Eskişehir Gezi Rehberi

Anadolu Üniversitesi’nin yarattığı genç enerjiden olsa gerek, Eskişehir adıyla tezat yenilikçi ve dinamik bir kent. Ortasından geçen Porsuk Nehri’nin şehri Venedik’e benzettiğini söyleyenler de var, nehir kenarındaki restoran ve kafelerin Amsterdam’ı hatırlattığını düşünenler de! Kişi başına düşen stres oranı, dışarıda yeme-içme enflasyonu diğer illere göre daha düşük seyrederken, huzur payı daha yüksek olduğu için şehre gelip yerleşenlerin sayısı da bir hayli fazla.

Ankara’nın, İstanbul’un ve çevresindeki diğer kentlerin hafta sonu rotası olan bu gencecik şehri iki günde gezip bitirebiliyorsunuz. Kışların buz gibi, yazların ise terletici geçtiği Eskişehir’i en çok da bahar aylarında gelirseniz seviyorsunuz. Ve bakın gezerken yol sizi nerelere götürüyor, gittiğiniz yerlerde neler keşfediyorsunuz!

İstikamet Odunpazarı

Şehirde geçireceğiniz iki günden birini Odunpazarı bölgesine ayırırsanız hem tarih hem sanat hem de açık havada alışveriş keyfi yaşamış olacaksınız. Odunpazarı, Eskişehir’in en eski yeri ama aynı zamanda restore edilerek mazisi korunmuş en renkli bölgesi. UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’nde kendine yer bulan bu nostaljik bölgede Selçuklu’dan, Osmanlı’dan ve cumhuriyetin eski dönemlerinden günümüze gelen birçok eserle karşılaşacaksınız.

Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykeller Müzesi

Tıpkı Madame Tussauds Müzesi gibi ünlü isimlerin balmumundan heykelleriyle karşılanacağınız müze Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı heykellerin de sergilendiği bir yer. Müzeyi pazartesi hariç her gün 10:00 – 17:00 arasında gezebilir, devlet adamları ve sanatçılar da dahil 160 ünlü ismin balmumu heykeliyle fotoğraf çektirebilirsiniz. Peki kimler mi var; Brad Pitt ve Angelina Jolie sanki hiç ayrılmamışlar gibi beraberler mesela, Zeki Müren, Fazıl Say, Şener Şen gibi ünlü isimler de size bir adım kadar yakın! 

Atlıhan ve Nallıhan El Sanatları Çarşısı

Lületaşından hediyelikler almak isterseniz uğrayın diyeceğimiz Atlıhan adı üstünde han olarak inşa edilmiş. 2005 yılında da restore edilerek hem lületaşını tanıtmak hem de şehir ekonomisine katkıda bulunak amacıyla çarşıya dönüştürülmüş. Çok yakınında konumlanan Nallıhan’da aynı misyonda. Takı konusunda zengin seçenekler sunan bu çarşıların ikisi de renkli ve gezmesi de oldukça keyifli!

Çağdaş Cam Sanatları Müzesi

Odunpazarı’nın restore edilmiş üç evi bu müzeye ayrılmış. İçeride ise hem Türk hem yabancı onlarca sanatçının eserleri sergileniyor. Camın nasıl şekillendiğini, nasıl işlendiğini merak ediyorsanız yapım aşamalarını canlı canlı izleyebileceğiniz bir salon da var. Müze haftanın her günü 10:00 – 17:00 saatleri arasında açık.

Kurşunlu Camii ve Külliyesi

Odunpazarı’nın en eski eserlerinden 16. yüzyıl yadigarı olan külliyeyi, 1525 yılında Osmanlı vezirlerinden Çoban Mustafa Paşa yaptırmış. Caminin mimarı ise Osmanlılar döneminde mimar olarak tarihe geçen ilk kişi olan Acem Ali imiş. Külliyede ayrıca Cam Üfleme Atölyesi, Lületaşı Müzesi, El Sanatları Çarşısı gibi renkli, cıvıl cıvıl bölümler de mevcut. Bu arada lületaşının Eskişehir’i karakterize ettiğini ve bu müzenin dünyadaki ilk ve tek lületaşı müzesi olduğunu da söylemiş olalım.

Külliye Odunpazarı’nın geleneksel eski evleri arasında. Yani keşif külliyeyle sonlanmıyor, aksine sokağa çıktığınızda yeni bir keşif sizi bekliyor. Kurşunlu Camii ve Külliyesi dışında Odunpazarı’nda 13. yüzyılda yapılmış Alaaddin Camii ve Hacı Hasan Camii de Osmanlı mimarisini yakından tanımak isteyenlere açık!

Odunpazarı Evleri

Eskişehir’in en fotojenik, en çekici ve en nostaljik yeri neresi sorusuna vereceğimiz cevap, Odunpazarı evleriyle çevrelenmiş sokaklar. Osmanlı dönemini yansıtan mimarileri, kıvrım kıvrım yolları, çıkmaz sokakları, cumbaları ve ahşap süslemeleriyle insanı mıknatıs gibi çeken bu bölge kolay kolay da bırakmıyor. Tarihi ve Kentsel Sit Alanı ilan edilen Odunpazarı 2012 yılından bu yana da UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’nde bulunuyor. Tarihi evlerin olduğu sokaklar fotoğraf çekmek için bir cennet. Küçük dükkanlarından hediyelik eşyalar alabiliyor, en güzel fırın lezzetlerini burada tadabiliyorsunuz.

