"Nasıl yani?" dediğinizi duyar gibiyim. Haydi biraz detayına girelim.
{ad:0} İspanya'ya gittiniz diyelim ve meşhur boğa güreşlerini izlemek için bir bilet almak istiyorsunuz. Durun! Bu sadistliğe neden ortak olmamanız gerektiğini anlatacağım.
Köklü bir gelenek olarak lanse edilen boğa güreşleri işkenceden başka hiçbir anlam taşımıyor. Boğalar arenaya çıkmadan önce agresifleştirilir ve bunun için hayvanların testislerine iğne sokuyorlar. Sadece bu değil. Gözlerine vazelin sürülerek görme yetilerini zayıflatıyorlar ve kulaklarına gazete dolduruyorlar. Arena öncesi de güçten düşürmek için karanlık bir odada birkaç gün bekletiliyor. Arenadaki matador boğanın bedenine banderilla denen kesici bir aleti saplıyor. İzleyiciler "büyük bir coşku" ile bu süreci izliyor. Boğa da kanlar ve acı içinde orada can veriyor.
Başına böyle kötülükler gelmiş boğaların güreşlerini gerçekten izlemek istiyor musunuz?
Özellikle Asya gezilerinden dönen kişilerin fotoğraf albümlerinde fil gezilerinden kareler eksik olmuyor. Evet, kocaman bir filin üzerine küçük bir insanın çıkması ona zarar vermez ama konu burada, fillerin para kazanılması amacı ile sömürülmesi ve bakıcıları tarafından zarar görmesi. Binek hayvan olarak kullanılan fiiller insanlar tarafından esir ediliyor. Çalıştırılması için kötü yöntemlerle eğitiliyorlar. Ayakları zincirleniyor, ateşle korkutuyorlar, hortumlarına şiddet uygulanıyor.
Sadece filler değil eşek, at, deve gibi hayvanlar da binek aracı olarak kullanılıyor. Bu hayvanlar turistleri ya da turistlerin eşyalarını taşıyorlar. Yoruldukları anlaşılırsa dövüyorlar.
Başına böyle kötülükler gelmiş hayvanların üzerine gerçekten binmek istiyor musunuz?
Daha geçenlerde, hapsedilmiş bir balinanın havuzun duvarına kafasını vura vura intihar etmesi haberini okuduk. Deniz canlıları, hayvanlar alemi içinde duyguları en zor hissedilen canlılardır. Acı çekmedikleri, hissetmedikleri düşünülür ama aslında bunun tam tersidir. Yunus parkları ne yazık ki buradaki canlıları oldukça strese sokar. Bu parklara ise tankerlerin, tırların içinde getirilirler. Hatta stresten ülser bile olabilirler.
Başına böyle kötülükler gelmiş yunusların şovlarını gerçekten izlemek istiyor musunuz?
"Balık pedikürünün ne zararı olabilir ki?" diyebilirsiniz ama bu balıklar aç bırakılarak insanların kirli derilerini yemeye mecbur bırakılıyor. Balıkların işleri bitince de çöpe atılıyor.
Aç bırakılan bu balıkların pedikürüne gerçekten ihtiyacınız var mı?
Aslanlar ve kaplanlar gibi hayvanlar ile fotoğraf çektirmek sanıldığı gibi hiç de masum değil. Düşünün, ormanların en tehlikeli canlıları nasıl oluyor da bir an da süt kuzucu kesiliyorlar. Daha yavruyken annesinden ayırıyorlar. Büyüdüklerinde ise kilitli dar kafeslerde hayatlarını geçiriyorlar. Fotoğraf çekimleri için kullanıldıkları sırada ise uyuşturuyorlar.
Başlarına böyle kötülükler gelmiş kaplanlarla gerçekten fotoğraf çektirmek istiyor musunuz?
Tüm bu korkutucu geleneklerin ve etkinliklerin son bulmaması için insanların bu tarz şeylere talep göstermemesi gerekiyor. Hayvanlara zarar vermeyen bir gezgin olarak seyahatlerinizi daha anlamlı kılabilir ve kötülüklere ortak olmazsınız.
Hayvanlara, doğaya, yerel kültüre saygılı bir gezgin olmanın yollarını arıyorsanız Yeni Başlayanlar için Doğa Dostu Tatil Planlama Rehberi yazıma da göz atmayı ihmal etmeyin.