{ad:0} Asi Nehriyle şenlenip yeşillenen kentin bir bölgesi var ki, eski yaşamların izleriyle dopdolu. Zenginler Mahallesi denilen bu bölgeye Gazi Paşa Caddesinden yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Şehrin kendine has sarımtırak renkteki kalkerlerinden yapılmış yüksek duvarlı evler, eski zamanların gelenek ve göreneklerinin de temsilcisi. Antik kent olarak da bilinen bu bölgede birbirini dik kesen labirent sokaklarda restore edilmiş birçok otel, kafe ve restoranla karşılaşacaksınız.
Hemen hemen her kentin kendine özgü yaşamını yansıtan bir çarşısı vardır ya hani, Uzun Çarşı da içinde künefecisinden, nar ekşicisine, hediyelikçisinden, kurutulmuş sebzecisine kadar buram buram Antakya kokan, her şeyi bulabileceğiniz bir çarşı. Eski İpek Yolu güzergahında olması ve üç dinin kesiştiği bir noktada bulunması da (hoşgörü üçgeni de denilen Ekümenik Üçgen) burayı önemli kılan bir yer haline getiriyor.
Camiye adını veren Neccar M.S. 40’lı yıllarda yaşamış, Allah’a ve Hristiyanlığa ilk inanan Antakyalı. Neccar’ın adı Kuran-ı Kerim’in Yasin suresinde de geçiyor. Cami ise 638 yılında, şehir Arapların himayesindeyken eski bir tapınağın üzerine yapılmış ve Anadolu topraklarındaki ilk Müslüman ibadethanesi olarak tarihe geçmiş. Avlu şadırvanı ise 19. Yüzyılda eklenmiş. Tarihi ve dini açıdan önemli bir nokta olan caminin avlusu fotoğraf tutkunları için çok şey ifade edecek bir atmosfer!
Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar Camisi gibi Hıristiyanlığın ilk kilisesi de Hatay topraklarında. 1983 yılında Papa’nın Hıristiyanlar için hac yeri ilan ettiği kilisenin ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Ama Hz. İsa’nın 12 havarisinden Aziz Petrus’un ilk vaazını burada verdiği ve dinleyen cemaatin de ilk Hristiyanlar olduğu yönünde bir inanış var. Reyhanlı Yolu üzerindeki kilisenin şehre mesafesi 2 km. Doğal kayaların içinde bir mağara ve sonradan eklenmiş bir girişten oluşan kilisenin hemen yanındaki patikadan mitolojide Cehennem Kayıkçısı olarak geçen Kharon Kabartmasına ulaşabiliyorsunuz. Faydalı bilgiler bölümümüzde bulunan Saint Pierre Kilisesi Hakkında Her Şey adlı yazımızı okuyarak St. Pierre kilisesi hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Saint Pierre Kilisesi Giriş Ücreti: Pazartesi hariç her gün 08:30 – 17:00 saatleri arasında (yaz döneminde 10:00 açılıyor) gezebileceğiniz müzede Müzekart geçiyor. Müzekartınız yoksa 40 TL giriş ücreti ödeniyor.
Bizce kentin en büyük görsel şöleni bu müze! Ve o kadar büyük ki keşfetmek için geniş zaman planlamalarını hak ediyor. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük mozaik koleksiyonu burada arz-ı endam ederken, Paleolitik çağdan Roma çağına kadar sergilenen birçok eser de tabiri caizse görenleri büyülüyor. Görünce dünyanın en şaşkın heykeli bu olsa gerek diyeceğiniz Hitit Kralı Şuppiluliuma ile ‘neşeli ol, hayatı yaşa’ mottolu en ehlikeyf mozaiği Neşeli İskelet bu müzede. Üstelik St. Pierre Kilisesi’ne yakın konumda ve birinden çıkıp diğerine girebiliyorsunuz.
Hatay Arkeoloji Müzesi Giriş Ücreti: 08:30 – 17:00 saatleri arasında (yaz döneminde 10:00 açılıyor) ziyaret edebileceğiniz müze her gün açık. Müzekartınız ile girebiliyor, kartınız yoksa 30 TL giriş ücreti ödüyorsunuz.
