İstanbul, yüzyıllar boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarih ve doğanın eşsiz bir bileşimini sunan dünyanın en eski ve en büyülü şehirlerinden biridir. Asya ve Avrupa'nın birleştiği bu eşsiz coğrafyada, Osmanlı'dan Bizans'a, Roma'dan Latinlere dek uzanan zengin bir tarihle karşılaşacaksınız. İstanbul'u gezmek, adeta zaman makinesinde bir yolculuğa çıkmak gibi. Bu rehberimizde İstanbul gezilecek en güzel yerleri; turistik ve tarihi mekanları bulabilirsiniz.
{facility:0}İstanbul’da görülmesi gereken yerler listemize geçmeden önce İstanbul’un ilçeleri hakkında bilgi sahibi olarak yolculuk rotanızı daha kolay belirleyebilirsiniz. İstanbul turistik ve tarihi yerleri hali hazırda İstanbul’da konaklayanlar dışında farklı şehirlerde yaşayan yerli yabancı çok sayıda kişi ziyaret ediyor. Özellikle İstanbul’da karşıda gezilecek yerler nereler diye merak eden kişiler için de İstanbul’da Avrupa ve Anadolu Yakasındaki ilçeleri bilmek zamanınızı daha verimli kullanmanıza ve ulaşım ağlarına daha kolay erişmenize de yardımcı olacaktır.
İstanbul Avrupa Yakası İlçeleri | İstanbul Anadolu Yakası İlçeleri | |
Arnavutköy | Esenyurt | Adalar |
Bağcılar | Eyüp | Ataşehir |
Bahçelievler | Fatih | Beykoz |
Bakırköy | Gaziosmanpaşa | Çekmeköy |
Başakşehir | Güngören | Kadıköy |
Bayrampaşa | Kağıthane | Kartal |
Beşiktaş | Küçükçekmece | Maltepe |
Beylikdüzü | Sarıyer | Pendik |
Beyoğlu | Sultangazi | Sancaktepe |
Büyükçekmece | Şişli | Sultanbeyli |
Çatalca | Zeytinburnu | Şile |
Esenler | Tuzla | |
Ümraniye | ||
Üsküdar |
İstanbul’da gidilmesi gereken mekânlar listemize camiler ve diğer dini yapılarla başlıyoruz. İstanbul tarihi boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış büyüleyici bir şehir. Camiler, kiliseler ve sinagoglar İstanbul’un kültürel çeşitliliğini ve sanatsal zenginliğini yansıtan göz alıcı mimari harikalar olarak şehri süslüyor. İstanbul’daki dini yapılar, yalnızca inanç merkezleri olarak değil, aynı zamanda sanat ve tarih meraklıları için de kaçırılmaması gereken duraklar.
Sultanahmet Camii, İstanbul'da 17. yüzyılda Sultan I. Ahmet tarafından yaptırılmış olan, Mavi İznik çinileriyle süslenmiş ünlü bir camidir. Yabancılar tarafından Mavi Camii olarak da bilinen bu yapı, Sultan I. Ahmet'in genç yaşta ölümünden sonra inşa edilmiştir ve onun, eşi Kösem Sultan ve iki oğlu ile birlikte yattığı türbesi caminin yanındadır. Cami, 1985'ten beri UNESCO Dünya Mirasları Listesi'nde yer almaktadır.
Ulaşım için, Anadolu Yakası'ndan gelenler Marmaray veya Üsküdar / Kadıköy'den kalkan vapurlarla Eminönü'ne geçip, oradan T1 tramvay hattı ile Sultanahmet durağında inerek camiye ulaşabilirler. Yürüyerek gitmek isteyenler için Eminönü’nden Gülhane yolu takip edilerek yaklaşık 15 dakika içinde Sultanahmet'e varılabilir. Özel araçla gelmeyi düşünenler için bölge genellikle trafiğe kapalıdır ve yakındaki otoparkların çoğu zaman dolu olduğu bilinmelidir.
Daha fazla bilgi için: Sultanahmet Camii
M.S. 537 yılında Bizans döneminde inşa edilen Ayasofya Camii 1985 yılından bu yana UNESCO Kültür Mirasları Listesi’nde olup, dünyanın en çok ziyaret edilen anıtlarından biri. Gökyüzüne asılmış gibi duran büyük kubbesi, muhteşem mozaikleri, 40 penceresi ve 107 sütunuyla 1500 yıldır ayakta duran bu yapı, tarihi gibi mimarisiyle de bir başyapıt. Dünyanın en eski katedrali olma unvanını da taşıyan Ayasofya günümüzde bir cami olarak da ibadete açık.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden T1 tramvay hattını kullanarak Sultanahmet durağında indiğinizde camiyi göreceksiniz. Yürümeyi tercih ediyorsanız Eminönü’nden Gülhane yolunun takip ettiğinizde Sultanahmet’e ulaşmanız yaklaşık 15 dakika sürüyor. Kendi aracınızla gelecekseniz bölgede anıtların bulunduğu birçok alan trafiğe kapalı. Sirkeci’deki otoparkların da çoğu zaman dolu olduğunu hatırlatır ve mümkünse aracınız olmadan gelmenizi öneririz.
Daha fazla bilgi için: Ayasofya Camii
1150’li yıllarda yapılan ve Mimar Sinan’ın ‘kalfalık eserim’ dediği Süleymaniye Camii, mimarisi günümüzde bile aşılamamış çok özel bir yapı. Sadelikle ihtişamı birleştiren cami, Klasik Osmanlı mimarisinde ve içinde de kandil islerini temizleyen özel bir hava akımı yaratılmış. 4 minareli caminin her minaresi İstanbul’un fethi sonrası tahta geçen 4 padişahı temsilen yapılmış. Ülkemizin en büyük üçüncü camisi olan Süleymaniye’de aynı anda 18.000 kişi namaz kılabiliyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden Süleymaniye Camii’ne 10 dakikada yürüyerek ya da T1 tramvay hattını kullanıp Gülhane durağında inerek yine kısa bir yürüyüşle ulaşabilirsiniz. İETT’nin 28, 28T, 399C, 30D, 66, 93 no’lu otobüsleri de caminin çok yakınından geçiyor. Eğer metroyu kullanacaksanız M2 hattında Vezneciler durağında inip yürüyebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Süleymaniye Camii
Tekne pruvasını andıran tasarımı ile ziyaretçilerin büyük ilgisini çeken Ahrida Sinagog'u; Sinagogun iç mekânı, detaylı süslemeleri ve tarihi atmosferi ile ziyaretçilere adeta zamanda bir yolculuk sunuyor. Sinagogun en dikkat çekici özelliklerinden biri, Nuh'un Gemisi'ni andıran Teva (dua kürsüsü) adlı yapısı.
