Damak tadı da şahsa özeldir! Birbirinden farklı mutfakların yemeklerinin buluştuğu yazımızda dünyanın çeşitli yörelerinde yapılan öyle yemekler var ki Amerika 2018 yılında müzesini bile açmış bulunmakta. "İğrenç Yemekler Müzesi" adındaki bu sanat merkezinin naçizane eserlerini isterseniz tadabiliyor, isterseniz resmini çekebiliyorsunuz. Biz biraz anlatalım, siz de bu lezzetlerle tanışın. Sonra müzesi olmayan ama dünyanın en gurme sitesi TasteAtlas’ın lezzet sıralamasında başı çeken en güzel lezzetlere geçelim! Hazırsanız, Dünyanın en iyi mutfaklarının ve en kötü mutfaklarının meşhur yemeklerine bakıyoruz.
{ad:0}Dünyanın dört bir yanını saran lezzet haritası, bizleri hem geçmişe bir yolculuğa çıkarıyor hem de bilinmeyen ve yeni keşfedilmemiş aromalarla buluşturuyor. Birçok farklı ülke ve şehre yapılan gezintiler, yerel tatlar ve egzotik lezzetler, bizlere farklı kültürlerin esintilerini, otantik yaşamlarını ve elbette gastronomiye dair bilinmeyenleri anlatıyor.
Denemek isteyenlere Tasteatlas gurmelerinin hoşuna giden lezzetler de aşağıda listelediğimiz gibi! Farklı mutfaklara ilgi duyuyorsanız siz de yapabilirsiniz.
Tatlı ekşi yemekleriyle mutfakta devrim yaratan Japonlar, köriyle tanıştıktan sonra birbirinden farklı yemekler denemişlerdir. Onları köriyle tanıştıran, Hintliler olsa da yemek çeşitliliğinde çığır açan Japonlardır. Japon marketlerinin raflarında paketlenmiş onlarca çeşidi bulunan köriye, Japonlar "Kare" diyor ve geleneksel yemekleri olarak kabul ediyor. Japon körisinin yapımında en çok da sığır eti kullanılırken, çok özel sunumlarda sosuna istiridye de katılıyor ve mevsim sebzeleri de bu lezzete eşlik ediyor. Köri pilav, köri udon ve köri ekmek olarak çeşitlendirilen bu lezzet, kreşe giden Japon miniklerin menülerinde de var. Turşunun da yanına iyi gittiği söyleniyor.
Pikanya aslında sığır etinin en lezzetli yeri olarak da biliniyor ve ülkemizde de satılıyor. Sığırın arka üst bacağından çıkarılan ve sinir açısından zayıf, yağ açısından zengin olan bu et genellikle ızgara olarak sunuluyor. Bu yemeği Tasteatlas’ın listesine sokan en önemli özelliği ise etin kesiliş metodu. Hazırlık aşaması ve dilimlenmesi, eti sadece bir et olmaktan çıkarıp tadına doyamayacağınız bir lezzete dönüştürüyor.
Adını 19. Yüzyıl şairlerinden Raimundo Antonie de Bulhao Pato’dan alan bu yemek Lizbon’da romantik konseptli restoranların menüsünde yer alıyor. Yani Lizbon’a gidip lüks bir restoranda evlilik teklif edecekseniz bu menü sonrasında kesin bir "Evet" cevabı alabilirsiniz. Gurme tatlar literatüründe "Bulutlara Çıkaran Yemek" olarak da geçen bu uzun isimli lezzet sarımsak, beyaz şarap, limon suyu ve taze kişniş sosuyla servis edilen istiridyelerden yapılıyor.
Çinliler, çin mantısını ince kıyılmış domuz ya da sığır etiyle yapıyor. Harcın içine de sebze, baharat ve sarımsak karıştırıyor. İnce bir hamurun içine konulan bu harç buharda pişince eriyip neredeyse bir çorbaya dönüşüyor. Zaten yemeği farklı bir kimliğe dönüştüren de bu özelliği oluyor. Çinliler bu yemeği özel buhar tencerelerinde pişiriyor. Geleneksel sunumda hamur kabuk çubuklarla yenirken içi de kaşıkla tüketiliyor.
