Adı ‘Vefa Kilisesi’ olarak da geçen ve Unkapanı’nda Manifaturacılar Çarşısı’nın (İMÇ) hemen arkasında konumlanan Ayın Biri Kilisesi’nden şatafatlı, barok tarzı bir mimari bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Oldukça küçük ve mütevazi bir kilise burası. Ama öyle bir şöhreti var ki, tıpkı adı gibi her ayın birinde kapısında büyük yüzdesini kadınların oluşturduğu uzun kuyruklar oluşuyor. Çünkü buraya gelip birkaç ritüele katılınca dileklerin gerçekleşeceğine inanılıyor. Dilediklerine kavuşanlar ise bu defa da kapıda durup çikolata şeker dağıtmak için yine geliyor. Tıpkı Eyüp Sultan’ın kapısında lokum, şeker dağıtanlar gibi!
{facility:0}Ayın Biri Kilisesi için; herkesin iyi niyet, güzel enerjiler giyinerek geldiği bir ibadethane diyelim ve siz sevgili okurumuzun tüm dileklerinin tez elden gerçekleşmesini dileyelim. Bilahare gitmek isterseniz de size biraz vizyonundan, misyonundan bahsedelim.
Tıpkı kendi gibi mütevazi bir geçmişi var bu kilisenin. 1080’li yıllara kadar uzanan tarihinde çok özel bir itina görmemiş. Yapıldıktan sonra bir süre kullanılmış ve sonraları da çürümeye terk edilmiş. Ta ki 1453’de İstanbul işgal edilene kadar… Rum bir aile bu hakir yapının olduğu araziyi satın alıp onarmış ve ev olarak kullanmış. Kilisenin yapılış rivayeti de işte bu ailenin hikayesiyle başlamış.
Rum ailenin kızı Maria bir gece rüyasında Meryem Ana’yı görmüş. Meryem Ana evin altında suyu şifalı bir ayazma olduğunu söylüyor ve yerini de işaret ediyormuş. Maria gördüğü rüyayı ailesine anlatınca gerçekten de bir merak başlamış. Gel zaman git zaman ailenin evin altında yaptığı birkaç kazıyla ayazma da ortaya çıkmış. Ayazmanın Hristiyanlık inancında kutsal kabul edilmesi ve varlığını da Meryem Ana’nın bir rüyada bizzat belirtmesi bu evi farklı bir boyuta taşımış. Yani günümüzde kilise olan bu yapı aslında Maria’nın ailesiyle yaşadığı mütevazi ev!
{ad:0}Bu sorunun rivayetle ya da başka bir teoriyle verilen bir cevabı yok. Yaklaşık 30 yıldır her ayın birinde gidilmesi gelenekselleşmiş.
Minik ev maketleri, alyanslar ve bebekler… Kilisenin dış kapısının girişinde dileğinize göre küçük minyatür objeler satan tezgahlar var, dilerseniz alabilirsiniz. Ama dilek dilemenin esas olayı kiliseye girince kapıda göreceğiniz görevliden bir anahtar satın almak. Alacağınız anahtar aslında ikinci el, çünkü dileği olanlar kendilerininkini geri bırakıyor ve görevliler de onları tekrar satışa sunuyor. Yani olmuş dileğin enerjisini taşıyan bir obje satın alıyor ve kendi dileğiniz gerçekleştiğinde siz de geri getiriyorsunuz. Anahtarınızı papaza kutsattıktan ve aziz ikonalarının önünde duanızı ettikten sonra alt kattaki ayazma bölümüne iniliyor. Burada pet şişelerle satılan suyu içince de dilek ritüelini tamamlamış oluyorsunuz. Kilisede mum yakabiliyor ya da papazdan sizin için dua etmesini isteyebiliyorsunuz. Bu arada anahtar, mum ve dua için cüzi de olsa bir miktar ücret ödendiğini belirtmiş olalım.
Fatih ilçesinin Vefa semtinde bulunan kilisede her ayın birinde ayin düzenleniyor. Ama kilise en kalabalık zamanlarını Ocak ayının ilk gününde yaşıyor. Ayın ilk günü takviminize uymuyorsa başka zamanlarda da gidebiliyorsunuz. Eğer kapısı kapalıysa zile basmanız gerekiyor.
Maalesef bu konuda tutulmuş bir istatistik yok. Dileklerin gerçekleşmesi her şeyden önce çabaya bağlı. Kiliseye gittiğinizde göreceğiniz çikolata ve şeker dağıtan ziyaretçiler bizce bu sorunun cevabını bilen en doğru kaynak! Biz sizin için en iyisini diliyor ve şansınız bol olsun diyoruz.
"Kiliseye Yakın Mesafede Bir Fatih Oteli: Hotel Topkapı"
İstanbul’un Tarihi Yarımada ve popüler turistik rotalarına en yakın bölgelerinden biri de Fatih. Fatih Fındıkzade’de bulunan Hotel Topkapı ise şehrin can damarı bu noktalara dakika uzaklığında, hatta bazılarına yürüyerek bile gitmeniz mümkün. Fatih Otelleri arasında sade ve şık döşeli odalarında huzurlu bir atmosfer bulacağınız tesis dört mevsim aradığınız konforda…
{product:3508}{search:fatih-otelleri,Fatih Otelleri}