Balat'a Eminönü, Karaköy veya Şişhane gibi merkezi yerlerden kalkan otobüslerle Balat'a ulaşabilirsiniz. Haliç Metro İstasyonu'ndan da kısa bir yürüyüşle sinagoga ulaşmak mümkün. Eğer özel aracınızla gidecekseniz, Haliç kıyısını takip ederek Balat'a ulaşabilirsiniz. Eğer İstanbul'un tarihi yarımadasında konaklıyorsanız, Eminönü veya Karaköy'den keyifli bir yürüyüş veya bisiklet turu yaparak Balat'a ulaşabilirsiniz.
‘Kutsal Barış’ anlamına gelen Aya İrini, günümüzde müze olarak gezilebilen bir kilise. Sultanahmet Meydanı’nda, Topkapı Sarayı avlusunda konumlanan kilise Bizans’ın ilk kilisesi, Osmanlı Devleti’nin de ilk müzesi olması nedeniyle önemli. Roma İmparatoru Konstantin tarafından 330’lu yıllarda inşa edilen Ara İrini, Fatih Sultan Mehmet döneminde cephanelik olarak da kullanılmış. Akustiği ve muhteşem atmosferiyle şimdilerde konser salonu olarak da hizmet veren müze her yıl gerçekleştirilen İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’nin de adresi.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden geçen T1 tramvay hattına binip Sultanahmet durağında indiğinizde ve Ayasofya’nın solundan yukarıya doğru yürüdüğünüzde Topkapı Sarayı’nı göreceksiniz. Zaten Aya İrini Kilisesi de Topkapı Sarayı’nın avlusunda. Tramvay'a binmek istemezseniz Eminönü’nden Gülhane yolunu takip ederek yürüdüğünüzde yol 15 dakika sürüyor.
Daha fazla bilgi için: Aya İrini Kilisesi
İstanbul’un en büyük Katolik kilisesi olan Sent Antuan Katolik Kilisesi 1912 yılında Fransisken tarikatına bağlı Katolik keşişler tarafından yaptırılmış. İtalyan Neo-gotik tarzda bir mimariyle kırmızı tuğlalardan inşa edilmiş kilisenin iç planı da Latin Haçı şeklinde. Sent Antuan Katolik Kilisesi Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde olup, caddenin en spesifik noktalarından olan Galatasaray Lisesi’ne de oldukça yakın. Sadece Hristiyanların değil, her dinden her dilden ziyaretçilere açık olan kilisenin iç atmosferi ve bahçesi de oldukça etkileyici.
Sent Antuan Katolik Kilisesi’ni görmek için öncelikle Beyoğlu İstiklal Caddesi’ne gelmeniz gerekiyor. Anadolu yakasından geliyorsanız Marmaray ya da Üsküdar – Kadıköy’den yapacağınız deniz ulaşımıyla Beşiktaş veya Kabataş’a gelip otobüsle Taksim’e geçebilirsiniz. Taksim’e metroyla gelmek için M2 hattını kullanabilirsiniz. İstiklal Caddesi’ne çıkmak için Karaköy – Beyoğlu arasında işleyen füniküleri de tercih edebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Sent Antuan Katolik Kilisesi
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra yaptırdığı ilk cami olan Fatih Camii’nin yapımına 1462 yılında başlanıp 1469’da da ibadete açılmış. 16 adet medrese, kütüphane, ibadethane, şifahane gibi birçok bölümden oluşuyor. 1766’daki büyük İstanbul depremiyle tamamen yıkılmış. Yeniden inşa edilmesine rağmen bu defa da büyük Marmara depreminde çok hasar gören cami uzun bir onarım sürecinden sonra en son 2012 yılında tekrar kapılarını açmış. Türk – İslam mimarisinde özel bir yere sahip cami, inşa edildiği yerin Bizans’ın en kutsal alanlarından biri olması açısından da özel. İstanbul’daki külliyelerin en büyüğü olan Fatih Külliyesi’nin bir köşesinde de Fatih Sultan Mehmet’in türbesi bulunuyor.
Fatih Camii ve Külliyesi Fatih ilçesinin Fevzi Paşa Caddesi’nde konumlanıyor. Eğer Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ya da Üsküdar – Kadıköy’den bineceğiniz vapur - motorlarla Eminönü’ne geçebilir, buradan da 32, 36KE, 336E, 37E ve 90 numaralı İETT otobüslerine binerek camiye ulaşabilirsiniz. Taksim’den kalkan 87 no’lu otobüs de sizi Fatih Camii’nin yakınında indiriyor. Metroyu tercih edecekseniz Yenikapı – Kirazlı hattının Vatan – Emniyet durağında inip yaklaşık 15 dakika yürüdüğünüzde camiye ulaşabiliyorsunuz.
Müslüman aleminde ikinci Kâbe hürmeti gören Eyüp Sultan Camii, İstanbul’un fethinden 5 sene sonra, 1458’de yapılmış. Birden fazla mimarın emeğiyle külliye şeklinde tasarlanan cami, zamana direnemeyince de 1798 yılında III. Selim yerine yeni bir cami yaptırmış. Osmanlı padişahlarının bahçesinde kılıç kuşandığı camii şimdilerde yerli – yabancı turistlerin vazgeçilmez şehir rotalarından. Bahçesindeki koca çınar ağacı ve yapılışına dair efsaneler camiye mistik bir atmosfer katarken, burada okunan sabah ezanlarını dinlerken kuşların bile sustuğu söyleniyor.
Eyüp Sultan Camii’ni gezmek için Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden kalkan 47, 47Ç, 47N ve 47E otobüslerine binerek cami durağında inebilirsiniz. Camiye Taksim’den kalkan 36T ve 54HT no’lu otobüslerle de gelebilirsiniz. Ulaşımda metrobüsü tercih ediyorsanız Eyüp durağında indikten sonra biraz yürümeniz gerekiyor. Eyüp Sultan Camii’ne deniz yoluyla da gelebilir, sefer saatlerini buradan öğrenebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Eyüp Sultan Cami
İstanbul’un Balat semtinde, Haliç kıyısında konumlanan Sveti Stefan Kilisesi’nin bir adı da Demir Kilise. Yapıldığı zeminin betonarme bina inşasına müsait olmaması nedeniyle 500 ton demir kullanılarak yapılan kilise taşıdığı ismin hakkını da fazlasıyla veriyor. Demir Kilise’nin planı da haç şeklinde olup açıldığı yıl olan 1859 yılından bu yana Bulgar Ortodoks cemaati burada ibadet ediyor. Kilisenin 40 metre yüksekliğindeki kulesinin çanları Rusya’da dökülmüş. Bina montajında kullanılan demirler de Viyana’da dökülüp gemilerle İstanbul’a taşınmış. Sveti Stefan Kilisesi’ni haftanın her günü saat 09:00 – 17:00 saatleri arasında ziyaret edebiliyorsunuz. Pazar günleri sabah 09:05’te başlayan ayin boyunca kısıtlanma uygulanıyor.
