Covid-19’un etkileri hala devam ediyor. Üzerine çok konuştuk, konuşmaya da devam ediyoruz. Ortada artık ucunu yakalayamadığımız bir sürü konu dönüyor. Nasıl sonuçlanır bilemiyorum ama bazı şeyler artık aynı kalmayacak gibi geliyor. Pandemiye bir de başka açıdan bakmak istiyorum. Beşeriyetin yaptıklarının sonucuna ufak da olsa farkındalık oluşturabilmek için Covid-19 bizlere bir pencere sundu. Pandemi nedeniyle tüm dünya evlere kapanınca sanki gezegenimiz rahat bir nefes aldı. Covid-19’un doğaya yansıyan birçok olumlu etkisi gözlemlendi.
{facility:0}Peki, bunu nereden mi çıkarıyoruz?
Meydanlar ve doğa kendi haline kalınca kimisi için beklenmedik kimisi için beklenen gelişmeler görüldü. Koronavirüs ile insanların hayatlarının yavaşlaması doğayı bazı noktalarda olumlu etkiledi. MERHABA TEMİZ HAVA Hava kirliliğine neden olan hava ve kara araç trafiği azaldı ve hatta bazı zamanlar tamamen durdu. Büyük fabrikalar üretimlerine ara vermek zorunda kaldı. Hayatın yavaşlaması ne kadar da önemliymiş aslında. Havayı bu denli kirleten araçlar durunca haliyle şehirlerde göremediğimiz dağlar gözükmeye başladı. Kirlilik oranları azaldı. Çin’de Bile %25 Azalma
Dünya'daki en fazla hava kirletici ülkelerden biri olan Çin, koronavirüs sebebiyle fabrikaları kapatınca çok ciddi olumlu istatistikler elde etti. Çok kısa süre içinde karbon emisyonları %25 azaldı ve hava kirliliğinin yol açtığı ani ölümlerde ciddi düşüşler gözlemlendi. İtalya’da İse %40 Düşüş
Çin kadar olmasa da Avrupa'nın en kirli havasına sahip ülkelerinden biri olan İtalya'da da çok ciddi düşüşler gözlemlendi. İtalya'nın Kuzey'inde azot dioksit emisyonu oranında tam tamına %40 düşüş görüldü. New York’ta %50 Azalma
New York'ta ise karbon monoksit emisyonlarında yüzde 50 azalma meydana geldi. Bunun gibi daha birçok istatistik var. Bu tarz iyileşmeler birçok şehirde gözlemlendi. Bakın oranlar gerçekten çok ciddi seviyede. Kısa zaman içinde nasıl büyük sonuçlara yol açmış. Peki, Türkiye'de Hava Kirliliği Süreci Nasıl İlerledi?
Benzer olumlu sonuçları ülkemizde de yaşadık. İstanbul yolları uzun zamandan sonra kendi sessizliği ile baş başa kaldı. Türkiye'de de yapılan bilimsel açıklamalar karantinanın ardından hava kirliliğinin azaldığı yönünde. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hüseyin Toros, havadaki azot dioksit kirliliğinin İstanbul’da %36, Ankara’da %45 azaldığını belirtti. ŞEHİRDEKİ YABAN HAYVANLARI Hazır insanlar ortada yokken ortamı boş bulan diğer canlılar keyiflerine bakmaya çoktan başladı. Birçok ülkede yaban hayvanları boş şehirlere indi. Santiago’da Kaplan Görüldü
Şili'nin başkenti Santiago'da bir puma şehri keşfederken görüldü. Bir değil, iki değil tam altı kere bir puma şehirde dolaşırken kayıt altına alındı. Pumanın yemek ve su aramak için şehre indiğini tahmin ediyorlar. Ekipler tarafından yakalanan pumalar sağlık kontrollerinden geçirilerek doğaya salındı. Kuzey Galler’de Keçiler Etrafta Koşturdu
Kuzey Galler’deki Llandudno şehrinde gayet kendinden emin şekilde ortalıkta koşturan keçileri gördük. Bahçedeki çit ve çiçekleri yiyerek karınlarını doyurdular. Koronavirüs nedeniyle etrafta insan olmaması keçileri aşağılara doğru çektiğini düşünüyorlar. Keyifçi Ayılar Yosemite Parkı’nda Takıldı
Evde mahsur kalmak insanlar için eğlenceli olmayabilir ancak fırsattan istifade eden ayılar Yosemite Ulusal Parkı'nın keyfini sürüyorlardı. Tayland’ın Çeteleşen Maymunları
Tabii bunlar yaban hayatın içinde kendi başına hayatta kalabilenler. Mesela; Tayland Lopburi makakları insanlar tarafından beslenilmeye o kadar alışmışlar ki şehre turist gelmeyip aç kalınca kendi içlerinde çeteleşmeye başladılar. Dağ Keçileri Tunceli’nin Sokaklarında Görüldü
Karantina sürecinde kurallar konusunda hassas davranan Tunceli halkı, dağ keçilerinin sürü halinde insan yaşam alanlarına kadar geldiğine tanıklık etti. Çemişgezek ilçesinde pandemi nedeniyle insanlar evlere kapanınca, dağ keçileri şehri keşfetmek istedi. Türkiye’deki Deniz Yaşamında Ciddi Olumlu Değişimler Görüldü
İstanbul'un boğaz trafiğinin azalması da deniz ekosistemine bir hayli olumlu etki etti. Yunus balıkları Galata Köprüsü'ne kadar yaklaştı. Keza Marmara Denizi sahillerinde de yunuslar görüldü. Ege sahillerinde foklar gözlemlendi. Sulak alanları ziyaret eden kuş sayılarında ciddi artışlar meydana geldi. Tabii sulara ulaşan evsel ve endüstriyel atıkların azalması da deniz yaşamını olumlu etkiledi. Cittaslow
Yavaşlık demişken "başka bir dünya mümkün" inancı ile başlayan Cittaslow (Slow City / Yavaş Şehir) hareketinden de biraz bahsetmek istiyorum.
