İnsan yerleşiminin Paleolitik Çağ’a dek uzandığı tahmin edilen Kapadokya, bir dönem Roma İmparatorluğu’nun baskısından kaçan Hristiyanlar için korunaklı bir yurt, güvenli bir sığınak görevi görmüş. Tarih ile doğanın kesiştiği bir nokta olan Kapadokya’da coğrafi gelişmeler sonucunda peribacaları oluşmuş, insanoğlunun tarihsel süreçleri ise o peribacalarının içlerine ev, manastır ve kilise oyulmasını, bu yapıların fresklerle süslenmesini sağlamış. Kapadokya, keşfetmekle bitmeyecek bir vaha gibi adeta… Ancak bu konuda size yardımcı olabilecek bir kitap ve bir film tavsiyemiz olabilir!
{ad:0} {product:4} Bir Kitap: Kapadokya ÖyküleriÇağlar öncesine uzanan bir tarih söz konusuysa, kaçınılmaz bir öykü geleneği de söz konusudur. Çünkü toplumlar, hikâyeleri ve söylenceleri ölçüsünde varlıklarını sürdürmüş; sonraki nesillere aktarılabilecek pek çok bilgi ve anlatı da bu halk gelenekleri aracılığıyla iletilmiştir. İsrafil Baran, özenli üslubu ve derli toplu çalışması "Kapadokya Öyküleri" ile güneyinde Toros Dağları’nın, batısında Aksaray’ın, doğusunda Malatya ve kuzeyinde Karadeniz kıyılarının gözlendiği bir coğrafyanın kuşaklarca yaşanılagelmiş tarihi olaylarını farklı kültürlerin mozaiği oluşturan zenginlikleriyle örtüştürerek; Kapadokya’nın dilden dile aktarılan efsaneleriyle buluşturuyor. Bir Film: Kış Uykusu
Kapadokya ve sinema denilince akla ilk gelen filmlerden birisi, şüphesiz uluslararası arenadaki başarısıyla göğsümüzü kabartan "Kış Uykusu"dur. Yılmaz Güney’in yönettiği "Yol" filminin ardından Altın Palmiye kazanan ikinci Türk filmi olan "Kış Uykusu" Nuri Bilge Ceylan’ın filmografisindeki yedinci uzun metraj film. Anton Çehov’un "Karım" ve "İyi İnsanlar" isimli öykülerine de dayanan bölümlere sahip olan "Kış Uykusu" filminin başrollerinde Haluk Bilginer, Demet Akbağ, Melisa Sözen, Ayberk Pekcan, Nejat İşler, Serhat Kılıç ve Tamer Levent yer alıyor.
2014 yılında ilk gösterimini Cannes’da yapan filmde emekli bir oyuncu olan Aydın karakterinin babasından kalan mülkü idare etmek için genç karısı Nihal ve kız kardeşi Necla ile birlikte Kapadokya’daki otele yerleşmesiyle gelişen durumlar anlatılıyor. Film tembel entelektüalitenin üst sınıf, alt sınıf ve gözlemcilerle çatışmasını eksenine alırken; biz seyircilere ise nefis bir Kapadokya havası sunuyor.