Fener ve Balat arasındaki Demir Kilise’ye Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ya da Üsküdar – Kadıköy’den bineceğiniz vapur- motorlarla Eminönü’ne geçebilir, buradan 399B, 399C, 55T, 99, 99A, 36CE, 44B otobüslerine binerek Fener durağında inebilirsiniz. Metrobüs ulaşımını tercih ediyorsanız Ayvansaray – Eyüp durağında inip kısa bir yürüyüşle kiliseye ulaşabilirsiniz. Taksim’den kalkan 55T no’lu otobüs de kilisenin önünden geçiyor.
Daha fazla bilgi için: Sveti Stefan Kilisesi
Büyükada’daki Aya Yorgi Kilisesi, adanın en güzel manzara seyir noktası olmasının yanı sıra aynı zamanda bir dilek dileme köşesi. 23 Nisan-23 Eylül tarihlerinde kiliseye çıkan yokuşu çıplak ayakla ve hiç kimseyle konuşmadan çıkan ziyaretçilerin yarı hacı olacağına, aynı zamanda dileklerinin de kabul olacağına inanılıyor. Neden özellikle bu tarihlerde gidelim diyorsanız, 23 Nisan Ortodoks mezhebinde Yorgo isim günü, 24 Eylül ise bir aziz olan Aya Thekla’yı anma günü. 1909 yılında kullanılmaya başlayan kilise Patrikhane kayıtlarına göre aslında daha da eski, inşa ediliş tarihi 1751’miş.
Büyükada’ya İstanbul Şehir Hatları vapurlarıyla; Dentur Avrasya, Prenstur ve Mavi Avrasya tekneleriyle ulaşabilirsiniz. Adalar’a giden vapurlar Eminönü’nden, Kabataş’tan, Beşiktaş’tan, Bostancı ve Kartal’dan kalkıyor. Gidiş süreleri ise kalkış yerinin uzaklığına göre 1,5 saat ila yarım saat arasında değişiyor.
Daha fazla bilgi için: Büyükada Aya Yorgi Kilisesi
{ad:0}İstanbul, tarihi ve dini yapıları, hareketli yaşam tarzı ile bilinse de, yeşilin her tonunu, denizin maviliğini ve eşsiz manzaraları ile doğal güzellikleriyle de göz kamaştırıyor. Şehrin kalabalığından uzaklaşmak ve doğanın kucağında huzur bulmak isteyenler için İstanbul, beklenmedik sürprizler sunuyor. İşte doğal güzellikleri ile de dikkatleri çeken İstanbul’un en güzel lokasyonları:
İstanbul'da gezilecek doğal yerler hakkında daha detaylı bilgi almak için içeriğimizi okuyabilirsiniz.
Nazım Hikmet’in ‘Ben bir ceviz ağacıyım’ şiirinden hatırlayacağınız Gülhane Parkı eski zamanlarda Topkapı Sarayı’nın bahçesiymiş ve adını da güllerden almış. Günümüzde ise rengarenk çiçekleri ve özenli peyzajıyla içinizi açacak bir park olarak hizmet veriyor. Park tarihi açıdan da önemli; Tanzimat Fermanı 1839 yılında Padişah Abdülmecit döneminde bu parkta okunmuş. Atatürk’ün kara tahta başında Latin harflerini tanıttığı fotoğrafını anımsıyorsanız, 24 Kasım 1928’den hatıra o fotoğraf da bu bahçede çekilmiş.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden geçen T1 tramvay hattına binip Gülhane durağında indiğinizde parkın kapısını göreceksiniz. Parkın bir kapısı da Sarayburnu tarafında. Tramvaya binmek istemezseniz Eminönü’nden Gülhane Parkı’na yürüyerek 5 dakikada ulaşmanız mümkün.
Sultan I. Mahmut tarafından 1752 yılında Göksu Deresi'nin kıyısında ahşap bir konak olarak inşa edilen bu yapı, yıllar boyunca Osmanlı padişahlarının favori mesire yerlerinden biri olmuştur. Ancak zamanla ahşap yapının yıpranması üzerine, Sultan Abdülmecit döneminde konak, Batı mimarisinin etkilerini taşıyan şu anki Küçüksu Kasrı'na dönüştürülmüştür. Neoklasik ve Barok mimari unsurlarının harmanlandığı bu yapı, içerisinde ve çevresinde yer alan kafeteryalar, ziyaretçilere Boğaz'ın eşsiz manzarası eşliğinde yemek yeme, çay veya kahve içme imkânı sunmaktadır.
Üsküdar'dan kalkan otobüslerle Küçüksu Kasrı'na doğrudan ulaşım sağlanabilir. Üsküdar'dan hareket eden otobüslerle Boğaz'ın Asya yakasındaki bu yapıya rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Eğer özel aracınızla gitmeyi tercih ediyorsanız, Boğaziçi Köprüsü veya Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinden Anadolu yakasına geçerek Beykoz yönüne ilerleyebilirsiniz. İstanbul'daki kasırlar arasında yer alan Küçüksu Kasrı, Boğaziçi'nin Anadolu yakasında, kolayca bulunabilecek bir konumda yer almaktadır. Ancak özellikle hafta sonları ve tatil günlerinde park yeri bulmak zor olabilir. Boğaz turu yapan teknelerle de Küçüksu Kasrı'na ulaşım mümkün.
Şehrin keşmekeşinden uzakta, 3000 hektarlık bir alanda sürüngenler, memeliler ve kuşlarla dolu bir gün geçirmek isteyenler; İstanbul'un en büyük tabiat parkında çocuğuna doğa aşkını tattırmayı arzulayanlar için Polonezköy Hayvanat Bahçesi doğru bir tercih olacaktır.
Kavacık'tan geçen 137 numaralı otobüsün Polonezköy Muhtarlığı durağında indiğinizde 15 dakikalık bir yürüme mesafesinin ardından Polonezköy Hayvanat Bahçesi'ne ulaşabilirsiniz. Çocuklar ve yetişkinler için olmak üzere iki ayrı biletlendirme yapılmaktadır.
