İstanbul’un tarih kokan sokaklarında keşfe çıkmaya ne dersiniz? Beyoğlu’nun Galata semtinde, taş duvarları ve etkileyici mimarisiyle sizi tarihin derinliklerine götürecek bir yapı var: Arap Camii. İstanbul’un ilk camisi olarak bilinen bu ibadethane, sadece dini değil, aynı zamanda kültürel ve mimari bir mirasın da taşıyıcısı. Osmanlı’dan önce, Bizans dönemine kadar uzanan hikayesi, İstanbul’un ilk ezanının burada okunmasıyla taçlanıyor. Bu kutsal mekan, Galata’nın dar ve büyüleyici sokakları arasında sizi beklerken bir yandan geçmişin izlerini sunuyor, diğer yandan huzur dolu atmosferiyle gönüllere dokunuyor. Peki Arap Camii’ne nasıl gidilir, tarih boyunca hangi olaylara tanıklık etmiştir ve neden bu kadar özel bir yere sahiptir? Gelin, bu soruların cevaplarını keşfederek İstanbul’un ilk camisinin hikayesine yakından bakalım.
{facility:0}Beyoğlu’nun Galata semtinde, tarihiyle büyüleyen bir yapı var: Arap Camii. İlk bakışta İstanbul’daki camilerden farklı bir mimariye sahip olduğu dikkatinizi çekebilir. Bunun sebebi, bu görkemli yapının aslen Gotik tarzda inşa edilmiş bir kilise olması. Bir zamanlar Domenico Kilisesi olarak bilinen bu yapı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde fetih sonrası camiye dönüştürülmüş ve Arap Camii adını almıştır.
Arap Camii, İstanbul’un saklı hazinelerinden biri olarak kabul edilir. Taş duvarları ve kendine özgü mimarisi, hem yerli halkın hem de turistlerin ilgisini çeker. Avlusunda bulunan türbesi ve sade atmosferiyle bu cami, tarih içinde hem bir ibadet mekanı hem de kültürel bir durak olarak önemini koruyor. Bugün hala ibadethane olarak kullanılan Arap Camii, yalnızca bir dini yapı değil, aynı zamanda İstanbul’un çok katmanlı tarihinin sessiz tanıklarından biridir. Her köşesinde bir hikaye barındıran bu camiyi ziyaret ettiğinizde, İstanbul’un geçmişine farklı bir pencere açtığınızı hissedeceksiniz.
Arap Camii, İstanbul’un Beyoğlu ilçesindeki tarihi Galata semtinde yer alıyor. Karaköy’ün hareketli sokaklarından yukarı doğru, Galata Kulesi’ne yürürken kolayca ulaşabileceğiniz bu cami, Perşembe Pazarı’nın yakınında, sahile birkaç dakikalık mesafede bulunuyor. Konum olarak Büyük Hendek Caddesi’nin sonunda, Kılıç Ali Paşa Camii’ne oldukça yakın bir noktada.
Arap Camii’ne ulaşım oldukça kolay ve birçok farklı seçenek mevcut:
Metro: M2 Yenikapı-Hacıosman metro hattını kullanarak Şişhane durağında inebilirsiniz. Buradan Galata Kulesi yönünde kısa bir yürüyüşle camiye ulaşabilirsiniz.
Tramvay: T1 Kabataş-Bağcılar tramvay hattını tercih ediyorsanız Karaköy durağında inin. İskele meydanından yukarı doğru yürüyerek veya kısa bir taksi yolculuğuyla camiye varabilirsiniz.
Marmaray: Avrupa yakasından geliyorsanız, Marmaray’ı kullanarak Karaköy durağında inebilirsiniz. Yaya olarak sahilden Galata yönüne doğru yürüdüğünüzde camiyi kolayca bulabilirsiniz.
Vapur: Anadolu yakasından geliyorsanız, Kadıköy veya Üsküdar’dan Karaköy iskelesine vapurla geçebilirsiniz. İskeleden yalnızca 15 dakikalık bir yürüyüşle Arap Camii’ne ulaşabilirsiniz.
{ad:0}İstanbul’un en eski ibadet mekanlarından biri olan Arap Camii, geçmişiyle adeta tarihin derin izlerini taşıyor. Bugünkü haliyle cami olarak hizmet veren bu yapı, aslında Bizans döneminde 1325 yılında Domenico Kilisesi olarak inşa edilmiş. Gotik mimari tarzında yapılan bu yapı, İstanbul’un fethedilmesinin ardından 1453 yılında camiye dönüştürülen birçok kilise arasında yerini almış.
Arap Camii, İstanbul’un fethinden sonra şehrin gotik mimarili tek yapısı olarak dikkat çeker. Kilise olarak hizmet verdiği dönemde, Bizans’ın mimari anlayışını yansıtan zarif taş işçiliği ve görkemli tasarımıyla öne çıkıyordu. Fetihten sonra yapılan düzenlemelerle bu kilise, Müslüman topluluğun ibadetine uygun bir cami haline getirildi. İlginçtir ki, burası İstanbul’un fethi sonrası ilk ezanın okunduğu yer olarak da tarihe geçti.
Arap Camii’nin yapımına dair bazı kaynaklar, bu tarihi yapının Bizans komutanı Leon ile Emeviler döneminden Abdülmelik arasında yapılan bir anlaşma sonucu inşa edildiğini söyler. Ancak tam olarak kim tarafından yaptırıldığı kesinleşmiş değil. Ünlü tarihçi Halil İnalcık’ın araştırmalarına göre ise caminin yaklaşık 1300 yıllık bir geçmişi bulunuyor.
Bugün caminin avlusuna adım attığınızda, tarih boyunca birçok kez el değiştirmiş bu yapının zarafetini ve değişimlerin izlerini hissetmek mümkün. Mimarisinde hala gotik dokunuşlar fark edilirken, İslam kültürüne uygun düzenlemelerle hem bir ibadet mekanı hem de tarihi bir hazine olarak yaşatılmaya devam ediyor.
{search:galata-otelleri, Galata Otelleri}
İstanbul’un fethi, sadece Bizans İmparatorluğu’nun sonu değil, aynı zamanda yeni bir dönem ve farklı kültürlerin bir araya geldiği bir dönüm noktasıydı. Arap Camii de bu dönemin önemli izlerinden biri olarak şekillenmiştir. Fetih sonrasında, Müslüman topluluğun ibadet edebileceği bir mekânın ihtiyaç olduğu görülüyordu. Bu amaçla, dönemin komutanı ile Abdülmelik arasında bir anlaşma yapıldı ve caminin temelleri atıldı.
Ancak caminin inşası, o dönemde Şam’da yaşanan bir Arap ayaklanması sebebiyle bir süre askıya alındı. Fetihten sonra, İstanbul’un kalbinde bulunan eski bir Bizans kilisesinin camiye dönüştürülmesi kararı verildi. Böylece, Domenico Kilisesi olarak bilinen yapı, Arap Camii adını alarak yeniden ibadethane olarak kullanılmaya başlandı.
Arap Camii’nin hikayesi, İstanbul’un tarihindeki bu önemli birleşim noktalarının sembolü olarak, hem geçmişten gelen Bizans izlerini hem de Osmanlı döneminin yeni inanç sistemini barındırıyor. Bu nedenle cami, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda kültürel ve tarihi bir buluşma noktası haline gelmiştir.