Dikkat! Bu liste aşırı sevimlilik içermektedir! Çocukluğumuzdan beri duyduğumuz ünlü bir şarkı vardır; "orada bir köy var uzakta" diye başlar, "o köy bizim köyümüzdür" diye devam eder. Şimdi bu listedeki 10 köy ne yazık ki bizim köyümüz değil. Sadece 1 tanesi bize ait. İçlerinden bazıları sürekli karşınıza çıkıp azıcık sinirinizi bozuyordur belki. "Neden orada değilim, neden orada yaşamıyorum, oraya nasıl giderim, nasıl yaşarım, o insanlar neden orada yaşıyor, nasıl yaşıyor, babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi, bu ne ya" gibi kafanızda deli sorular dolanıp durmasına sebebiyet veriyorlar çünkü. Hazırsanız, sizleri bu sevimlilik abidesi köylerle bir tanıştıralım bakalım.
{ad:0}Dünyanın en güzel 10 köyü arasında yer alan Hallstatt, Avusturya’nın en eski köyü. O kadar güzel ki, UNESCO kıyamamış, koruma altına almış. Bilinen en eski tuz madenleri bu köyde bulunuyormuş. Nüfusu sanıyoruz ki yaklaşık 1000 kişi filan. Doğası ve havası, aklınızı başınızdan alacak kadar şahane ötesi. Uzakdoğulular da bir hayli ilgi gösteriyorlarmış Hallstatt’a. Hatta Çin’de bir kopyası bile yapılmış bu köyün.
Norveç’in kuzeyinde yer alan Lofoten Adaları’nın en güzel köylerinden biri Reine. Yeşil, mavi ve kırmızı renkli balıkçı evleri, sıra dışı bir görsel şölen sunuyor Reine’de. Okyanus kenarında dağılmış kara parçaları birbirine köprü ile bağlanmış Reine’de. Köy sırtını görkemli bir dağa yaslamış. Böyle bir manzara yok diyeceğiz, ülkemize de nankörlük yapmak istemiyoruz. Ama cidden burası da bambaşka bir dünya.
Aslında burası bir köyden ziyade mini minnacık bir şehir. İçinden geçen Ren Nehri ve nehir boyunca sıralanmış 1200’lerden kalma renkli binalar, Colmar’ın baş döndürücü havasının en büyük temsilcileri. Colmar, şu an Fransa sınırları içerisinde kalıyor. Ancak Alsace bölgesindeki tüm şehirlerin kaderi olsa gerek, Colmar da Alman kültüründen bir hayli nasibini almış. Tabi bunda şehrin Almanya ve Fransa arasında sürekli el değiştirmesinin de etkisi büyük. Düşünün, Fransa’da yaşıyorsunuz ama Almanya’da çalışıyorsunuz. Colmar’da da böyle bir durum söz konusu işte.
Masallardan fırlamış misali taş evleri, dar patika yolları, yolların çevresinden akan dereleri ve eşsiz güzellikteki bahçeleri ile Bibury, çoğu insanın yaşamak için can atacağı türden bir köy. İngiltere’de yer alan Bibury Köyü, Avrupa’nın en romantik 10 köyünden biri seçilmiş. Kalabalık şehirlerde yaşayan bizler için bu köyün son derece etkileyici olduğu kesin.
Yeni Zelanda’da yer alan Matamata’nın küçük bir köyü Hobbiton. Evet, burası Yüzüklerin Efendisi ve Hobbit serilerinde gördüğümüz Shire isimli Hobbit köyünün ta kendisi oluyor. Masallarda geçen gibi değil, gerçekten de bir masala konu olmuş bir yer yani Hobbiton Köyü. Köy ilk olarak 37 haneli olarak inşa edilmiş ama film serilerinden sonra 7 hane daha eklenmiş. 2002 yılından beri halka açık olan Hobbiton Köyü’nde "Çıkın Çıkmazı"nı, yani Bilbo Baggins’in evini ziyaret etmeyi de ihmal etmemek gerek elbette.
Slovenya’nın kuzeybatısındaki Yukarı Carniolan bölgesinde yer alan küçük ve şirin bir kasaba Bled. Kendisiyle aynı ismi taşıyan Bled Gölü’nün hemen kenarında kurulmuş olan bu masal diyarı, şehrin en popüler ve turistik destinasyonları arasında yer alıyor. Yurt içi ve yurt dışından çok sayıda turistin ilgisini çeken Bled, Alpler’in bir parçası olan dağın yüksek tepelerinde bulunan Bled Kalesi ile de meşhur. Ancak kasabanın en can alıcı noktası hiç şüphesiz gölün ortasındaki minicik adanın üzerine inşa edilmiş olan beyaz kilise.
Eğer Ortaçağ’ın nasıl bir dönem olduğunu merak ediyorsanız, İspanya’nın Albarracin kasabasında bu dönemi kanlı canlı yaşama imkanına sahipsiniz. Daracık taş sokaklar, binlerce yıllık taş evler, her köşesinin uzun soluklu bir hikayeye sahip olduğu Albarracin, tüm bu özellikleri ile diğer köy ve kasabalardan biraz daha ayrışıyor. Burası daha mistik bir ortama sahip ve daha outdoor aktivitelerle bulaşabileceğiniz bir yer. Hareketli bir yaşamdan ziyade, İslami ve ortaçağ etkileri günümüzde bile hala sürüyor Albarracin’de.
İtalya’nın orta-kuzey kıyılarında Genova ve Pisa arasında kalan Liqurian denizinin kıyısında yer alıyor Cinque Terre. Burası 5 köyden oluşan bir bölge aslında. Bölge değil de, cennetin yeryüzünde şekil bulmuş hali desek daha doğru olur. Köyleri kuzeyden güneye sıralayacak olursak; Monterosso, Vernazza, Corniglia, Mamorola ve Riomaggiore. Tüm köyler deniz kıyısına ve yamaçlara kurulmuş. Düzlük alan bulmak çok zor, çünkü yok.
Popeye Village, yani bizim Temel Reis Köyü. :) Alın size dibine kadar bir masal köyü. Malta’da yer alan Popeye Village, 1980 yılında Robin Williams’ın başrolünde oynadığı "Popeye" isimli müzikal film için inşa edilmiş aslında. Film olayı bitince Maltalılar da köye sahip çıkarak burayı müze ve eğlence merkezi haline dönüştürmüşler. Popeye Village’e giriş ücretli. 2015 yılında yetişkin 6,5 avro, 12 yaş altı da 5,5 avro idi, şimdi ne kadar olmuştur bilemiyoruz. Giriş ücretine kendi seçeceğiniz bir kartpostal ve bir bardak şarap da dahil.
Japonya’nın Gifu bölgesinde, Shogawa Vadisi’nde bulunan Shirikawa-go, Japon kültürüne yakından tanık olabileceğiniz küçük bir köy. UNESCO tarafından dünya mirası kabul edilen bu küçük köy, geleneksel Japon evleri ile meşhur. Geçmişte Shirakawa-go çiftçilerin, tüccarların ve başlangıç seviyesindeki samurayların yaşadığı bir köymüş. Eski zamanlarda ipek böceği yetiştirilmek için kullanılan köy evlerinde ise şimdilerde turistler konaklıyor.
Evet, yanlış okumadınız, Türkiye! Santa, Gümüşhane’nin en mistik ve gizemli noktalarından biri. Karadeniz dağlarının en ulaşılmaz yerlerinden birinde bulunan Santa, dik bir yamaca kurulmuş 7 köyün ortak adı. Santa bölgenin eski ismi aslında. Şimdilerde Dumanlı deniyor. Dumanlı denmesinin nedeni de bölgenin tüm gün boyunca sislerle kaplı olması sanıyoruz ki. Eskiden bir Rum yerleşimi olan Santa, ayakta kalmayı başarabilmiş kilise harabeleri ile kesinlikle görülmeye değer.