İstanbul’un en yeşil, doğası en temiz semtlerinden olan Beykoz, sakin ve huzurlu atmosferiyle kafa dinlemek isteyenler için en sevilen adresler arasında yer alıyor. Ormanlık alanların içinden geçen yollar, yağmur yağdığında ortaya çıkan toprak kokusu ve organik ürünler satan dükkanlarıyla her daim popüler olan Beykoz’a özellikle hafta sonları pek çok ziyaretçi geliyor.
{ad:0}Bu güzel İstanbul ilçesi pek çok büyükbaş ve küçükbaş çiftliğine ev sahipliği yaptığı için, Beykoz’da taze süt, peynir ve köy yumurtası gibi ürünleri kolayca bulabilirsiniz. Beykoz’u popüler kılan bir diğer özelliği ise bakir köyleri. İstanbul’un şehir yaşamından bıkan herkesin nefes almak için tercih ettiği Beykoz köyleri, sunduğu doğal güzellikleriyle büyülüyor. Gelin bir hafta sonu keşfedebileceğiniz Beykoz köylerine yakından bakalım.
Sadece kuş sesleri ve Riva Deresi’nin şırıltılarının duyulduğu Öğümce Köyü, sessizliğin hakim olduğu, araba ya da insanın değil, doğanın sesinin duyulduğu bir köy olma özelliği taşıyor. Dizi ve film setlerine ev sahipliği yapan ve bu sebeple adını sıkça duymaya başladığımız köy, asıl ününü ‘’Bir Başkadır’’ dizisiyle yakalamış olsa da, bozulmayan dokusuyla köy hayatının hakkını veriyor. Tarihi evlerin de yer aldığı Öğümce, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük cam merkezi olan Cam Ocağı Vakfı’na da ev sahipliği yapıyor.
Öğümce’nin komşusu olan Göllü, ziyaretçilerini inek, horoz ve kuş sesleri ile ve yemyeşil ormanlarla karşılıyor. Riva Deresi’nin sakince akan suyu ve ağaçları yansıtan görüntüsü, doğada olmanın keyfini sonuna kadar veriyor. Bir iskelesi de bulunan köyde, hem doğa yürüyüşü yapabilir, hem de bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Zaman zaman yürüyüş yaparken karşınıza inekler çıkabilir, aman dikkat! {product:21650}
Bir diğer komşu köy olan Bozhane, Öğümce ve Göllü ile çok yakın bir konumda yer alıyor. Söylendiğine göre köyün geçmişi 16.yüzyıla kadar uzanıyormuş. Köy sokaklarında dolaşmak, dere kenarına gidip kitap okumak ya da sadece köydeki tavuk, horoz, koyun ve inek seslerini dinlemek bile dinlenmenizi ve tüm stresinizi atmanızı sağlayacak. Eğer bir şeyler içmek isterseniz köy meydanındaki köy kahvesine uğrayabilirsiniz.
Bozhane’den sonra ormanlık alanlarla kaplı tepelere doğru çıkıp, orman yolundan ilerlediğinizde nefis bir yolculuk başlamış olacak. Yolda giderken tepenin en yüksek kısmında arkada bıraktığınız köyler ve yeşil alanlar çok güzel bir manzara sunuyor. Mahmut Şevket Paşa Köyü yukarıda saydığımız köylerden çok daha büyük bir yerleşime sahip ve içinde mekanlar, kafeler bulunuyor. Köyün biraz ilerisinde bir göl var ve asıl bakir kısımlar bu civarda, aklınızda olsun. {product:35492}
Karadeniz kıyısında bulunan Riva, özellikle yaz aylarında yüzmeye ve piknik yapmaya gelen ziyaretçilerle dolup taşıyor. Denizi gören üst bir noktada yer alan Riva Kalesi ise, sunduğu manzara ile oldukça keyifli anlar yaşatıyor. Yaz dönemi haricinde Riva’ya sakin bir hafta sonu geçirmeye, sahilde yürüyüş yapmaya ya da ünlü balık restoranlarında deniz ürünleri yemeye gelebilirsiniz.
Avrupa Yakası’nın Rumeli Feneri varsa, Anadolu Yakası’nın da Anadolu Feneri var! Gün batımı ve 1800’lü yıllardan kalma feneriyle ünlü olan bu şirin köy, aynı zamanda deniz ürünleriyle leziz bir şölen yaşatan mekanlarıyla da dikkat çekiyor. Köye geldiğinizde fenere çıkabilir, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne doğru manzara fotoğrafları çekebilir ve köy sokaklarını turlayabilirsiniz. {product:14561}
İstanbul sınırlarından çıkmadan, uzun mesafeli yol katetmeden de doğayla buluşmanızı sağlayan Beykoz, özellikle doğal güzellikleri ile büyüleyen köyleriyle yılın her mevsimi ayrı bir deneyim sunuyor. Karlar altında da masalsı bir görünüme bürünen bu köylerde yaz-kış keşifler yapabilir, ağaçlar ve kuşlar eşliğinde kendinizi şımartabilirsiniz.
{search:beykoz-otelleri,Beykoz Otelleri}