Bartın iline bağlı Amasra, doğasının güzelliğiyle, koylarıyla ve tarihi ruhuyla Karadeniz bölgesinin cennetlerinden biri. 5000 yıl kadar önce sakin bir sahil kasabası olarak kurulan Amasra, özellikle Roma döneminde 20 – 25 bine varan nüfusuyla Karadeniz bölgesinin cazip bir liman kenti olmuş… Ormanlık bölgelerde gezerken baharın kokularıyla tertemiz havayı soluyabilir, doğanın nasıl açık yeşilden koyu turuncuya dönüştüğünü izleyebilirsiniz. Yöresel yemekleri denemek, yeşillikler arasında gezintiler yapmak ve nefes kesici güzellikteki koyları görmek isteyenler için Amasra, beklentileri karşılayan bir yer. Aslında Dört mevsim ziyaret edilmeye elverişli olması sebebiyle fazlasıyla yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmekte fakat bahar aylarında sakin ve dinlendirici bir tatil için daha uygun duruma geliyor.
{ad:0}Amasra’da gezilip görülebilecek pek çok yer var. Bu yerler arasında ilk sırada pek tabi ki ünü Karadeniz sınırlarını aşan İnkumu geliyor. Geniş bir sahil şeridi boyunca uzanan yeşilin tam içinde konuşlanmış bu kumsalda sabahtan akşama kadar vakit geçirseniz bile doyum olmaz.
Amasra Müzesi, Amasra Kalesi ve Ağlayan Ağaç gibi mutlaka görülmesi gereken tarihi ve doğal rotalar için Amasra tercih edilebilir. Amasra’ya kadar gitmişken enfes menüleriyle aklınızdan çıkmayacak olan balık restoranlarından birisinde bir akşam yemeği sefası da eksik edilmemeli açıkçası.
Kasaba tarihçiliğine meraklıysanız, Bartın Kent Müzesi de uğramanız gereken adreslerden birisi. Doğal hayatın içinde vakit geçirmeyi seviyorsanız Ulukaya Kanyonu ve Balamba Tabiat Parkı da Bartın’da sizin için en ideal seçimler arasında.
Tarihi önemiyle öne çıkan Kemere Köprüsü, MS 9.yy’da kurulmuş, Roma dönemine ait tarihi bir miras. Mükemmel bir deniz manzarasına sahip tek kemerli köprü, zamanla Amasra’nın simgelerinden biri haline gelmiş. Köprü zamanla Cenevizliler, Bizans ve Osmanlı'nın hakimiyetine geçmiş ve her dönemde önemi artmıştır. Bunun nedeni; köprü ilk kurulduğunda altında yalnızca çakıl taşları bulunurken, zamanla deniz akımı yüzünden çevresini su basmış olması. Böylelikle yerden geçiş kapanmış ve köprünün kullanılması zorunlu bir hale gelmiş. Geçtiğimiz yıllarda köprü restorasyon işlemi geçirdi fakat hala dönemine ait izlerini taşımakta. Köprüde yürürken sahip olduğu mükemmel deniz manzarasını izleyebilir, birbirinden güzel fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.
Amasra’nın Boztepe Adası’nın Doğusunda, eşi benzerine çok az rastlanan bir doğa olayı meydana geliyor. Ağlayan Ağaç, yaz mevsimi boyunca topladığı nemi ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde yağmur damlası olarak geri veren bir Selvi Ağacı. Bu sebeple halk arasında "Ağlayan Ağaç" olarak anılmaya başlamış ve günümüze kadar adını korumuş. Ayrıca ağacın bulunduğu tepe, nefes kesici manzaralara ev sahipliği yapıyor ve çevresinde aynı adı taşıyan geniş bir çay bahçesi bulunuyor. Manzarayı izlerken sıcacık çayınızın tadını çıkarabilirsiniz. Ayrıca karşınızda bulunan Tavşan Adasına bakmak için bir dürbün kiralayabilir ve şanslıysanız tavşanları görebilirsiniz. {product:4959}
Cenevizliler dönemine ait 7 metre uzunluğundaki yapı, döneminde küçük bir deniz feneri olarak değerlendirilmiş. Şimdiyse kullanım dışı fakat kalıntıları hala denize uzanan kaya parçası üzerinde duruyor. Bölgedeki bu küçük tarihi miras görülmeye değer pek bir şey sunmasa da çevresi, Amasra civarında yürüyüş yapabileceğiniz en güzel yerlerden birini oluşturmakta. Çevresinde bulunan kafe ve restoranlar, yöresel yemekleri denemenize ve manzaraya karşı güzel bir yemek yemenize olanak sunuyor.
