İstanbul’un hızlı temposundan biraz uzaklaşıp, hem tarih hem de doğayla kucaklaşan yakın bir yere yol almaya ne dersiniz? Büyükşehirin bir parçası olmasına rağmen sanki Bodrum’muş, Marmaris’miş gibi davranan o yakın yerin adı Şile! Araçla 1, bilemediniz 1,5 saat gibi kısa bir sürede ulaşabileceğiniz Şile her mevsim keşfedebileceğiniz ve huzur bulabileceğiniz bir atmosfere sahip. Üstelik plajları uluslararası standartlarda ve mavi bayraklı!
{ad:0}Şile’ye kadar gelmişken görmeniz gereken diğer yerlere Şile'nin Mutlaka Keşfetmeniz Gereken Köyleri adlı içeriğimizden ulaşabilirsiniz.
İstanbul’un bir ilçesi olan Şile, ormanlık alanların ve turkuaz rengindeki pırıl pırıl bir denizin egemenlik sürdüğü bir yer. Şile’de gezilecek doğal yerler epey fazla, böylece şehrin kalabalığından ve gürültüsünden en azından hafta sonları uzak kalabilmek için çok güzel bir destinasyon.
Bir sabah erkenden uyanıp yollara düşmeye ve sanki başka bir diyarmış gibi bu yakın cenneti keşfetmeye hazır mısınız?
Bol bol fotoğraf çektiren, ilham verdiren ve dünyanın güzel olduğunu düşündürüp yaşamı sevdiren bir nokta Şile Feneri… Şile’yi temsil eden en ikonik yapı olan fener, Sultan Abdülmecid tarafından 1859 yılında yaptırılmış. O zamandan bu zamana kadar da Karadeniz’den geçen tüm gemilere ışık saçıp yoldaşlık etmiş. Genişliği ve 56 kilometreye kadar aydınlatan ışık menziliyle ülkemizin en büyük feneri olan Şile Feneri’ni siyah beyaz boyalı gövdesiyle ilçenin her yerinden görebiliyorsunuz.
{product:550}
Günümüzde müze olan ama aktif olarak da çalışmaya devam eden feneri pazartesi hariç diğer günler 10:00 – 16:00 saatleri arasında gezebiliyorsunuz. Hem kendisi hem de sunduğu manzara açısından oldukça fotojenik olan fenerin hemen yanındaki Kavala Parkı da bir çay eşliğinde eşsiz bir seyre dalabileceğiniz yerlerden.
Şile Feneri’ne 600 metre mesafedeki bu meşhur kayaların çok hazin bir hikayesi var. Zengin kız Eftalya ile fakir çoban Mehmet’in 1730’lu yıllarda yarım kalan aşklarına ağladığına inanılan kayalar İstanbulluların denize girmeyi çok sevdiği mavi bayraklı tertemiz bir koyda bulunuyor. Birçok gezgin de efsanenin etkisinde kaldığından olsa gerek, bu kayaların arasındaki su akışının tıpkı ağlayan bir insanın gözyaşlarına benzediğini söylüyor. Hikayenin finalinde aşıklar birbirine kavuşamayınca kendilerini Karadeniz’in hırçın dalgalarına bırakmışlar. Ne demişler; sevenler kavuşunca aşk olur, kavuşamayınca efsane!
İlçedeki 4 eski kaleden biri olan Şile Kalesi’nin 2000 yıl önce Cenevizliler zamanında yapıldığı, Bizanslılar ve Osmanlıların da bu kaleyi gözetleme amacıyla kullandığı biliniyor. 4 katlı olarak inşa edilen kalenin en alt katı kiler olarak kullanılırken, diğer 3 katının her biri de 20’şer askere yaşam alanı olacak şekilde tasarlanmış. 12 metrelik boyu ve 100 metrekare genişliğiyle bir kaleden çok bir kuleyi andıran bu yapı Şile Belediyesi ve Kocaeli Üniversitesi işbirliğiyle yakın zamanda restore edilmişti. Kayalıkların üzerinden denizi izleyen bu yapayalnız küçük kale restorasyon sonrası yeni görüntüsüyle de sosyal medyada büyük ün kazanmıştı. Burası tıpkı Şile Feneri gibi ilçenin en fotojenik köşelerinden biri. İnsanın kuş olup bir de tepeden izleyesi geliyor.
