Yandan çarklı vapurlarından birine binip Marmara’nın maviliklerine açılmadan, İstanbul’u çok iyi tanıyorum demeyiniz. Zira eski zaman İstanbul’unun izlerini taşıyan Adalar, şehrin hem mazisi hem de bugününde çok önemli bir yere sahip. Eskiden kıyıdan tepeye çıkmaya faytonlar işlerdi ve atların kesilen nefeslerine için için üzülürdük ya hani, şimdi onlar da emekli edildi. Adalar eskiden de güzeldi, şimdi daha bir güzel sanki. Ama içlerinden biri var ki göğe en yakın olan yeri, yılın belli zamanlarında dolup taşan bir dilek köşesi. Orası neresi mi? Büyükada Gezilecek Yerler arasında, yeşillikler içinde maviye nazır Aya Yorgi Kilisesi.
{ad:0}İstanbul’un özellikle bahar aylarında daha bir güzel olan Prens Adaları’ndan birinde, Büyükada’da Aya Yorgi Kilisesi. Mis gibi deniz kokan adanın en tepesinde, aşağıdaki güzelliği bir de buradan görün diye bekliyor sizi. Ama baştan belirtelim ille baharı beklemeseniz de olur, deniz kokusunu ne zaman özlerseniz bir vapura atlayıp her daim gidebilirsiniz.
Hristiyanların en saygı duyduğu 14 manevi koruyucudan biri olan Aya Yorgi askerliği de temsil ediyor. Efsaneler onu bir genç kızı ejderhanın elinden kurtaran, kötülükle savaşıp masumiyeti koruyan bir kahraman olarak anlatıyor. Çok eski kaynaklara göre bu mücadeleci aziz Hristiyanlığı savunurken idam edilmiş.
1905 yılında inşa edilen ve 1909 yılında kullanılmaya başlayan kiliseye Rumlar ‘Aya Yorgos', Türkler ise ‘Aya Yorgi' diyor. 1750'li yıllarda bu yapının yerinde bir manastır olduğu söylense de asıl kutsallık efsanesi bundan binlerce yıl öncesine dayanıyor.
Söz Aya Yorgi Kilisesi hikayesine gelince; O zamanlar İstanbul bir Bizans şehri ve şimdi Aya Yorgi'nin olduğu yer yine bir kilise. Büyükada işgale uğrayınca papazlar kilisenin içindeki kutsal eşyaları ele geçmesin diye toprağa gömer. Amaçları işgal sonrası çıkarıp yerine koymak olsa da bu bir türlü gerçekleşmez. Aradan çok uzun zaman geçer ve bir gün adada yaşayan bir çoban çocuğun rüyasına 3 gün üst üste bu kutsal eşyaların yerini işaret eden Aziz girer. Azizin gösterdiği yeri bulmaya çalışan çoban, çıplak ayaklarıyla çıkar yola. Önce dik bir yokuş tırmanır sonra da nereden geldiğini bilmediği bir çan sesi duyar ve durup toprağı kazar. Nitekim rüya çıkar, çoban tam da bu kilisenin olduğu yerde papazların toprağa emanet ettiği kutsal eşyalarla bir de ikona bulur.
{product:39977}
Kilisenin bulunduğu tepeye, dallarına kurdeleler bezler bağlanmış ağaçlarla bezeli dik bir yokuştan çıkılıyor. Ama buraya dikkat: Tıpkı kilise ganimetlerini bulan çoban çocuk gibi çıplak ayakla tırmanılacak o yokuş! Ve mümkünse konuşmadan sessiz sakin ilerlenecek. İnanışa göre bu kurallara riayet ettiğinizde yarı hacı olmuş sayılıyorsunuz. Bir de çoğu ziyaretçi gelirken bir makara ip getirip, ipi aça aça yukarıya çıkarsa kısmetinin açılacağına da inanıyor, bizden söylemesi! Yokuşu hiç konuşmadan çıktınız, şimdi sıra dilek dilemeye geldi. Dileğinizi önceden bir kağıda yazıp getirdiyseniz kilisenin girişindeki dilek kutusuna atabilir ya da her kilisede olduğu gibi bir mum yakabilirsiniz. Burada çan biblosu veya anahtar satın alıp dilek dilerseniz kabul edildiğinde tekrar geri getirmeniz gerekiyor.
Kilisede pazar günleri 09:00 – 12:30 saatleri arasında ayin yapılıyor ve ayin esnasında içeriye ziyaretçi alınmıyor. Ama diğer günlerde 08:00 – 16:00 saatleri arasında içerisini gezebilirsiniz.
Kiliseye girişte ücret ödemiyorsunuz, belirtilen günler ve saatlerde ziyarete açık! {product:28160}
Aya Yorgi Kilisesi'ne gitmek için önce Büyükada'ya gelmeniz gerekiyor. Adalar vapuruna Bostancı, Kabataş, Avcılar, Yalova, Eminönü, Kartal, Karaköy, Kadıköy, Yeşilköy ve Bakırköy'den sefer tarifelerindeki kalkış saatlerine bakarak binebilirsiniz. Aynı zamanda Prens Tur, Mavi Marmara ve Turyol’un motorları ile İDO’nun işlettiği deniz otobüslerini de ulaşım için kullanabilirsiniz.
Bu kiliseyi tek cazip kılan dilek dileme mevzusu değil, yokuşu çıkıp da o muhteşem manzarayla karşılaştığınızda asıl mevzunun baktığınız yerdeki güzellik olduğunu anlıyor ve aşağıya inmeyi de geciktirdikçe geciktiriyorsunuz. Kilisenin yanındaki Aya Yorgi Kır Lokantası’nda manzaranın tadına çıkarırken gayet lezzetli bir yemek yiyebiliyor, alkol tercih ederseniz kilisenin papazlarının yaptığı şarapları tadabiliyorsunuz. Fiyatları da manzarasız başka lokantalarla hemen hemen aynı!
Doğasının renkleri, sarıp sarmalayan maviliği ve sakin mizacıyla her mevsim gidilesi bir sayfiye olan Büyükada'nın gecesini görüp, sabahına uyanmaya ne dersiniz? O zaman haydi Neredekal.com’un sizin için sunduğu Büyükada otelleri arasından istediğiniz özelliklere sahip seçimlere yapmaya! Çiçekler arasından denizi izleyen taş binasıyla hiç unutamayacağınız Büyükada Otelleri içerisinde özel bir konaklama vadeden Elisa Butik Otel'in 10 odasının her biri huzur dolu. Otelde konaklarken mutfağından özel lezzetler tadabilir, bir bisiklet kiralayarak adanın tüm güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Haydi Büyükada keşfine! {product:40499} {search:buyukada-otelleri,Büyükada Otelleri}