Ülkemizin en kalabalık şehri olan İstanbul binbir güzelliğiyle şehrin sakinlerini büyülese de kalabalığı ve koşturmacası ile bazen ufak bir kaçamak yapma isteğine de sebep oluyor. Özellikle kış aylarında güzelliğiyle büyüleyen batı karadeniz illeri bu kaçamağın önde gelen bölgelerinden birisi. Batı Karadeniz’in kültürünü tanımak, lezzetlerini tatmak, yağmurlu havalarda yeşilliklerin arasında gezinmek insana bambaşka bir huzur veriyor adeta. Ayrıca çeşitli ve kültürel mimari yapıları, gezilecek tarihi ve doğal noktaları yanında nispeten İstanbul’a yakın olma avantajı ile tatil severleri cezbediyor. Bu yazımızda sizlere ufak bir Batı Karadeniz Turu attıracağız. Hayallerinizde canlandırdığınız bu güzide illerimizi sizler de tanımak istiyorsanız bizlerle keyifli bir yolculuğa çıkın ve bahar planlarınızı şimdiden yapmaya başlayın.
{ad:0}Batı Karadeniz tam olarak neresi oluyor diye merak edenler için ufak bir girizgah yapalım. Karadeniz Bölgesi’nde yer alan Kızılırmak Deltası’nın batı kenarından başlayan bölgede birçok şehir yer alıyor. Adapazarı ve Bilecik’in doğusuna kadar uzanan bölgenin en çok ön plana çıkan ve en gelişmiş şehri Zonguldak’tır. Düzce, Bartın, Bolu, Sinop, Karabük ve Çankırı illerini Kapsayan Batı Karadeniz madencilik, ormancılık ve balıkçılığın geçim kaynağı olduğu bölgemizdir. Günümüzdeki en önemli ekonomik geçim maden çıkarma ve işleme alanında sağlanıyor. Batı Karadeniz Gezilecek Yerler Batı Karadeniz’in çeşitli kültürel noktalarında gezerek geçmişe doğru bir yolculuğa çıkacak, doğayı iliklerinize kadar hissedecek, geçmişi sanki çıplak gözle görüyor gibi olacaksınız. Kemerlerini bağlayın ve yolculuğa çıkmaya hazırlanın çünkü sizi harika bir Batı Karadeniz turuna çıkarıyoruz. Hazırsanız başlayalım!
Mitolojiye göre ismini bir amazon kraliçesinden alan Amasra, tarihsel anlamda da Pers prensinden ve Fatih Sultan Mehmet'in ‘Lala, Lala, Çeşm-i Cihan (Dünya’nın Gözü) bu mu ola?’ dediği Uyuyan Prenses lakabından alıyor. Batı Karadeniz tatil yerleri arasında yer alan Amasra’da ilk rotamız Amasra Kalesi oluyor. Şehre panoramik bakış atabileceğiniz Amasra Kalesi 2013 senesinde UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne eklenmiştir. Kale; Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere birçok imparatorlukta bir savunma merkezi olarak kullanılmış. Amasra Gezilecek Yerler’den bir diğer nokta ise Amasra Kemere Köprüsü Boztepe’yi anakaraya bağlayan köprünün geçmişi Roma dönemine dayanıyor. Biraz alışveriş yapmak istiyorum diyorsanız Çekiciler Çarşısı’nı da rotanıza eklemekte fayda olacaktır. Osmanlı’daki ahşap oymacılığı zanaatının yaygın olduğu zamanlara dayanan bu çarşıda kızılağaç, ıhlamur, şimşir, ceviz ve kiraz ağaçlarından yapılma yöresel ahşap eşyalar bulabilirsiniz. Bir sonraki durak mutlaka Amasra Müzesi olmalı. Günümüzde Amasra Müzesi’nin bulunduğu bina 1884’te yapımına başlanan Bahriye Mektebi’dir. Müzenin toplam dört salonu bulunuyor. Bunlardan ikisinde Helenistik, Bizans, Roma ve Ceneviz dönemlerinden kalma eserler sergileniyor. Diğer iki salonda ise Osmanlı döneminde ki Amasra’nın sakinlerinin bıraktığı etnografik kalıntılar mevut.
