Tarihin izlerini günümüze taşıyan büyüleyici mekânlar olan arkeoloji müzeleri, gezilecek yerler listesinde her zaman ilk sıralarda yer alıyor. İstanbul’un tarihi dokusuna eşsiz bir katkı sunan İstanbul Arkeoloji Müzesi de, bu benzersiz mirası koruyan ve ziyaretçileri binlerce yıllık bir yolculuğa çıkaran önemli duraklardan biri. Sultanahmet’te yer alan bu müzeye nasıl ulaşabileceğinizden, 2024 giriş ücretine tüm detayları sizler için derledik
{facility:0}İstanbul’un kalbinde, tarihin nefes aldığı bir yer: İstanbul Arkeoloji Müzesi. Sultanahmet’in tarihi dokusuyla çevrili müze, Osman Hamdi Bey Yokuşu’nda, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu’na komşu, zarif Gülhane Parkı’nın yanı başında ziyaretçilerini bekliyor. Binlerce yıllık eserlerin sergilendiği salonları ve tarihle iç içe huzur dolu bahçesiyle İstanbul Arkeoloji Müzesi, keşfedilmeyi bekleyen doğal ve kültürel bir hazine.
{search:sultanahmet-otelleri,Sultanahmet Otelleri}
{ad:0}İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne ulaşmak oldukça kolay ve keyifli. Gülhane Parkı’nın hemen yakınında, İstanbul’un tarihi güzelliklerinin kalbinde yer alan bu müzeye, Avrupa yakasında Eminönü-Kabataş tramvay hattıyla kolayca ulaşabilirsiniz. Eğer Anadolu yakasından geliyorsan, önce bir vapur yolculuğuyla Eminönü’ne geçip ardından tramvay hattını kullanabilirsiniz. Eminönü’nden yürümeyi tercih ederseniz, eski İstanbul’un büyüleyici manzarası eşliğinde kısa bir yürüyüşle müzeye varabilirsiniz.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne miras kalan ve ülkemizdeki ilk müzecilik çalışmalarını bünyesinde toplayan tarihi bir değer olarak öne çıkıyor. 1869 yılında ‘Müze-i Hümayun’ yani İmparatorluk Müzesi olarak kurulan müze, Türk müzeciliğinin kurumsal olarak temellerinin atıldığı yer olarak kabul ediliyor. Müzenin modern müzeciliğe uzanan yolculuğu, 1881 yılında Osman Hamdi Bey’in müdürlüğe atanmasıyla büyük bir ivme kazanmış. Sadrazam Edhem Paşa’nın oğlu olan Osman Hamdi Bey, dönemin en kapsamlı arkeolojik kazılarını yöneterek, müzeyi değerli eserlerle zenginleştirmiştir.
Osman Hamdi Bey’in özellikle Myrina, Kyme, Lagina ve Nemrut gibi antik kentlerdeki kazılardan elde ettiği eserler, müzeyi bir kültür hazinesi haline getirmiştir. Lübnan’ın Sayda bölgesinde 1887-1888 yıllarında yaptığı kazılarda Krallar Nekropolü’ne ulaşarak, dünyaca ünlü İskender Lahdi’ni müzeye kazandırması da bu çalışmalardan biri. İskender Lahdi ve daha nice eşsiz eserle donatılan İstanbul Arkeoloji Müzesi, ziyaretçilerine tarihin izini sürme fırsatı sunuyor; Osmanlı’dan bugüne kadar süren bu mirası keşfetmek isteyen herkes için büyüleyici bir yolculuk vadediyor.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, sadece sergilenen eserleriyle değil, anıtsal mimarisiyle de İstanbul’un en özel yapılarından biri olarak öne çıkıyor. Müzenin gösterişli cephesi, sütunlarla ayrılan girişler ve geniş merdivenlerle ziyaretçilerini etkileyici bir atmosferde karşılıyor. Girişin üzerinde yer alan Osmanlıca “Eski Eserler Müzesi” yazısı, geçmişle bağlantıyı güçlendirirken, tarihi yapının ihtişamını daha da vurguluyor. 1903’te kuzey ve 1907’de güney kanatlarının eklenmesiyle bugünkü geniş yapısına kavuşan müzeye, 1969 yılında güneydoğusuna eklenen yeni bir bina ile sergi alanları da artırılmış.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, dünyada müze binası olarak inşa edilen ve kullanılan ilk 10 müze arasında bulunmasıyla da mimari bir öncü niteliği taşıyor. Müze, ana yapı olan Arkeoloji Müzesi’nin yanı sıra, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi’ni de bünyesinde barındırıyor. Böylece ziyaretçilere Osmanlı’dan çok daha eski medeniyetlere kadar uzanan geniş bir kültürel miras sunuyor. Hem mimari detayları hem de tarihî zenginlikleriyle bu muhteşem yapıyı keşfetmek, İstanbul’un kadim geçmişine dair eşsiz bir yolculuğa çıkmak demek.
