Bursa’dan Balıkesir’e giden anayol üzerinde görülen kahverengi tabelalar, keyifli bir yerleşime geldiğinizin ilk işaretleri. Sapakta iki tabela var. Birinde “Ağlayan Ağaç” yazıyor diğerinde ise “Apolyont Gölü”.
{ad:0}Göl kıyısına geldiğinizde sizi ilk olarak Ağlayan Ağaç karşılıyor. Yaşı doğru olarak bilinmese de asırları devirdiği hemen anlaşılan bu heybetli ağacı, Gölyazı’yı adeta kanatları altına almış gibi görünüyor. Çınarın altında bir çay bahçesi var. Ancak burası aynı zamanda göl balıklarının tadına bakabileceğiniz bir restoran.
Göle uzanan yarımadanın en ucundaki çınarım hemen yanından adaya geçiyorsunuz. Ada üzerinde pek çok antik dönem kalıntısı göze çarpıyor. Özellikle surların bazı bölümleri oldukça sağlam durumdalar. Sur duvarları üzerindeki antik dönem yazıları ve süslemeler burada güçlü bir kentin varlığını işaret ediyor.
Her ne kadar beton yapılar ara ara görünüyor olsa da, Gölyazı’nın geleneksel evleri hala ayaktalar. Burada sokaklar göle açılıyor. Evlerin arasından göle inen sokakların sonunda karşınıza ya kayıklar çıkıyor ya da gölün suları…