Bu eşsiz rotalara uzun bir zaman ayırmak isteyenler için Amasra Otelleri’nde konaklayabilir, buranın eşsiz güzelliklerini günlerce gezebilirsiniz.
{search:amasra-otelleri,Amasra Otelleri}
Karabük’ün turistik bir ilçesi olan Safranbolu huzurlu bir sonbahar ya da büyülü bir kış tatili yapmak isteyenler için adeta biçilmiş kaftan. Geçmişte ismi Zafranbolu olan ilçe adını safran denilen bitkiden almıştır. Özellikle tarihi Safranbolu evleri ile ününe ün katan şehir, Osmanlı döneminin kent mimarisini yansıtıyor. UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan bu meşhur Tarihi Safranbolu evleri buraya gittiğinizde görmeniz gereken ilk nokta. Safranbolu’ya gittiğinizde bölgenin kent kültürü, yaşam tarzı, gelenek ve görenekleri, yöresel yemekleri hakkında da birçok şey deneyimleyeceksiniz. Ortalama 2 günde keşfedebileceğiniz Safranbılu’da görmeniz gereken yerler;
Tarihi Saat Kulesi Safranbolu eserlerinin sergilendiği vadinin tam ortasında bulunan kalenin üzerinde yer alıyor. Padişah III. Selim’in sadrazamı olan İzzet Mehmet Paşa tarafından 1790’lı yıllarda inşa ettirilmiş olan saat kulesinin diğerlerinden farkı içine çıkılabilmesi oluyor. Kültürel anlamda geçmişe gitmek isterseniz Safranbolu müzelerini gezmenizde fayda var. Kent Tarihi Müzesi, Kaymakamlar Evi Müzesi, Tabakhane Müzesi, Anadolu Saat Kuleleri Minyatürleri Parkı Müzesi, Çikolata Müzesi gibi müzeleri ziyaret edebilir, bölgenin tarihi ve kültürel unsurlarını yakından görebilirsiniz. Aynı zamanda bölgeyi tepeden izleyebileceğiniz birçok seyir ve manzara noktaları bulunuyor. Safranbolu sınırları içerisinde yer alan Tokatlı Kanyonu üzerine yapılan Kristal Cam Teras birçok ziyaretçinin ilgisini çekiyor. Aynı zamanda Safranbolu’yı kuşbakışı seyredebileceğiniz Hıdırlık Tepesi de bölgenin turistik noktalarından birisi. Tarihi olarak Türklerin ilk yerleştiği köylerden birisi olan bu bölge daha sonrasında Hıdırellez kutlamalarının yapıldığı bir bölge haline dönüşmüştür. Sadece tarihi anlamda değil biraz da doğayı ruhumun derinliklerinden hissetmek istiyorum diyenler için Çamlık Tabiat Parkı’nı ziyaret edebilir. Burada piknik, spor, ya da kamp tatili yapabilirsiniz. Bir de Karabük Kent Ormanı’nı ziyaret edebilir sevdiklerinizle spor ve uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Sizler için derlediğimiz Hafta sonu Tatil Önerisi: Safranbolu yazımıza bakmanızda da fayda var.
Bölgenin tamamını gezmek için ortalama 1-2 güne ihtiyacınız olabileceği için sizler için Safranbolu Otelleri’nde konaklamanızı öneririz. Böylelikle bölgeye daha rahat vakit ayırabilecek görmeden dönebileceğiniz alanlar da kalmayacak.