Guotie Yemeği: Çin’in Tasteatlas listesine beşinci sıradan giren bir diğer lezzeti de yine hamurdan yapılan ve karbonhidratlı olan Guotie yemeği. Görünce tavada unutulmuş mücvere benzeteceğiniz yiyince de börek gibiymiş diyeceğiniz bu lezzetin ortaya çıkışı ise Çin tarihi kadar eski olup, hikayesi de gerçekten ateş üzerinde unutulmasıyla başlıyor. Guotie’nin iç harcı kıyılmış domuz eti, çin lahanası, yeşil soğan, pirinç şarabı, zencefil ve susam yağı gibi uzun bir listeden oluşuyor. Hamurun içine doldurulan harç pişirildiğinde buharlaşıyor ve yemeğe de hem kıtır hem de sulu bir tat katıyor.
Tay restoranlarının en yenilebilir körili lezzetlerinden olan Phanaeng Curry’yi tadına doyulmaz yapan en belirgin özelliği ise içindeki fıstık aroması. Yemeğin içinde hurma şekerinden balık sosuna, Hindistan cevizi sütünden limon yapraklarına kadar aklınıza gelecek bir sürü yan lezzet var. Elbette ki içine domuz / sığır / tavuk / ördek gibi etlerden biri de giriyor. Geleneksel olarak hazırlananın içinde ise sebze yok. Tay aşçısına içine biraz da sebze girsin derseniz egzotik bitkiler de ekleyebiliyorlar.
Salata formatındaki Mixed Ceviche Akdeniz mezelerini andırıyor ve en çok da levrek gibi çiğ balıklarla yapılıyor. Bu sunumda fark yaratan ve damağınızda olağanüstü bir lezzet bırakan formül ise balığın marine edildiği sosta gizli. Kereviz – limon suyu, kişniş ve soğanla yapılan sosa bulanan balıkların eşlikçisi de tabağın yanına konan yengeçler ve midyeler. Tabağım tam bir mix olsun derseniz bu şölene ahtapot ve kalamar da ekleyebilirsiniz. Bir nevi karışık deniz ürünleri salatası olan bu Mixed Ceviche’nin yanına sunum yapan restorana bağlı olarak mısır ve tatlı patates de konulabiliyor.
Tasteatlas en lezzetli yemekler listesinin onuncu sırasında da bir Peru lezzeti var. Pollo A La Brasa gibi havalı bir ismi olan bu lezzet ise fırında kızarmış tavuk ve etrafını çevreleyen patates kızartmasından oluşuyor. Bu yemeğin birçok fırın yemeğinden farkı tavuğun fırına girmeden önce bulandığı sos. Dışı çıtır içi sulu tavuk sevenler için "On Numara" yemek olsa da, tatmak için kalkıp Peru’ya gitmenize de bizce gerek yok.
İran çok uzun bir tarihe sahip çok özel bir kültür, yemekleri de bu kültürün bir parçası. Tasteatlas’ın sekizinci sırasında yer alan Ghormeh Sabzi İran’ın ulusal yemeği olup, İran’da da sevmeyeni yok dedirtecek kadar iddialı. Yemek için en çok da kuzu eti tercih ediliyor. Etin yanında da patates, sarımsak, frenk soğanı, nohut, kuru limon, biberiye ve İran baharatları kullanılıyor. Yemeğin püf noktası ise içindeki tüm otların taze olması. Osmanlı mutfağıyla benzerlik gösteren Ghormeh Sabzi’yi Azeriler de çok yapıyorlar.
Yazımızda sık sık "bu gerçekten yenir mi?" dedirten tuhaf ve alışılmadık özelliklere sahip çeşitli lezzetler mevcut. Ancak bu yemekleri "tuhaf" olarak nitelendirmek bir yana kültürel bir bağlılık olduğunu da es geçmemek gerekiyor. Belki de bizim için alışılmadık olan, bir başka kültür için özel bir anlam taşıyan, hatta geleneksel bir lezzettir.