Romalılar tarafından inşa edilen kalenin tamamlandığı yıl tam olarak bilinmiyor fakat döneminde oldukça önemli bir stratejik konuma sahipti. Sonrasında Bizans, Cenevizliler ve Osmanlı tarafından kullanıldı ve Osmanlı döneminde mevcut ihtiyaçları karşılamak adına restore edildi. Deniz yolunu savunmak için inşa edilen kale, zamanla önemli bir liman ticareti merkezi haline de geldi. Sormagir ve Zindan kalesi olmak üzere iki bölümden oluşuyor ve kalıntıları görmeye değer nitelikte. Ayrıca sahip olduğu tarihi miraslar sebebiyle, on dokuzu Türkiye’de bulunan UNESCO Dünya Miraslar Listesi’nde yer alıyor. Amasra Kalesi, iki ana kütleden oluşuyor. Bu kütleler, Boztepe’deki Sormagir Kalesi ve Zindan Kalesi olarak isimlendiriliyor ve birbirlerine Boztepe Kemeri isimli bir köprü ile bağlanıyor. Cenevizliler döneminde çok popüler bir kale olan Amasra Kalesi’nin batı surlarından 50 metrelik bir bölümü ayakta olup yer yer kule boşlukları ve iç taksimatlar bulunuyor. Amasra Kalesi’ni ziyaret ettiğinizde belirli yerlerde rastlayabileceğiniz Cenova armaları, Medusa, kartal, Eros ve öküzbaşı gibi figürlerin yanı sıra eşsiz bir Amasra manzarası sizi bekliyor olacak! {product:33141}
2011 yılında tabiat parkı ilan edilen bölge, 9.3 hektar alana sahip ve içerisinde çeşitli aktivitelere yer vermekte. Bunların başında güzel bir piknik keyfi yer alıyor. Mevsimin kokusuna sahip doğa ortamında geniş düzlükler, birbirinden güzel manzaralar oluşturuyor. Oldukça çeşitli bitki ve ağaç türleri bulunan ormanda farklı türden hayvanlar da yaşamakta. Bunların arasında sincaplar ve kaplumbağalar, ziyaretçilere adeta arkadaşlık ediyor. Yürüyüş yapmak isterseniz park içerisinde trekking parkurları da bulunuyor. Ormanın içerisinde yürürken ağaçkakan ve baykuş türlerine de rastlayabilir ve seslerini dinleyebilirsiniz. Bu rotaların üzerinde yer alan seyir alanlarından manzaraları seyretmek, yapmadan dönme listenizin başında olmayı hak eden nitelikte. Karadeniz bölgesinin yeşilliklerinin tadına varabileceğiniz, hem ruhunuza hem de sağlığınıza iyi gelen iç açıcı bir park.
İsmini, eski bir ahşap oymacılığı süsleme sanatından alan Amasra Çekiciler Çarşısı, adının hakkını verecek şekilde ahşap işçiliğinin en nadide eserleri başta olmak üzere el sanatlarının satışa sunulduğu; bölge zanaatkarlarının bir sergi alanı… Bölgedeki ağaçlardan üretilmiş resim ve resimlikler, çerez takımları, peçetelik, kalem, şimşir kaşık gibi hediyelik eşyaların satışa sunulduğu Çekiciler Çarşısı’nda kendinize göre veya hediye olarak alabileceğiniz pek çok ahşap işçilik ürünü bulabilirsiniz.