{search:safranbolu-otelleri,Safranbolu Otelleri}
Zonguldak’ın en yoğun ilçelerinden biri olan Ereğli Batı Karadeniz’in adeta bağımsızlık bayrağını sallayan noktalarından birisi. Tarihi M.Ö 2000’li yıllara kadar uzanan çok eski bir yerleşim yeri olan Ereğli, İyonlardan Türk egemenliğine kadar çok sayıda Anadolu uygarlığına ev sahipliği yapmıştır. Bizans, Roma imparatorluğu bu topraklarda barınmış,1337 yılında Gazi Şehzade Süleyman Paşa tarafından ele geçirilmiştir. Peki bunca İmparatorluğa ev sahipliği yapmış bu güzide kentimizde birçok kalıntı ve kültürel iz bulmak mümkün değil midir? Tabi ki mümkün. Ereğli’de neler yapılabilir gelin beraber bakalım.
Doğal olarak oluşan yapılardan biri olan Cehennemağzı Mağaraları Ereğli’nin İnönü Mahallesinde bulunmaktadır. Cehennemağzı Mağaraları yan yana sıralanmış üç mağaradan oluşuyor. Birincisi olan ve kilise mağarası olarak bilinen mağaradaki sütunlar, sütun başlıkları, kandil yuvaları ve mozaik döşemeler mağaranın paganizmin var olduğu ve Hristiyanlığın yasak olduğu dönemde Hristiyanlar tarafından gizlice bir ibadet merkezi olarak kullanıldığına işaret ediyor. Ayrıca mağara Erken Hristiyanlık Dönemi’nin izlerini taşıyan motiflerle bezenmiştir. Bir diğer mağara ise Gökgöl Mağarası’dır. Mağara içi damlataş birikimi yönünden son derece zengindir. Traverten sarkıt, dikit gibi oluşumlar içeren mağara jeolojik ve jeomorfolojik açıdan bir oldukça zengin yapılara sahip. Ereğili’de kaçırmamanız gereken noktalardan birisi de Filyos olacaktır. Özellikle bu bölgeyi yaz aylarında ziyaret etmeniz Karadeniz’in en güzel denizlerinden birine girmenize de olanak sağlayacaktır. Tarih boyunca değişik isimlerle (Tios, Teion, Tianon, Tium) anılan Filyos, Ereğli’nin en güzide bölgelerinden biridir. Ayrıca bölge içerisinde Hellenistik Döneme ait yapılar, çanak çömlek çeşidinin bol olması ile zamanın ticareti hakkında bizleri de bilgi sahibi yapıyor. Bu kentin araştırılması ve kazılması, Karadeniz tarihi ve arkeolojisi için büyük önem arz ediyor. Çünkü Filyos Karadeniz’in, kıyılarında kazılan ilk ve tek antik kentidir.
Doğayı gezmek isteyenler için, Harmankaya Şelaleleri ve Bostandüzü Ormaniçi Dinlenme Alanı’nı ziyaret etmek yeşili ruhunuzda hissetmenizi sağlayacaktır. Birkaç gün konaklamalı bir tur düşünenler için Zonguldak Otelleri’ne göz atabilir, Ereğli’yi en ince ayrıntısına kadar tanıyabilirsiniz.
{search:zonguldak-otelleri,Zonguldak Otelleri}
Bolu’nun en güzide rotalarından biri olan Yedigöller, 1642 hektar büyüklüğünde, 1965 yılında milli park olarak korunmaya alınmıştır. Yeraltı akışlarıyla birbirine bağlı kuzeyden güneye 1500 metre mesafede sıralanmış, adından da anlaşıldığı üzere 7 tane gölden oluşuyor. Bizans Dönemi’ne ait bulunan kalıntılardan yola çıkarak, eski dönemlerde buranın bir yerleşim bölgesi olduğu anlaşılıyor.
