Anılarımızı ölümsüzleştirmemizi sağlayan fotoğraflar aynı zamanda ziyaret ettiğimiz yerlerin büyüsünü paylaşmamıza olanak tanıyan en güçlü araçlardan biri. Özellikle sosyal medyanın hayatımızda önemli bir yer edinmesiyle tatillerin önemli bir parçası da bu anları fotoğraflamak oldu. Eşsiz mimarisi, büyüleyici doğası, tarihi dokusu ve benzersiz silüetiyle İstanbul, fotoğraf tutkunları için bir açık hava stüdyosu gibi. Sizin için İstanbul'da fotoğrafı çekilebilecek en güzel destinasyonları listeledik.
{facility:0}İstanbul’un karmaşasında nefes almak için bir yer arıyorsanız, Atatürk Arboretumu, dört mevsim sunduğu eşsiz doğasıyla tam bir kaçış noktası. 1949 yılında Kilyos yolu üzerinde kurulan mekan, hem görsel hem de bilimsel açıdan büyük bir değer taşıyor. 2000 farklı bitki çeşidinin bir arada bulunduğu arboretum; göletleri, köprüleri ve çeşit çeşit ağaçlarıyla her mevsim bir başka güzel!
İlkbaharda canlanan çiçekler, yazın yemyeşil ormanlar, sonbaharın büyüleyici sarı-turuncu tonları ve kışın karla kaplı manzarası, burayı fotoğraf çekmek için İstanbul’un en özel noktalarından biri haline getiriyor. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi ve Orman Genel Müdürlüğü iş birliğiyle kurulan arboretum, bilimsel araştırmalar ve doğa bilincini artırma konusunda da önemli bir role sahip.
{ad:0}İstanbul’un en çok ziyaret edilen turistik noktalarından biri olan Sultanahmet Meydanı, geniş yürüme alanları, çevresindeki tarihi yapılar ve etkileyici sütunlarıyla fotoğraf severler için önemli adreslerden biri. Tarihi Romalılara kadar uzanan meydan, Hipodrom ya da At Meydanı olarak da biliniyor.
Sultanahmet Meydanı’nda fotoğraf çekmek için bir hayli fazla seçeneğiniz var. Hem kilise hem de camii olarak hizmet vermiş, dünyanın en ünlü yapılarından biri olan Ayasofya’nın önünde etkileyici kareler yakalayabilirsiniz. Ayrıca Sultanahmet Camii’nin zarif minareleri ve kubbeleri, eşsiz mimarisiyle fotoğraflarınıza estetik bir dokunuş katabilirsiniz. Gündüz güneş ışığının meydana düşüşünü, akşam ise ışıklandırmaların büyüleyici atmosferini yakalayarak, Sultanahmet Meydanı’nın güzelliğini ölümsüzleştirebilirsiniz.
Beşiktaş ve Ortaköy arasında yer alan Yıldız Parkı, İstanbul’un tarihi ve doğal güzelliklerini bir arada sunan 46 hektarlık geniş alanıyla fotoğraf tutkunları için bir cennet gibi. 1600’lere dayanan köklü geçmişiyle Yıldız Parkı, şehirden uzaklaşmadan doğayla iç içe olmak isteyenlerin tercih ettiği en özel mekanlardan biri. Burada yürüyüş parkurlarında dolaşırken yeşilin bin bir tonunu keşfedebilir, akarsuların ve asma köprülerin sunduğu harika kompozisyonları fotoğraf karelerinize yansıtabilirsiniz.
Yıldız Parkı, içindeki Osmanlı döneminden kalma Malta Köşkü ve Çadır Köşkü gibi tarihi yapılarıyla da hem mimari açıdan hem de tarihi dokularıyla fotoğraflarınıza estetik bir boyut katıyor. Fotoğraf çekmek için her köşesinde farklı bir güzellik barındıran Yıldız Parkı, şehrin karmaşasında bir nefes almak isteyen herkes için mutlaka görülmesi gereken bir yer.
İstanbul’un büyüleyici Boğaz kıyılarından biri olan Bebek, hem yerli halk hem de turistler için vazgeçilmez bir rota. Sabahın ilk ışıklarından gün batımına kadar her anında farklı bir güzellik sergileyen Bebek sahilinde yürüyüş yaparak, hem şehrin manzarasını keşfedebilir hem de Boğaz’ın huzur dolu atmosferinde birbirinden harika fotoğraflar çekebilirsiniz.
Bebek’ten başlayarak güneyde yer alan Arnavutköy sahiline doğru devam eden yürüyüş rotası, tarihi ve estetik değerleriyle göz alıcı. Arnavutköy sahilinde sıralanmış pastel tonlardaki tarihi evler, fotoğraflarınıza renk ve canlılık katıyor. İstanbul’a geldiğinizde Bebek ve Arnavutköy rotasını keşfetmeden dönmeyin
İstanbul’un en özgün semtlerinden biri olan Balat, yerli ve yabancı turistlerin ilk duraklarından. Özellikle pastel renkli cumbalı evleri ile ünlü olan semtte Merdivenli Yokuş olarak bilinen Çorbacı Çeşmesi Yokuşu, Balat’ın en renkli ve göz alıcı sokaklarından biri. UNESCO Kültür Mirası Projesi kapsamında restore edilen tarihi evler, Balat’a bambaşka bir karakter katıyor. Antikacıları, vintage dükkanları ve tarihi yapılarıyla da dikkat çeken Balat'ta sokak aralarındaki küçük kafelerde mola verebilir, Balat’ın nostaljik atmosferini hissedebilir, ve her köşe başında yeni bir fotoğraf karesi yakalayabilirsiniz.