Porsuk Çayı ve Adalar Bölgesi

Eskişehir’i Venedik’e benzeten Porsuk Çayı ve üzerindeki gondollar. Kentin tam ortasından geçen çayı cazibeli kılan, içinden gondollar geçerken kıyılarından da gençlerin şen seslerinin yükselmesi. Evet, doğru tahmin ettiniz Eskişehir’de gece hayatının nabzı tam da burada, çayı çevreleyen Adalar bölgesinde atıyor. Restoranların, kafelerin masaları dışarıya taşıyor ve tıpkı Avrupa şehirleri gibi farklı bir atmosfer yaratıyor.

Sazova Parkı

Eskişehir çoluk çocuk gidebileceğiniz ve gezerken onları da eğlendirebileceğiniz bir şehir. Hele de Sazova Parkı’na giderseniz değmeyin keyiflerine! Masal kitaplarındaki karakterlerin vücut bulmuş halleri, şatolar, korsan gemileri ve ördeklerin yüzdüğü göletleriyle çocukları mest eden park çok geniş bir alana yayılmış. Bir gün biz uzaya gidersek ne göreceğiz sorusuna cevap arayan Uzay ve Bilim-Deney Merkezi’nin yanında Miniatürk gibi eğitici bölümlerle de donatılmış. Biletle girilen her yerinde fiyatlar uygun, hava da güzelse çimlere serilip piknik yapabilirsiniz.

Kent Park

Denizi olmayan Eskişehir’e deniz getiremese de plaj getiren park burası. Hem plaj çakıllı filan da değil, bildiğiniz gerçek deniz kumu! Kent Park küçük harası, restoranı, kafesi, göleti ve açık yüzme havuzuyla bambaşka bir dünya. Çocuklar oynayabiliyor, yetişkinler dinlenebiliyor. Şehrin otobüs terminaline çok yakın olan park yaz günlerinin de yıldızı!

Şelale Park

Şelale Park’ın en güzel yanı sabah kahvaltısı yaparken önünüze serdiği şehir manzarası. Ve burası da çocuklu gezginlerin çocukları oynarken rahat oturabileceği yerlerden. Küçük amfitiyatrosu, Don Kişot’u, yel değirmeniyle de bizce yapılırken en çok çocuklar düşünülmüş. Yapay şelalesi yazın sıcak günlerinde serinlik sağlarken, uzun parkurunda yürüyüş de yapabiliyorsunuz.

Haller Gençlik Merkezi

Genç şehir Eskişehir! Adalar bölgesinin enerjisi aslında her yerine dağılmış. Eskilerde meyve sebze hali olarak kullanılan alan 2000 yılında restore edilerek gençlerin kullanımına sunulmuş. Nostaljik temalı restoranları ve kafeleriyle uzun sohbetler mekanı olan merkez, bir yorgunluk kahvesi içmek için rotanıza ekleyin diyeceğimiz yerlerden.

Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi

Fotoğraf: eskisehir.ktb.gov.tr

Eğer tarih seviyor ve medeniyet hikayelerini merak ediyorsanız, şehrin geçmişinden izler bulacağınız Eti Arkeoloji Müzesi’ni de gezi rotanıza ekleyebilirsiniz. Müzeyi diğer müzelerden farklı kılanların başında tamamen özel sektör tarafından kurulması ve işletilmesi geliyor. İçindeki tarihi eserler de kategoriler halinde 3 salonda teşhir ediliyor. Tarihçe ise oldukça eski; Neolitik dönemden başlayıp Helenistik, Roma, Bizans dönemine kadar hayranlık uyandıran birçok eseri aynı anda görebileceğiniz müzeyi hafta içi her gün 08:00 – 19:00 saatleri arasında Müzekart ya da alabileceğiniz bir biletle gezebiliyorsunuz.

Eskişehir’de Ne Yenir?

Müzeleriyle, camileriyle, parklarıyla, sokaklarıyla bir hafta sonunda bitiveren Eskişehir’de yemek-içmek önemli bir mevzu. Bir defa burası bir Tatar Mutfağı, hamur işi de olmazsa olmazı. Çibörek Eskişehir’de bir marka ve birçok restoranın menüsünde olduğu gibi sadece çibörek satan dükkanlar da var. Ama diyelim ki canınız etli nefis bir kebap çekti, nasıl ki Adana – Urfa’nın kebabı var, Eskişehir’in de Balaban kebabı var. Üstüne tatlı iyi gider dediğinizde ise met helvasıyla enerji veren bozasını da önermeden geçmeyelim.

Eskişehir’de yepyeni keşiflerle dolu anılar biriktirmeniz dileğiyle çıkacağınız bu tatilde en çok Eskişehir otelini en iyi fiyata bulmak isterseniz Eskişehir otelleri sayfamızı inceleyebilirsiniz.