{product:21728}
Tarihi eserlerin yanından geçerken veya izlerken fark etmeden geçmişin koridorlarına girip kaybolanlardansanız fener ve kaleden sonra bu çeşmeyi de rotanıza ekleyin. Zaten aramadan bulacaksınız, çünkü Şile’nin en merkezi yeri olan çarşısında! Çeşme 1871 yılında, yani Osmanlı zamanında Hatice Hanım adında Mısırlı bir kadın tarafından yaptırılmış. Bir rivayete göre çeşme yapılırken kaynağına şeker katıldığından suyu hala tatlı akarmış. Test etmeyi size bırakıyoruz.
Neredeyse 150 yıl önce yapılmış tarihi Şile evlerinin bir kısmı restore edilerek koruma altına alınmış. Günümüzün dar alanda kısa paslar atarak gezdiğimiz evlerinden farklı olarak 2 katlı yapılan bu evlerde büyük ebeveynler, bazen halalar, amcalar da dahil tüm akrabalar birlikte yaşarmış. Civardaki köylerde bol bol yetişen meşe ve kestane ağaçları kullanılarak tamamen ahşap inşa edilmiş bu evlerle Göksu ve Akçakese’de de sıklıkla karşılaşıyorsunuz. Şile’nin merkezinde ise en çok Hacı Kasım ve Bali Mahallelerinde karşınıza çıkıyor. Fotoğraf sevdanızın en kabaracağı ve Şile’nin yakın tarihinin içine misafir olarak düşeceğiniz yerler de bu evlerle çevrelenmiş sokaklar.
{product:26004}
Şile’nin şahsına münhasır Şile bezinden yapılmış ürünler bulabileceğiniz, hediyelik eşya alabileceğiniz ve iki çift lafın belini kırmak için muhabbeti bol, sofrası lezzetli restoranlarla karşılaşacağınız çarşıda gezmek de günübirlik bir Şile ziyaretinin olmazsa olmazı. En hareketli zamanları ise akşamın yavaş yavaş indiği saatlerde başlıyor. Şile merkezde bulunan çarşı trafiğe kapalı, tamamen yayaların olan caddede rahatça yürüyebiliyorsunuz.
Bazı keşifler var ki değeri taa Bizans zamanında anlaşılmış ve anlatıla anlatıla günümüze kadar gelebilmiş. Kumbaba Tepesi de kumunun şifacı etkisiyle asırlardır alternatif tıp olarak değerlendirilmiş. Şile’nin merkezine 2 km mesafedeki Kumbaba Tepesi’nin kerameti turuncu ve kırmızı renkteki kumunda. Demir-bakır alaşımlı, ayrıca radyoaktif etkili bu kumlar Şile’nin çok eski zamanlarında romatizmadan yakınan ve eklem ağrısı çeken Bizanslıların kurtarıcısı olmuş. Bizanslılar buraya Güneş Hamamı derlermiş ve şimdiki tur şirketleriyle aynı usül katar turist getirirlermiş. Günümüzde bilim adamlarının araştırması ne boyutta bilmesek de Kumbaba’nın kumunun bu çağda da solunum, deri, sindirim gibi rahatsızlıklarda çare olduğu düşünülüyor. Kumbaba hakkında yazılı tek bilgi tabii ki milli seyyahımıza ait. Evliya Çelebi meşhur Seyahatname'sinde 400 yıl önce yaşamış adını vermediği Müslüman bir alimin Mısır’da edindiği ilmi burada kum tedavisiyle uyguladığından bahsediyor. Bu alimin kim olduğu hala bilinmediğinden ilaç olarak kullandığı kumla özdeşleştirip adına Kumbaba denmiş ve tam tepeye de temsili bir türbe yaptırılmış. Kumbaba’ya yazın gelirseniz buradaki plajdan denize de girebiliyorsunuz.
