Doğanın binlerce yıl üzerinde çalıştığı ve oya gibi işleyip muhteşem bir coğrafya yarattığı Kapadokya hangi mevsim giderseniz gidin heyecanla gezeceğiniz yerlerden. Tüm dünya onu peribacalı çehresiyle ve otantik dokusuyla tanıyor olsa da bilinen bilinmeyen daha birçok en’i var. Kapadokya için memleketin en kapsamlı kültür rotası mı yoksa en keşfedilesi, en gizemli coğrafyası mı desek bilemedik. Ama bildiğimiz ‘en’leri neler, neden bu kadar ‘en’ler sizlere de anlatmak istedik. {search:kapadokya-otelleri,Kapadokya Otelleri}
{facility:0}Kapadokya’da sayısı bilinen 36 yeraltı şehri var. Ama henüz keşfedilmemiş başka yerler olduğuna da kesin gözüyle bakılıyor. Nevşehir – Niğde kara yolu üzerindeki Derinkuyu Yeraltı Şehri ise bulunmuş olanların en büyüğü ve yer altına kazılmış koca bir plaza gibi, tam 8 katlı! 1963’de tesadüfen bulunan bu koca şehrin yer altındaki derinliği ortalama 50 metre. Ama bir de ziyarete açık olmayan alt katlar var ki onları da saydığımızda tahmini derinliği 85 metreyi buluyor. Bilimsel tahminler burada aynı anda elli bin insanın hiç dışarıya çıkmadan uzun süre yaşayabileceği yönünde… Fantastik kurgular ise yapım ve inşa aşamasını tamamen uzaylılarla ilişkilendirmekte. Teknik üniversitelerin olmadığı bir çağda her ayrıntısı ince ince düşünülerek inşa edilmiş bu mühendislik harikası şehri mutlaka görmelisiniz. Ama önceden söyleyelim ki insanlar burada yaşarken klostrofobi diye bir şey yokmuş, muhtemelen sonradan çıkmış. Sizde varsa derinlere inmeyin, fenalık basabilir! Nevşehir'in yeraltı şehirleri hakkında daha detaylı bilgi isterseniz, Gizemlerle Dolu Nevşehir Yeraltı Şehirleri yazımızı okuyabilirsiniz.
{ad:0}Fotoğraf: soylentidergi.com
Bu müze sadece memleketin değil, dünyanın da en ilginç müzelerinden biri. 1979 yılında Avanoslu çömlek sanatçısı Galip Körükçü, namı diğer Chez Galip’in kurduğu müzenin hikayesi ise yarım kalan bir aşkla başlamış. Sanatçının kalbini çalan turist Fransız kadın tatil bitip de ülkesine dönerken sevgilisinin eline hatıra olarak bir tutam saçını kesip bırakmış. ‘Beni unutma’ manasını taşıyan bu ilk saç tutamının devamını ise atölyeyi ziyaret ettiklerinde hikayeyi öğrenen kadınlar getirmiş. Gel zaman git zaman müzeyi müze yapan kadın saçlarının toplamı 16.000’i aşmış. 500 metrekarelik kocaman bir mağarada bulunan müze 1998’in Guinness Rekorlar Kitabı’na da adını yazdırmış. Üzülerek söyleyelim erkek gezginlerin bu müzeye saçlarını bırakma gibi bir şansı yok, sergilenen eserler sadece kadınlara ait. Duvarlardan sallanan saçlar arasında ünlülere ait olanlar, tel no, isim ve vesikalık iliştirenler de var. Bu yüzden içeride fotoğraf çekemiyorsunuz. Çanak çömlek gibi süs eşyaları da alabileceğiniz müzeyi her gün 8:30 -19:30 saatleri arasında gezebiliyor, girerken çok cüzi bir ücret ödüyorsunuz.
Eminiz ki herkesin bir yere not etmese de gönlünden geçen bir ‘ölmeden önce yapılacaklar listesi’ vardır. İşte Kapadokya’nın semalarından balonla yeryüzüne bakmak da bu listeye dahil edildiğinde hiç pişman olmayacağınız maddelerden. Güneşin nazlı nazlı doğuşu, peribacalarının renkten renge girişi, vadilerin güzelliği ve nicesi… Kapadokya’da balona binmek istiyorsanız henüz horozlar ötmeden uyanmak gerekiyor. Bölgedeki tur şirketlerinin bu aktivite için otel transferleri ve özel ikramlar da dahil belirledikleri fiyatlar ise kişi başı 80 – 100 Euro arasında değişkenlik gösteriyor.
