Assos, özellikle sessiz, sakin ve huzurlu bir tatil düşleyenler için bulunmaz bir yeryüzü cenneti. Deniz o kadar temiz ve berrak ki, sanki cama dokunuyormuş gibi hissetmeniz olası. Elbette ki Kuzey Ege’nin bir cilvesi olarak deniz berrak olduğu kadar soğuk da aynı zamanda. Assos’un yerleşim alanı olarak kullanılması ise asırlar öncesine dayanıyor. Dolayısıyla tüm bölgeye mistik bir atmosfer hakim, bunu Assos’a ayak basar basmaz anlıyorsunuz. Assos yerleşimin eski zamanlara kadar dayanmasından ötürü tarihi yerler bakımından da oldukça zengin. Mitler diyarı Kazdağları’ndan etrafa yayılan oksijenle birlikte tatiliniz bambaşka bir hal alıyor. Elinizi uzatsanız dokunacakmışsınız hissi uyandıran Midilli Adası’nın o heybetli manzarası da tüm bu güzellikleri taçlandırıyor adeta. Assos’un içinde barındırdığı şeyler bunlarla da sınırlı değil elbette…Elimizden geldiğince size Assos Gezi Rehberi oluşturduk, hazırsanız başlayalım!
{ad:0}En uygun oteli bulabilmek için Assos otelleri sayfamızı incelemeyi ihmal etmeyin.
Sessiz ve huzurlu atmosferinden ziyade Assos’u ciddi anlamda sırf denizi için tercih edenlerin sayısı bir hayli fazla. Her ne kadar küçük bir yerleşim yeri olarak görünse de, Assos’ta denize girebileceğiniz çok sayıda koy yer alıyor. Başta Assos Antik Liman’da bulunan çok sayıda tesis, plaj hizmeti de sağlıyor. Bununla birlikte Assos koyları arasında en meşhur Kadırga Koyu da fazlasıyla tercih ediliyor. Burası oldukça uzun bir sahil ve çok sayıda konaklama tesisi hizmet veriyor Kadırga’da. Assos-Küçükkuyu yolu üzerinde de pek çok beach ve kamp alanı mevcut. Soğuk deniz severlerin, hem çok kalabalık olmayan hem de tarihi alanlarını da gezebileceği Assos; denizi, koyları, Antik Limanı, sahildeki balık restoranları ile herkesi kendine hayran bırakıyor. Bölgede çok sayıda bulunan kamp alanı da, hem deniz kenarında hem de doğa ile iç içe olmak isteyen kampçıların sevdiği noktalardan biri. Assos’un genelinde plajlar büyük taşlardan meydana geliyor ve denize tahta iskelelerden giriliyor. Yine de bir çift deniz ayakkabısı valizinizde bulunsun deriz. Konaklama seçenekleri için Kadırga Koyu Otelleri sayfamızı inceleyebilirsiniz.
Tarihi M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanan Assos Antik Kenti, muhteşem bir manzaraya ev sahipliği yapıyor. Eşsiz bir deniz manzarasına sahip olan kentten denize teraslar aracılığı ile iniliyormuş. O zaman yüzü denize bakan kente Osmanlılar yerleşince, kentin yüzü ters istikamete dönmüş ve bu sayede de Behramkale Köyü çıkmış meydana. Denizden 236 metre yükseklikte bulunan Assos Antik Kenti’nde göreceğiniz kalıntılar ise şu şekilde; surlar, nekrapol, Athena Tapınağı, amfi tiyatro ve agora. Assos Behramkale sit alanı olarak koruma altında olduğundan dolayı, yeni bina inşa edilmesine izin verilmiyor.
Osmanlı zamanında kurulmuş eski bir köy olan Behramkale Köyü, 150 haneden oluşan oldukça küçük bir köy aslında. Yaklaşık 30 senedir sit alanı olarak koruma altında ve sadece restorasyon çalışmalarına izin veriliyor. Assos mimarisinin taş işçiliği tüm ev ve sokaklara yayıldığı için köyü yürüyerek keşfetmek aşırı derecede keyifli. Behramkale Köyü’nde otantik olarak nitelendirebileceğimiz pek çok otel, pansiyon, butik otel ve restoran da hizmet veriyor. Köyün sonundaki tepede de Assos Antik Kenti başlıyor. Antik kente çıkış taşla kaplı bir yokuş üzerinden sağlanıyor. Bu yol üzerinde yer alan sağlı sollu tezgahlarda köylü kadınların evlerinde yaptıkları doğal ürünleri satın alabiliyorsunuz. Çeşitli otlardan zeytinyağına, ev tarhanasından el işçiliği dantellere kadar pek çok ürün bulabilirsiniz bu tezgahlarda. Köyün içinde Osmanlı’dan kalma bir camii ve köprü de yer alıyor; Hüdavendigar Camii ve Hüdavendigar Köprüsü.