Daha fazla bilgi için: Polonezköy Hayvanat Bahçesi
Çocuklarınızla eğlenceli bir kütür turu yapmak için ideal rota olan Miniatürk, Beyoğlu’nda, Haliç kıyısında konumlanıyor. 60.000 metrekarelik büyük bir alana kurulu parkta Anadolu’dan, İstanbul’dan ve ülke sınırları dışındaki Osmanlı eserlerinden oluşan 137 parça maket anıt yer alıyor. 15.000 metrekarelik alan kaplayan 1/25 ölçekli bu maketlerin yanında parkta 40.000 metrekarelik yeşil alan, 2.000 metrekarelik bir havuz, restoran – kafe, hediyelik eşya dükkânı ve 500 araç kapasiteli bir otopark da var. Parkta İstanbul’u simülasyon helikopter turuyla da gezebiliyorsunuz.
Miniatürk’e Anadolu Yakası'ndan gelecekseniz Marmaray’la önce Yenikapı’ya, Yenikapı’dan da M2 metro hattına aktarma yaparak sonrasında 36T otobüsüne binmek alternatiflerden biri. Diğer alternatif ise Üsküdar – Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne gelip buradan da 47, 47E, 47N,47Ç otobüslerinden birine binmek. İsterseniz Metrobüs’le Halıcıoğlu durağına gelebilir, buradan 41ST no’lu otobüse de binebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Miniatürk
İstanbul Boğazı'nın kıyısında yer alan Emirgan Korusu, zengin tarihiyle dikkat çekiyor. 17. yüzyılda Osmanlı Padişahı IV. Murat tarafından Emirgûneoğlu Yusuf Paşa'ya hediye edilen bu koru, önceleri "Feridun Bahçeleri" olarak biliniyormuş. Günümüzde ise Emirgan Korusu adıyla anılıyor. Özellikle nisan ve mayıs aylarında açan göz alıcı laleleriyle ünlü olan korunun içinde Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk gibi tarihi köşkler bulunuyor. Sarı Köşk'te sunulan kahvaltı, hafta sonları birçok ziyaretçiyi buraya çekiyor. Emirgan Korusu, haftanın her günü sabah 07:00'den gece 23:00'e kadar açık ve yaya girişi ücretsiz. Ancak araç park etmek isteyen ziyaretçilerin ücret ödemeleri gerekiyor.
İstanbul, binlerce yıllık tarihine tanıklık eden sayısız tarihi yapı ve mekâna ev sahipliği yapıyor. Bu zengin tarihi miras, şehri dünyanın en önemli kültür başkentlerinden biri yapar. İstanbul'da gezilmesi gereken bazı önemli tarihi yerler şunlardır:
Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’un Fethi sonrasında 1460 – 1478 yılları arasında inşa ettirdiği Topkapı Sarayı, Tarihi Yarımada’nın en şaşalı yapılarındandır. Sarayburnu’nda konumlanan bu heybetli saray yapıldığı tarih itibariyle tam 400 yıl devletin yönetim merkezi olarak kullanılmıştır. 700.000 metrekare alana yayılan yatay mimarideki Topkapı Sarayı 1985 yılında UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmiş. Müze statüsünde gezilebilen sarayda Kutsal Emanetler başta olmak üzere paha biçilemez birçok eser sergileniyor. Hasbahçesi, haremi ve ihtişamlı giriş kapılarıyla sizi zaman yolculuğuna çıkaracak Topkapı Sarayı’ndan eşsiz bir Boğaz manzarası da izleyebiliyorsunuz.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden geçen T1 tramvay hattına binip Sultanahmet durağında indiğinizde ve Ayasofya’nın solundan yukarıya doğru yürüdüğünüzde sarayın giriş kapısı olan Bab-ı Hümayun’u göreceksiniz. Tramvay'a binmek istemezseniz Eminönü’nden Gülhane yolunu takip ederek yürüdüğünüzde yol 15 dakika sürüyor.
Daha fazla bilgi için: Topkapı Sarayı
Bir adı da Hipodrom olan Sultanahmet Meydanı Bizans döneminde kentin sosyal alanıymış. Bu alanda konserler verilir, gladyatör sahnelerini anımsatan müsabakalar yapılırmış. Alanın tam ortasında bulunan Dikilitaş ise M.S 390 yılında bulunduğu yere dikilen ve o dönemin sanata bakışını yansıtan eski bir Mısır anıtı. Miladı M.Ö. 1450’li yıllarda Mısır’da başlayan ve İstanbul’a getirilene kadar da Karnak Amon-Ra Tapınağı önünde duran Dikilitaş pembe granitten yapılmış olup, ‘Obelisk’ adıyla da biliniyor. Yaklaşık 19 metre boyundaki bu eser 6 metrelik mermer bir kaide üzerinde duruyor. Nice deprem görmüş geçirmiş ama dimdik ayakta kalmış anıtın ağırlığı ise 200 ton. Dikilitaş’ın 4 yanındaki figürler de İmparator ve ailesini anlatıyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden geçen T1 tramvay hattına binip Sultanahmet durağında indiğinizde anıtı göreceksiniz. Tramvay'a binmek istemezseniz Eminönü’nden Gülhane yolunu takip ederek yürüdüğünüzde yol 15 dakika sürüyor.
Daha fazla bilgi için: Dikilitaş
Bizans İmparatoru Justinyen’in M.S. 542’de yaptırdığı Yerebatan Sarnıcı İstanbul’un en mistik yapılarından biri olup, Ayasofya ile aynı dönemde yapılmış eserlerdendir. Sarnıçta suyun içinde yükselen her biri 9 metrelik 336 sütun bulunuyor. Bu sütunlardan 3 tanesi de mitolojide yılan saçlı kadın olarak bahsedilen Medusa başlarıyla daha özel bir ilgi görüyor. Sütunların büyülü görüntüsü ve akustiğiyle baş döndüren bir atmosfer sunan sarnıç İstanbul Tarihi Yarımada’da mutlaka görün diyeceğimiz yerlerden biri. Yerebatan Sarnıcı’nı her gün 09:00 – 17:30 saatleri arasında gezebiliyorsunuz. Bayramların ilk günü ise açılış saat 13:00’de oluyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden kalkan T1 tramvay hattını kullanarak Sultanahmet durağında indiğinizde de kısa bir yürüyüşle sarnıca ulaşabilirsiniz. Tramvay'a binmek istemezseniz Eminönü’nden Gülhane yolunu takip ederek yürüdüğünüzde yol 15 dakika sürüyor.
