{ad:0} Şehrin kenarında konumlanan Basmane henüz bir yerleşim yerine dönüşmeden önce Ermeni mahallelerinin başladığı yer olarak bilinirmiş. Burası günümüzde Alsancak’ın bittiği yere denk geliyor ve hem Asansör ve Kemeraltı’na hem de sahile yürüyerek 10 dakikada ulaşabileceğiniz kadar merkezi bir konumda bulunuyor. Konak ilçesine bağlı olan Basmane’nin Gaziemir’deki Adnan Menderes Havalimanı’na uzaklığı ise 18 km. Basmane’yi İzmir İçin Özel Kılan Ne?
Unutulmuşluğundan dem vurduğumuz bu tarihi semt, şehrin en fazla insan hikayesine şahit olmuş yeri aynı zamanda… Basmane’deki tren garı çok eskilerde İzmir’e gidenlerin ilk ayak bastığı yer ve semt en çok da bu tarihi tren garıyla tanınıp biliniyor. Ama şimdi şehrin tam orta yerinde konumlanmasına ve en kalabalık noktalara komşu olmasına rağmen derin bir uykudaymış gibi hareketsiz duruyor.
Tarihinin çok derinlerine inildiğinde Antik Yunan’dan Osmanlılara, Osmanlılardan Cumhuriyet dönemine kadar pırıl pırıl bir geçmişi var Basmane’nin. Hatta ismi anılınca akla ilk hanlar, hamamlar, sebiller geliyor ki, sakaları çeşme başına toplayacak kadar gürül gürül akan ve adına da Osmanağa denilen su kaynakları varmış eskiden. Ama maalesef çeşmelerin ve Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde bahsettiği 20 kadar hamamın çok azı günümüze gelebilmiş. Basmane Semtinin İlginç Hikayesi
Bir iddiaya göre Ermeni mahallelerine sınır olan semt adını da yine Ermenilerin kurduğu basımhaneden, yani matbaadan almış. Başka bir söylenti de semtin 1800’lerde kumaş ve basma atölyeleriyle ünlü olduğu için bu ismi aldığı yönünde.
Basmane asırlar süren hikayesinde güzel gün görmüş görmesine ama kaderi hep uğrayıp gidenleri uğurlamak olmuş. 17. yüzyılda İspanya’dan göç eden Sefaradlar, mübadeleyle ülkelerine dönen Rumlar ve vatanından ayrı düşen nice göçmenin yolu hep bu semtten geçmiş. Şimdilerde ise Suriyeli, Afrikalı ve Afganların yaşadığı İzmirli ama İzmir’den kopuk, yalnız bir köşe oluvermiş.
Cumhuriyetin ilk dönemlerinde varlıklı İzmirlilerin yaşadığı kalburüstü bir semt olan Basmane’de artık eski günlerin haşmeti kalmasa da sebiller, hamamlar ve mabetlerden zamana direnenler hala duruyor. Ama öylesine yorgun öylesine bitkinler ki tekrar canlanmak ve yapılanmak için adeta sihirli bir değnek bekliyor.
Oysa bir zamanlar her şey ne güzelmiş! Semtin aristokrat yerlileri evlerinden çıkıp Kemeraltı’na doğru yürürken birbiriyle selamlaşır sonra Yeşilçam filmlerinin gösterildiği, hatta zaman zaman artistlerin gelip imza verdiği sinemalara giderlermiş. Yazlık sinemaların en popüler olduğu dönemlerde Basmane en gözde açık hava sinemaların olduğu yermiş. 1957’de kapılarını Zeki Müren konseriyle açan ve ünlü Hint filmi Avare’nin ilk gösterildiği yer olan Basmane’deki Yıldız Sineması o zamanlar İzmir’in en gözdesiymiş. Yanı başındaki İzmir Fuarı’nın açılmasıyla geleni gideni de çoğalmış Basmane’nin. Aileler gittikçe artan kalabalıktan kaçıp başka semtlere taşınınca, konak mimarili evleri de işlev değiştirip otel haline getirilmiş. Akın akın fuara gelenler şehre gardan bir merhaba deyip sokak aralarındaki bu otellerde gecelermiş.
Gel zaman git zaman fuarın süresinin kısaltılması ve kısmen Gaziemir’e taşınmasıyla Basmane’nin popülaritesi de tamamen kaybolmuş. Ferforje cumbalı eski İzmir evleri kimsesiz enkazlar haline gelirken, Basmane’de hem onları yağmalayanların hem de evsiz yurtsuz göçmenlerin meskeni olmuş. Semt artık İzmir’in nasıl isterseniz öyle konaklayabileceğiniz, her bütçeye uygun seçenek sunan oteller bölgesi konumunda! Basmane’nin Tarihi Yapıları
Öncelikle belirtelim ki fotoğraf makinenizi kapıp Basmane’ye geldiğinizde fotojenik bir dekor bulamayacaksınız maalesef! Yahudilerin yaşadığı dönemlerden kalma sinagoglar, avlulu ev anlamına gelen Kortejolar, cumbalı evler ve kiliselerle karşılaşacağınız sokaklarında yorulmuş bir semt ruhundan başka bir şey kalmamış. Semti yeniden canlandırmak, dikkat çekmek için yapılan etkinliklerin artırılması ve tarihi yapıların restore edilmesi gibi ciddi bir reforma ihtiyacı olan semtin sokakları da günün her saati dolaşabilirsiniz dedirtecek kadar güven vermiyor.
Ama geçmişine gittiğimizde semtle özdeşleşmiş ve şehrin kimliğine renk katan öyle değerli yapılar var ki Basmane’ye gittiğinizde mutlaka uğrayıp görmenizi öneriyoruz. Mesela 1876 yılında yapılan, Paris’teki Eiffel Kulesi’ni de yapan mimarın elinden çıkmış Basmane Garı gibi.
Kurtuluş Savaşı ve Kore’ye giden askerlerin uğurlandığı günlerin anılarıyla dolu gara çok yakın konumdaki 1914’de inşa edilen Basmane (Çorakkapı) Karakolu ve Osmanlı Mezarlığı da semtin en değerli noktaları.
Roma, Bizans ve hatta Osmanlılar döneminde kullanılan Kervan Köprüsü de Basmane sınırları içinde bulunuyor. Bu köprü eski zaman seyyahlarının öve öve bitiremediği ve dünyanın dört bir yanında gravürlerine rastlanacak kadar özel bir yapı olarak biliniyor. Yeşildere’de üzerindeki başka bir köprünün altında gizlenen Kervan Köprüsü restore edilirse Basmane’nin simgesi bile olabilir.
Semtte eskiden saka muhabbetlerinin çınladığı, suyu akmayan çeşmelere de rastlıyorsunuz. Ama çoğu bakımsız kaldığından kırılmış. Basmane’nin en eski ibadethanesi "Kumrulu Mescit" de sokak aralarında ben buradayım diye sessiz bir çığlık atıyor.
Semtte göreceğiniz en bakımlı yapı ise Basmane Hamamı. 17. yüzyılda yapılan hamam ve geleneksel tatlı yapmayı sürdüren Tarihi Basmane Fırını da hala hizmet veriyor.
19. yüzyıldan kalan Ortodoks Aziz Vukolos Kilisesi ise günümüzde Basın Müzesi olarak ziyaret edilebiliyor.
Şehrin geçmişini simgeleyen semtin bir gün yüzü gülen bir coğrafyaya dönüşmesi dileğiyle…