Fırat Nehri’nin büyüleyici kıyısında yer alan Halfeti, Türkiye’nin gizli kalmış hazinelerinden biri olarak ziyaretçilerini adeta zaman yolculuğuna çıkarıyor. Bilinen adıyla “Karagül Diyarı”, siyah gülleri, kendine özgü mimari yapısı ve derin tarihî dokusu ile Şanlıurfa’nın en etkileyici köşelerinden biri. Neredeyse 3000 yıl öncesine uzanan tarihi ile Halfeti, eski ve yeni olmak üzere iki farklı yüzünü sunuyor. Eski Halfeti, sular altında kalan evleri ve yarım kalan minaresiyle ziyaretçilere hüzünlü bir güzellik sunarken, Yeni Halfeti ise modern yaşamın getirdiği yeniliklerle donatılmış.
{ad:0}Eski Halfeti’nin daracık sokaklarında yürürken, Fırat’ın serin sularına karışan tarihî hikayeleri dinlemek mümkün. İlçenin geçmişi, Halil ve Fatma adında iki gencin trajik aşk hikayesiyle de anılıyor ki Halfeti ismi bu gençlerin adlarının baş harflerinden oluşuyor. Yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu topraklar, günümüzde de tarihi ve doğal güzellikleriyle göz kamaştırıyor. Fırat Nehri boyunca sıralanan restoranlarda enfes lezzetlerin tadını çıkarırken, teknelerle yapılan turistik gezilerle bölgenin tadını çıkarabilirsiniz. Her bir köşesi fotoğraf kartpostallarını andıran Halfeti hakkında merak edilen tüm detayları sizin için derledik.
Şanlıurfa’nın batısında kalan Halfeti, şehir merkezine yaklaşık 145 km uzaklıkta yer alıyor. Fırat Nehri üzerindeki Birecik Baraj Gölü kıyısında bulunan Halfeti; Birecik ilçesine 40 km, Bozova’ya ise 73 km uzaklıkta.
{search:halfeti-otelleri,Halfeti Otelleri}
Halfeti, doğal güzellikleri ve tarihi dokusu ile dikkat çeken, Şanlıurfa’nın en özel ilçelerinden biri. İlçeye ulaşım için ise farklı alternatifler mevcut.
Tarih öncesi çağlardan itibaren pek çok medeniyetin izini taşıyan Halfeti, zamanın derinliklerine kök salmış bir kasaba. Asurlular tarafından M.Ö. 855 yılında kurulan bu eşsiz yerleşim yeri, adını ilk olarak Şitamrat olarak alıyor. Yüzyıllar boyunca Hititlerden Asurlara, Medlerden Makedonlara kadar birçok uygarlığın el değiştirdiği Halfeti, Yunanlar tarafından Urima olarak adlandırılmış. Romalılar döneminde Ekamia adıyla yeniden kurulan kasaba, Bizans ve Sasani egemenliklerine ev sahipliği yapmış. Anadolu’nun fethinin kilit noktalarından biri haline gelen Halfeti, 1071 Malazgirt Zaferi’yle Selçukluların, daha sonra da Osmanlıların hâkimiyetine girerek tarihi bir öneme kavuşmuş.
Günümüzde Halfeti, sular altında kalan eski kasaba bölgesi ve bu bölgedeki tarihi yapılarla gizemini koruyor. Birecik Barajı’nın suları altında kalmış olmasına rağmen hâlâ ziyaretçilerini ağırlayan bu tarihi yer, 2013 yılında Cittaslow (Sakin Şehir) unvanını alarak uluslararası alanda da tanınırlık kazanmıştır. Turizm ve su sporları için büyük bir potansiyel sunan Halfeti, henüz hak ettiği ilgiyi görmese de, bu durum kasabanın doğal ve tarihi güzelliklerini korumasına olanak tanımış. Kasaba sakinleri, ziyaretçilere ev sahipliği yaparken samimi ve sıcak davranışlarıyla biliniyor, bu da Halfeti’yi keşfetmek için bir başka neden sunuyor.
