İstanbul denilince boğaz, İstanbul boğazı denilince de akla rengarenk İstanbul yalıları geliyor. Tüm görkemiyle boğaziçi yalıları geçmişten günümüze kendine özgü hikayeleri ve görkemleriyle kültürel miraslarımız arasında ayrı bir öneme sahip. Yaklaşık 600 yalıdan günümüze sadece 150 tanesi gelebilmiş. Sizler için bu yazımızda İstanbul’un nadide semtlerinde bulunan Boğaziçi yalılarını ele aldık.
Avrupa Yakası Yalıları
Beşiktaş’tan Tarabya yönüne sahil yolu ile yapacağınız bir yolculukta martı seslerinin yanında görsel şölen olarak görmeye başlayacağınız bu yalılar Beşiktaş, Bebek, Sarıyer bölgelerinde yoğunlaşıyor. Avrupa yakasında bulunan Boğaziçi yalılarına baktığımızda Osmanlı hanedan mensuplarının, devlet adamlarının ve ilmiye sınıfının bu bölgede olduğu dikkatimizi çekiyor. Dilerseniz Avrupa yakasındaki ilgi çeken Boğaziçi yalılarına gelin birlikte bakalım.
1- Ahmet Afif Paşa Yalısı, Yeniköy
{ad:0}
Yeniköy’de bulunan alışılagelmişin aksine haremlik ve selamlığı aynı çatı altında olduğu Ahmet Afif Paşa Yalısı, 1900 yılların başlarında Mimar Alexadre Vallaurg tarafından doğu batı sentezi ile inşa edilmiş. Dizi severlerin Aşk-ı Memnu dizisinden tanıdığı yalı ismini dönemin Levazımat Reisi ve Birinci Ferik Ahmet Arif Paşa’dan alıyor.Yalı sade bir görüntünün aksine karmaşık yapısıyla dikkatleri üzerine çekiyor.
2- Emine Valide Paşa Yalısı, Bebek
Bebek semtinde bulunan yalı Mimar Raimondo D’Aranou tarafından 1902 yılında Nouveau stilinde tasarlanıp inşaa edildi. Adını 2.Abbas Hilmi Paşa’nın annesi Emine Valide Paşa’dan alıyor. Osmanlı Devleti’nin ardından Türkiye Cumhuriyeti kurulunca yalıyı devlete bağışlamak isteyen Emine Valide Paşa, devir işlemlerindeki evraklarda isminin Bebekli Emine Hanım olarak yazıldığını görür ve bu duruma oldukça kızar. Kendisi Osmanlı’dan Paşa ünvanı alan tek kadın olduğu için ismini yaşatmak istemiş olacak ki bu kızgınlığı yalıyı Mısır Hükümetine bağışlamasına neden oluyor. Bu vesileyle yalı günümüzde Mısır Konsolosluğu olarak varlığını sürdürmekte.
3- Esma Sultan Yalısı, Ortaköy
Ortaköy Camii’nin yanı başında bulunan Esma Sultan Yalısı, Sarkis Balyan tarafından Neo Klasik tarzda yapılmış. Yapıyı ilk olarak Sultan Abdülaziz, kızı Esma Sultan’a düğün hediyesi olarak verdi. Esma Sultan’ın ölümünden sonra padişah yalıyı kardeşi olan Cemile Sultan’a verdi. Sonralarda ise Rum okulu ve tütün deposu olarak değerlendirilen yalı, 1975’te çıkan büyük bir yangında harap olduysa da 1999 yılında aslına sadık kalınarak yeniden restore edildi. Restorasyon sonrasında
Esma Sultan Yalısı günümüzde çeşitli organizasyonların etkinlik alanı olarak kullanılmaktadır.
4- Hatice Sultan Yalısı, Ortaköy
Ortaköy’de bulunan yalı II.Abdülhamit tarafından satın alınarak yeğeni Hatice Sultan’a düğün hediyesi olarak veriliyor. En büyük özelliği ise Ortaköy’de olan ve günümüze kadar ayakta kalan tek Sultan yalısı olması. Yetim yurdu ve ilkokul olarak da hizmet veren Hatice Sultan Yalısı, Boğaz Köprüsü inşaatı sırasında büyük bir tehlike atlatıyor. Günümüzde restorasyonu devam eden yalının proje bittiğinde butik otel olarak kullanılması planlanıyor.
