ulaşarak, burada gerçekleşen çarpışmaların büyüklüğü hakkında fikir veriyor.
Stratonikeia’nın antik yapısı, gladyatörlerin sadece fiziksel olarak değil, zihinsel olarak da donanımlı hale gelmeleri için gereken tesislere sahip. Gymnasium çevresindeki Frigidarium, Elabothesium, Ephebeion, Koryceum ve Konisterium gibi odalar, gladyatörlerin eğitim sürecinin ne kadar kapsamlı olduğunu gösteriyor. Bu odalar, gladyatörlerin soğuk yıkanma, yağlanma, ders alma, antrenman yapma ve kendilerini hazırlama süreçlerini kapsıyor. Stratonikeia’da devam eden kazılar, M.Ö. 2. yüzyıldan M.S. 1. yüzyıla kadar uzanan dönemde yaşamış daha pek çok savaşçının hikayesini gün yüzüne çıkarmaya devam edecektir.
Stratonikeia Antik Kenti’nin kuruluş hikayesi, derin bir aşk hikayesiyle dolu. Rivayete göre, Seleukos Krallığı’nın kurucusu I. Nikator, Stratonike adında güzelliğiyle ünlü bir kadını kendine eş olarak seçer. Ancak bu evlilik, beklenmedik bir sonuca yol açar; Nikator’un genç ve yakışıklı oğlu Antiokhos, üvey annesi Stratonike ile karşılaştığında ona umutsuzca aşık olur. Genç Antiokhos, bu yasak aşkın etkisiyle hastalanır ve nedeni bilinmeyen bu hastalık, sarayı derin bir üzüntüye boğar. Durumu çözmek için çağrılan dönemin ünlü hekimi, Antiokhos’un odasında genç adamın Stratonike’yi gördüğünde yaşadığı fiziksel değişiklikleri gözlemleyince, genç prensin derdinin aşk olduğunu anlar.
Hekimin bu teşhisinden sonra, Kral I. Nikator oğlunun mutluluğu için büyük bir fedakarlık yapar ve tahtını terk ederek ülkeyi Antiokhos’a bırakır. Antiokhos, Stratonike ile evlenir ve onun adını verdiği yeni bir şehir kurar. Bu yeni başkent, Stratonikeia olarak bilinir ve aşkın gücünü simgeleyen bir merkez haline gelir. Byzantionlu Stephanos’un anlattığı bu romantik hikaye, Rönesans sonrası Avrupa sanatında da yankı bulmuş, 16 ve 17. yüzyıllarda yapılan resimlerde bu trajik aşk sahnesi sıklıkla işlenmiştir. Bu tablolarda, hasta yatağında yatan Antiokhos, yanında hekim ve sevgili Stratonike ile resmedilmiştir. Stratonikeia, bu hikayelerle dolu sokaklarında yürürken, ziyaretçiler aynı zamanda tarihin ve aşkın izlerini de takip ederler.
Ziyaret Saatleri: Stratonikeia Antik Kenti, her gün açıktır. Yaz aylarında sabah 08.00’den akşam 19.00’a kadar ziyaret edilebilir. Ancak kış aylarında kapanış saati daha erken olabilir. Müzekart sahipleri giriş yaparken kartlarını kullanabilir. Antik kentte otopark mevcuttur ve ücretsizdir.