Halfeti’nin büyüleyici atmosferi, sadece doğal ve tarihi güzellikleriyle değil, aynı zamanda kalpleri buruk bırakan efsaneleriyle de kendine çekiyor. Bu efsanelerden en dikkat çekici olanı, Rumkale Beyi’nin oğlu Nergis’in hüzünlü hikayesi. Nergis, o kadar yakışıklıymış ki, bölgedeki tüm kızlar ona aşık olur, fakat karşılıksız aşklarına dayanamayarak hayatlarına son verirlermiş. Nergis ise bu trajediyi anlamlandıramaz. Bir gün düşmanların saldırısı sırasında, babası tarafından kaledeki bir su kuyusuna saklanır. Suyun yüzeyinde kendi yansımasına aşık olan Nergis, görüntüsüne ulaşmaya çalışırken suya kapılıp boğulur ve suyun derinliklerinde bir çiçek açar. O günden sonra, Halfeti’nin nergisleri, bu gencın anısını taşımaya başlar, dünyanın dört bir yanındaki diğer nergislerden daha etkileyici bir kokuyla...
Halfeti, tarihi dokusu ve büyüleyici doğal manzaralarıyla gerçek bir keşif noktası. Eğer tarih ve doğanın iç içe geçtiği bir yolculuk yapmayı planlıyorsanız, Halfeti tam size göre! Bölgenin büyük bir kısmının Birecik Barajı’nın suları altında kalması, burayı gizemli ve etkileyici kılan unsurlardan sadece bir tanesi.
Halfeti’nin simgesel yapılarından biri olan Halfeti Ulu Cami, bölgeyi ziyaret eden herkesin mutlaka görmesi gereken tarihi mekanlardan biri. 1807 yılında yetenekli Ermeni ustalar tarafından inşa edilen bu etkileyici yapı, sarı renkli minaresiyle dikkat çekiyor. Caminin en dikkat çekici özelliği ise, tabanının yaklaşık 40 santimetrelik bölümünün Birecik Barajı’nın suları altında kalması. Bu, caminin sadece tarihi değil, aynı zamanda bölgenin yaşadığı büyük değişimin de bir simgesi haline gelmesine neden olmuş.
Rumkale, Fırat Nehri’nin kıvrımlarında yükselen, adeta tarih sahnesinden çıkıp gelmiş gibi duran bir yapı. Milattan önce 850 yılında inşa edilen kale, Roma ve Ortaçağ dönemlerinden izler taşıyor. Kalede yer alan Aziz Nerses Kilisesi ve Barşavma Manastırı, tarihin derinliklerine bir yolculuk yaşatıyor. Her bir taşında farklı bir hikaye barındıran Rumkale, kesinlikle görülmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Halfeti’nin modern simgelerinden biri olan Asma Köprü, özellikle akşam saatlerinde bir başka güzel. Köprünün üzerine düşen ışıklar, Fırat Nehri’nin sularını büyüleyici bir renk cümbüşüne büründürüyor. Bu etkileyici manzara, köprüyü fotoğrafçılar ve romantik bir gece geçirmek isteyen çiftler için vazgeçilmez kılıyor.
13. yüzyılda Yakubi Aziz Barşavma tarafından inşa ettirilen Barşavma Kilisesi, kesme taşların ve kemerlerin hâkim olduğu görkemli bir yapı. Günümüze kadar sadece kısmen ulaşabilmiş olan bu tarihi yapı, mimari özellikleriyle dikkat çekiyor. Kilisenin yarattığı huzur dolu atmosfer, ziyaretçilere tarihin sessiz tanıklığı içinde bir an olsun durup geçmişi hissetme fırsatı sunuyor.
Eski Halfeti’nin büyük bir kısmı ne yazık ki sular altında. Ancak su yüzeyinde kalan minarenin etrafında şekillenen manzara, bu bölgenin hüzünlü ama bir o kadar da büyüleyici hikayesini anlatıyor. Su altında kalmış caminin minaresi, bölgenin simgesi haline gelmiş. Yerleşim yerine dair izler taşıyan geleneksel evler ise Halfeti kültürünü yakından deneyimleme imkanı sunuyor.