5- Huber Köşkü, Tarabya
Bir çoğumuzun ismini duyduğu
Huber Köşkü, Tarabya’da bulunuyor. Özelliğini Osmanlı, Avrupa, İslam, Hint ve Çin mimarilerinin harmanlanarak yapılmasından alıyor. Alman silah şirketi temsilcisi Auguste Huber’in adını taşıyan köşk, Huber ailesi tarafından inşa ettiriliyor. Sonradan Prenses K ve esir Mahmut Hasır Paşa tarafından kullanılan yalı, 1985 yılına kadar da Notre Dame de Sion okuluna ev sahipliği yapmış. Günümüzde kamulaştırılan köşk, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine tahsis edilmiştir.
6- Mediha Sultan Yalısı, Baltalimanı
Baltalimanı’nda bulunan yalı Osmanlı döneminde birçok trajik olaylara tanıklık etmiş. Damatkıran Sarayı olarak da ün kazanan yalı 1750’li yıllarda Sadrazam Mustafa Reşit Paşa tarafından yaptırılmış. Dönemin padişahı Sultan II.Abdülhamit’in kız kardeşi olan Mediha Sultan’a düğün hediyesi olarak verilen yalı uzun yıllar kullanışsız olarak kalsa da 1943’te Sağlık Bakanlığı’na devrediliyor ve günümüzde Baltalimanı Hastanesi olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor. Geçmişin aksine günümüzde bölgede ilk akla gelen lokasyonların başında geliyor.
7- Muhsinzade Mehmet Paşa Yalısı, Kuruçeşme
Kuruçeşme meydanına yaptırılan bu yalı adını da aldığı Sultan III.Mustafa'nın Sadrazamlığını yapan Muhsinzade Mehmet Paşa tarafından 1730’lu yıllarda yaptırılıyor. Bir süre kendisi yalıda yaşıyor ve sonrasında kızı Rukiye Hanım’a düğün hediyesi olarak veriliyor. Uzun bir süre kullanılmayan ve bakımsız kalan yalı, bir süre kömür ve kum deposu olarak kullanılıyor. Şık ve güzel bir restorasyon sürecinin ardından günümüzde ise Los Ottoman Otel adında butik bir otel olarak misafirlerini ağırlıyor.
8- Said Halim Paşa Yalısı, Yeniköy
Yeniköy’de bulunan ve birçok kez el değiştiren, hemen hemen her seferinde neredeyse yeniden yapılan yalının bir diğer adı da Aslanlı Yalı. Bunun sebebi ise önünde Aslan heykellerinin olması. Neo klasik tarzda inşa edilen yalının dışı oldukça sade olmasına rağmen içindeki arabesk dokunuşlar Arap saraylarını anımsatıyor. 1995 yılında çıkan yangından sonra yapılan restorasyon ile son halini alan yalı, günümüzde organizasyon merkezi olarak misafirlerini ağırlıyor.
9- Şehzade Burhaneddin Efendi Yalısı, Yeniköy
Boğazın en büyük yalılarından birisi olarak karşımıza çıkan ve Yeniköy’de bulunan yalı adını Sultan II.Abdülhamid’in oğlu Şehzade Burhaneddin’den almaktadır. 1785 yılında Saatçi Hacı Panayot tarafından inşa edilen yalı, Şehzade Burhaneddin tarafından 1912 yılında yeniden inşa ediliyor. Kısa süre sonra da Mısırlı Ahmet İhsan Bey tarafından yalı satın alınıyor ve günümüzde Mısırlı yalısı olarak anılıyor.
10- Şerifler Yalısı, Emirgan
Emirgan’da bulunan yalı ilk olarak Sultan IV.Murat’ın döneminde 1630’lu yıllarda Emirgüneoğlu Yusuf Paşa tarafından yaptırıldı. Osmanlı Barok mimarisinde inşa edilen yalı, Avrupa yakasındaki en eski yalılardan biri olma niteliği taşıyor. İsmini ise bir dönem Osmanlı Meclisinde olan Mekke Şerifi Abdullah Paşa’nın da yalıda yaşamış olmasından aldı. Şerifler Yalısı günümüzde ise Tarihi Kentler Birliği tarafından kullanılmaktadır.