İstanbul’da fotoğraf çekmek isteyenlerin mutlaka ziyaret etmesi gereken rotalardan biri de Adalardır. Anadolu Yakası’nın açıklarında yer alan Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada'da, hem doğal hem de tarihi dokularıyla dış çekim uygun mekanlar bulunuyor. Çiçeklerle bezeli renkli sokakları, nostaljik köşkleri ve eşsiz deniz manzarasıyla Büyükada'nın her köşesinde unutulmaz kareler yakalayabilirsiniz.
Dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biri olan Kapalıçarşı, hem tarihi atmosferi hem de otantik görüntüleriyle turistlerin favori noktalarından. Fatih Sultan Mehmet tarafından 1491 yılında temelleri atılan tarihi yapı, günümüzde bir alışveriş merkezi olmanın ötesinde, kültürel bir miras olarak her yıl milyonlarca ziyaretçiyi ağırlıyor. Günün en yoğun saatlerinde yarım milyona yakın insanın ziyaret ettiği Kapalıçarşı, fotoğraf tutkunları için de vazgeçilmez bir mekan.
Kapalıçarşı’da mozaik lambalar ve dükkanların rengarenk vitrinleri, fotoğraflarınıza sıcak ve otantik bir dokunuş katıyor. Halıcılar ve antikacılar ise hem geçmişin izlerini taşıyan hem de nostaljik kareler yakalayabileceğiniz bölgeler. Fotoğraf çekmenin yanı sıra İstanbul’un tarihine dokunmak ve alışveriş yapmak istiyorsanız, Kapalıçarşı’yı mutlaka listenize eklemelisiniz.
Beyoğlu’nun Karaköy semtinde yer alan Salt Galata, tarih ve sanat tutkunları için benzersiz bir durak olmanın yanı sıra fotoğraf tutkunlarının da gözdesi. 1892 yılında Fransız mimar Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen yapı, Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk bankası olan Bank-ı Osmani-i Şahane olarak hizmet vermiştir. Günümüzde ise kütüphaneleri, sergi alanları ve film gösterimleriyle İstanbul’un önemli kültür ve sanat merkezlerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.
Salt Galata’nın neoklasik ve oryantalist mimari özelliklerini bir arada taşıyan yapısı, fotoğraflarınıza farklı bir derinlik katacak detaylarla dolu. Mermer merdivenleri, yüksek tavanları ve zarif mimari dokusuyla Salt Galata'da şehrin estetik değerlerini fotoğraf karelerinizde ön plana çıkarabilirsiniz.
İstanbul’un en ikonik yapılarından biri olan Galata Kulesi, fotoğraf tutkunlarının tercih ettiği mekanlardan biri. 528 yılında Bizans İmparatoru Anastasius tarafından yaptırılan ve dünyanın en eski kulelerinden biri olarak kabul edilen yapı, İstanbul’un silüetinin ayrılmaz bir parçası. Galata Kulesi, hem Beyoğlu’nun dar ve nostaljik sokaklarından hem de karşı yakadan mükemmel bir görüntü sunarak fotoğrafçılar için büyüleyici bir arka plan oluşturuyor.
Galata Kulesi’nin büyüsü, zirvesine çıktığınızda sizi bekleyen muhteşem İstanbul manzarasında gizli. Boğaz’ı ve Haliç’i kuşbakışı izleme fırsatı sunan kule, gün batımında altın rengine bürünüyor. İstanbul’u keşfetmek ve şehrin güzelliklerini en iyi şekilde fotoğraflamak istiyorsanız, Galata Kulesi kesinlikle listenizde olmalı.
Beyoğlu’nun en ikonik yapılarından biri olan Çiçek Pasajı, tarihi ve mimarisiyle dikkat çeken bir mekan. 1870’li yıllarda inşa edilen Çiçek Pasajı'nın geçmişi, Tanzimat dönemine kadar uzanıyor. Bir zamanlar Sultan Abdülhamid ve Sultan Abdülaziz’in tiyatro izlemek için geldiği Naum Tiyatrosu, büyük Beyoğlu yangını sonrasında yok olmuş ve bu alan Hristaki Zografos Efendi tarafından satın alınmıştır. İtalyan mimar Cleanthy Zanno, Paris tarzından ilham alarak bu alanı yeniden düzenlemiş ve bugünkü Çiçek Pasajı ortaya çıkmıştır.
Görkemli mimarisiyle Beyoğlu’nun en dikkat çekici yapılarından biri olan Çiçek Pasajı'nın detaylı işçilikle bezenmiş tavanı ve kolonları, fotoğraflarınıza nostaljik bir hava katıyor. Ayrıca, restoranları ve meyhaneleriyle ziyaretçilere eğlenceli bir atmosfer sunan pasaj, canlı sosyal hayatıyla da dikkat çekiyor. İstiklal Caddesi’nde yürürken bu tarihi mekana uğrayarak hem keyifli vakit geçirebilir hem de eşsiz kareler yakalayabilirsiniz.