Doğu Ekspresi’nin rotasında bulunan Erzurum ülkemizin en soğuk illerinden biri olsa da misafirine sıcacık davranan ve cesur anlamına gelen ‘Dadaş’ unvanının hakkını veren bir şehir. Perslerden bu yana, hatta Perslerden öncesinde de birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bu şehirde gezilecek – görülecek birçok yer, yaşanacak birçok anı ve tadılacak pek çok lezzet var. Hepsini anlatacağız elbet, ama gelin Erzurum’da ne yapılır sorusunun cevabından, yani Erzurum’da yapılacak aktivitelerden başlayalım şehir keşfine!
{facility:0}Erzurum’da soğuk bir kış gününde misafirseniz, içinizi ısıtacak demli bir çay gibisi yok. Tabii yanında şeker gibi tatlı bir dost, çay gibi sıcak bir sohbet de iyi gidiyor. Bu sebeple Erzurumlular çaya şeker atmıyor, çay kaşığı kullanmıyor desek de yalan değil! Şehirde çayı kıtlamayla içmek bir ata geleneği. Şekeri çayla birlikte getiriyorlar ve siz de şekeri yiyerek çay içiyorsunuz.
{ad:0}Palandöken Dağı’nın yüksekliği aşağı yukarı 3.000 metre. Karlı zirvesiyle kartpostal gibi görünen bu dağın tepelerinde de teleski, gondol life, telesiyej gibi donanımlı pistleriyle kocaman bir tesis var ve bu tesis de dünyanın en iyi kayak merkezlerinden biri. Kayak bilmiyorsanız eğitimini alabiliyor, kayak malzemeleriniz yoksa kiralayabiliyor, eğlenmek istiyorsanız tahmininizden çok eğlenebiliyorsunuz Palandöken Kayak Merkezi’nde. Üstelik Palandöken otelleri de sizi krallar – kraliçeler gibi ağırlamaya hazır!
{search:palandoken-otelleri,Palandöken Otelleri}
Pencereleri Palandöken gibi yüce bir dağa açılan Erzurum’da gökte süzülen paraşütler görürseniz şaşırmayın. Palandöken’den havalanan bu paraşütler kuş bakışı görünen bir şehrin ve kar manzaralarının üzerinde süzülürken maceracı ruhlara da adrenalin coşkusunu yaşatıyorlar. Hava şartlarına bağlı olarak profesyonel pilotlar eşliğinde yapılan bu atlayışlar için en uygun zamanlar ise akşamın başladığı ilk saatler olan günbatımları.
Peribacası denilince aklınıza ilk ve son olarak Kapadokya geliyorsa buyurun Erzurum’a. Bu peribacaları Kapadokya’dan biraz farklı, kırmızı rengiyle bu doğa şaheserlerine kızıl peribacaları dense de doğru aslında. Gündüz aralarında dolanıp boy boy fotoğraf çekmek keyifli ama esas keyif gün akşama dönerken çıkan renklerle sürülüyor. İçinde bulunduğu ilçeyle aynı ismi taşıyan Narman Peribacaları üç milyon yıllık geçmişiyle ve sunduğu muhteşem günbatımlarıyla da Erzurum’u daha bir sevdiriyor.
48 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek üçüncü şelalesi olan Tortum Şelalesi Erzurum’un simgelerinden biri. Gürleyerek akan şelaleyi izlemenin insan ruhuna yaptığı doğa dokunuşları da oldukça dinlendirici. Şelalenin döküldüğü yerde göreceğiniz gökkuşağı ise sadece fotoğraflarınıza renk katmakla kalmıyor, içinizi de ışıl ışıl yapıyor. Çevresindeki patikalardan şelale akışını farklı açılarda izleyebiliyor, şelalenin alt tarafına da geçebiliyorsunuz. Tortum Şelalesi Erzurum’un en güzel köylerinden Balıklı Köy’de konumlanıyor.
Tortum’un tek güzelliği şelalesi değil, şelaleye eşlik eden Zökün Gölü üzerinde yüzen ya da tabiri caizse salınarak yürüyen bir adalar topluluğu var. Maviyle yeşil buluştuğu etkileyici bir manzara sunan bu adalar yerli yabancı turistlerin ilgi odağı olup bizce ülkemizin de en güzel instagram köşelerinden biri. Bu 6 şirin adacığın rüzgarla kıyıdan kıyıya savruluşu da gerçekten görmeye değer.