Samandağ ilçesinde bulunan tünel Hatay’ın en görülesi, en hayret verici noktalarından biri. İ.Ö. 69 yılında Roma İmparatoru Vespasian zamanında yapımına başlanılan tünelin inşası tam 12 yıl sürmüş ve finali görmek de imparatorun oğlu Titus’a kısmet olmuş. Derin bir mağarayı andıran Titus Tüneli’nin yüksekliği 7, eni ise 6 metre. 1380 metre boyunca uzayıp giden tünelin yapılış amacı ise dağdan gelen suyun sele dönüşünü engellemek. Bir Roma Belediyesi başarısı diyebileceğimiz tünel o zamanın şartlarında 1000 kölenin çekiç darbeleriyle inşa edilmiş. Dünyanın el emeğiyle yapılmış en büyük tüneli olan Titus Tüneli’ne, 100 metre kala ise Beşikli Mağara’yı görüyorsunuz. Zamanın soylu ailelerinin yan yana gömüldüğü mezar oyuntuları bulunan bu mağara ve tünel, fotoğraf çektirmek için güzel kareler veriyor. Örenyeri giriş noktası ile tünel arasında bir müddet yürümeniz gerekiyor ayrıca tünelin zemini de kaygan. Bu yüzden giderken spor ayakkabısı giymenizi özellikle öneriyoruz.
Titus Tüneli ve Beşikli Mağarası Giriş Ücreti: Hem tünel hem de mağara Çevlik Örenyeri içinde bulunuyor. Her gün açık olan örenyeri ziyaret saatleri ise yaz döneminde 08:30 – 19:00 / Kış döneminde ise 08:30 / 17:00 arası. Girişte Müzekart geçiyor. Kartınız yoksa 12 TL giriş ücreti ödüyorsunuz.
Hatay’ın Samandağ rotasındaki Vakıflı Köyü aynı zamanda ülkemizdeki tek Ermeni köyü. Köyü gezi rotanıza aldıran özellikleri de portakal ağaçları arasındaki sevimli çehresi, köyle aynı ismi taşıyan Vakıflı Kilisesi ve meydandaki kahvesi. Eğer Paskalya dönemine denk gelen bir günde gezme imkanı bulursanız özel hazırladıkları sofralara da misafir olabiliyorsunuz.
Aynı rotadaki ikinci köy olan Hıdırbey Köyü ise meydandaki üç bin yaşındaki Musa Ağacı ile ünlü. Ağaç o kadar büyük ki, tümünü fotoğraf karesine sığdıramıyorsunuz. Hıdırbey köy hayatı, pınarları ve restoranları ile sevebileceğiniz bir rota olup, rivayetleriyle de turist çeken yerlerden.
Hatay’ın şelaleler bölgesi olan Harbiye doğanın tüm renklerini görebileceğiniz ve su sesini dinleyebileceğiniz bir huzur sığınağı. Mitolojiye göre şelaleler Apollon ve Daphne aşkının gözyaşları. Hatay’ın Defne ilçesindeki şelaleler kıyısındaki tezgahlardan Defne sabunu ve zahter gibi yöresel ürünler alabilirsiniz.
Akdeniz’le sarmaş dolaş bir şehir olan Hatay’ın henüz yeni yeni tanınmaya başlayan güzelliklerinden biri de merkeze 1,5 saat mesafedeki Karamağara. Yayladağı kıyılarındaki bu koy söylentilere göre eski zamanlarda korsanların sığınağı imiş ve korsanlar ganimetlerini de bu koya saklarlarmış. Koya araçla ulaşım imkanı yok. Yüzmek ve su altındaki cenneti görmek için tek seçenek Samandağ’dan kalkan teknelere binmek.
Yemeklerin yanına garnitür olarak bilsekte bakla ezmesi ile humusu Hataylılar kahvaltıda tüketiyor. Sebebi ise uzun süre tok tutup, çayın yanına iyi gitmesi. Humusun sarımsaklı ve sarımsaksız olarak iki tür sunumu var. Mezelerin üstüne zeytinyağı ve tahin de iyi gidiyor. Nedim Usta, Humusçu İbrahim Usta, Çayırcı Bakla Humus bu lezzetleri en iyi tutturan yerler arasında ilk sıralarda. Mezelerin porsiyonu ise ortalama 20 TL.
Hatay denilince akla ilk gelen lezzetlerden biri de künefe. Anavatanında daha bir iştahlı yenilen bu lezzetin aynısını başka şehirlerde bulamamak da hayatın gerçeklerinden. Bol kalorili olsa da, Hatay’da bu tatlıyı oldukça hafif yapıyorlar. Antakya Uzun Çarşı en bilinen künefecilerin konuşlandığı yer olup Çınaraltı Künefe Yusuf Usta lezzetini unutamayacağınız ilk adreslerden. Anadolu Restaurant, Tarihi Bizim Künefeci, Petek Pastanesi de değerlendirebileceğiniz diğer adresler. Porsiyonu ise çayla birlikte ortalama 20 TL.