Küreselleşsen dünya her geçen gün hayatı çok daha hızlandırdı. Sanayileşme ile artış göstermeye başlayan tüketim, modern çağda en üst seviyelerini yaşamaya başladı. Şehirler kendi kendine yetemeyen yaşam alanlarına döndü. İnsanlar ise gittikçe robotlaştı ve köleleşti. Bir de üstüne hiçbir şeye yetişemez olduk. Daha hızlı yemek yemeye, daha hızlı olmaya, sürekli bir şeylere yetişmeye çalışıp duruyoruz. Tüm bunlar insanlarda depresyona, kansere ve çeşitli bir sürü hastalığa yol açıyor.
Tüketim odaklı hayatın insanlara mutluluk ve huzur getirmediği, insanların farklı bir yaşam biçimi aramaları kentsel boyutta Cittaslow hareketini ortaya çıkardı. Cittaslow hareketi, insanların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri, sosyalleşebilecekleri, kendine yeten, sürdürülebilir, el sanatlarına, doğasına, gelenek ve göreneklerine sahip çıkan ama aynı zamanda alt yapı sorunları olmayan, yenilenebilir enerji kaynakları kullanan, teknolojinin kolaylıklarından yararlanan kentlerin gerçekçi bir alternatif olacağı hedefiyle yola çıkmıştır. Türkiye'de 18 ilçemiz Cittaslow olma gururunu yaşıyor. Şavşat'tan Köyceğiz'e, Mudurnu'dan Yenipazar'a, Gökçeada’dan Gerze’ye kadar birçok yaşam alanı bu farkındalığı yaşıyor ve yaşatıyor.
Peki Ya Sonra Ne Olacak?
Pandemi geçtikten sonra deneyimlediğimiz farkındalıklar istikrarlı şekilde ilerleyebilecek mi? Kimi insanlar pandemi süreci ile birlikte birey olarak kazandıkları farkındalıkları alışkanlıklarına yansıtmaya çoktan başladı. Örneğin; izole bir yaşama geçme zorunluluğu enerji tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye yol açtı. Kimileri belki hala olayların çok farkında değil.
1930'lardan bu yana doğa ve atmosferdeki görülen en büyük değişimlerden birini yaşadık. Şunu anlayabiliriz ki aslında doğa kendini çok çabuk toparlayabiliyor. Eğer doğru adımlar atarak gezegenimizi kucaklayabilirsek aslında umutlu bir gelecek bizi bekliyor. Yeşil Gezgin Olmanın Önemi
Doğanın bizler için ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk. Bu farkındalığı seyahatlerimize de yansıtmamız gerekiyor. Yeşil gezgin olmak yaşamı korumanın kolay ve vazgeçilmez bir yolu. Gezegenimiz için en iyisini istiyorsak doğa dostu gezgin olmanın yollarını öğrenmemiz gerekiyor. Yeşil seyahat, belirli bir varış yerindeki olumsuz etkimizi azaltmak için basit ve akılcı seçimler yapmamıza olanak tanır.
İlginizi Çekebilir: Sürdürülebilir Turizm İçin Doğa Dostu Bir Gezgin Olmanın 8 Yolu
Artık bu farkındalık ile bir sonraki seyahat planlarımıza daha heyecanlı bir şekilde başlayabiliriz. Sonraki rotanız neresi, belki yollarda karşılaşırız?