Assos’un en hareketli noktası olarak nitelendirebiliriz Assos Antik Liman’ı. Aslında oldukça küçük bir yer burası. Hani bir avuç diye bir tabir vardır ya, işte Assos Antik Liman da cidden bir avuç kadar yer. Assos’ta gezilecek yerleri bitirdikten sonra, günün yorgunluğunu üzerinizden atıp güzel bir akşam yemeği yemek için son uğrayacağınız nokta kesinlikle Antik Liman olmalı. Daracık taş sokakları ve taş yapıları ile çok tatlı bir görüntüye sahip. Limanın tam göbeğinde çok sayıda butik otel ve balık restoranı yer alıyor. Birkaç tane de hediyelik eşya satan tezgah var. Eğer Assos’a geldiyseniz, limandaki balık restoranlarında mutlaka akşam yemeği yemeniz gerektiğini bilmenizi isteriz zira atmosfer son derece keyifli. Bu arada, limana inen yol dik ve virajlı. Yaz aylarında araçla giriş sağlanması yasak. Zaten pek arabayla girilecek bir yer olmadığını göreceksiniz. Limana 50 metre kala bir yere aracınızı park ettikten sonra yürüyerek limana inebilirsiniz.
Vaktiniz ve özel aracınız varsa Assos tatilinizde bir gününüzü Kazdağları keşfine mutlaka ayırmalısınız. Kazdağları’nın en popüler duraklarından biri olan Yeşilyurt Köyü (lavantalı dondurma yiyin), görüntü olarak Behramkale Köyü’ne oldukça benziyor. Bununla birlikte Adatepe Köyü de bu bahsettiğimiz iki köy gibi benzer bir atmosfere sahip. Adatepe Köyü’nden çıktıktan sonra kendinizi manzaraya doyurmak adına çıkabileceğiniz Zeus Altarı, Kazdağları’nın olmazsa olmaz keşif noktalarından biri. Edremit Körfezi’nin boydan boya tüm manzarası ayaklarınızın altında adeta. Hasanboğuldu Göleti ile Sütüven Şelalesi de Kazdağları’nda görmeniz gereken doğal güzellikler arasında. Tüm bu keşif noktaları zaten bir tam gününüzü alacaktır. Kazdağları’nı keşfe doyamadığınız takdirde, buraya tıklayarak bu görkemli dağın içinde saklı kalmış diğer yerleri de keşfedebilirsiniz.
Hani böyle eskiden yazlık yerlerde yediğimiz dondurmalar olurdu. İşte Yahya Usta’nın dondurması da aynı o tatta. Kendisi aslında yıllardır bir Assos klasiği. Yani Assos’a geldiyseniz Yahya Usta’nın dondurmasını yemeden dönmek olmaz. İşin en tatlı kısmı da tabelasında "Gazeteye Çıkan Meşhur Yahya Usta" yazıyor olması. Yani karıştıracak olursanız hani o meşhur olan benim der gibi. :) Eğer seçenekler arasında kararsız kalırsınız editörün tavsiyesi minvalinde size yaban mersini ve bal bademi önerebilirim.
Assos’tan dönerken ne alalım diye merak ediyorsanız, hediyelik birkaç eşyanın yanı sıra zeytinyağı ve limon kekiği almayı ihmal etmemenizi öneriyoruz. Zaten zeytinyağının en hasını bulabileceğiniz bir coğrafya içerisindesiniz. Dolayısıyla bu lezzetten mahrum kalmanızı asla istemeyiz. Behramkale Köyü’nün girişindeki kurulu tezgahlardan birinden alabilirsiniz. Limon kekiğini ben çok seviyorum. Harika bir kokusu var. Normal kekikten farkı nedir diye sorarsanız açıkçası ben de bilmiyorum. :D Kokusu çok hoşuma gittiği için ve lezzetini sevdiğim için her gittiğimde alıyorum. Tüm bunların yanı sıra ev yapımı doğal sabunlardan da alabilirsiniz.
Hayatımda içtiğim en iyi 5 şeyden biri olarak karadut suyunu gösterebilirim. Zaten özellikle Behramkale, Yeşilyurt gibi köyleri gezecek olursanız, yukarıdaki slogan her yerde karşınıza çıkacak ve siz de en sonunda neymiş bu karadut suyu diye merakınıza yenik düşüp içecekseniz. Sonra da gittiğiniz her yerde içmek isteyecek ve ben bunu nereden temin edebilirim diye araştırmalara başlayacaksınız. Sonra bir bakmışsınız bahsettiğimiz tezgahların hepsinde şişe şişe şurubu satılıyor karadutun. Karadut şurubunu yoğurdunuza, dondurmanıza, vs. de katabiliyorsunuz, gerçekten muazzam bir lezzet patlaması yaşıyorsunuz. Karadut suyunu nasıl yapacağınıza dair tüm bilgileri tezgahtaki köylü kadınlardan öğreniyorsunuz zaten.
Şimdi, Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde, Keşan’a doğru giderken yol üstünde bir peynirci var; ismi Yaman Peynircilik. Burada mutlaka mola vermenizi ve bir tost-ayran patlamanızı ısrarla tavsiye ediyorum. Tostun ekmeği, içindeki peyniri ve ayranları tamamen kendi imalatları. Dönerken yine aynı nokta üzerinden koyun-inek karışımı beyaz peynirlerinden almanızı da şiddetle öneriyorum. Özellikle peynir konusunda evde sözü geçen kişi sizseniz, bu peynire bayılacağınıza adım kadar eminim.