Amasra’nın en çok ziyaret edilen yerlerinden biri olan çarşı, merkezde yer alıyor. Yöreye ait el yapımı eşyaların ve çeşitli hediyeliklerin ev adresi. Ahşap oymacılığından el sanatı ürünlerine, tatilinizi ölümsüzleştirecek özel eşyaları burada bulabilirsiniz. Ayrıca hem tarih hem de kültür açısından zengin olduğundan, eski dönemlere ait dükkanlar da bulunmakta. Yerlilerin kendi üretimi olan ıhlamur, dişbudak, kiraz ve şimşir gibi malzemeleri de satın alabilirsiniz. Çarşı ayrıca yıllardır Amasra’nın en büyük ekonomik kaynaklarından biri.
{product:2717}
Bölgede taşınabilecek durumdaki eski eserlerin sık ortaya çıkması nedeniyle arkeolojik ve etnografik eserler ilk olarak 1950’li yıllarda belediye binasında, 1980’li yıllardan itibaren de günümüzdeki müze binasında sergileniyor. Amasra Müzesi, eminiz ki uzaktan bile dikkatinizi çekecek şekilde karakteristik bir yapı oluşuyla sizi büyüleyecek. 1884 yılında Denizcilik Okulu olarak yapımına başlanan fakat inşasının bitirilemediği bina, 1976 yılında ise Kültür Bakanlığı’nın tarafından satın alınarak 1982 yılında müze olarak hizmete açılmış. Müzenin koridorunda 1852 yılından kalma, saray matbaasında basılmış Akdeniz haritası en eşsiz eserlerden birisi. Aynı zamanda Amasra Müzesi’nin bahçesinde de Helenistik, Bizans, Ceneviz, Roma ve Osmanlı dönemlerinden kalma taş eserler bulunuyor. Amasra’ya gelmişken, müzesini gezmemek hiç olur mu?
Elbette, denize girilebilecek dönemlerde ziyaret ettiyseniz Amasra’da mutlaka denize de girin ancak yılın geri kalan döneminde seyahat etmeniz hâlinde de Amasra’nın dillere destan plajlarını mutlaka görün. Küçük Liman Plajı, Büyük Liman Plajı, Çakraz Plajı, Akkonak Köyü Plajı, Bozköy Plajı ve en meşhurları olan İnkumu Plajı ile deniz havasını, denize girmeseniz de teneffüs etmeniz oldukça huzur verici.
Salı ve cuma günleri Amasra merkezde kurulan Köylü Pazarı veya diğer ismiyle Galla Pazarı’nı, seyahatinizin günleri denk düşerse mutlaka görün. Tamamı bölge kadınlarının üretimi olan organik ürünlerin satıldığı, her çeşit reçel, kışlık tarhana, meyve ve kesme eriştelerin bulunduğu bu pazarın organik ürünlerle şekillenen rengarenk tezgâhları gününüze renk katacak.
1. Gün: Cuma günü öğleden sonra atlayın aracınıza. İstanbul’dan geliyorsanız; Bolu – Yeniçağ – Mengen – Devrek – Çaycuma – Bartın güzergahını kullanarak, yaklaşık 5 – 6 saat içinde Amasra’ya ulaşabilirsiniz. Bir diğer alternatif olarak, Bolu – Gerede – Karabük – Safranbolu – Bartın güzergahını da kullanabilirsiniz. Ankara’dan geliyorsanız; Gerede - Karabük – Safranbolu – Bartın güzergahını kullanarak, yaklaşık 4 – 5 saat içinde Amasra’ya ulaşabilirsiniz. Bir diğer alternatif olarak, Gerede – Yeniçağ – Mengen – Devrek – Çaycuma – Bartın güzergahını da kullanabilirsiniz. Bartın ile Amasra arası ise yaklaşık 17 km. Eğer, özel aracınız yok ise Bartın’a sefer düzenleyen bir otobüs firmasıyla da bu güzide şehre ulaşabilirsiniz. Bartın’dan Amasra’ya her yarım saatte bir minibüs seferleri gerçekleştiriliyor. Akşam otelinize yerleştikten sonra biraz civarı turlayın. Tesis yetkilisinden çevre hakkında birkaç bilgi edinin. Sonra da bir güzel uyuyun. Malum, yol yorgunusunuz.
