Bu mağaraların her biri doğa ananın insanoğlunu nasıl büyüleyeceğini ve kendine hayran bırakacağını çok iyi bildiğinin bir göstergesi. Buradaki mağaraların sadece bir kısmını görebiliyoruz ve daha ilerilerine gidemiyoruz. Gördüğümüz kısımlardan yola çıkarak da mağaraların geri kalanının insanda nasıl bir his uyandıracağını anlayabiliyoruz.
{ad:0}Güney Portekiz Algarve bölgesi sahil boyunca irili ufaklı mağaralardan oluşmakta. Bu mağaralara karayolu ile ulaşım yok, sadece sahilden kiralayabileceğiniz tekneler ile ulaşabilirsiniz. Gel - git akıntılarının çok fazla yaşandığı bu kıyıların, suya yakın yerlerinde aşınan kayalar sahil boyunca görkemli onlarca mağara oluşturmakta. Lagos yakınındaki bu mağaraya da sadece suyoluyla gidilebiliyor ve gittiğinize de kesinlikle değecek bir güzelliğe sahip.
Glowworm cave yani ateş böceği mağarası. Adından da anlaşılacağı gibi mağaranın hemen her yerini sarmış olan ateş böcekleri, onları ziyarete gelenlere inanılmaz bir görsel şölen yaşatıyor. Mağara, korunması ve bakımı için gözetim altına bulunuyor. Gösterilen büyük özenle varlığını halen koruyan bu mağaraya gelen turistler, gruplar halinde küçük kayıklara alınıyorlar. Bir rehberin de turistlere eşlik ettiği tekne, yer altı nehri sayesinde mağaraya ulaşıyor ve duvarlardan tavanlara kadar yayılmış olan ateş böceklerinin muhteşem şovuna tanıklık ediyor.
Dünyanın en büyük buzul mağarası olarak bilinen Eisriesenwelt, Salzach nehrinin dağın içine doğru akıp onu aşındırarak geçitler oluşturmasıyla meydana gelmiş. Mağara içerisinde yüzyıllar boyunca oluşan buzullar, kış aylarında mağaraya sızan suyun buz halini alması ve daha sonra bu buzun çözülmesi ile oluşmuş.
Derinliği ve yüksekliği lazer cihazlarıyla ölçülen Hang Son Doong isimli bu mağara, Vietnam'ın balta girmemiş ormanlarında bulunuyor. Mağarayı 1991 yılında Vietnamlı bir yerli olan Ho Khanh bulmuş. 2009 yılında yapılan bir incelemeden sonra bu mağara dünyanın en büyük mağarası olarak ilan edilmiş. Mağara o kadar büyük ki içerisinde kendine ait bir yağmur ormanı, büyük bir nehri ve küçük dağları var. Hatta içine 40 katlı bir gökdelenin sığabileceği belirtilmektedir. Kendine özgü bu mağara öyle ki; başka bir ekosistem ve iklime ev sahipliği bile yapıyor. Hatta uzmanların incelemelerine göre bu mağaranın büyük bir bölümü keşfedilemedi ve keşfedilmeyi bekleyen bambaşka canlı organizmaları da bulunuyor.
Fingal Mağarası, dalgaların içeri çarparken çıkardığı muhteşem yankı sesleri nedeniyle Gal dilinde "melodi mağara" anlamına gelen “Uamh-Binn” olarak da bilinir. Fingal Mağarası İskoçya'nın Batı kıyılarındaki Staffa’da ıssız bir kaya adadadır. Bu büyüleyici ve farklı yapıdaki mağarayı altıgen bazalt sütunlar oluşur. Bu altıgen bazalt sütunları okyanusta soğuyan bir lav akışı oluşturmuş.
Dev bir kireçtaşı yarımadasına gömülmüş berrak suları sebebiyle oluşan mağaralar 'Mermer Katedrali' olarak da biliniyor. Marble yani mermer mağara bölgeye gelen turistlerin yoğun bir ilgi gösterdiği bu adacığın tabanını oluşturuyor. Mavinin her tonunu içinde barındıran mağara yarım saatlik bir tekne yolculuğu ile gezilebiliyor.
Skocjan mağrası, Slovenya'da bulunan, dünyanın bilinen en büyük yeraltı kanyonlarına ve yer altı nehirlerine sahip olması ile meşhurdur. Öyle ki; 1986 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi'ne alındı.
Yağmur ve yeraltı sularının milyonlarca yıl boyunca aşındırdığı kireç taşının adeta sanata dönüştüğü bir mağara burası. İki bölümden oluşan Jeita Grotto, Ortadoğu'daki en uzun mağara oluşumu. Bu oluşum deniz seviyesinden yaklaşık 300 metre yükseklikte bulunuyor.
Çok sayıda kuş kolonisine ev sahipliği yaptığından dolayı mağaraya Kırlangıçlar Mağarası denilmiş. Muhteşem bir habitat var mağaranın içerisinde. Kuşların rahatsız olmaması için bazı ziyaretlerde ve uçuşlarda bazı kısıtlamalar bile var. Özellikle mağaranın üzerinde uçuş yasakları var. Bir şişe şeklinde olan mağara 55 metre sabit genişlikte bir boyun şeklinde aşağı iniyor ve daha sonra 130 ile 160 metre arasında genişliyor. 300 metreden fazla derinliğe sahip olan mağaraya sadece dar bir patika yol gidiyor.
Astım Dilek Mağarası'nın içerisinde birbiriyle bağlantılı, toplam uzunluğu 200 metreyi bulan galerilerden oluşuyor. Bu galeriler çok ilginç şekilli, kristal gibi parlak, dev sarkıt ve dikitlerle süslüdür. Mağaranın içi ışıklandırılmış olup mağaranın içerisindeki havanın astım hastalarına iyi geldiği düşünülmektedir. Mağarada sıcaklık ortalaması 15 santigrat derece olup, nem oranı yaz aylarında %85, kış aylarında ise %95'e ulaşır.