Milli park bünyesinde bulunan bu 7 göl; Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl isimlerine sahipler. Ortalama olarak 780 metre yükseklikte olan platodaki göllerin en büyüğü adından da anlaşılacağı üzere Büyükgöl’dür. Büyükgöl, Yedigöller’de canlı alabalık, yetiştirilmesi için damızlık amacıyla kullanılıyor. Büyükgöl’ün güneydoğusunda kalan Deringöl 20 metre uzunluğundaki akan bölümü ile Büyükgöl’e bağlı. Kuzeyinde ise Seringöl bulunuyor. Platonun en geniş gölü ise Nazlıgöl’dür. Aynı platoda Sazlıgöl, İncegöl ve Küçükgöl bulunuyor. Yedigöller Milli Parkı bilimsel araştırma ve incelemeler açısından oldukça önemli bir altyapıya sahiptir. Birçok sayıda bitki türü içeren Yedigöller Milli Parkı’nda kayın, gürgen, meşe, kızılağaç, akçaağaç, karaağaç, titrek kavak, sarı ve karaçam, köknar, fındık, ıhlamur ve dişbudak ağaçları bulunuyor. Porsuk gibi nesli tükenmekte olan bitki türleri de bulunuyor. Yaban hayvanları açısından domuz, ayı, kurt, sansar, sincap, geyik, karaca ve tavşan bulunuyor. Gittiğinizde sizi huzura sürükleyecek olan kuş türlerini de fark edeceksiniz. Burada 100’ün üzerinde kuş türü tespit edilmiş olmakla birlikte yabani ördek, yabani güvercin ve keklik de yaşam sürdürüyor. Her yılın Mayıs- Eylül dönemlerinde Büyükgöl ve Deringöl’de ücretli sportif olta balıkçılığı aktivite imkanınız da bulunuyor. Aynı zamanda milli park içerisindeki Kapankaya Manzara Seyir Yeri’ne çıkarak gölleri ve bakir doğanın güzelliklerini görmeniz de mümkün. Ayrıca burada geyik üretme istasyonunu da ziyaret edebilirsiniz.
Yedigöller’de nerede kalırım diye soranlar için sessiz sakin bünyesinde 1 hektarlık alanda çadır veya karavanla konaklama yapabilir, aynı zamanda Yedigöller Bungalov evlerinde konaklama sağlayabilirsiniz. Planlarınızı yapmadan önce Yedigöller’de İlkbahar Kampı yazımıza göz atabilir kamp tadının nasıl olduğuna dair fikir edinebilirsiniz.
{search:yedigoller-otelleri,Yedigöller Otelleri}
Düzce’nin Gölyaka ilçesi sınırlarında bulunan Güzeldere Şelalesi Tabiat Parkı Düzce merkezine 18 kilometrelik mesafededir. Güzeldere köyünden geçen Bıçkı Deresi üzerinde konumlanan şelale, 120 metre yükseklikten aşağıya doğru iniyor ve dev kayın ve gürgen ağaçları ile bir araya gelerek mucizevi bir güzellik oluşturuyor. Elmacık Dağı’na uzanan şelale ve çevresi orman şekliyle dikkat çekiyor. Kayın, gürgen, porsuk, köknar, sarıçam, karaçam, ıhlamur, akçaağaç, ceviz, orman kavağı, dişbudak, orman söğüdü gibi ağaçlar; böğürtlen, üvez, taflan, kantaron otu, sıklemen, menekşe, burçak, fiğ vb. Zengin bitki çeşitliliğini rahatlıkla bu bölgede görebilirsiniz.
Doğal peyzaj görüntüsü ve düzenlenen orman içi dinlenme alanlarıyla bölgenin önemli noktalarından biri olan Güzeldere Şelalesi Tabiat Parkı’nda doğa yürüyüşü, bisiklet, foto-safari ve kampçılık aktiviteleri yapabilirsiniz. Alanda konaklama ve yiyecek-içecek hizmetleri verilmektedir. Aynı zamanda Düzce’nin tamamını görebilmek adına Düzce Otelleri’nde konaklayabilir. Batı Karadeniz turunuzu daha eğlenceli hale getirebilirsiniz.
{search:duzce-otelleri,Düzce Otelleri}
Ülkemizin güzellikleri öyle hemen bir kereliğine gidip görülecek türden değil… Biz sizler için Batı Karadeniz’in en çarpıcı rotalarından bir kısmını derledik. Tarihiyle, doğasıyla ayrı bir güzelliğe sahip olan ülkemizi karış karış gezdiğiniz harika günlere…