2. Gün: Sabah erkenden kalkın. Şöyle güzel bir kahvaltı ile güne başlayın. Kahvaltınızı otelinizde de yapabilirsiniz ancak madem Amasra’ya geldiniz, Türkan Hanım’ın Yeri’ne gidip, harika bir kahvaltı keyfi yapmanızı şiddetle tavsiye ediyoruz. Lezzetli bir kahvaltının ardından ilk durağınız Bakacak Tepesi olsun. Amasra’yı keşfetmeye başlamak için bundan daha güzel bir nokta olamaz. Bize güvenin. Fatih Sultan Mehmet bile buradan Amasra’ya baktığında ‘Dünyanın gözü bu mudur?’ şeklinde dile getirmiş hayranlığını. Gördüğünüz manzara karşısında birkaç fotoğraf çekerek gününüze renkli bir başlangıç yapın Bakacak Tepesi’nde.
Henüz manzaranın etkisinden kurtulamamışken, bir başka büyüleyici yapıya doğru yola koyulun; Amasra Kalesi. Zindan ve Sormagir Kalesi olarak da bilinen Amasra Kalesi, Amasra’nın Osmanlı tarihine parlak bir ışık tutuyor. Hikaye şöyle ki; Fatih Sultan Mehmet şehre geldiğinde güzelliğinden öyle etkilenir ki, zarar vermek istemez Amasra’ya. Bunun üzerine Amasra Kalesi’ne haber gönderir ve savaşmadan kalenin anahtarını ele geçirerek Osmanlı topraklarına katar Amasra’yı.
Kaleyi gezdikten sonra ise görmeniz gereken diğer bir yapı da Amasra Kemere Köprüsü. Roma döneminden kalma bir yapı olan Kemere Köprüsü, Amasra’da Sormagir Mahallesi ile Amasra Boztepe Mahallesi’ni birbirine bağlıyor. Amasra’nın güzelliğine güzellik katan bir yapı Kemere Köprüsü. Kemere Köprüsü’nü gördükten sonra, Bartın Fatih Camii’ye doğru yola çıkın. Fatih Camii, Bizanslılar zamanında kilise olarak kullanılıyormuş. Fatih Sultan Mehmet’in şehri ele geçirmesinin ardından camiye dönüştürülmüş. Evet, artık acıkmış olma ihtimaliniz bir hayli yüksek. Öğle yemeği için sahildeki balık lokantalarından birini gözünüze kestirmiş olabilirsiniz. Ama bizce Beyaz Restaurant’a gidip, Amasra’nın meşhur tandır kebabının tadına bakmalısınız. Elbette ki seçim size kalıyor.
Öğle yemeğinizi yedikten sonra Büyük ve Küçük Liman’ı görün. Hemen ardından Amasra Plajı’nda keyifli bir yürüyüş yapın. Bol bol fotoğraf çekin ve güneşin batışını seyredin. Günbatımını izledikten sonra otelinize dönün ve akşam yemeği için hazırlanmaya başlayın. Hazırlığınızı tamamladıktan sonra Amasra Canlı Balık Restoran’da rakı – balık keyfi yaparak günü sonlandırın. Yalnız meşhur Amasra salatasından yemeyi ihmal etmeyin sakın.