Gotik tarzda inşa edilen Aziz Nerses Kilisesi bölgenin önemli yapıları arasında. Rum Kale’nin güneyinde kalan kilisenin günümüzde yalnızca kalıntıları görülebiliyor.
Halfeti, tarihle iç içe geçmiş doğal güzellikleriyle olduğu kadar, damak çatlatan yöresel lezzetleriyle de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Fırat Nehri’nin kıyısında yüzer restoranlar, bu lezzetleri deneyimlemek için uygun mekanlar. Özellikle kebap çeşitleri, Halfeti’nin gastronomi kültürünün zenginliğini gözler önüne seriyor. Şabut balığı kebabı, bölgenin taze balıklarından yapılan bir spesiyalite. Eğer daha geleneksel tatlar arıyorsanız, patlıcan kebabı veya domatesli kebab sizleri bekliyor. Haşhaş, Urfa, soğanlı kebab ve Cağırtlak kebabı gibi seçenekler ise kebap severler için kaçırılmayacak türden. Tatlılara gelince, sargı burma, sütlaç ve özellikle peynir helvası, Halfeti’nin tatlı ustalarının maharetini yansıtıyor.
Halfeti sadece yemek yemekle kalmıyor, aynı zamanda bu lezzetlerin doğduğu malzemeleri de evinize götürme şansı sunuyor. Halfeti Kaymakamlığı Turizm Satış Noktası’nda bulabileceğiniz nar ekşisi, kurutulmuş sebzeler, isot biberi ve damıtılmış zahter suyu gibi ürünlerle kendi mutfaklarınızda da Halfeti’nin lezzetlerini yaşatabilirsiniz. Ayrıca, burada üretilen el işi ürünler, Halfeti’den alabileceğiniz en özel hatıralardan. Halfeti’de yemek yediğiniz yüzer restoranlar, akşam saatlerinde eğlence mekanlarına dönüşerek geceyi de renklendiriyor.
Halfeti, sakin atmosferi ve benzersiz doğal güzellikleriyle son yıllarda pek çok gezginin dikkatini çekmeyi başarmış bir turizm cenneti. Eğer bu eşsiz köşeyi ziyaret etmeyi planlıyorsanız, konaklama seçenekleri en önemli planlama noktalarınızdan biri olacaktır. Halfeti’nin iki yüzü; Eski Halfeti ve Yeni Halfeti, her iki bölge de ziyaretçilere farklı konaklama deneyimleri sunuyor. Eski Halfeti, tarihi taş evleri ve sıcak atmosferi ile öne çıkıyor. Eski Halfeti’deki konaklama tesisleri, genellikle butik oteller ve pansiyonlar şeklinde. Buradaki oteller ve pansiyonlar, Fırat Nehri’nin kıyısında, tarihi dokuyu koruyarak inşa edilmiş yapılar arasında yer alıyor. Bu bölgede konaklamak, Halfeti’nin tarihini ve kültürünü deneyimlemek isteyenler için uygun.
Yeni Halfeti ise daha modern otel ve pansiyon seçenekleriyle dikkat çekiyor. Merkeze yakın konumda bulunan tesisler, modern olanaklar ve konforlu imkanlar sunarak gezginlere evlerindeki rahatlığı aratmıyor. Yeni Halfeti’nin otel seçenekleri, bölgeyi ziyaret edenler için pratik ve rahat bir alternatifler oluşturuyor. Halfeti’de konaklama yaparken, bu iki farklı bölgenin sunduğu deneyimler arasında seçim yapmak tamamen sizin tercihlerinize kalmış. Daha fazla bilgi ve otel seçenekleri arıyorsanız, Neredekal.com Halfeti otelleri sayfasını ziyaret edebilirsiniz. Burada, bütçenize ve zevkinize uygun konaklama seçeneklerini bulabilirsiniz.