Vietnam restoranlarında meşhur olan bir çorba ile karşı karşıyayız. Yarasa Çorbası! Pahalı ve değişik bir tadı olan çorba türüdür. Yarasa avlamanın kolay olmaması nedeniyle pahalı olduğunu söylemeden geçmeyelim. Sabahın erken saatlerinde mağaraları dolaşarak yarasaları bulmanın, soğan – sarımsak küründe bekletip marine etmek için harcanan emeğin büyük bir payı var. Ama yemeğin püf noktası sadece bunlar değil. Etin bir yerinde çorbaya renk katacak bir miktar kan bırakmak da gerekiyor ki, mutfaktaki aşçı bir alkışı hak etsin. Çorba o kadar parayı hak etmiyor derseniz Vietnamlılar haşlama – kızartma yarasanın her halini oldukça seviyor. Yani keşfedeceğiniz seçenek oldukça bol!
İklim sıcak olunca Kamboçyalıların yemek tercihleri oldukça değişiklik gösteriyor. Kamboçyalılar örümcekleri masum ilan etmişlerdir ve doğanın armağanı kabul edip 45 saniyelik bir pişirmeyle ziyafete dönüştürdüklerini düşünürler. Yemek kültürlerinin temelinde ise bir zamanlar taşı bile kaynattıkları derin bir yoksulluk vardır. Tarantula kızartma işlemi önce şeker, tuz, baharat ve unlu bir karışımın hazırlanmasıyla başlıyor. Sonra örümcekler bu sosun içinde biraz marine ediliyor ve önceden kızartılmış yağa atılıp arkalı önlü pişiriliyor. Kamboçyalıların sokak lezzetleri arasında ilk sıralarda yer alan Tarantula kızartmasının lüks restoran versiyonlarında tabak sebzelerle süsleniyor. Tabii bu versiyon sokakta değil de loş ışıklı bir ambiyansta yendiği için yoksul yemeği değil, lüks bir yemeğe dönüşüyor.
Güney Kore’de bir restorana girip deniz ürünleri yemek ister, tercihinizi de ahtapottan yana kullanırsanız aman dikkat, tabağınızdaki ahtapot hareket ediyor olabilir! Kore’deki bazı restoranlarda dev akvaryumlar kurulu olup, istediğiniz deniz ürününü yüzerken görüp seçebiliyorsunuz. Sannakji de bu akvaryumdaki bebek ahtapotların çatala gelecek şekilde parçalanıp, üzerine susam yağı, sarımsak, baharat serpilmesiyle oluşan o sanat harikası çiğ yemeğe deniyor. Yalnız hatırlatalım ki ahtapotlar biraz kindarlar. Aşçı onları ne kadar parçalasa da çene kısımları canlı kalıyor ve öyle kolay kolay da ölmüyor. Ahtapot, boğaza yapışabiliyor ve bu sebeple ülkede birçok korelinin ölmesine sebep olduğu biliniyor. Bu yüzden iyi çiğneyin diye de uyarıyorlar. Sannakji’nin yanında sunulan olmazsa olmaz içecek ise yeşil çay!
Ülkenin ara sokaklarında her yerde görebileceğiniz sokak lezzetlerinden biri olan Fried Grasshopper; Yağda kızartılmış çekirge demek. Kalorisi düşük proteini yüksek bu besin onlar için maç seyrederken yenilen çerez niteliğinde! Ortalama 5 santim uzunluğundaki çekirgelerin seçilmesiyle yapılan bu Tayland lezzeti sokakta yenildiğinde atıştırmalık, bir Tay restoranında yenildiğinde de meze olarak adlandırılıyor. Tadı neye benziyor diye soracak olursanız yiyenler çekirgelerin tadının karidese benzediğini ve çıtırlığını da sevdiğini söylüyor. E ne diyelim, afiyet olsun!