Eski Şark Eserleri Müzesi, Osman Hamdi Bey’in vizyonuyla 1883 yılında Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak inşa edilmiş ve uzun yıllar bir sanat okulu olarak kullanılmış. 1917-1919 yılları arasında müze olarak yeniden düzenlenen yapı, Yakın Doğu’nun eski ve önemli kültür belgelerini halka sunma amacıyla müzeye dönüştürülmüş. İstanbul Arkeoloji Müzeleri kompleksi içinde yer alan bu tarihi müze, ziyaretçilerine Orta Doğu’nun kültürel hazinelerini keşfetme fırsatı sunuyor.
Müzenin koleksiyonunda Arabistan, Mezopotamya ve Anadolu’ya ait geniş bir yelpazede eserler bulunuyor. Özellikle Arabistan ve Mısır bölümlerinde sergilenen eserler, İslamiyet öncesi dönemin izlerini taşırken, Mezopotamya ve Anadolu parçaları ise Yunan öncesi döneme ait. Bu değerli koleksiyon, tarih ve sanat meraklılarını geçmiş medeniyetlerin büyüleyici dünyasına davet ediyor ve müzeyi gezmeye gelenlere unutulmaz bir tarih yolculuğu yaşatıyor.
Çinili Köşk, 1472 yılında Topkapı Sarayı’nın dış surları içinde inşa edilen ve Selçuklu mimarisinden izler taşıyan göz alıcı bir Osmanlı yapısı. Osmanlı mimarisinin İstanbul’daki seçkin örneklerinden biri olan köşk, 1953 yılında İstanbul’un 500. fetih yıl dönümünde restore edilmiş ve bir dönem Fatih Müzesi olarak kullanılmıştır. 1981 yılında İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesine katılan Çinili Köşk, ziyaretçilerine Türk, İslam ve Osmanlı çini sanatının en nadide eserlerini sunuyor.
Köşkün içini ve dışını süsleyen beyaz, kahverengi, lacivert ve turkuaz tonlarındaki çiniler; Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait zengin bir koleksiyonla birlikte sergileniyor. Çinili Köşk’te ayrıca Çanakkale ve Kütahya seramiklerinin güzide örnekleri de yer alıyor. Topkapı Sarayı’nı tamamlayan bu zarif yapı, tarih ve sanat meraklılarını büyüleyen etkileyici bir atmosfere sahip.
İstanbul Arkeoloji Müzesi, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak yıl boyunca sanat ve tarih tutkunlarını ağırlıyor. Nisan ile ekim ayları arasında geçerli olan yaz döneminde müzeyi 09.00 ile 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Ancak, müzenin bilet gişeleri 18:30’da kapanıyor; bu nedenle son giriş saatine dikkat etmekte fayda var. Ayrıca pazartesi günleri müzenin kapalı olduğunu unutmayın. Müze, kış sezonunda yani kasım ile mart ayları arasında ise 09.00 ile 17:.0 saatlerinde açık. Kış döneminde son giriş saati 16:30 olarak belirlenmiş; bu saatten sonra bilet satışı yapılmıyor.
2024 yılı itibarıyla İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne giriş ücreti 340 TL olarak belirlenmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bu köklü müzeye, MüzeKart sahipleri ücretsiz giriş yapabiliyor. Her yıl hem yerli hem de yabancı ziyaretçilere zengin koleksiyonları ve modern altyapısı ile hizmet sunan müze, tarih ve sanatseverler için ideal bir keşif noktası. Müze, ayrıca aşağıdaki gruplara ücretsiz giriş imkânı tanıyor: