Antalya’nın İbradı ilçesine bağlı, Torosların zirvesinde saklı bir mücevher: Ormana Köyü! Tarihi dokusu, doğanın tüm cömertliğini sergilediği manzaraları ve yıllardır süregelen kültürel mirasıyla göz dolduran bu eşsiz köy, 2024 yılında Birleşmiş Milletler Turizm Teşkilatı’nın "Dünyanın En İyi Turizm Köyü" ödülüne layık görüldü. Tarihi düğmeli evleriyle geçmişin izlerini bugüne taşıyan ve 57 yıldır aralıksız düzenlenen üzüm festivaliyle yerel geleneklere sahip çıkan Ormana, sizi hem zamanda yolculuğa çıkaracak hem de Toroslar’ın büyüleyici atmosferinde derin bir nefes aldıracak. Şimdi gelin, bu masalsı köyü daha yakından tanıyalım! Ormana Köyü nerede, nasıl gidilir ve bu köyde neler yapılır hepsi yazımızda...
{ad:0}Torosların kalbinde, tarihi ve doğasıyla büyüleyen bir cennet: Ormana Köyü! Antalya’nın İbradı ilçesine bağlı bu şirin köy, sizi zamanda yolculuğa çıkaracak güzellikleriyle "şimdiye kadar nasıl keşfetmedim?" dedirtecek türden. Antalya şehir merkezine yaklaşık 120 kilometre uzaklıkta bulunan Ormana, yemyeşil vadiler ve dağların arasından geçen büyülü bir yolculuğun sonunda sizi karşılıyor.
Ormana Köyü’ne ulaşmanın en popüler rotası, Antalya üzerinden arabayla yapılacak bir seyahat. Antalya-Manavgat karayolunu takip ettikten sonra İbradı ilçesi yönüne saparak, kıvrımlı yollar arasında doğanın adeta tablo gibi önünüze serildiği bir rota sizi bekliyor. Toplu taşıma ile gelmek isteyenler içinse Manavgat’tan İbradı’ya minibüsler mevcut. Buradan kısa bir mesafeyle Ormana’ya ulaşabilirsiniz. Eğer yol boyunca her virajda "burada durup fotoğraf çekmeliyim" diyeceğiniz bir güzergah arıyorsanız, işte doğru adrestesiniz! Hazırlığınızı yapın, düğmeli evlerin gölgesinde huzuru bulmak ve Ormana’nın benzersiz atmosferini keşfetmek için yola çıkın!
{search:antalya-otelleri, Antalya Otelleri}
Toros Dağları’nın eteklerinde saklanmış bu şirin köy, hem tarihi hem de doğal zenginlikleriyle keşfetmeye değer bir yer. İşte Ormana Köyü’nde görmeniz gerekenler ve yapabileceğiniz aktiviteler...
Ormana Köyü, Toroslar’ın eteğinde geçmişten bugüne dokusunu koruyarak gelen bir zaman tüneli adeta. Köyü özel kılan en dikkat çekici unsurlarından biri, hiçbir harç ya da sıva kullanılmadan, sedir ağacı ve yığma taşlarla inşa edilen ''düğmeli evler''. Bu mimari şaheserler, Osmanlı’dan miras kalan yılkı atlarının dolaştığı antik İpek Yolu güzergahındaki köyde, tarihle doğanın uyum içinde nasıl yaşayabildiğini gösteriyor.
Köy, aynı zamanda 57 yıldır düzenlenen üzüm festivaliyle Antalya’nın en eski kültürel etkinliklerinden birine de ev sahipliği yapıyor. Yüzyıllar öncesine dayanan Erymna Antik Kenti’nin izleri, köyün tarihi katmanlarını ortaya koyarken; bölgenin Luvilerden Selçuklu’ya uzanan hikayesi, her köşe başında kendini hissettiriyor. Strabon’un bahsettiği bu kadim yerleşim, zamanla Ormana adını almış ve bugün 600 kişilik küçük nüfusuna rağmen görkemli tarihini ve kültürünü yaşatmaya devam ediyor. Bugün restore edilen düğmeli evleriyle kültür turizmine de kapılarını aralayan Ormana, sadece tarihiyle değil, çevresindeki mağaralar, yaylalar ve şelalelerle de doğaseverler için gerçek bir cennet.
Eynif Ovası, tarihin ve doğanın iç içe geçtiği büyüleyici bir yer. Tam 90.000 dönümlük genişliğe yayılan bu eşsiz ova, bir zamanlar tarihi yolların ve kervansarayların kesişim noktasıydı. Bugün ise size tarihin izlerini sürerken özgürlüğün tadını çıkarabileceğiniz bir deneyim sunuyor.
