Ülkemizin her karış toprağı kutsal olsa da, Güneydoğu Anadolu Bölgesi bu anlamda daha farklı hissettiriyor. Görkemli tarihi ve kültürel mirası ile oldukça zengin bir bölge burası. Düşünün bir kere, bu topraklar M.Ö 7000 yılının izlerini taşıyor hala. Bereketli Mezopotamya topraklarını içine alan olağanüstü güzellikteki kentler, gizemli bir dünyanın kapılarını aralıyor adeta. Yaz aylarında bu güzellikleri yaşamak, güneşin kavurucu sıcağında bir hayli zor oluyor. Bahar ayları, böylesine bir tarihi yolculuk için oldukça uygun. Hazır havalar ılınmaya başlamışken, bu güzellikleri keşfetmeye geç kalmayın deriz. İşte Güneydoğu’nun görkemli tarihine ışık tutan 13 yer.
{facility:0}Gaziantep’te bulunan Yesemek Açık Hava Müzesi, dünyanın ilk heykel atölyelerinden biri olma özelliği taşıyor. Yaklaşık 100 dönümlük bir alan içine kurulu olan Yesemek Açık Hava Müzesi, 300’ün üzerinde yontu taşından mimari parçalar barındırıyor içerisinde. Sfenksler, aslanlar, dağ tanrıları, savaş arabaları ve yaratıklar, Yesemek Açık Hava Müzesi’nde görebileceğiniz koleksiyonlar arasında yer alıyor.
{ad:0}Gaziantep’te, Samsat ile Rumkale arasında yer alan Fırat Vadisi, Prehistorik döneme ait olan mağaralarıyla oldukça dikkat çekici bir görünüme sahip. Roma döneminden kalma olan ve bir koridor izlenimi veren mağaralar ise, o dönemlerde mezar odaları olarak kayaya oyulmuş. Fırat Vadisi’ni gizemli yapan da, köklü bir geçmişin izlerini taşıyan bu mağaralar zaten.
Gaziantep’in 25 km doğusunda, Fırat Nehri ile Merzimen Çayı’nın birleştiği noktada bulunan sarp kayalıklar üzerinde yükselen Rumkale, bir kale şehir aslında. Eskiden Hromgola olarak adlandırılan Rumkale’de, görülmeye değer pek çok mimari eser yer alıyor. Bunlardan en önemlileri ise, geniş ve silindirik havalandırma kuyusu ile Fırat’a kadar inen ve şehrin su ihtiyacını karşılayan su arkı.
Şanlıurfa’nın en otantik bölgelerinden biri olan Harran, 5000 yıllık bir tarihin izlerini taşıyor. Yöre halkı ise yaşadığı yere Harran Ovası demiş. Ancak öyle bir ova ki burası, ne su, ne de yeşillik var. Buna rağmen asırlardır ayakta kalabilmiş olması büyük bir mucizenin işareti. Tipik Harran Evleri, höyüğü, kalesi ve şehir surları ile Harran, mutlaka keşfedilmesi gereken yerlerden biri.
Şuayb Şehri, Şanlıurfa’nın Harran ilçesine 45 km mesafede bulunuyor. İçerisinde bulunan kalıntıların Roma dönemine ait olduğu Şuayb Şehri’nde, yüzlerce kaya mezarı yer alıyor. Şuayb Şehri’nin en ilginç kalıntısı ise, Şuayb Peygamber’in makamı olarak bilinen mağara.
Şanlıurfa’nın en eski yerleşim bölgelerinden biri olan Halfeti, Güneydoğu’nun belki de en etkileyici topraklarından. Ülkemizde siyah gülün yetiştiği tek yer olan Halfeti, Şanlıurfa’nın en yeşil yöresi aynı zamanda. Ancak ona bu yeşilliği sağlayan Fırat Nehri’nin suları altında kalmış Halfeti. Maalesef bu güzide ilçenin büyük bir kısmı şu an yok.
Dünyanın en muhteşem gündoğumu ve günbatımı manzarasını sunan Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykelleri ve anıt mezarlarıyla, Adıyaman’ın mutlaka görülmesi gereken yerlerinden biri. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası ilan edilen Nemrut Dağı, bize göre Dünyanın 8. Harikası.
Adıyaman’a 60 km mesafede bulunan Kocahisar Köyü’nün yakınında yer alan Adıyaman Yeni Kale, Kommageneler tarafından inşa edilmiş. En sonra 1970 yılında kısmen restore edilen Yeni Kale, çarşı, cami, zindan, suyolları, güvercinlik kalıntıları ve kitabelere ev sahipliği yapıyor. Yeni Kale’nin içerisinde 80 metreyi bulan bir tünel yer alıyor. Bu tüneli kullanarak suya ulaşmak ise hala mümkün.
Adıyaman Kuyucak yolu üzerinde yer alan Pirin Köyü’nde bulunuyor Perre Antik Kenti. 200 civarında kaya mezarı ve yerleşim yerine sahip olan Perre Antik Kenti, antik çağın izlerini taşıyor. Kommagenelilerin önemli yerleşim merkezi olan Perre Antik Kenti, Romalılar döneminde gelişerek kent statüsü kazanmış.
Tarihi Geç Hitit dönemine dek uzanan Gerger Kalesi, Adıyaman Kahta’ya 85 km mesafede, Fırat Nehri’nin batı yakasında bulunuyor. Sarp kayalar üzerine, Aşağı ve Yukarı Kale olmak üzere iki bölümde inşa edilen Gerger Kalesi, İslami dönemde de kullanılmış. Pek çok su sarnıcı, dükkan ve camii yer alıyor Gerger Kalesi’nin içerisinde.
Diyarbakır’ın en ilgi çekici yapılarından biri olan Diyarbakır Surları, 5,5 km uzunluğunda ve 7-8 m yüksekliğinde. Bu yönüyle Çin Seddi’nden sonra dünyanın en uzun surları olma özelliği taşıyor Diyarbakır Surları. Yapımının hangi dönemde olduğu tam olarak bilinmeyen surların, 16 kalesi ve 5 çıkış kapısı bulunuyor.
Güneydoğu’yu keşfe çıkanların en ama en çok etkilendikleri yerlerden biri Hasankeyf. Ne zaman ve kimler tarafından kurulduğuna dair herhangi bir bilgiye ulaşılamamış olması, Hasankeyf’i daha da gizemli bir hale getiriyor. Ne yazık ki baraj sularının yükselmesiyle sular altında kalma tehlikesiyle karşı karşıya olan Hasankeyf, şu sıralar ağır bir kederin içine düşmüş durumda.
Eski Mezopotamya bölgesinin en ünlü kenti olan Dara Harabeleri, Mardin’in güneydoğusunda, 30 km mesafede bulunan Oğuz Köyü’nde yer alıyor. Çevresi 8 – 10 km’lik bir alana yayılmış olan Dara Harabeleri, pek çok mağara evi, kilise, saray, çarşı, zindan, tophane ve su bendinden oluşuyor.