Uzun Çarşı’ya girdiğinizde büyük şehirlerden pek alışık olmadığınız kasap – restoranlarla karşılaşıyorsunuz. Bu dükkanlarda yiyeceğiniz kebabın eti hemencecik hazırlanıyor ve kısa bir süre sonra sofranıza bir tepsi kebap olarak geliyor. Tepsi kebabı ile kağıt kebabı birbirlerine benzer görünseler de tepsi kebabı salça soslu, diğeri sossuz hazırlanıyor. Taş fırında pişirilen bu lezzetler için en bilinen adresler ise çarşıda bulunan Pöç Kasabı ve Aydın Kasabı. Tepsilerin fiyatları ise oldukça ekonomik ve istediğiniz et miktarına göre değişkenlik gösteriyor.
Biberli Ekmek sabah, öğle, akşam her öğünde yiyebileceğiniz Hatay’a özgü lezzetlerden. Çıtır çıtır hamurun üzerine sürülen ev yapımı salça, sirke, zahter ve nice baharatla lahmacuna rakip bu ekmeği Uzun Çarşı’da, meze sunan restoranlarda bulabiliyor ama en lezzetlisini de Hıdırbey Köyü’nde yiyebiliyorsunuz.
Hatay’da sofrada daha neler var diye merak ediyorsanız size oldukça uzun bir listeyle karşı karşıya olduğunuzu da belirtmeden geçmeyelim. Birkaç örnek verip, ayvalı ekşi aşı çorbası, oruk, aşur, cevizli biber, keşşir, hettüş salatası dediğimizde bu lezzetlerle tanışmak isteyeceksiniz. Hatay’ın yöresel tatları konusunda en tecrübeli restoranlardan biri Ali Mürdüm’ün yeri. Gurme lezzetleri sunmasına rağmen oldukça mütevazi bulacağınız bu dükkan sadece hafta içi açık. Yöresel bir kahvaltı yapmak isterseniz Yusuf Dayı’nın Yeri’de Hatay gezisinde size önereceğimiz favori mekanlardan.
Hatay’ın künefeden sonra en meşhur tatlısı Haytalı. Sütlü ve nişastalı bu tatlıyı yaz günlerinin vazgeçilmezi yapan ise dondurmayla servis edilmesi. Antakya’da Kurtuluş Caddesi’nin tam ortasında Fransızlardan kalma eski bir binada bulunan Affan Kahvesi hem köpüklü bir kahve hem de yanına gül şuruplu geleneksel Haytalı tatlısını yemek için en meşhur adres.
Akdeniz iklimi etkisindeki şehrin en sıcak ayı Ağustos, en soğuk ayı ise Ocak. Ama sanmayın ki kışın gezerken çok üşüyeceksiniz, şehir kışın ılıman ve yağmurlu oluyor. Yalnız yazın gidecekseniz çok sıcak bir iklimle karşılaşacağınızı da söylemek isteriz. Her mevsim buyurun gelin diyebilecek kadar davetkar Hatay’ı terlemeden ve ıslanmadan gezmek istiyorsanız bizce en uygun zamanlar bahar ayları.
Hatay’a kara, hava ve deniz yollarıyla kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Konforlu ve kısa bir ulaşımdan yanaysanız 2007 yılından bu yana hizmet veren Hatay Havalimanı’na İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerden direkt uçuşlar mevcut. Otobüs tercih edecekseniz ülkenin hemen hemen her kentinden otobüs seferleri düzenleniyor. Özel aracımla geleceğim diyorsanız elbette ki en doğru rota bilgisini navigasyon verecek ama birkaç örnekleme yapacak olursak İstanbul – Hatay arası 1130 km, Ankara – Hatay arası 680 km, İzmir – Hatay arası ise 1080 km. Ayrıca Akdeniz’e kıyısı olan birçok kentten İskenderun Limanı’na deniz yoluyla, demiryolu ağına sahip şehirlerden de İskenderun Garı’na raylı sistemle gelmeniz mümkün.
Kültür mozaiği ve Medeniyetlerin beşiği olarak bilinen Hatay, gezilecek ve görülecek yerleri yanı sıra, konaklama bakımından da her zevke ve her bütçeye hitap edecek tesisleri barındırıyor. Hatay Otelleri listemizden en uygun otelleri seçebilir, Hatay şehrinin keyfini doyasıya yaşayabilirsiniz. {product:2540}{search:hatay-otelleri,Hatay Otelleri}