Kırşehir, zengin tarihi ve manevi dokusuyla Anadolu’nun kalbinde adeta bir huzur vahası. Şehirde, Bakara Suresi’nden esinlenilerek tasarlanan ve cennet temasını iç dizaynında ustalıkla yansıtan Hamidiye Camii, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor. Bu yazımızda, Hamidiye Camii’nin göz alıcı özelliklerini, tarihi geçmişini ve bu eşsiz ibadethaneye nasıl ulaşabileceğinizi tüm detaylarıyla keşfedeceğiz. Haydi, birlikte Kırşehir’in manevi atmosferine doğru bir yolculuğa çıkalım!
{facility:0}Kırşehir’in Yenice Mahallesi’nde 1910’lu yıllarda kerpiçten inşa edilen Hamidiye Camii, günümüzde yeniden tasarlanmış haliyle dikkatleri üzerine çekiyor. İç dizaynında Bakara Suresi’nin 22. ayetinden ilham alınarak yapılan motifler, ziyaretçileri adeta bir cennet bahçesinde hissettiriyor. Caminin dış cephesindeki Arapça “Allah” yazısı ise bu manevi atmosferi dışarıdan da hissettiriyor.
Emekli imam Sefa Ekinci’nin verdiği bilgilere göre, caminin sade ancak etkileyici şekilde tasarlanması büyük beğeni topluyor. Altın varak gibi gösterişli detaylar yerine bulutlar, ağaçlar ve çimlerin resmedildiği duvarlar, doğallığıyla hem Kırşehir halkının hem de şehir dışından gelen ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Sefa Ekinci, “Bakara Suresi’nde yer alan ‘O sizin için yeri döşek göğü de bina yapan…’ ayetini düşünerek bu konsepti geliştirdik. Ziyaretçiler sadece görmek için değil, burada namaz kılmak için de geliyorlar,” diyerek caminin manevi yönüne de vurgu yapıyor.
Yeni haliyle Hamidiye Camii, hem tarihini yaşatan hem de modern bir dokunuşla cennetten bir köşe sunan yapısıyla Kırşehir’in en ilgi çekici ibadethanelerinden biri haline gelmiş durumda.
{ad:0}Kırşehir’in tarihi dokusuna eşlik eden Hamidiye Camii, ilk olarak 1910’lu yıllarda kerpiçten bir mescit olarak inşa edilmişti. Ancak zamanla artan ihtiyaçlar ve yenileme gereksinimiyle yıkılıp yeniden yapıldı. Bugün, doğadan ve cennetten ilham alan sıra dışı tasarımıyla Kırşehir’in manevi simgelerinden biri haline geldi.
Bakara Suresi’nin 22. ayetindeki “O sizin için yeri döşek, göğü de bina yaptı...” ifadeleri, caminin tasarımına rehberlik etmiş. Bu esin kaynağı, caminin her köşesinde kendini hissettiriyor. Giriş kısmında ziyaretçileri karşılayan asma yaprakları, tavanlarda bulutların süzüldüğü bir gökyüzü ve mihrabında akan bir şelale tasviri, ibadet edenlere huzur dolu bir atmosfer sunuyor. Zemininde kullanılan çimen yeşili halılar ise camiyi bir bahar bahçesine çeviriyor.
Caminin iç mekanındaki tüm bu detaylar, alanında deneyimli Azerbaycanlı bir mimar tarafından hayata geçirilmiş. Sanatçı, sadeliği doğanın güzelliğiyle harmanlayarak, altın varak gibi abartılı süslemeler yerine doğanın dinginliğini ön plana çıkarmış. Minber ve vaaz kürsüsü için kullanılan doğal ahşap malzemeler de bu konsepte uyum sağlayarak bütünlüğü tamamlıyor.
Hamidiye Camii, yalnızca ibadet edenlerin değil, tasarım meraklılarının da ilgisini çekiyor. Kırşehir’in manevi atmosferine cenneti andıran bu dokunuş, camiyi görmek isteyenlerin akınına uğruyor.
Kırşehir'e geldiğinizde öncelikle Ahi Evran-ı Veli Külliyesi’ni ziyaret ederek ahilik kültürünün izlerini keşfetmelisiniz. Termal sularıyla ünlü Kırşehir Kaplıcaları’nda dinlenmek, şifalı bir mola için harika bir fırsat sunuyor. Doğa severler için Seyfe Gölü Kuş Cenneti’nde flamingoları izlemek eşsiz bir deneyim. Şehir merkezindeki Cacabey Medresesi ise hem tarih hem de mimari açısından büyüleyici bir yer. Yemek molası verdiğinizde Kırşehir’in meşhur tandır kebabını denemeden, yoğurduyla ünlü sofralarında misafir edilmeden dönmek olmaz. Ayrıca, höşmerim tatlısı ve sıcak bir Kaman cevizi eşliğinde çay keyfi de mutlaka yapılması gerekenler arasında. Şehirden ayrılmadan önce yöresel ürünlerden oluşan bir alışveriş yaparak bu güzel deneyimi evinize taşımayı unutmayın!