Burada, Selçuklulardan miras kalan ''Tol Han’ın kalıntıları'', eski zamanların kervan rotalarına dair ipuçları fısıldıyor. Ama Eynif’i asıl unutulmaz kılan şey, ovanın her köşesinde başıboş dolaşan vahşi yılkı atları. Sürülerin zarif hareketleri ve Toroslar’ın büyüleyici manzarası arasında kendinizi bir masalın içindeymiş gibi hissedeceksiniz.
Yeraltında saklı bir dünya hayal edin; suların binlerce yılda şekillendirdiği büyüleyici bir mağara... İşte karşınızda Altınbeşik Mağarası, dünyanın en büyük üçüncü, Türkiye’nin ise en büyük yeraltı su mağarası! Buraya adım attığınız anda doğanın sabır ve ustalıkla yarattığı bu eşsiz yapıya hayran kalmamak elde değil.
Mağara, kristal berraklığındaki turkuaz rengi sularıyla adeta başka bir gezegene yolculuk yapıyormuşsunuz hissi uyandırıyor. Uzunluğu yaklaşık 2.500 metreyi bulan mağara, yeraltında sakladığı nehirlerle sizi bambaşka bir keşfe davet ediyor. İlk girişte botlarla başlayan bu macera, devasa galeriler ve muhteşem sarkıt-dikitlerin eşlik ettiği masalsı bir atmosferle devam ediyor. Altınbeşik Milli Parkı sınırlarında yer alan bu doğal harikaya yolculuk, hem gözlerinizi hem de ruhunuzu besleyecek.
Selçuklular dönemine ait bu tarihi kervansaray kalıntıları, köyün derin tarihini gözler önüne seriyor. Tol Han, geçmişin ticaret yollarını ve yolcularını hayal etmek için harika bir durak.
Ormana’nın çevresi, doğa yürüyüşü için mükemmel rotalar sunuyor. Özellikle İbradı’nın yaylaları ve orman yollarında yürüyerek, bölgenin serin havasını ve huzur veren atmosferini hissedebilirsiniz.
Eğer doğru zamanda giderseniz (yaklaşık olarak Ağustos sonu gibi oluyor), 57 yıldır düzenlenen geleneksel üzüm festivaline denk gelebilirsiniz. Köy halkının el emeğiyle hazırladığı ürünler ve samimi atmosferle unutulmaz bir etkinlik sizi bekliyor.
Keçi ve oğlakları ile Torosların zor şartlarında hayatlarını idame ettiren çobanların hayatını keşfedebilirsiniz. Bu aktivitede, Toros Dağları’nın serin yaylalarında, çobanların günlük yaşamına misafir oluyor, onların doğayla olan uyumuna yakından tanık oluyorsunuz. Çoban Yatakları, bölge çobanlarının yıllardır kullandığı basit taş alanlara verilen isim. Güneşin ilk ışıklarıyla koyunlarını otlatmaya götüren çobanlarla bir araya geliyor, yaylanın huzurlu atmosferinde keçi sürülerinin peşine düşüyorsunuz. Çobanların geleneksel yöntemlerle hayvanlarını nasıl yönettiğini gözlemlerken, doğanın kalbinde sakin ve ilham verici bir gün geçiriyorsunuz.
Bu deneyim yalnızca çobanlık sanatını öğrenmekle kalmıyor; aynı zamanda köy kültürünün bir parçası olmanıza olanak sağlıyor. Çobanların hazırladığı taptaze yayık ayranını tadabilir, onların anlattığı hikayelerle Torosların geçmişine kısa bir yolculuk yapabilirsiniz. Eğer sıradan tatil aktivitelerinden sıkıldıysanız ve köy hayatının doğal akışını yaşamak istiyorsanız, Çoban Yatakları sizin için unutulmaz bir deneyim olabilirç
Köyün kendine has lezzetlerini denemeyi unutmayın. Yöresel reçeller, dağ kekiği ile yapılan bal ve odun fırınında pişen köy ekmeği gibi doğal ürünler burada bir başka lezzetli. Berberoğlu ve Sınat restoranlarında köyün kendi bahçelerinde yetişen sebzelerle hazırlanmış yerel lezzetler tatmanız mümkün.
Ormana Köyü’nde konaklama, adeta geçmişin izleriyle modern huzurun buluştuğu bir deneyim sunar. Köyün simgesi haline gelen ''düğmeli evler'', restore edilerek otantik butik pansiyonlara dönüştürülmüş durumda. Tarihi taş duvarlar ve ahşap detaylar arasında, yüzyıllık bir atmosferde uyanırken, pencereden baktığınızda Torosların mis gibi havasını içinize çekebilirsiniz. Kimileri bu evlerde köy kahvaltısıyla güne başlarken, kimileri doğayla iç içe, minimalist bir yaşamın tadını çıkarır. Konforlu ve samimi bir konaklama arıyorsanız, Ormana’nın sıcak misafirperverliği size unutulmaz anılar sunmaya hazır. Tüm Antalya otellerine göz atmak isterseniz, Antalya Otelleri sayfamıza bakabilirsiniz.