İzlanda’ya ataları Vikinglerden kalan Hakarl Rotten Shark, Tasteatlas’ın iğrenç yemekler sıralamasında en baştaki yerini koruyanlardan. Grönland köpekbalıklarının yakalanıp önce kum bir çukurda, ardından da ahşap direklere bağlı olarak aylarca bekletilip fermante edilmesiyle hazırlanan bu yemek; Özellikle de Noel sofralarının vazgeçilmezi olarak kendisine bir yer ediniyor. Nasıl mı yapıyorlar? En az 6 ay beklemiş bu eti, küp küp kesip tıpkı bizim kanepeler gibi kürdanla servis ediyorlar. Peki neden ille de çürümüş et olmasına konusuna gelecek olursak köpekbalıklarını taze tükettiğinizde zehirleniyor olmanızdanmış. Böyle bir yemeğin yanında en iyi giden içeceğin "Kara Ölüm" adını verdikleri alkol oranı ciddi yüksek bir düzeyde olan İzlanda içkisi olması da bizce biraz manidar!
Tayland’daki çekirgeler kadar Fransa’daki kurbağalar da huzursuz. Yılda 4.000 ton kurbağa ithal eden Fransa’da bu yemek gurme sunumlar arasında ve oldukça pahalı. Hatta Edirne’nin çeltik tarlaları bile Fransa’ya kurbağa ihracatı yapıyor. Tavukla balık arasında çıtır bir lezzete sahip kurbağaların sadece bacak kısımları yemeye uygun ve pişince de öyle sanıldığı gibi yeşil değil. Şarap ve sirkede bekletilip kızartılan kurbağa bacakları değişik bir tat denemenizi sağlıyor. Tabii bir de isterseniz şeflerin yanına önerdiği kırmızı şarap içmek eşsiz bir deneyim fırsatı yaşamanızı sağlıyor.
Çinliler, damak zevki en farklı milletlerden biridir. Akrep çorbası meşhur olan Çin'de; Yemem dediğiniz birçok şeyi yemeniz mümkün. Ülkenin güneyindeki Akrepler yakalanarak kızartılıyor. Hatta zehirlerini çektikten sonra çorbasını bile yapıyorlar. İçine biraz baharat biraz da sevgi katınca akrep çorbası oluyor. Akrepleri öyle küçük küçük de parçalamıyorlar, amaç diriliğini çıtırlığını korusun ve kaşık dalınca da içini doldursun!
Asya yemek kültürünün en ilginçlerinden biri de Balut. Balut, henüz embriyo olan minik ördeklerdir. Filipinler’in en favori sokak yemeklerinden olan Balut’un ne kadar taze olduğunu göstermek isteyen satıcılar yumurtaların üstünü delip müşterilerine henüz tüylenmemiş bir yavru sunuyorlar. İsteyen sokakta tüketirken isteyen lokantada yemeyi tercih ediyor ve sarımsak, sirke, karabiberle yapılan soslara banıyorlar. Bizdeki midye gibi muamele gören bu Filipin yemeğinin yanına en iyi giden içki ise bira.
Türk mutfağımıza ait olan ve Erzurum’un Oltu ilçesinde doğan bu lezzetimizi tatmışlar ve dünyaya da Cağ kebabı müjdesini vermişler. Gelelim Cağ kebabının bizdeki geleneksel hikayesine; Öncesinde terbiye edilmiş oğlak ve kuzu etinin yatay bir şişe geçirip odun ateşi üzerinde çevrilmesiyle yapılan bu kebabı yerken parmaklarınıza dikkat edin. Yerinde ve usulüne göre yapıldığında diyet bozan bu kebaba adını cağ denilen yatay şişler veriyor. Yanında domates, biber ve soğanla servis edilen kebabı lavaşa sararak yemek de keyifli. Sadece Erzurum’da değil artık Çin’de bile bulabileceğiniz bu lezzet bizce yerinin de hakkını veriyor.
Tasteatlas’ın uzayıp giden lezzet kuyruğunda Avrupa’da destan yazan İtalya, Fransa ve İspanya mutfağı da ön sıralarda. İtalya’nın pizza ve makarna gibi karbonhidrat harikaları yer alırken İspanya’nın tapasları, Fransa’nın kibar sunumları da elbette ki lezzetin kralları ve kraliçeleri.
Yemeği yalnızca karın tokluğu değil bir haz meselesi olarak görenler Türkiye'nin Meşhur Yemekleri başlıklı blog yazımıza göz gezdirebilirler.
İştahlar bol, kaloriler yok olsun, şimdiden afiyet olsun!