İstanbul’un siluetinde önemli bir yer tutan Galata Kulesi 2013 senesinde UNESCO Dünya Mirasları Geçici Listesi’ne seçilmiş çok özel bir kule. Özel diyoruz çünkü hem efsaneleriyle hem de 17. yüzyıldaki Hezarfen Ahmet Çelebi’nin yaptığı uçuş denemesiyle hatırı sayılır bir popülerlik kazanmış. M.S. 508 yılında Bizans İmparatoru Justinianos’un yaptırdığı Galata Kulesi’nin boyu Cenevizliler döneminde biraz daha uzatılmış. Restore edildiği 2020 yılına kadar birçok onarım geçiren ve müze işleviyle hizmet veren 9 katlı kule yaklaşık 70 metre yüksekliğinde. KGalata Kulesi’nin ziyaret saatleri ise saat 08:30 ile 23:00 arası. Bilet satışı saat 22:00 itibari ile sona eriyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden Karaköy’e gelip, oradan da Bankalar Yokuşu’nu takip edip yürüyerek kuleye ulaşabiliyorsunuz. Yenikapı – Hacıosman metrosunun Şişhane durağı ve Taksim İstiklal Caddesi de Galata Kulesi’ne yakın noktalar. Aracınızla geliyorsanız Tarlabaşı’ndaki otoparklara park edebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Galata Kulesi
Kız Kulesi’nin ne zaman yapıldığı kesinlik kazanmasa da bulunan kanıtlar Atinalı Alkibiades tarafından M.Ö. 410’da yapıldığı yönünde. O zamanlar denizden geçen gemilerin vergi ödediği bir istasyon konumundayken, Bizans döneminde savunma binası, Osmanlılar döneminde de Mehter takımı gösterisinin yapıldığı bir mekân olarak kullanılmış. Çok yakın zamanda Kültür Bakanlığı tarafından restore edilen kule günümüzde bir anıt eser. İstanbul’u bir de denizin ortasından, efsaneleriyle ünlü Kız Kulesi’nden izlemeye ne dersiniz?
Kız Kulesi’ne, Anadolu Yakası'nda Üsküdar Salacak’tan 09:00 – 19:00 saatleri arasında kalkan teknelerle; Avrupa Yakası'nda da Galataport’tan 11:00 – 12:30 – 14:15 – 15:30 – 17:00 saatlerinde kalkan özel teknelerle ulaşabilirsiniz. Galata Kulesi’nin ziyaret saatleri ise saat 08:30 ile 23:00 arası. Bilet satışı saat 22:00 itibari ile sona eriyor.
Daha fazla bilgi için: Kız Kulesi
Sadece İstanbul’un değil dünyanın da en büyük çarşısı olan Kapalıçarşı 15. yüzyıl ortalarında Fatih Sultan Mehmet zamanında yaptırılmış. Kubbeli otantik dokusu ve sayısı 3.600’ü aşan renkli dükkanlarıyla İstanbul’un mutlaka gezilip görülmesi gereken yerlerinden. Beyazıt, Mercan ve Nuriosmaniye sınırlarına yayılan çarşının toplam kapladığı alan 45.000 metrekare. Halıdan tekstil ürünlerine, çiniden çanta ve takıya aklınıza gelen her şeyi bulabileceğiniz Kapalıçarşı, günümüzde altın ve döviz piyasasının da nabzını tutuyor. 11 giriş kapısı ve sayısız sokağıyla renkli bir keşif vadeden çarşıda ziyaretçi sayısı bazı günlerde 500 binleri bulabiliyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Eminönü’nden geçen T1 tramvay hattına binip Beyazıt durağında indiğinizde Kapalıçarşı’nın Beyazıt kapısını göreceksiniz. Tramvay'a binmek istemezseniz Eminönü’nden Gülhane yolunu takip ederek yürüdüğünüzde yol 20 dakika sürüyor. Aksaray metrosu da Kapalıçarşı’ya gitmek için bir seçenek. Metro çıkışı da Kapalıçarşı’ya yaklaşık 20 dakika yürüme mesafesinde. Kapalıçarşı yakınından geçen otobüs hatları ise şöyle; 28T, 26, 77A, 30D, 39Y, 47E, 47K ve 66.
Kapalıçarşı pazar günleri ve dini bayramların ilk günü hariç her gün 08:30 – 19:00 saatleri arasında açık. Çarşıyı ücretsiz gezebiliyorsunuz.
Daha fazla bilgi için: Kapalı Çarşı
Sultan IV. Mehmet’in annesi Hatice Turhan Sultan tarafından 1664 yılında yaptırılan Mısır Çarşısı şehrin en renkli, en egzotik çarşılarından biri. Yapıldığı yıllarda Valide Çarşısı olarak anılan ismi 1800’lü yıllarda Mısır Çarşısı olarak değişmiş. 6 kapılı çarşıda toplam 86 dükkân bulunuyor. Tarihi boyunca birçok yangın geçiren ve her yangından sonra yenilenip tekrar diriltilen çarşıda altın – gümüş takıların yanı sıra, hediyelik eşya, çanta, lokum ve Hindistan - Mısır gibi uzak ülkelerden getirilen çeşit çeşit baharatlar da satılıyor. Mısır Çarşısı Kapalıçarşı’dan daha küçük. Fakat oldukça yoğun olan ziyaretçi sayısı Kapalıçarşı ile yarışacak kadar fazla.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Eminönü’ne geçebilirsiniz. Ayrıca T1 tramvay hattı Sirkeci durağı da Mısır Çarşısı’na çok yakın. Eminönü’nde iskelenin tam karşısında Yeni Camii ile bitişik duran Mısır Çarşısı’nı göreceksiniz. Ulaşım için İETT’yi tercih edecekseniz Eminönü’ne giden her otobüse binebilirsiniz.
Mısır Çarşısı’nı her gün 08:00 – 19:00 saatleri arasında ücretsiz gezebiliyorsunuz. Çarşı dini bayramlar ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda kapalı.
