{ad:0} Çorum'a özgü bir dokuma çeşidi olan Kargı Bezi dokuması, mahalli el sanatlarımızdan biridir. Kargı ilçesinden adını alan dokuma, kıyafetlerin yanı sıra masa örtüsü, perde gibi ev mefruşatlarında kullanılırdı. Yaklaşık 1 asırlık bir geçmişe sahip olan Kargı bezinin ilk üretimi, yöre halkının temel giysi ihtiyacı göz önünde bulundurularak ortaya çıkmıştır.
Unutulmaya yüz tutmuş olan bu el sanatı hakkında yapılan araştırmalar sonucunda; Kargı bezinin ilk zamanlar Kızılırmak vadisindeki yerleşim birimlerinden olan Gökçedoğan, Köprübaşı, Karacaoğlan köylerinde dokunduğu tespit edilmiştir. Epey bir zaman ve yoğun bir el emeği isteyen bu dokumacılık türü maalesef sanayileşmeye yenik düştü ve eskiye oranla bu dokuma türüne ilgi git gide azaldı. Kargı bezi dokuması, günümüzde Çorum'un Gökçedoğan köyünde birkaç aile tarafından da olsa eski usul ve yöntemlerle devam ettirilmeye çalışılmaktadır. 2 - Lületaşı İşleme Sanatı / Eskişehir
El sanatları içerisinde nitekim daha şanslı bir yanı var lületaşı işlemeciliğinin. Çünkü Eskişehir'de meraklıları bu el sanatını halen yapıyor ve genç nesil de bu sanata merak salmış durumda. Beyaz altın olarak da isimlendirilen lületaşı bu adı sahip olduğu beyaz renkten alır ve dünya genelinde en kalitelisi Eskişehir'de çıkarılır. Toprağın 20 ile 130 metre kadar altında yumrular halinde bulunan bu taş için özel kuyular açılmakta.
Bu taş günümüzde tütün çubuğu, pipo, nargile uçlarının yapımında kullanılmakta. Biraz eski dönemlerde ise lületaşından ustalar; kap kacak, kutu, fincan, heykel gibi eşyalar yaparlarmış. Eskişehir'in çarşılarında halen bu el sanatıyla ilgilenen ustaları görebilir, kendiniz ve sevdikleriniz için lületaşı satın alabilirsiniz.
Tarihi çok eskilere dayanan Kazaziye, incecik 1000 ayar gümüş ya da 24 ayar altın tellerden yapılmakta olup asla kaynak kullanılmaz. Sadece elle örülerek yapılan bu sanat, çeşitli boyutlardaki şişlerin ve iğnelerin kullanılmasıyla elde edilmekte. Oldukça eskilere dayandığını belirttiğimiz bu el işinin en eskisi olan uçan at broşunu Uşak Müzesi'nde görebilirsiniz.
Trabzon'da 1910'lu yıllarda elliden fazla bu işin ustasını bulabilirdiniz. Ancak günümüzde bu sayı oldukça azdır. Kazaziyeyi günümüzde kadınlar; kolye, bileklik, küpe gibi takı olarak kullanırken erkekler tespih püsküllerinde tercih etmekte. 4 - Taş Yontma Sanatı / Mardin
Anadolu'nun en kadim topraklarından biri olan Mardin yüzyıllar boyunca birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Mardin'de kiliseler, manastırlar, medreseler, camiler, hanlar ve evler bölgenin dayanıklılığıyla ünlü taşından yapılmıştır. Günümüzde bu taş işlemeciliğinin en güzel örneklerini halen görebilmekteyiz. Mardin'de ustaların ellerin sanata dönüşen bu özel taş tebeşirimsi bir özellik sunuyor. İnce ve tane yapılı olması çıkartıldığında rahatlıkla işlenebilmesine imkan tanır.
Taş ve testere ile kesilebilmesi, matkapla delinebilmesi, sert kesicilerle yontulabilmesi ustaların elinde sanata dönmesindeki en önemli etken. Mardin taşı işlendikten sonra güneş ve su ile temas ettiğinde sertleşiyor ki bu durum yontulmaya elverişli bu taşın en belirgin ve en önemli özelliği. Türk el sanatları alanında dekoratif taş işçiliği yaşanan dönemlere göre farklılıklar gösterse de ustalıkta yüksek kalitesini her zaman korumayı hep başardı. 5 - Sedef Kakma El Sanatı / Sakarya
Sedef kakma sanatıyla uğraşan ustaya 'Sedefkâr' denir. Yıllar boyunca nesilden nesle büyük bir ustalıkla aktarılarak günümüze kadar gelmeyi başarabilen sedefkârlık sanatı mimari ve süslemecilik alanlarında kullanıldı. Özellikle 16. yy ve 17. yy. sedefkârlık dönemin en önemli meslekleri arasında gösteriliyordu. Ancak 18. yüzyıla gelindiğinde sedefkârlık bu önemini yavaş yavaş yitirmeye başladı.
Sedef kakmacılığı genellikle ceviz, meşe, abanoz gibi ağaçlardan yapılan süsü eşyalarının zeminine çizilen desenler nazikçe oyulur, sonra istiridye kabuğundan yapılan aynı formda kesilen sedef, sıcak tutkalla oyulan yere yapıştırılır. Önce kaba tesviyesi sonra da ince tesviyesi yapılan ahşap cilalanır ve böylece sedef kakma işi sonlanır. 6 - Çömlek Yapımı Sanatı / Avanos
Nevşehir'in yaklaşık 18 km. kadar kuzeyinde bulunan Avanos'ta çok sayıda çömlek atölyesi hizmet vermekte. Buradaki bu seramik yapımı geleneği çok eskilere taa Hititlere kadar dayanır. Kızılırmak'ın getirdiği kırmızı toprak ve milden elde edilen seramik çamuru, Avanoslu seramik ustalarının elinde yüzyıllardır şekillenmeye devam ediyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi Hititlerden bu güne çarkla yapılan çanak çömlek ustalığı kavimden kavme, babadan oğla öğretilerek günümüze kadar ulaştı. Çömlekçilik aslında Anadolu'nun hemen her yöresinde çok eskilerden bu yana yapılan el sanatlarından biridir. Günümüzde çömlekçilik sanatı birkaç yörede az sayıda kalan ustasıyla hayatta kalmaya ve yaşamaya çalışıyor. Fotoğraflar: Atlas Dergisi.