Çoruh Nehri dünyanın en hırçın, en hızlı akan nehirlerinden biri. Nehrin ülkemizdeki uzunluğu da yaklaşık olarak 430 km. O akarken seyrine doyum olmasa da nehri bir Erzurum aktivitesine dönüştüren özelliği rafting ve kano sporları için çok uygun olması. Bu yönüyle dünyanın rafting yapılabilecek en güzel ikinci nehri olarak gösterilen Çoruh’ta zorluk derecesine göre farklı parkurlar bulunuyor. Ekstrem sporlardan hoşlanıyor ve bu konuda eğitimli olmanıza da güveniyorsanız botunuzla nehrin sularında koşmaya var mısınız?
İlk önce kebap hakkında sık sık yapılan bir imla yanlışına değinelim ki Erzurum’a tescillenmiş bu lezzete haksızlık olmasın. Kebabı adı ‘Çağ’ değil, ‘Cağ’! Cağ kebabın pişerken geçirildiği şişlerin adı. Kebap ise tümüyle kuzu eti olup, etler baharatlarla çeşnilendirilip bu çubuklara diziliyor ve kömür ateşinde yavaş yavaş pişiriliyor. Bu dönere Erzurum’da ve başka şehirlerde ‘yatık döner’ de deniliyor. Şehirde dolaşırken birçok restoran tabelasında ismi yazan bu lezzetin bildiğimiz dönerden çok daha farklı olduğunu da altını çizelim ve diyelim ki tatmadan Erzurum’dan dönmeyin.
Erzurum tepelerden nasıl görünüyor merak ediyor ve fotoğraflamak için de yüksek bir nokta arıyorsanız Erzurum Kalesi’nin surları arasından göreceğiniz şehre bir kez daha vurulacaksınız. Burası Erzurum’un simgesel anıtlarının en önemlilerinden olup tarihi de Saltuklular’a kadar uzanıyor. Osmanlı döneminde kaleye eklenen Saat Kulesi de gece ışıklandırmalarıyla kalenin bu güzel görüntüsüne bambaşka bir hava katıyor. Yanınızda müzekart varsa kaleyi ücretsiz gezebiliyorsunuz.
Şehrin Osmanlı mazisiyle en görmüş geçirmiş yerlerinden olan Taşhan, Oltu taşından yapılmış takıların, tesbihlerin de imalat merkezi. Yani şehri hatırlatacak bir şeyler alayım derseniz burası uğramanız gereken ilk yer. Taşhan neredeyse 6 asırlık hikayesini resmen Oltu taşına işliyor ve size alışveriş için binlerce seçenek sunuyor. Geçmişin ayak seslerini duyacağınız bu tarihi atmosfer el işçiliği açısından da adeta bir müze gibi.
Sarkıt ve dikitleriyle bir yeraltı balo salonun andıran Elmalı Mağarası’na rehber almadan kendi başınıza girmeniz tehlikeli. Yazın kapısından iki adım atmanız bile dışarıdaki çılgın sıcağı unutturacak kadar sizi serinletiyor. İçerisinde fil ayağı gibi jeolojik oluşumlar da bulunan Elmalı Mağarası henüz turizme açılmadığı gibi giriş ücreti de yok. Ama başta da söylediğimiz gibi içerisinde güvenlik mekanizması olmadığı için ille de tedbirli olmanız gerekiyor.
Uzun yürüyün dememizdeki sebep yol üzerinde göreceğiniz güzelliklerin gittikçe çoğalması. Uzundere Vadisi yemyeşil ormanları, ormanların arasından sesiyle kendini belli eden nehirleri ve nehirlerin döküldüğü gölleriyle tam bir doğa harikası. E doğa bu kadar güzel olunca yürüyüşü de kısa kesmek olmaz. Günübirlik trekking turlarının yapıldığı Uzundere Vadisi’ndeki 8 parkurun da zorluk derecesi birbirinden farklı. Bazen zorlanarak çoğu zaman da eğlenerek ilerleyeceğiniz bu parkurlardan yaylalara da çıkabiliyorsunuz.
Ovit Dağı ile Kaçkar Dağları arasında kalan Yedigöller dağların ardına saklanmış bir sürpriz gibi karşılıyor sizi. Farklı büyüklüklerde 11 gölün toplamı olan Yedigöller ilkbahar aylarında bir dağ yürüyüşüyle birleştirilince daha da bir güzel oluyor. İsterseniz göllerin kıyısında çadır kurup kamp da yapabiliyorsunuz.
Ülkemizin doğusunun bu güzel şehrine gitmeden önce Erzurum gezilecek yerler hakkında da bilgi almanızı ve size uygun Erzurum otelleri arasından erkenden rezervasyon yapmanızı önerir, şimdiden iyi bir Erzurum gezisi dileriz.
{search:erzurum-otelleri,Erzurum Otelleri}