Karadeniz’in hırçın ve serin sularına kıyısı bulunan Şile, İstanbul’a sadece 1 saatlik mesafede yer alıyor. Hem şehirden uzaklaşmak istemeyen hem de şehrin hengamesinden kaçmak isteyenlerin uğrak yeri olan Şile, adını yaban çiçeği anlamına gelen hoş kokulu bir bitkiden alıyor. M.Ö. 7. yüzyılda Bitinler tarafından kurulan şehirde; Hitit, Roma, Bizans ve Osmanlılardan kalan tarihi eserleri de görmeniz mümkün. Yılın dört mevsimi bir başka güzel olan Şile’de bir hafta sonunuzu değerlendirmek isterseniz ne yapılır, nereye gidilir diye düşündük ve sizler için Şile gezilecek yerler listesini hazırladık.
{ad:0}Şile’nin sembollerinden biri olan 19 metre uzunluğundaki Şile Feneri, dikkat çekici ikonik yapısıyla inşa edildiği 1859 yılından bu yana denizcilere yönlerini bulmaları için çalışmaya devam ediyor. Bir tur dönüşünü 120 saniyede tamamlayan, ışığı ile 57 km. uzağa ulaşabilen ve aktif olarak görev yapan bu fener, dünya genelinde halen çalışan en büyük ikinci fener olarak da biliniyor. Meraklılarının gezebilmesi için 2014 yılında fener binası, Şile Deniz Feneri Müzesi olarak ziyarete açılmış durumda. Fenerin en tepesine ise 72 basamak tırmandıktan sonra ulaşabileceğinizi de hemen hatırlatalım.
Ocaklı Kale adıyla da bilinen ve Şile’nin bir diğer simgesi olan kale, adını bulunduğu Ocaklı Adası’ndan alıyor. 12 metre yüksekliğe sahip olan Şile Kalesi, Cenevizlilerden günümüze kadar gelebilmeyi başarmış ve bu süre zarfında da Bizans ile Osmanlı döneminde kullanılmış. Hatta aktif olarak kullanıldığı belirtilen kale geçtiğimiz yıllarda geçirdiği restorasyon çalışmalarından sonra Sünger Bob’a benzetilmesiyle de biliniyor.
Kayaların arasından akan suyun ağlayan bir insanın göz yaşlarına benzetilmesinden dolayı adına Şile Ağlayan Kaya denilen bu doğa harikası yer, Şile’de görülecek yerler arasından biri. Şile’nin şehir merkezine yaklaşık 10 km uzaklıkta konumlanan Ağlayan Kaya, Şile Deniz Feneri’nin ise yaklaşık olarak 600 metre kadar gerisinde bulunuyor.
Efsanelere konu olan Şile Ağlayan Kaya’nın hemen yanında yer alan ve dar bir koydan oluşan, mavi bayraklı Ağlayan Kaya Plajı da Şile’de denize girilebilecek yerler arasında sayılıyor. Şile Ağlayan Kaya Plajı, boyu yaklaşık 1 metreye kadar çıkan hırçın Karadeniz dalgalarına rağmen Şile’nin denize girilebilen en güzel koylarından da biri.
Aslında yapay bir göl olan Saklı Göl, adı gibi doğanın kucağında saklanıyor. Kamandere Köyü sınırları içinde ev sahipliği yaptığı Saklı Göl ve çevresi, özellikle yaz aylarında hafta sonları olduğu kadar hafta içleri de oldukça yoğun ilgi görüyor. Saklı Göl’de bir işletme var ve bu işletme ızgara çeşitleri, kahvaltı gibi yemek seçenekleri ile sıcak ve soğuk içecekler çeşitleriyle misafirlerine servis yapabiliyor. Ayrıca işletme, göl kenarında piknik yapmak isteyenlere mangal servisi de yapıyor. Konuklar da yemyeşil ağaçlarla çevrili alanda kendilerini getirdiği yiyecek ve içeceklerle rahatça piknik yapabiliyor. Yine gün içinde göl etrafında yürüyüş yapabilir, kayıkla gezebilir ve doğanın tadını doyasıya çıkarabilirsiniz.
Kumbaba Türbesi’nin hemen önünde yer alan Kumbaba Plajı, incecik kumları ile yaz aylarında deniz ve güneş tutkunlarının serinlemek için tercih ettiği yerlerin başında geliyor. Rivayete göre plajda bulunan kumların pek çok hastalığa iyi geldiği antik dönemlerden günümüze kadar da söylene gelen bir konu. Hatta söylene gelen bu rivayete göre, kumların insan vücudundaki bazı hastalıklara ve romatizmal rahatsızlıklara iyi geldiğini fark eden Kumbaba, hastalarını bu kumlarla iyileştirmeye başlıyor. Sonrasında da buranın adı Kumbaba oluyor ve kendisi de öldüğünde buraya defnediliyor.
Şile plajları Şile’de denize girilir mi, diye soranlara güzelliği ve temizliği ile adeta cevap veriyor. Ağlayan Kaya Plajı ve Kumbaba Plajı’nın yanı sıra aslında Şile’de birbirinden güzel bir sürü plaj var. Yaz sezonunda özellikle tatilciler ve denizseverlerin yoğun ilgi gösterdiği bu plajlar arasında; Ayazma Plajı, Uzunkum Plajı, Akçakese Plajı, Ağva Plajı, Kurfallı Plajı ve çok daha fazlasını sayabiliriz.
Şile’den biraz uzakta olan Ağva’da yer alıyor Gürlek Mağarası. Doğa harikası sarkıt ve dikitleri ile bölgenin görülmesi gereken yerlerinin başında geliyor. İlk olarak 1985 yılında bir öğretmen tarafından keşfedilen Gürlek Mağarası’na daha sonra İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin arkeologları geliyor ve derinlemesine bir araştırma yapılmaya başlanıyor. Arkeologların yaptığı araştırma sonucu 241 metre uzunluğa sahip bu mağarada kaplar, çömlekler, kemikler bulunuyor ve buranın ilk Hristiyanlık döneminde de bir hapishane olduğu ortaya çıkıyor.
{search:agva-otelleri,Ağva Otelleri}
Hacılı Köyü’nde bulunan Hacılı Şelalesi ayrıca bir kamp alanına da sahip. Yemyeşil bir ormanın ortasında yer alan şelaleye ulaşmak birazcık zahmetli. Ancak şelaleyi gördüğünüz anda tüm bu zahmete değdiğini göreceksiniz. Kamp alanından şelaleye yaklaşık 1.5 km’lik bir yürüyüş ile ulaşabilirsiniz. Nehrin yanından ve ağaçların arasından yürüyüş yaparak hem büyük şelaleleri hem de ilerideki küçük şelaleyi görebilirsiniz.
Akçakese Köyü, ev sahipliği yaptığı Akçakese Koyu fotoğraflarından da anlaşılacağı gibi muhteşem bir kumsala ve cam gibi tertemiz bir denize sahip. Günübirlik gelebilir, köyü keşfedebilir, tertemiz denizde yüzerek güneşin ve günün tadını çıkarabilirsiniz.
{search:sile-otelleri,Şile Otelleri}