Büyükada'da 1 gün geçirmek, İstanbul'un karmaşasından uzaklaşıp adeta bir masalın içine dalmak gibidir! Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Bostancı, Kadıköy ya da Kabataş'tan kalkan feribotlara binip denizin o hafif tuzlu esintisini yüzünüzde hissettiğiniz an, macera başlar. Yaklaşık bir saat süren bu keyifli yolculuk sonrası, Büyükada'nın tarihi dokusunu ve doğal güzelliklerini keşfetmeye hazırsınız. Adanın limanına ayak bastığınızda, sizi karşılayan çiçek kokuları ve nostaljik fayton sesleri, zaman tünelinde bir yolculuğa çıkmışsınız hissi uyandırır.
{ad:0}{search:adalar-otelleri, Adalar Otelleri}
Büyükada'da yapacak o kadar çok şey var ki, hangisinden başlayacağınızı şaşırabilirsiniz! İlk olarak, meşhur Aya Yorgi Kilisesi'ne çıkmak için bisiklet kiralayabilir ya da nostaljik faytonlardan birine binebilirsiniz. Tepeden adanın muhteşem manzarasını izlemek, tüm yorgunluğunuza değecektir. Ardından, adanın sevimli sokaklarında dolaşıp tarihi köşkleri ve çam ormanlarını keşfetmek için yürüyüşe çıkabilirsiniz. Her köşede sizi bekleyen sürprizler ve hikayelerle dolu bu ada, huzuru ve heyecanı bir arada sunar. Bisiklet kiralamak için Ada’nın 60 yıllık bisikletçisi Sami Abi‘nin dükkanı Bisiklet Ticaret'i tercih edebilirsiniz.
Aya Yorgi Kilisesi'nin tarihinin 1751 yılına kadar uzandığını görüyoruz. Bu kadar eski bir yapının hala dimdik ayakta olması ve ziyaretçilerini ağırlaması gerçekten inanılmaz! İçeri girdiğinizde ise sizi mistik bir hava karşılar. Duvarlardaki ikonalar, mum ışıkları ve tütsü kokusu, adeta başka bir dünyaya adım atmışsınız gibi hissettirir. Ayrıca, her yıl 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde düzenlenen Aya Yorgi Yürüyüşü de büyük ilgi görür. Bu özel günlerde kiliseye akın eden insanlar, dileklerini dileyip mumlarını yakarlar.
Yorulduysanız pedallarınızı Yücetepe Kır Gazinosu'na varmak için biraz daha çevirin. Buraya kadar pedal çevirmek, başlı başına bir macera; ama inanın, zirveye ulaştığınızda sizi bekleyen o sıcak atmosfer ve mis gibi lezzetler her adıma değiyor. 1978’den beri Aya Yorgi Kilisesi’nin yanı başında misafirlerini ağırlayan bu mekân, ruhunu kaybetmeden, içtenliğini ve samimiyetini koruyarak günümüze kadar gelmiş. Tahta masa ve sandalyelerin sıralandığı, aile sıcaklığında işletilen bu kır lokantasında az ama gerçekten özenle seçilmiş seçenekler var. Meşhur köftesi, Afyon sucuğu, ev yapımı zeytinyağlı yaprak sarma, acılı ezme ve çıtır çıtır peynirli muska böreği... Özellikle köfte-patates ikilisiyle kendinizi ödüllendirmelisiniz! Eğer dolunay gecesine denk gelirseniz, ay ışığının adanın üzerine serildiği o büyülü anı yaşamak için burayı tercih edebilirsiniz.
Keyifli bir yemek molası sonrası Büyükada Rum Yetimhanesi’ne doğru yola çıkabilirsiniz. Burada sanki zamanın durduğu, tarihin fısıldadığı bir dünyaya adım atıyorsunuz. Dünyanın en büyük ahşap yapılarından biri olan bu etkileyici yapı, geçmişin hüzünlü ama bir o kadar da büyüleyici anılarını saklıyor. Yetimhanenin devasa pencerelerinden içeriye süzülen ışıkla birlikte, sessizliğin içinde dolaşırken o dönemin izlerini adım adım hissedeceksiniz. Hemen her köşede başka bir hikaye sizi bekliyor. Geziniz boyunca, yapının ihtişamlı detaylarını, devasa salonlarını ve zamanın yıprattığı ahşap dokusunu keşfederken, bu tarihi atmosferin büyüsüne kapılmamak mümkün değil. Bir fincan kahveyle burada biraz soluklanın, bu eşsiz deneyimi sindirin; çünkü Büyükada Rum Yetimhanesi, sizi tarihin içine çeken en sıcak ve anlamlı anlardan biri olacak.