Daha fazla bilgi için: Mısır Çarşısı
İstanbul'un tarihi sarayları arasında yer alan Dolmabahçe Sarayı 1843 – 1856 tarihleri arasında Sultan Abdülmecid tarafından inşa ettirilmiş batı mimarisinde bir yapı. Yapının mimarı ise dönemin ünlü mimarlarından Garabet Amira Banyan ile oğlu Nikoğos Balyan. Boğaz kıyısında, Kabataş’tan Beşiktaş’a uzanan sahil yolunda konumlanan saray, Osmanlı döneminde Sultan Abdülmecid’den sonra gelen padişahlar tarafından da devlet yönetimi için kullanılmış. Ama sarayı İstanbul’un en özel gezi rotasına dönüştüren ve her 10 Kasım’da girişinde uzun kuyruklar oluşturan özelliği büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün burada vefat etmiş olması. Şu an Saray Koleksiyonları Müzesi işleviyle kapılarını açan Dolmabahçe Sarayı, muhteşem sanat eserleri ve tarih yolculuğunda Atamızla buluşturan nostaljik atmosferiyle sizi bekliyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Beşiktaş’a geçebilirsiniz. Beşiktaş iskelesinden yürüdüğünüzde Dolmabahçe Sarayı’na ulaşmanız yaklaşık 5-10 dakika sürüyor. Taksim ve Eminönü tarafından Beşiktaş’a gelen İETT otobüsleri ve dolmuşlarla da saraya gelebiliyorsunuz.
Daha fazla bilgi için: Dolmabahçe Sarayı
II. Abdülhamit döneminde Osmanlı Devleti'nin idare merkezi olarak hizmet veren Yıldız Sarayı, III. Selim'in annesi Mihrişah Sultan'ın emriyle inşa edilmiş ve bu dönemde genişletilmesi ve dekorasyonu için çalışılmıştır.
II. Abdülhamit'in talebi üzerine Küçük Mabeyn Köşkü, Çit Kasrı, Güvercinlik Binası gibi bölümler saraya eklenmiş ve böylece saray beş yüz bin metrekarelik bir alana yayılmıştır. Saraya sadece bu bölümlerle sınırlı kalmayıp, kültürel aktivitelere uygun alanlar da dahil edilmiş, basımevi, fotoğraf atölyesi, tiyatro ve müzik stüdyosu gibi eklemelerle saray, bir kültür merkezine dönüşmüştür. Yıldız Sarayı, hafta içi her gün ziyarete açıktır. 10:00 ile 17:00 saatleri arasında bu Yıldız Sarayı'nı ziyaret edebilir, tarihin ve kültürün izlerini sürebilirsiniz.
Beşiktaş ve çevresine giden birçok otobüs hattı Yıldız Sarayı'na yakın duraklarda durmaktadır. M2 Yenikapı-Hacıosman metro hattını kullanarak Kabataş durağında inip, buradan otobüs veya taksi ile Yıldız Sarayı'na ulaşabilirsiniz. Ayrıca Beşiktaş'a giden vapurları kullanarak, Beşiktaş İskelesi'ne vardıktan sonra kısa bir yürüyüş veya otobüsle saraya ulaşabilirsiniz. Özel aracınızı kullanarak da Beşiktaş'a gidebilir, Yıldız Sarayı'nın bulunduğu Yıldız Mahallesi'ne ulaşabilirsiniz.
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Anadolu Yakası'ndaki ayaklarında konumlanan Beylerbeyi Sarayı, saray binası ve köşklerden oluşan 3000 metrekarelik bir kompleks. Osmanlı Padişahı Abdülaziz tarafından dönemin ünlü mimari Sarkis Balyan’a yaptırılan sarayın inşası 1865 yılında tamamlanmış. Uzun süre padişahlar tarafından yazlık olarak kullanılan saray, başta Alman İmparatoru II. Wilhelm ile Fransız İmparator Napolyon’un eşi olmak üzere pek çok yabancı konuk da burada ağırlanmış. Sarayın bahçesine girer girmez karşılaşacağınız heykeller, peyzajlı bahçeler ve havuzlarla mekânın yazlık havasını hissedebiliyor, Boğaz manzarasının eşsiz güzelliğine de doyamıyorsunuz.
Üsküdar’a bağlı Beylerbeyi semtinde bulunan ve adını da bulunduğu semtten alan Beylerbeyi Sarayı’na gelmek için en pratik yol Üsküdar’a gelmek. Saray ile Üsküdar iskelesinin mesafesi yaklaşık 3,5 km olup isterseniz yürüyebilir, isterseniz dolmuş ya da İETT otobüslerine binip Beylerbeyi durağında inebilirsiniz. Şehir Hatları vapurları da günün belirli saatlerinde Beylerbeyi İskelesi’ne uğrayabiliyor.
Daha fazla bilgi için: Beylerbeyi Sarayı
İstanbul Boğazı’nı tepeden izleyen Yoros Kalesi Marmara Denizi’nin Karadeniz’e kavuştuğu noktada, Anadolu Kavağı’nda konumlanıyor. İstanbul’daki tek Bizans Kalesi olan Yoros Kalesi’nin tarihinde 100 yıl himayesinde kaldığı Cenevizliler de geniş yer tutuyor. Hemen karşı kıyısındaki Rumeli Kavağı İmros Kalesi ile Boğaz giriş çıkışını denetleme görevi üslenen kalenin doğudan batıya uzunluğu ise yaklaşık 500 metre. Duvarlarında Yunanca yazıtlar bulunan kalede 2013 ve 2014 yıllarında yapılan kazılarda çıkan tarihi eserlerin çalınması o günlerin en sansasyonel haberlerinden biri olmuş.
Yoros Kalesi’ni görmek için ilk önce Beykoz ilçesine bağlı Anadolu Kavağı’na gitmeniz gerekiyor. Kavağa gitmenin en kolay ve en manzaralı yolu da şehir hatları vapurlarını tercih etmek. Vapurdan indiğinizde yaklaşık 1 km’lik bir yokuş tırmanışıyla kaleye ulaşabilirsiniz. İETT otobüsleriyle ulaşım düşünüyorsanız Üsküdar’dan kalkan 15A no’lu otobüs Anadolu Kavağı’na gidiyor. Özel araçla gidişlerde ise otopark sorunu yaşamıyorsunuz. Yoros Kalesi’ne giriş ücretsiz olup, otopark için de ücret ödemiyorsunuz.
Daha fazla bilgli için: Yoros Kalesi
İstanbul’un Anadolu Yakası'nda, Boğazın iki kıtayı birleştiren en dar yerinde konumlanan Anadolu Hisarı’nın bir adı da Güzelce Hisar. 1395 yılında Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid tarafından inşa ettirilen hisar, İstanbul Boğazı'ndan geçen yabancı gemileri denetlemek amacıyla yapılmış. Planı beşgeni andıran ve 7.000 metrekarelik devasa bir alan kaplayan hisarın beş burcu ve 3 kapısı var. Çevresi yalılarla örülü Anadolu Hisarı’nın hemen yanından da Göksu Deresi denize dökülüyor. Hisar’a gelmişken dere etrafındaki çay bahçelerinde oturabilir, kahvaltı yapabilirsiniz. Anadolu Hisarı’na giriş ücretsiz. Ziyaret saatleri konusunda da bir kısıtlama bulunmuyor.