11- Yılanlı Yalı, Bebek
Bebek’te bulunan yalı 1790’lı yıllarda Reisülküttab Mustafa Efendi tarafından taş duvar üzerine ahşap olarak klasik osmanlı mimarisinde inşa edilmiştir. Bir boğaz gezintisi esnasında yalıyı görüp yalıyı oldukça beğenen sultan II.Mehmet yalıyı almak istese de Sultanı yılanlı yalıda sürekli yılan sorunu olduğunu söyleyerek almaktan vaz geçiriyor. Yılanlı yalı adının hikayesi de ortaya çıkmış oluyor. Yalı 1910 yılında restore edildi. 1964’de çıkan yangında harem kısmı tahrip olan yalının selamlık binası ise günümüze ulaşmayı başarmış durumda.
12- Yusuf Ziya Paşa Köşkü, Rumelihisarı
Rumelihisarı’nda bulunan Karadeniz ve Marmara denizini selamlayan bu köşkün bir diğer adı da Perili Köşk. Sebebi ise köşkün ilk sahibi Yusuf Ziya Paşa 1910 yılında köşkün yapımına başlıyor ancak 1914’te patlak veren I. Dünya Savaşı’na Osmanlı dahil olunca eli silah tutan herkes orduya çağrılıyor. Çalışacak usta kalmayınca inşaat uzun süre yarım kalıyor ve köşk halk arasında bu halinden ötürü Perili Köşk olarak anılmaya başlanıyor. Günümüzde ise Borusan Holding tarafından genel merkez binası olarak kullanılan köşk, çağdaş sanat sergilerine de hafta sonları ev sahipliği yapıyor.
13- Zeki Paşa Yalısı, Baltalimanı
Baltalimanı’nda bulunan bu yalı ise özelliğini adını aldığı Osmanlı Generali Mustafa Zeki Paşa’dan ziyade Türkiye’deki barok mimarinin en nadide örneği olmasından alıyor. Dünyanın en pahalı ilk 10 evi listesinde kendisine yer bulan yalı birkaç kez satışa çıkması ile de günümüz basınında yer aldı. Her mevsim farklı heybeti ile yalıyı gözlemlemek mümkün.
Anadolu Yakası Yalıları
Genellikle Beykoz, Beylerbeyi ve Anadolu Hisari mevkilerinde karşımıza çıkan Anadolu yakası Boğaziçi yalıları döneminde daha çok gayrimüslimlere aitti. Din adamları Beylerbeyi’ni tercih ederken Hristiyan ve Yahudiler tercihlerini Kuzguncuk’tan yana kullanmışlar. Geçmişten günümüze uzanan tarihleriyle gelin bu ihtişamlı Anadolu Yakası yalılarına bir göz atalım.
1- Abud Efendi Yalısı, Kandilli
Kandilli’de bulunan bu yalı 1840’lı yıllarda Altunizade Necip Bey tarafından yaptırılmış. Öne çıkan özelliği ise Dolmabahçe Sarayı’ndan esinlenilerek yapılması. Yalı ismini üçüncü sahibi olan ve aynı zamanda dönemin İstanbul Ticaret Odası Başkanlığı da yapan Mehmet Abud Efendi’den alıyor. Lale Devri isimli dizide de kullanılan yalının popülerliği artmış yerli ve yabancı turistlerin dikkatini çekmeyi başarmıştır.
2- Ahmet Fethi Paşa Yalısı, Kuzguncuk
Kuzguncuk’ta bulunan bu yalı ise renginden ötürü halk arasında pembe yalı olarak da bilinir. 1840 yılında inşa edilen yalı adını ilk sahibi İsmet Bey isimli bir kişiden satın alan başarılı diplomat Ahmet Fethi Paşa’dan almakta. Yalı, Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerinden birisi olma özelliği ile karşımıza çıkıyor. Cumhuriyet Döneminde yol yapımı için yalının bir bölümü istimlak edilse dahi güzel bir restorasyon sonrasında günümüze kadar gelebilmiştir.
