Bozcaada’nın ufak tefek oluşuna aldırış etmeyin, sürprizlerle dolu bir yer… Tek yapmanız gereken boz görüntüsünün arkasındaki uçsuz bucaksız bağları, onları bekleyen bağ evlerini, rüya gibi kumsallarını, masmavi denizini, size özel olacak kadar küçük koyarını, kekik kokulu tepelerini, lezzetli şaraplarını ve şahane yemeklerini keşfetmek…
{ad:0}Bozcaada Kalesi, Bozcaada’da ilk göze çarpan yapı. Limanının hemen arkasında yükselen heybetli kalenin ilk olarak Fenikeliler tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Kale defalarca yakılıp yıkılmış. Özellikle Ceneviz ve Venedikliler tarafından zaman zaman onarılıp eklentiler yapılmış. Osmanlı İmparatorluğu döneminde yeniden inşa edilen kale, 1815 yılında bugünkü görüntüsünü almış. Kalenin surlarından, Bozcaada’nın merkez yerleşiminin tamamı görülebiliyor.
Bozcaada’nın çevresini tekneyle dolaşmak daha bakir alanlara ulaşmanıza olanak veriyor. Sulubahçe Koyu, Bozcaada’nın onlarca koyu arasında, yatlar için en uygun olanlarından biri. Son derece bakir olan Sulubahçe Koyu, denizin tadını çıkarmak için uygun. Güney rüzgarlarında bu koy sıkıntılı oluyor. Bu nedenle bu tür havalarda pek tercih edilmemeli.
Sulubahçe’nin hemen yanında Ayazma Koyu bulunuyor. Ayazma Koyu, aynı zamanda Bozcaada’nın en popüler plajına da ev sahipliği yapıyor. Altın sarısı kumları ve turkuaz denizi burayı deniz severler için cazip kılıyor. Bozcaada Ayazma Plajı’nın suları, yazın en sıcak günlerinde bile son derece soğuk oluyor.