Kışın soğuğunu iliklerinize kadar hissettiğinizde içinizi ısıtacak bir şeylere ihtiyaç duymaz mısınız? İstanbul, kış aylarında sadece sokaklarında esen rüzgarla değil, her köşesinde sarıp sarmalayan lezzetlerle de kendini gösteriyor. Bazen kalabalık bir caddenin köşesinde dumanı tüten kestane kokusu, bazen de tarihi bir restoranın menüsünde içinizi ısıtacak bir çorba... Gelin, İstanbul sokaklarında ve meydanlarında bulabileceğiniz kışın favori lezzetlerine birlikte göz atalım!
{facility:0}İstanbul’un kış sokakları, kavrulmuş kestanelerin kokusuyla canlanıyor. Özellikle Sultanahmet Meydanı gibi şehrin tarihi ve işlek noktalarında sıkça karşımıza çıkan kestane, kışın sembolik bir tatlarından biri olarak da görülüyor. Kestaneyi elinize aldığınızda yaydığı hafif odunsu aroması ile hem nostalji yaşatıyor hem de andan keyif almanızı sağlıyor.
Kestane, sağlıklı özellikleriyle de dikkat çekiyor. Lif bakımından zengin oluşu ve glisemik indeksinin düşüklüğü onu doyurucu ve sağlıklı bir atıştırmalık haline getiriyor. Üstelik enerjinizi yükseltirken hafifliğiyle sizi rahatsız etmiyor. İstanbul’un kış ruhunu içinizde hissetmek isterseniz, bir avuç kavrulmuş kestane eşliğinde sokakları keşfetmeye ne dersiniz?
{ad:0}Kış mevsiminin en sıcak ve en nostaljik içeceklerinden biri olan salep, tarçının eşlik ettiği o kadifemsi kıvamı ile içtiğiniz anda içinizi sararak soğuk havalarda bir battaniye gibi ruhunuzu ısıtıyor. İstanbul’un pek çok kahve dükkanında ve çay evinde bulabileceğiniz bu geleneksel içecek, yüzyıllardır Türk mutfağının bir parçası. İstanbul sokaklarında elinizde sıcak bir salep fincanıyla yürümek, kışın o soğuk yüzünü bir anda daha çekilir hale getirecektir.
Salebin asıl sırrı ise yabani orkide yumrularından elde edilen doğal bir tozdan üretilmesi. Bu özel hammaddesi hem ona lezzet veriyor hem de doyurucu olmasını sağlıyor. Salep yoğun bir lezzet olduğu için genellikle tek başına tüketilmesi tavsiye ediliyor; yanına tatlı eşlik ettiğinde gereğinden fazla ağır olabilir.
17. yüzyıldan bu yana süregelen Boza, Osmanlı’dan günümüze taşınan ve kış mevsimiyle özdeşleşen eşsiz bir içecek. Bir zamanlar sırtında galonuyla mahalleleri dolaşan boza satıcılarının “Boooo-Zaaaa” nidaları, soğuk kış gecelerinin en tanıdık seslerinden biriydi. Bugün de İstanbul’da, özellikle Vefa Bozacısı gibi tarihi mekanlarda, bu lezzeti deneyimleyerek zamanda bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Üzerine tarçın serpip yanında çıtır çıtır bir leblebi ile tüketmenizi öneririz. Boza, besleyici özellikleriyle de dikkat çeken bir lezzet. A, B ve E vitamini açısından zengin içecek, vücudu enerjiyle doldururken aynı zamanda bağışıklık sistemini destekliyor.
Türkiye’de çay tüketimi adeta bir yaşam biçimi. Dünyanın en çok siyah çay tüketen ülkelerinden biri olan Türkiye’de, çay her kültürden insanı bir araya getiren bir içecek. İster sahilde bir çay bahçesinde, ister evde sıcak bir sohbet ortamında; çay, samimi bir muhabbetin en sade ve en sıcak eşlikçisi. Özellikle kış mevsiminde, dumanı tüten bir bardak çayın yerini başka hiçbir şey dolduramaz.
Çayın ucuz ve kolay ulaşılabilir olması, onu herkes için ortak bir payda haline getiriyor. Birini çaya davet etmek, genellikle dostane bir sohbetin ilk adımı; sanırız bu teklifi reddedecek pek az kişi bulabilirsiniz. Hem ruhunuzu hem de bedeninizi ısıtan çay ile kısa bir mola verebilirisiniz.
Türk mutfağının sade ama vazgeçilmez lezzetlerinden olan leblebi, özellikle kış aylarında sıkça tüketiliyor. Boza ile birlikte sıklıkla tüketilen leblebiler, aslında başlı başına bir atıştırmalık olarak da oldukça popüler. Hafif yapısı ve doyurucu özelliği sayesinde kış gecelerinin sohbetlerine eşlik ediyor. Leblebi, yağ oranı düşük, sağlıklı karbonhidratlar ise yüksek bir atıştırmalık olduğu için sağlıklı bir seçenek. Hafifliğiyle mideyi yormayan ve enerji veren bu geleneksel tat, formunu korumak isteyenlerin de favorileri arasında.
Turşu, Türk mutfağında önemli bir lezzet olmanın yanı sıra kış aylarının olmazsa olmazları arasında. Geleneksel olarak sebzeleri koruma yöntemi olarak başlayan bu kültür, bugün sofraların vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Ekşi ve tuzlu tadıyla damakları şenlendiren turşu, özellikle Eminönü gibi İstanbul’un canlı noktalarında restoranlarda, balık ekmek teknelerinde veya sokak satıcılarında turşu suyu bardakta servis ediliyor. Türkiye’de lahana, yeşil biber ve salatalık en yaygın turşu türleri arasında yer alıyor. Turşuyu seviyorsanız bir kavanoz turşuyu ailenize veya arkadaşlarınıza hediye etmek harika bir fikir olabilir.
Kış mevsiminin ruhunu tatlıyla taçlandırmak isteyenler için fırında şerbetle pişen balkabağı dilimleri, üzerine serpiştirilen çıtır fındıklar ve dökülen tahin sosu ile kabak tatlısı, harika bir lezzet. Hafif şekerli tadıyla balkabağının doğallığını korurken, tahin ve fındıkla birleşen aroması ona bambaşka bir boyut kazandırıyor. Kabak tatlısını kış aylarında İstanbul restoranlarda rahatça bulabilirsiniz. Eğer kışın İstanbul’da bir restoran keşfine çıkarsanız, menüde kabak tatlısını aramayı ve bu geleneksel lezzetin tadına bakmayı unutmayın!
Ayva tatlı, Türkiye’nin kış mevsimine özgü en özel tatlılarından biri. Ayva tatlısı hazırlanırken ayvalar, fırında şerbetle yumuşacık bir kıvama gelene kadar pişiriliyor ve üzeri kaymakla süslenerek servis ediliyor. Hem hafifliği hem de kendine has aromasıyla ayva tatlısı, kış sofralarında kendisine yer buluyor.