Hangisi daha özel deseniz ikisinin de yeri ayrı. Göreme Açık Hava Müzesi M.S. 4. yüzyılda ilk Hristiyanlarca kurulan bir ilim- bilim merkezi. Kayseri Piskoposu St. Basil’in bölgeye gelerek inancını yaymaya çalışmasıyla başlayan bu ilim hareketi 13. yüzyıla kadar tam gaz sürmüş. Kayalara oyularak yapılmış onlarca ibadethane, manastır ve kiliseyi hem hayranlık hem de şaşkınlıkla gezeceğiniz bu devasa alan 1985’de UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne adını yazdırmış. Göreme Açık Hava Müzesi’ni yazın 08:00 – 19:00, kışın ise 08:00 – 17:00 saatleri arasında gezebiliyorsunuz.
Aksaray sınırlarındaki Ihlara Vadisi ise yer yer 120 metreyi bulan derinliği ve 14 km uzunluğuyla dünyanın en büyük kanyonlarından biri. Ama bu kanyonu çekici yapan sadece büyüleyici coğrafyası değil, M.S. 4. yüzyıl itibariyle buraya gelen ilk Hristiyanların kayalara oyarak yaptığı kiliseleri. Vadideki toplam 105 kiliseden sadece 14’ünü görebilseniz ve bunun için 397 basamak inip çıksanız da her bir kilisenin bambaşka serüvenlere açıldığını bilmenizi isteriz.
Ihlara Vadisi’ni de yaz döneminde 08:30 - 19:00, kış döneminde ise 09:30 – 17:30 saatleri arasında gezebiliyor, ücretsiz giriş için her iki rotada da Müzekartınızı kullanabiliyorsunuz.
Kapadokya vadilerinin tek özelliği peribacalarıyla dolu olmaları değil; bazıları nereye çıktığı bilinmeyen derin mağaralarla, bazıları da güneşin geçerken renklerini bıraktığı kayalarıyla tanınıp biliniyor. Tam anlamlı bir keşif ya da biraz heyecan yaşamak için tur şirketleri bu vadilerde safariler düzenleniyor. İsterseniz at sırtında, bisikletle ya da ATV – Jeep ile sürüş keyfi yaparak serüven yaşayabiliyor; isterseniz yanınızda sevdiceğiniz, çantanızda şarap bir gün batımı romantizmi yapabiliyorsunuz. Zaten vadilerin isimleri de atmosferini yansıttığından gidince ne yaşatacağını hemen anlıyorsunuz. Aşk Vadisi evlilik teklifi için, Devrent Hayal Vadisi hayal kurmak için, Kızılçukur Vadisi ise güneşin renklerini görmek için ideal. Ama önerimiz her vadiyi gezip görmeniz.
Avanos’un çanak çömleği Kapadokya’nın da sanatçı kimliği. Babadan oğula geçen bu çok eski zanaatın temellerinin Hititler döneminde atıldığı, zaman geçip geleneksel bir sanata dönüşünce de bu işi bilmeyene kız verilmediği söyleniyor. Mesele elbette bekar kalıp kalmamak değil, çömlek yapmak, daha doğrusu yapmayı denemek inanılmaz iyi hissettiren bir terapi. Avanos’ta hem kendi üretimlerini yapıp satan hem de meraklısına bu işi çark başında deneme imkanı sunan birçok atölye var. Yani kendi hediyeliğinizi kendiniz yapabilirsiniz.
Peribacaları diyarı Kapadokya’da hemen hemen her otel doğal dokuya uygun yapılmış. Yüzyıllık bir taş konakta ya da mağaradan bir odada uyanmak, pencereyi açınca gökyüzündeki balonlarla ya da peribacalarıyla bakışmak her konaklama için olağan bir durum değil. Kapadokya’ya sadece bu deneyimi yaşamak için dünyanın bir ucundan kalkıp gelen çok insan var. Neden biri de siz olmayasınız? "Peki, hangi otel hangi zevke hitap ediyor?" dediğinizi duyar gibiyiz, bu soruya cevap olarak otel seçeneklerini listelediğimiz Kapadokya otelleri sayfasına göz atabilirsiniz.