7 tepeli İstanbul öylesine yaşlı bir şehir ki, dili olsa anlatacak milyonlarca gençlik hikayesi var. Kimileri acı, kimileri tatlı, kimilerinin ise kutsal hikayesi merak uyandıracak kadar gizemli. Tıpkı Beykoz sırtlarında Boğaz’dan geçen gemileri tepeden izleyen ve sınırlarına girince huzurla karışık bir enerji yükleyen HZ. Yuşa Tepesi gibi… Beykoz Gezilecek Yerler nereler diye merak ediyorsanız Keşif Rehberi’mizde bulunan Beykoz Gezi Rehberi’ni okumanızı öneririz.
{facility:0}Tepeye ismini veren Hz. Yuşa’nın, Hz. Yusuf’un soyundan geldiği ve Musa Peygamber döneminde yaşadığı biliniyor. Hz. Musa’yla anne tarafından akraba olan Yuşa Peygamber’in; Müslümanların kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’de anlatılan, Hz. Musa’nın iki denizin birleştiği yere yaptığı gizemli yolculuğunda ve Hızır Aleyhisselam’la buluşmasında ona eşlik eden kişi olduğu da kuvvetli bir ihtimal. 27 yaşında ölümünden sonra tepeye gömüldüğü ve türbenin asıl mezarı olduğu söylense de bu konuyla ilgili muallak fikirler de var. Bu tezlerden birine göre, Mısır’da doğup Filistin’de ölen ve Tevrat’ta adı ‘Yeşu’ olarak geçen Yuşa Peygamber’in mezarının İstanbul’da olması mümkün değil. Hatta Ürdün, Suriye ve Filistin’de ona ait olduğu söylenen birçok kabir rivayeti de var. Aynı araştırmacıların iddiasına göre bu kabirde başka bir evliya ya da havarilerden biri yatıyor olabilir.
{ad:0}201 metre rakımlı ve çevresi ormanlarla bezeli türbenin en şaşırtıcı özelliği, boyunun tam 17 metre olması. Rivayetlerde çok uzun boylu olduğundan bahsedilen Hz. Yuşa’nın kabri bu alanın neresinde tam olarak bilinmiyor ama koruma altına alınan 17 metre içinde bir yerde olduğuna da kesin gözüyle bakılıyor.
Türbenin hemen yanındaki camii ise geçmiş yüzyıllarda farklı dinlere ait mabetlerin olduğu ve her dönemde kutsal sayılan bir alanın üzerine türbeyle birlikte 1755’li yıllarda inşa edilmiş. Örneğin çok önceki tarihlerde caminin yerinde Zeus adına yapılan bir tapınak ile Bizans döneminde yapılan Hagios Michael Kilisesi varmış ve depremlerle yıkılmış. Hz. Yuşa Camii neredeyse 250 yılı bulan geçmişinde büyük yangınlar da geçirmiş. Aslına uygun restorasyonu ise en son Sultan Abdülaziz döneminde yapılmış. 1990’lardan sonra Beykoz Müftülüğü caminin yanına kültür evi, lojman, şadırvan gibi yapılar ekletmiş ve bugünkü ziyaret sahası içindeki peyzajı tasarlamış.
Gelelim türbenin dilden dile dolaşan hikayesine; Muhteşem manzaraya sırtını dönüp fotoğraf çektirmek ve instagram da yayınlamak için gelenler bir yana, türbenin kerametine inanıp yola düşeni de bol Yuşa Tepesi’nin! Çünkü burada dilenen dileklerin gerçekleşeceğine inanılıyor ve birçok kişi de dileğini diledikten sonra adak adıyor. İstenilen şey olduğunda ise şeker dağıtıp şükretmek için yine geliyor. Tepedeki kabrin yeri, Sultan Süleyman’ın süt kardeşi Yahya Efendi’nin rüyasında Hz. Yuşa’yı görmesi ve Yuşa’nın ‘beni burada bul’ diyerek tepeyi işaret etmesi üzerine belirlenmiş. Osmanlılar zamanında Boğaz’ın Avrupa yakasını, türbeleri Sarıyer ve Beşiktaş’ta bulunan Telli Baba ile Yahya Efendi’nin koruduğuna inanılırken; Asya yakasını da türbesi Üsküdar’da bulunan Aziz Mahmud Hüdayi ve Hz. Yuşa’nın koruduğuna inanılırmış. Boğazdan Karadeniz’e çıkan balıkçılar -Müslüman ya da Hristiyan olsun- bu dört evliyayı selamlamadan geçmezlermiş. Türbenin bu kadar ziyaretçi alması bir nevi bu inancın günümüzde de hükmünü sürdürdüğünü göstermekte.
İstanbul’un Anadolu yakasında, Boğaz yolunu takip ederek Beykoz’a doğru ilerlediğinizde tabelalar sizi yönlendirecek. Bol yeşilli, bol manzaralı ve bol rampalı bir yoldan ulaşacağınız tepe çevresinde tel örgülerle korunan askeri bir alan göreceksiniz. Yola park etmiş arabalardan ve yol üzerindeki küçük tezgahlardan tepeye ulaştığınızı da zaten anlayacaksınız. Araçların olduğu yöne girmeyip tepeye paralel devam ederseniz, muhteşem manzaranın devamını Cenevizlilerden kalma Yoros Kalesi’nden de izleyebilir, buradan Anadolu Feneri’ne inip bir balık restoranına oturabilirsiniz. Tepeye gelirken toplu taşıma kullanacaksanız sadece İETT otobüsleriyle ulaşım imkanı var. Bunun için de ilk önce Beykoz’a gelmeniz, buradan da 15A’ya binip Yuşa Tepesi durağında inmeniz gerekiyor.
Madem konunun içinde Boğaz’ın muhteşem maviliği de var, o zaman dalga sesini duyabileceğiniz eski yalı - yeni otel A’jia Hotel’den de bahsedelim. Beykoz yolu üzerinde Kanlıca’da konumlanan otel, lüks ve konforu naif bir nostaljiyle harmanlıyor. Kendinizi Osmanlı zamanına yolculuk yaparken buluyor ve bu yolculuk çabuk bitmesin istiyorsunuz. Farklı konseptlerdeki 16 odası ve sultanlara layık ağırlamasıyla İstanbul’a bir de bu pencerelerden bakın diyoruz. {product:13208} {search:beykoz-otelleri,Beykoz Otelleri}