{product:36377}
Şile’yi bir sayfaya sığdırarak anlatmaya çalışsak da mazisinin M.Ö. 12.000 yılında başlayıp Taş Devri’nin her dönemini gördüğünü, nice imparatorluklara yurt, nice gemiye liman olduğunu da söylemeden geçmeyelim. Eski Yunanlılar bu kayalık limanı öylesine severlermiş ki yaban çiçeği anlamına gelen Şile ismini de onlar koymuş. Yer üstü coğrafyası oldukça çekici olan ilçenin bir de yeraltına açılan kapı dediğimiz mağaraları var ki görmeye değer. Roma zulmünden kaçan ilk Hristiyanların sığınma yeri olarak da kullandıkları bu mağaralar kıyı bölgeleri ve köylerde karşınıza çıkıyor. Ocaklı Ada Mağarası, İnkese Mağarası, Gürlek Mağarası, Tersane Mağarası, Soğuksu Mağarası gibi birçok esrarengiz nokta dışında birisi var ki popüleritesiyle diğerlerinden ayrılıyor. Anlatılanlara göre bir Şile müptelası olan Zeki Müren huzuru bulmak ve yalnız kalmak için bu mağaraya gider, hatta konser verirmiş. Akşam Güneşi olarak da anılan mağara deniz gören manzarasıyla da meşhur ve sadece mağara sporuna ilgi duyanların değil, fotoğrafçıların da çok sık gittiği noktalardan biri.
{product:14981}
Şile’ye 33 km uzaklıkta ve Gebze sınırına bitişik konumdaki şelale oldukça mütevazı ve naif bir güzellik. Yani öyle gürül gürül akan bir şelale, cam gibi bir gölet beklemeyin. Ama bir doğa pikniği yapmak, köyler arasında yürüyüşe çıkmışken bir solukluk mola vermek için bir tatlı huzur almaya neden gitmeyesiniz? 12 metre yüksekten akan şelale yaz aylarında sıcaklardan dolayı kuruyor, bu yüzden bahar aylarında gitmenizi öneriyoruz.
Şile’de aslında her biri ayrı güzellikte onlarca köy var ama en az kendi kadar popüler köyü Ağva başlı başına bir keşif ve konaklama noktası. Rotanızı uzun tutup bölgede biraz daha vakit geçireyim diyorsanız burayı da mutlaka görmenizi öneririz. Yeşilçay ve Göksu deresinin birleşip Karadeniz’e döküldüğü yerde konumlanan Ağva’nın yazı da kışı da görülmeye değer. Latincedeki adı da ‘iki dere arasına kurulu köy’ manasına geliyor.
{search:agva-otelleri,Ağva Otelleri}
İstanbul’un bu kadar yakınlarında gizli saklı bir gölün olması ve çevresinde yürüyüp, yüzen ördek manzarasına nazır kahvaltı yapabilmek bir şehirli için büyük lüks. Şile’nin merkezine 14 km uzaklıktaki Karamandere Köyü’nde konumlanan Saklı Göl yapay bir baraj gölü olmasına rağmen adeta kaçış noktası. Kıyıdaki restoranda oturup yeşilin onlarca tonunu izleyebiliyor ya da mangallı bir piknik yapabiliyorsunuz.
Karadeniz’in yaz kış her hali hırçın. Kışın giderseniz dalgaların kıyıya vuruşu daha da hızlanıyor ve kıyıda yürümeniz zorlaşıyor. Ama yazın gittiğinizde ayağınıza taş değdirtmeyen denizi dalgalı da olsa (ki Şile’de yüzmek her daim tehlikeli) çok davetkar. Tüm günü denizde geçirmeseniz bile Kavala Parkı’nın önündeki seyir yolundaki bir banka oturup denizi izlemek Şile ritüellerinden.
{product:44261}
Hiç ulu bir deniz fenerine çıkıp denizin ve gemilerin yukarıdan nasıl göründüğünü deneyimlediniz mi? Ya da içinde ne var, bir fener nasıl çalışır merak ettiniz mi? Şile Feneri bir yandan görevini yaparken bir yandan da müze kimliğiyle keşfedilmeyi bekliyor. Karadeniz’e şöyle bir tepeden bakmak için fenere tırmanmaya ne dersiniz?
Şehir içinde uzun uzun trekking yolları arayanlar için tam yanı başındaki Şile, doğası ve manzaralı patikalarıyla bir cennet. Ekolojisiyle de ayrı bir çekim gücü olan ilçe İstanbul’un yeşil deposu. Mağaralarını gezebilir, köyleri birbirine bağlayan parkurlarda yürüyüş yapabilir, köy kahvelerinde oturabilir, doğal köy ürünlerinden tadabilirsiniz.