3. Gün: Sabah erkenden kalkın. Otelinizde güzel bir kahvaltı yapın. Ya da bu kahvaltıyı Pazar gününe yakışır bir keyifle taçlandırmak isterseniz eğer, Amasra’nın en iyi kahvaltısını sunan mekanlardan biri olan Lütfiye’ye gidin. Reçellerin tadı damağınızda kalacaktır hiç kuşkusuz. Neyse ki, kavanoz kavanoz satın alabiliyorsunuz. Kahvaltının ardından Amasra Çekiciler Çarşısı’nda uzun bir alışveriş molası sizi bekliyor olacak. Burada sevdiklerinize hediye edebileceğiniz bir yığın ürün bulunuyor. Ama tabi el emeği göz nuru olan tel kırma ürünlerine ayrı bir ilgi göstermenizi önemle rica edeceğiz sizlerden.
Alışverişin ardından Kuş Kayası Yol Anıtı’nı da mutlaka görmeniz gerektiğini düşünüyoruz. Kuş Kayası Yol Anıtı, yufka kabartma tekniği ile kayalara oyulmuş kral heykeli ve Roma’nın simgesi olan kartal figüründen oluşuyor. En önemli özelliği ise Anadolu’nun ilk ve tek yol anıtı olması. Bu noktadan itibaren geri dönüş yolculuğuna başlayabilirsiniz. Amasra’nın tarihi dokusunun altında, sıcak ve romantik bir kimlik yattığını düşünüyoruz. Bu nedenle bu geziyi eşinizle/sevgilinizle planlamanızı tavsiye ediyoruz.
Önemli hatırlatma: Yola çıkmadan önce Amasra hava durumunu mutlaka kontrol edin. Rahat ayakkabılar tercih edin. Son olarak fotoğraf makineniz ve yedek pillerini yanınıza almayı sakın ihmal etmeyin. Şimdiden keyifli bir hafta sonu tatili geçirmenizi dileriz.
Amasra rengarenk mevsim sebzeleriyle yapılan taptaze salatasıyla, Karadeniz'in hemen hemen her ilinde yapılan meşhur Pidesiyle, Çöven Ekmeğiyle, Balık yemekleriyle, Kabak ve cevizden yapılan Kabak Burması ile oldukça meşhur. Ayrıca pilav, etli ve sebzeli yemekler, zeytinyağlı yemekler ve baklagiller; Bartın mutfağı için önemli bir yere sahip. Bartın mutfağının en enteresan özelliklerinden birisi ise aynı tür yiyeceklerin pek çok farklı varyasyonunun olması. Örneğin dolmanın 10 farklı çeşidini Bartın mutfağında tadabilirsiniz.
Batı Karadeniz’de yer alan Bartın bazı büyükşehirlere olan mesafesiyle ifade edilebilir. Bunlardan Zonguldak’a 87 kilometre, Ankara’ya 292 kilometre, Sinop’a 332 kilometre, İstanbul’a 440 kilometre ve Bursa’ya 468 kilometre mesafede yer alıyor. Amasra’da toplam bir tane otobüs terminali bulunuyor ve tüm otobüs firmaları ile ulaşım sağlanabiliyor. Fakat uçakla gitmek isterseniz doğrudan bir sefer bulunmuyor. Bunun için Zonguldak Havalimanı’na vardıktan sonra Bartın’a giden minibüsleri kullanmanız gerek. Ardından, Bartın - Amasra minibüsleriyle yaklaşık yarım saat süren bir yolculuğun ardından Amasra’ya ulaşabilirsiniz.
Karadeniz’in hırçınlığı bile dayanamıyor Amasra’nın güzelliğine. Öyle bir coğrafyaya sahip ki Amasra, görüp görebileceğiniz en güzel manzaralarla buluşturuyor bizleri. Denize doğru uzanan limanları, tarihi yapıları ve olağanüstü güzellikleri ile hayran kalmamak elde değil. Fatih Sultan Mehmet bile öyle çok etkilenmiş ki, kıyamamış bu güzelliğe, savaşmadan elde etmeyi tercih etmiş Amasra’yı. Eminiz ki siz de bizimle aynı hisleri paylaşacaksınız burayı gördüğünüzde. Amasra tatilinizi güzelleştirecek butik otelleri sizler için derledik; Amasra Otelleri {search:amasra-otelleri,Amasra Otelleri}