3- Ahmet Mithat Efendi Yalısı, Yalıköy
1800’lü yılların sonlarında Beykoz Yalıköy’de ismini alan döneminin Devir ve Bedir gibi gazetelerini de çıkaran yazar Ahmet Mithat Efendi tarafından yalı inşa ettiriliyor. 1991 yılına kadar bakımsız kaldığı için yalı neredeyse yeniden yapılıyor ve balkon eklenip orijinal yapısı bozuluyor. Dönemin önemli yazar ve şairlerinin sık sık burada toplanması ile oldukça popüler bir adres olan yalı, günümüzde ise içinde dinamik bir yaşam barındırarak varlığını sürdürüyor.
4- Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, Vaniköy
Vaniköy’de bulunan ve Boğaziçi yalılarından ayakta kalabilen en eski yapılardan biri olan Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı 1697’de inşa edilmiş. Bir diğer özelliği de Karlofça Antlaşması’nın bu yalıda hazırlanmış olması. Aslı daha büyük olan yalıdan günümüze selamlık bölümünün Divanhana odası kalmış. Günümüzde bu bölüme mukavemet kazandırması için dikilen direklerden dolayı ise yalı, Direkli Yalı olarak da bilinmektedir. Yüzyıllar boyu boyu birçok tarihe tanıklık etmiş bu yalının uzun süre daha varlığını sürdürmesini temenni ederiz.
5- Bahriyeli Sedat Bey Yalısı, Anadoluhisarı
Günümüzdeki en iyi durumda olan Boğaziçi yalılardan birisi olan Bahriyeli Sedat Bey Yalısı, Anadolu Hisarı’nda yer almaktadır. 1840 yılında Sadrazamlık ve Hariciye Nazırlığı yapan Mustafa Reşit Paşa tarafından yaptırılan yalı, bahçesindeki manolyalardan dolayı Manolyalı Yalı olarak da biliniyor. Yalı sonralarda Mustafa Reşit Paşanın torunu Bahriyeli Sedat Bey’e kalıyor ve adını buradan alıyor.
6- Çürüksulu Yalısı, Salacak
İlginç hikayesiyle bizleri karşılayan Çürüksulu Yalısı, Salacak dolaylarında. Varlığına yalı olarak başlayan ancak sonrasında yol yapılmasıyla şato statüsü alan bu yapı, vaktiyle Tırnakçızade Ailesi tarafından 1790’da yaptırılıyor. Belgrad ateşeliği yapan Çürüksulu Ahmet Paşa ise 1890 yılında bu yalıyı satın alıp restore ediyor. Sonrasında kızı Belkıs Hanım’a kalan yalı artan bakım maliyetlerinin yanı sıra Belkıs Hanım’ın ilgilenmemesi üzerine Diplomat Nuri Muharrem Bilgi tarafından satın alınıyor. Nuri Bey’in bu yalının bakım ve onarımı için üç evini satarak finanse ettiği biliniyor. Yalının yeni sahibinin bunca fedakarlığı sonrası yalının önünden yol geçirilmesi muhtemelen kendisini oldukça üzmüş olmalı. Günümüzde ise kırmızı aşı boyası ile zaman yolculuğuna devam ediyor.
7- Kıbrıslı Yalısı, Kandilli
1780’li yıllarda inşa edilen yalının en büyük özelliği Boğaziçi yalıları arasında en geniş cepheye sahip olmasıdır. 64 metre genişliğe sahip bir sahil şeridi olan yalı, haremlik selamlık ve orta mabeyin olarak üç sofalı yapıya sahiptir. Yahya Kemal ve Pierre Loti gibi yazarların da uğrak noktası olan yalı, Kral Faysal ve Fransız prensesi Evgine’yi de ağırlamıştır. Günümüzdeki halini ise yaşadığı yangın sonrasında 1975’de yapılan aslına uygun restorasyon sonrası kazanmıştır.