Temmuzun son haftası geleneksel Şile Bezi Kültür ve Sanat Festivali’nin de başladığı dönem. Konserler, defileler ve birçok yaratıcı aktiviteyle ilçe daha bir renkleniyor. Eğer rotanız o günlere denk gelirse eğlenceye hazır olun.
{product:2883}
Dopdolu bir güne yöresel lezzet katmamak olmaz. Şile’nin yöresel lezzeti de bizce balık, zaten burası da bir balıkçı diyarı. Bu diyarın en gözde sunumu da hamsinin tavada kızarmış olanı. Gittiğiniz mevsim ister yaz ister kış olsun Karadeniz her zaman rızkı bol olan bir deniz. Daha yeni tutulmuş bir balığın pişip önünüze konması da günübirlik bir keşfin avantajlarından. Kıyıda bu lezzeti bulabileceğiniz birçok balık restoranı var. Ama tercihinizi etten yana kullanacaksanız menülerin alternatifi de bol.
Saklı Göl hem dinlenmek hem gözünüzü şenlendirmek hem de uzun parkurunda sakin sakin yürümek için ideal. Kahvaltınızı burada yapabilir, dilerseniz et mangallı piknik için de uğrayabilirsiniz.
{product:35297}
Kahvaltı için başka bir seçenek daha! Şile önü deniz, arkası orman bir rota olunca kahvaltıyı da bu manzarayla yapmamak olmaz. Şile’nin merkezinde, Ağva’da nehir kenarında veya mis gibi orman kokan köylerinden birinde yumurtası turuncu, ekmeği sarı buğdaydan organik bir kahvaltıya ne dersiniz? Şileli teyzelerin elleriyle açtığı gözlemeler bu kahvaltıların açık ara yıldızı!
Şile'de aslında her biri ayrı güzellikte onlarca köy var ama en az kendi kadar popüler ve Şile’nin en güzel köyü Ağva başlı başına bir keşif ve konaklama noktası. Rotanızı uzun tutup bölgede biraz daha vakit geçireyim diyorsanız burayı da mutlaka görmenizi öneririz. Ağva Yeşilçay deresi ve Göksu deresinin birleşip Karadeniz'e döküldüğü yerde konumlanan Ağva'nın yazı da kışı da görülmeye değer. Latincedeki adı da ‘iki dere arasına kurulu köy' manasına geliyor. Her ne kadar küçük bir köy olsa da, Şuayipli Köyü Ağva Plajı mutlaka görülmesi gereken yerlerden. Yaklaşık 3 kilometre olan bu Şile sahili şehrin bütün sıkıntısını ve stresini rahatça üzerinizden atabileceğiniz bir yer. Ayrıca burada kamp kurarak konaklayabilirsiniz. Ağva'nın kendine has bir doğası ve her yerde yapamayacağınız bir dolu aktivitesi var. Sazlarla dolu nehirlerde tekneyle gezmek, su bisikletine binmek veya hava uygunsa yüzmek de bu aktivitelerden bazıları.
Şile’ye özel aracınız ya da toplu taşıma ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Eğer toplu taşıma kullanmayı planlıyorsanız, öncelikle Üsküdar’a gitmeniz gerekiyor. Üsküdar’a vardıktan sonra 139 ve 139A numaralı iki hattan birini tercih edebilirsiniz. Otobüs yolculuğunuz yaklaşık 180 dakika sürecek. Otobüsten indikten sonra artık Şile’desiniz.
Dilerseniz Şile ormanları içinde kamp yapabilir ya da karavanla bir keşif yapabilirsiniz. Eğer otelde konaklamak istiyorsanız, birkaç önerimiz mevcut:
Muhteşem atmosferi ve modern tasarımıyla: Wineport Lodge Ağva
{product:2883}
Evinizin konforunda ve güler yüzlü çalışanlarıyla: Ağva Destina Boutique Hotel
{product:35297}
Daha fazla alternatife ulaşmak için Şile Otelleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
{search:sile-otelleri,Şile Otelleri}