Beykoz ilçesine bağlı Anadolu Hisarı’na İETT otobüsleriyle gelecekseniz Kadıköy’den kalkan 15F; Üsküdar’dan kalkan 15, 15T, 15P; Ümraniye’den kalkan 11H hatlarını kullanarak Anadolu Hisarı durağında inebilirsiniz. Deniz yoluyla gelecekseniz İstanbul Şehir Hatları vapurlarıyla da ulaşım mümkün. Özel aracınızla geliyorsanız bölgede ücretli otoparklar da mevcut.
Daha fazla bilgi için: Anadolu Hisarı
Şehrin Avrupa Yakası'nda, Anadolu Hisarı’nın tam karşısında konumlanan Rumeli Hisarı’nın İstanbul’un fethine katkısı büyük. Fatih Sultan Mehmet’in fetih öncesi Karadeniz’den gelebilecek muhtemel saldırıları önlemek için 1452’de yaptırdığı hisar boğazın da en dar yerinin tam kıyısında olup, Boğazkesen Hisarı olarak da tanınıp biliniyor. Yapımı 3 ay gibi kısa bir sürede tamamlanan hisar birçok İstanbul depremi atlatmış olsa da tüm cüssesiyle hala ayakta duruyor. Rumeli Hisarı 30 dönümlük bir alanda yer alıyor ve 3 büyük kulesiyle dünyanın en büyük burçlarına ev sahipliği yapıyor. 2000’li yılların başına kadar konserlerin düzenlendiği bu etkileyici mekânı bugün bahçesinde sergilenen toplar ve güllelerle müze olarak gezebiliyorsunuz.
Rumeli Hisarı müze statüsünde olduğu için Müzekartla gezebiliyorsunuz. Müzekartınız yoksa kapıdan bilet alabiliyorsunuz. Rumeli Hisarı pazartesi günleri haricinde her gün 09:00 – 19:00 saatleri arasında gezilebiliyor.
Sarıyer ilçesi sınırlarında bulunan Rumeli Hisarı’na ulaşım için; Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ile ya da Üsküdar / Kadıköy’den kalkan vapurlarla Beşiktaş’a geçebilir; Beşiktaş sahil şeridi üzerinden gelen 22, 22RE, 40T, 40, 42T otobüslerine binebilir, Rumeli Hisarı durağında inebilirsiniz. Rumeli Hisarı’na İstanbul Şehir Hatları vapurlarıyla da gelebiliyorsunuz.
Daha fazla bilgi için: Rumeli Hisarı
Tarihi Yarımada’da Sarayburnu’ndan Bakırköy sahiline kadar uzanan ve Yedikule Hisarı olarak da bilinen Yedikule Zindanları, adını yedi kulesinden almış. Bu kulelerin 4 tanesi Bizans döneminden kalmış olup, 3 tanesi de Osmanlı döneminde eklenmiş. M.S. 390 yılında Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edilen yapı ilk zamanlarında önemli devlet misafirlerini ağırlamak amacını taşısa da sonraları esirlerin hapsedildiği bir zindana dönüşmüş.
Yedikule Zindanları’nın en hüzünlü hikayesi ise Osmanlı döneminde yaşanmış. Kulelerden birinde Genç Padişah II. Osman Yeniçeriler tarafından hunharca katledilmiş. Padişahın katledildiği kule, öldürülen esirlerin atıldığı ve ara ara çığlık seslerinin duyulduğu iddia edilen efsanevi ‘Kanlı Kuyu’su ile günümüzde ziyarete açık. II. Osman’ın türbesi ise Sultanahmet Camii’nin hemen yanında bulunuyor.
Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Yedikule Zindanları’na Marmaray ile ulaşım çok kolay. Kazlıçeşme durağında inip 5 dakika yürüdüğünüzde kendinizi kapısında buluyorsunuz. İETT otobüsüyle gelecekseniz Taksim’den kalkan 80T, Beyazıt’tan kalkan 80B ve Eminönü’nden kalkan BN1, BN2 ile 80 no’lu otobüslere binip Yedikule durağında inebilirsiniz. Özel aracınızla geliyorsanız zindan girişinde bir otopark da mevcut.
Yedikule Zindanları’nı rehberli bir turla ücretsiz gezmek için Fatih Belediyesi’ne ait online rezervasyon oluşturmanız gerekiyor. Turlar cumartesi ve pazar günleri farklı seanslarda gerçekleştiriliyor. Rezervasyon oluşturmadan katılmak isterseniz ücret ödüyorsunuz.
Daha fazla bilgi için:Yedikule Zindanları
İstanbul’un belki de en ünlü caddesi olan İstiklal Caddesi, şehrin gezi rotasının olmazsa olmazlarından. Taksim Meydanı’ndan başlayıp Tünel’e kadar devam eden cadde 1,4 km uzunluğunda olup, sağlı sollu dükkanları ve ışıl ışıl ara sokaklarıyla yaşamın nabzını tutuyor. Nostaljik sinemalardan, modern alışveriş merkezlerine, otantik pasajlardan gurme lokantalara kadar her şeyi bulabileceğiniz caddede her dilden her dinden insanla da karşılaşabiliyorsunuz. İstiklal Caddesi’nde Mısır Apartmanı, Narmanlı Han, Çiçek Pasajı, Atlas Pasajı ve Hüseyin Ağa Camii gibi eskilerin ruhunu hissedeceğiniz yerleri görmek için de zaman ayırmanızı öneriyoruz.
Beyoğlu İstiklal Caddesi’ne Taksim Meydanı’ndan giriliyor. Caddenin sağında yeni yapılan Taksim Camii ve Fransız Konsolosluğu, solunda da Sıraselviler Caddesi’nin girişi yer alıyor. Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ya da Üsküdar – Kadıköy’den bineceğiniz vapur - motorlarla Beşiktaş veya Kabataş’a gelip otobüsle Taksim’e geçebilirsiniz. Taksim’e metroyla gelmek için M2 hattını kullanabilirsiniz. İstiklal Caddesi’ne çıkmak için Karaköy – Beyoğlu arasında işleyen füniküleri de tercih edebilir, Taksim – Tünel arasında işleyen nostaljik tramvay ile caddeyi yürümeden de turlayabilirsiniz. Özel araçla geliyorsanız cadde trafiğe kapalı olduğu için civardaki özel otoparklara park edebilirsiniz.