8- Kont Ostrorog Yalısı, Kandilli
Kandilli’de bulunan yalı ilk olarak 1850’li yıllarda Adliye Nazırı Server Paşa tarafından yaptırılıyor. Daha sonra ise Osmanlı’nın Hukuk danışmanı Leon Ostrorog tarafından satın alınıyor ve 1905 yılında yakınında bulunan Ahmet Aşki Paşa yalısı ile birleştirilip, büyütülüyor. Dış dizaynı ile iç mimarisi birbirinden farklı olma özelliği ile öne çıkan yalı dönemin gazetelerine ''Boğaz’daki Avrupa'' vurgusu ile manşetlere çıkmış.
9- Mabeynci Faik Bey Yalısı, Beylerbeyi
Beylerbeyi’nde yer alan bu yalı güney ve kuzey bölümde yer alan iki kulesi ile diğer yalılardan kendini ayırıyor. İsmini ise Sultan II.Abdülhamid’in en güvendiği devlet adamı ve mabeyinciliğini yapan Faik Bey’den alıyor. Faik Bey yalının yapımı esnasında her detay ile en yakından ilgilenmiş. Yüksek pencerelerindeki oymalar ve diğer yalılardan ayıran kule detayları ise oldukça takdire şayan.
10- Mahmut Nedim Paşa Yalısı, Vaniköy
Vaniköy’de bulunan ve ismini Sultan Abdülaziz’in Sadrazamlığını da yapan Mahmut Nedim Paşa’dan alan yalı, öncesinde dedesi olan Selim Sabit Efendi’ye aitti. Mahmut Nedim Paşa dedesinden kalan yalıyı yenisini yaptırmak için yıktırmış, yan taraflarındaki yalıların da bir bölümünü alarak 1850’li yıllarda daha geniş bir alana, klasik Osmanlı mimarisinde olan bu yalıyı yaptırmış. Harem bölümünün üzerindeki piramidal kule nedeniyle diğer yalılardan bir bakışla ayrılıyor. Yalı daha sonra el değiştirerek günümüzdeki halini 2004 yılında aslına uygun yapılan restorasyon ile alıyor.
11- Sadullah Paşa Yalısı, Çengelköy
Çengelköy’de yer alan bu yalı Boğaziçi yalılarının en eskilerinden birisi. 1700’lü yıllarda yapılan gerek tavan işlemeleri ile hayran bırakan gerekse otağ tarzında dizaynı ile beğeni toplayan bu yalı Esat Muhlis Paşa’dan çocuklarına kalır. Sadullah Paşa ise kardeşlerinin haklarını ödeyerek yalıda kendi yaşamaya başlar. Sadullah Paşa’nın intihar söylentileri ve sonrasında yaşayanların başlarına gelen talihsizlikler sebebiyle uğursuz yalı olarak da anılır, Sadullah Paşa Yalısı.
12- Yedi Sekiz Hasan Paşa Yalısı, Çubuklu
Çubuklu’da bulunan yalı 1870’de Asaf Paşa tarafından inşa ettirilmiş. Sonraki süreçte ismini de aldığı Hasan Paşa’ya geçmiş. Osmanlı Devleti’nde erlikten generalliğe yükselen ender isimlerden olan Hasan Paşa imza olarak arapça 7-8 rakamlarını kullanmasından dolayı bu isimle anılıyor. Günümüze kadar özenle korunan yalı bugün ise konut olarak kullanılmaya devam ediyor.
13- Zarif Mustafa Paşa Yalısı, Anadoluhisarı
Anadoluhisarı’nda bulunan ve birçok farklı özelliği ile öne çıkan yalı 1820 yılında Berberbaşı Mustafa Ağa tarafından Bizans manastırı kalıntıları üzerine yaptırılmış, Boğaziçi yalılarının en eskilerinden. Yalının bir diğer özelliği ise döneminde kadınların açık yerlerde denize girememesinden dolayı bir odasının içine deniz suyu girmesi ve buraya merdiven ile inilip kadınların odada yüzebilmesine imkan sağlıyor oluşu. Aynı zamanda kurtuluş savaşında İngilizler İstanbul’u işgal edince yalı Anadolu’ya silah gönderilmesi için kullanılmış. Tüm yaşanmışlıklarını büyük ölçüde koruyan Zarif Mustafa Paşa Yalısı, günümüze kadar gelmeyi başarmış.