Her mevsim dondruma yiyenlerdenseniz ve adanın gizli lezzetini keşfetmek istiyorsanız, rotanızı Yunus Usta'nın seyyar dondurma arabasına çevirin. Büyükada ve diğer çevre adalarda el arabalarında satıyorlar. Genellikle Anadolu Klübü’nün önüne çeker arabasını. İster sakızlı, ister meyveli, her kaşığı nostaljiyle dolu bu dondurmanın tadına varınca, ada turunuzun en tatlı anısı burada olacak! Dilerseniz meydanda bulunan Sarıyer ve Roma dondurmacılarını da tercih edebilirsiniz.
Hala yorulmadıysanız ve tarihe, edebiyata meraklıysanız gününüzü güzelleştirecek iki önerimiz daha var. Büyükada’da Reşat Nuri Güntekin ve Troçki'nin evlerini ziyaret etmek, adanın iki farklı ruhuna aynı anda dokunmak gibi. Reşat Nuri Güntekin’in evine yaklaştığınızda, sanki "Çalıkuşu"nun sayfaları arasında gezinir gibi hissedeceksiniz; o huzurlu, yeşilliklerle çevrili ev, yazarın eserlerine ilham veren büyülü atmosferiyle sizi karşılayacak. Bir an için Güntekin’in burada oturup nasıl yazdığını, o güzelim Boğaz manzarasına bakarak kalemine nasıl hayat verdiğini hayal edin.
Biraz ilerlediğinizde ise Troçki’nin yaşadığı görkemli köşke varacaksınız. Sürgündeyken yazdığı eserlerin ve düşündüğü fikirlerin yankılandığı bu ev, tam bir tarihin tanığı. Büyük dalgaların pencereleri dövdüğü, rüzgarın yüksek sesle estiği bu köşkün bahçesinde dolaşırken, bir zamanlar dünyayı değiştirme hayalleri kuran bir devrimcinin ayak izlerine basıyor olacaksınız. İki evin de birbirinden farklı hikayeleriyle, Büyükada’da adeta zamanda yolculuk yapmış gibi olacaksınız.
{search:adalar-otelleri, Adalar Otelleri}
Tüm gezip yorulduysanız sırada Büyükada'nın sakinleştiren atmosferinde lezzetleri bir akşam yemeği yemekte. İşte Büyükada'da akşam yemeği için tercih edebileceğiniz restoranlar...
Adanın dar sokaklarında yürürken karşınıza çıkan küçük meyhaneler, yıllardır aynı tariflerle hazırlanan mezeleriyle adeta birer hazine. "Ali Baba" tam da böyle bir yer; deniz börülcesi, levrek marin ve ada esintisiyle yoğrulmuş ev yapımı sıcak mezeleriyle damağınızı şenlendirecek. Bir başka seçenek de "Milto," taze balıkların ve kalamarın en güzel halini bulabileceğiniz, aile sıcaklığında bir işletme. Vedat Milor’un da pek sevdiği Milto Şarap eşliğinde uzun uzun sohbet edip, hafif esen rüzgarın tadını çıkarmak için bu mekanlar gerçekten ideal. Sahildeki restoranlar kalabalık derseniz adanın arka cephesinde kalan Eskibağ Teras Restaurant’ı da tercih edebilirsiniz. Nefes kesen gün batımında ada lezzetlerini tadabilirsiniz.
Büyükada’da kahve molası vermek için gözlerden uzak, huzurlu bir köşe arıyorsanız, 2016 yılında kurulan Maple Coffeeshop tam da aradığınız yer. Kendine has sıcak atmosferiyle, iyi kahvenin peşinden gelenleri adeta büyülüyor. İster sade bir espresso ile güne enerji katın, ister farklı aromaların buluştuğu özel tariflerle kahve yolculuğunuza renk katın, burada her yudumda kahvenin özenle seçilmiş çekirdeklerinin tadını hissedeceksiniz. Maple Coffeeshop, Tekirdağ’daki iki şubesinin sıcaklığını alıp adanın havasıyla harmanlamış ve ortaya bu harika buluşma noktası çıkmış. Büyükada pasatanesi ise enfes kurabiyeleri ile yıllardır adalıların en lezettli tatlılarını üretiyor.