İstanbul Anadolu Yakası'nın en popüler yerlerinden olan Bağdat Caddesi, kısaca ‘Cadde’ olarak da anılıyor. Dünyaca ünlü markalara ait dükkanları, gurme restoranları ve kafeleriyle cıvıl cıvıl bir sokak atmosferi bulacağınız cadde Kadıköy Kızıltoprak’tan başlayıp Maltepe Cevizli’ye kadar 9 km uzanıyor. Lüks mekanlar ve tek şeritli akan trafiğiyle Bağdat Caddesi özellikle de hafta sonları için en favori şehir rotalarından. Osmanlı döneminde namazgahlar, saraya yakın paşaların oturduğu konaklar ve hayrat çeşmelerle süslü cadde, günümüzde de dünyanın en iyi alışveriş merkezleri arasında 4. Sırayı kapmış.
Marmaray’ın Suadiye Durağı Bağdat Caddesi’ne çok yakın, indiğinizde kısa bir yürüyüşle ulaşabiliyorsunuz. Ayrıca Kadıköy’den kalkan dolmuşlarla da ulaşım mümkün. Özel araçla gitmek istiyorsanız caddeyi kesen sokaklarda ve Kadıköy Belediyesi’nin işlettiği otoparklara park edebilirsiniz.
Daha fazla bilgi için: Bağdat Caddesi
Alışveriş olanaklarıyla da öne çıkan bu canlı ve şık semt, özellikle alışveriş amaçlı İstanbul'a gelen turistlerin ilk durağı oluyor. Semtin popüler noktalarında biri olan Abdi İpekçi Caddesi, Prada, Louis Vuitton ve Alexander McQueen gibi dünyaca ünlü markaların mağazalarına ev sahipliği yapıyor. Nişantaşı'nda alışverişin yanı sıra yemek yiyebileceğiniz ve içeceklerinizi yudumlayabileceğiniz şık kafe ve restoranlar bulabilirsiniz.
Nişantaşı'na gitmek için en uygun yol, İstanbul'un Avrupa yakasından M2 Yenikapı-Taksim-Hacıosman metro hattını kullanarak Osmanbey Durağında inmek. Osmanbey Metro İstasyonu'ndan sonra Nişantaşı'na sadece 400-500 metre yürüme mesafesinde bulunuyor. Beşiktaş’tan gelecek kişiler 30A, Eminönü ve Fulya’dan gelecek olan kişiler için 26A no’lu İETT otobüsüne binerek Nişantaşı’na ulaşabilirler. Anadolu yakasından gelenler için ise Marmaray, metrobüs ve metro seçenekleri düşünülebilir. Marmaray ile Yenikapı durağında inip, oradan M2 hattına aktarma yaparak Osmanbey'de inmek Nişantaşı'na ulaşmanın bir diğer yolu.
İstanbul’un en eski semtlerinden olan Balat, Tarihi Yarımada’nın batısında konumlanıyor. Fatih ilçesine bağlı olan bu nostaljik semtte eski mahalle turşucularından geleneksel fırınlara, gazozcudan şekerciye eskiyi yad ettiren birçok detay da sizi bekliyor. Cumbalı ahşap evlerle çevrelenmiş sokakları, Osmanlılar döneminden kalmış tarihi yapıları, kiliseleri – sinagoglarıyla Balat’ı soluksuz gezebiliyorsunuz.
Demografik yapısı İstanbul’un fethinden sonra şekillenmeye başlayan Balat Musevi vatandaşların yerleşim yeriyken, hemen yanı başındaki Fener semti de Rumların yerleşim yeri olmuş. Fener Rum Patrikhanesi ve içindeki Aya Yorgi Kilisesi, kırmızı cephesiyle hemen fark edilen Fener Rum Okulu, iki sokağı kestirme yoldan birleştiren Merdivenli Mektep Sokak, İstanbul’un fethinden sonra varlığını sürdüren tek kilise olan Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi, Kiremit Caddesi Evleri ve Merdivenli Yokuş Sokak Balat’ta mutlaka görülmeli. Balat kahvaltı mekanları ve kahve dükkanlarıyla da oldukça popüler.
Eğer Anadolu Yakası'ndan geliyorsanız Marmaray ya da Üsküdar – Kadıköy’den bineceğiniz vapur - motorlarla Eminönü’ne geçebilir, buradan 399B, 399C, 55T, 99, 99A, 36CE, 44B otobüslerine binerek Balat durağında inebilirsiniz. Bir diğer alternatif de Üsküdar’dan direkt Balat’a uğrayan vapurlara binmek.
Metrobüs ulaşımını tercih ediyorsanız Ayvansaray – Eyüp durağında inip kısa bir yürüyüşle Balat’a ulaşmanız mümkün. Taksim’den kalkan 55T no’lu otobüs de Balat durağından geçiyor. Özel araçla gelmeyi düşünüyorsanız etrafta küçük otoparklar var, pek güvenli olmasa da sokak aralarına da park edebiliyorsunuz.
Daha fazla bilgi için: Balat
Arnavutköy ve Rumeli Hisarı'nın arasında, Boğaz'ın büyüleyici manzarasına sahip bir konumda yer alan Bebek, zengin bir alışveriş ve eğlence merkezi olma özelliği taşıyor. Yerel butiklerden global markalara kadar geniş bir alışveriş seçeneği sunan Bebek, ziyaretçilerine alışveriş yapmak isteyen kişiler için ideal bir durak haline gelmiştir. Semt, birçok lüks restoran ve kafeyi bünyesinde barındırıyor. Özellikle hafta sonları, Bebek'e erken saatlerde gelip, lezzetli bir kahvaltının tadını çıkarabilir, ardından elinizde kahvenizle sahil boyunca yürüyüşe çıkabilirsiniz.
Bebek'e Anadolu yakasından gelenler için metro ve metrobüs, Avrupa yakasından gelenler için ise metro ve vapur önerilmektedir. Bebek'e vapurla Eminönü, Beşiktaş, Arnavutköy, Emirgan, İstinye, Büyükdere ve Sarıyer gibi noktalardan gidebilirsiniz. M2 Yenikapı-Taksim-Hacıosman hattını kullanarak Levent istasyonunda inip, M6 Levent-Etiler-Boğaziçi Üniversitesi hattına geçerek Etiler'e ulaşabilir, buradan Bebek'e yürüyebilirler. Mecidiyeköy ya da Zincirlikuyu metrobüs duraklarından M2 hattına aktarma yaparak aynı şekilde Etiler'e ve oradan Bebek'e ulaşabilirler. Bebek’e ulaşım sağlayan İETT otobüsleri de var. Kabataş, Beşiktaş, Sarıyer ve İstinye sahil yolu boyunca 25E, 22B ve 22 numaralı otobüsler kullanılabilir.