"Bir dakika! Kampçılık daha zor değil miydi? Oysa karavan ile lükslerimiz artıyor, daha rahat tatil yapmıyor muyduk?" O işin hiç de öyle olmadığını baştan söyleyeyim. Ben de sizin gibi karavancılığın, çok da bir alışma süreci yaşamadan doğrudan yaşam konforumu artıracağını düşünüyordum lakin olaylar bu şekilde gerçekleşmedi. Karavan hayatının eğlenceli yanlarının tadına vardığımız gibi zorluklarını da bir hayli tecrübe ettik. Deniz ve ben iki yılı aşkındır karavan hayatının bir parçasıyız. Tamam, kabul ediyorum ki çilesini daha çok Deniz çekiyor.
{ad:0}Lafı çok uzatmadan karavan hayatımızda karşılaştığımız ve fark ettiğimiz zorluklardan bahsetmek istiyorum. Eğer siz de bizim gibi karavancılıktan anlamayan biriyseniz (ki ikimiz de binek araçlardan bile anlamıyorduk) önerilerimiz belki size kolaylık sağlar.
Aracımızı teslim aldığımızda karavanın durumu içler acısıydı. 97 model bir Iveco Panelvan kullanıyoruz. Uzun süre ilgi görmemiş, paslanmaya yüz tutmuş ve güneş altında kalmıştı. Bunun yanında ne benim ne de eşimin sürüş deneyimi yoktu. Bu aracı, dağ yolunu kullanarak Bodrum’dan Antalya’ya getirmek durumunda kaldık.
Şu an baktığımızda gerçekten tehlikeli bir girişim olduğunu anlıyoruz. Çünkü motokaravan kullanmak binek aracına göre biraz daha farklı. Bir kere içinde dikiz aynası yok, arka görüşü sağ ve sol ayna ile halletmemiz lazımdı. İlk başlarda gözlerimiz dikiz aynasını aradı ve bulamayınca afalladık ama sonradan alıştık.
Bu tip araçların motorları ve bu motorların kullanım devirleri de binek araçlara göre farklı oluyor. Yeni kullanmaya başladığımızda motokaravanın kuvvetinden dolayı biraz daha yüksek vitesle daha yüksek hızlara çıkabiliyorduk fakat bunun yanlış olduğunu deneyimli bir arkadaş sayesinde sonradan öğrendik. Tüm bu bilgisizlikler ışığında su kaynatmadan aracı Antalya’ya getirmeyi başarmıştık.
Şehirlerarası yollar bir nebze daha basit ama insan şehre vardığı zaman bu tip aletleri kullanmanın zorluğunu daha iyi anlıyor. Kalabalık şehir trafiğinde, uzun ve geniş araçla hareket etmek biraz deneyim ve her an dikkat istiyor. Deneyimimiz çok eksik olmasına rağmen dikkat yüksek seviyelerde seyrettiği için ciddi bir sorun yaşamadık. Sadece genişliğini hesap edemeyip sağa sola hafif sürttük, o kadar!
SONUÇ: Eğer bu tip araçlar kullanmak istiyorsan biraz deneyiminin olması sana kolaylık sağlar. Yeterli deneyim yoksa da dikkat kanallarını hep açık tutmalısın.
Karavan hayatına başladığımızda ilk yaşadığımız problemlerden biri de bu sabitleme konusuydu. Aracımıza bakım yapmak ve yenilemek biraz zaman aldı. Neye ihtiyacı olduğunu kullanarak gördük. E biraz ilgi ve sevgi de istiyormuş.
İlk uçan parçamız aynamızın altındaki çekmeceydi. Daha sonra bütün dolapların açılabileceğini ve her şeyi etrafa saçabildiğini anladık. İnanın, etrafın zeytinyağına bulanması hiç hoş değil! Hemen açılan kapılara ve çekmecelere çözüm bulduk. Çekmeceyi üstünden vidaladık. Sonra Deniz, daha iyi bir çözüm olarak çekmece kilidi takmayı denedi ama fakat başarılı olduğunu söylemem. Haliyle vidaları kullanmaya devam ettik. Daha sonra iç tasarımını değiştirirken o kısmı komple iptal ettik. Dolaplar için ise birbirlerini tutan plastik parçalar koyarak açılmalarının önüne geçtik. Gerçekten çok kaotik bir ortam vardı. Aracı azıcık savurtan bir dönüşte bile arkada resmen savaş kopuyordu.
SONUÇ: Yola çıkmadan önce deneme sürüşleri yapın. Unutmayın, dönüşlerde hareket eden objelerin ve mobilyaların sabitlenmesi hayati bir durum. Bütün mobilya aksamını kontrolden geçirip gevşeyen kısımların hepsini sıkıştırın. Aksi halde çıkan gıcır gıcır sesler sizi sinir edebilir. Ayrıca yerinden ayrılıp daha büyük sorunlara sebep olabilir.
Bizim için en büyük problem bu konuydu sanırım. Sanayi siteleri çok ilginç yerler, içindeki ustalar ise daha da ilginç. Biraz yabancılara benzememizden de kaynaklı sanırım, insanı dolandırmak için birçoğu fırsat kolluyor. Özellikle işlerden yeterince anlamadığınızı hissettikleri zaman onlara abone oluyorsunuz resmen.
Aracımız eski olduğu için birçok ustayla çalışmayı denedik ama birçoğundan memnun kalmadık. Bunun temel sebebi ustanın sadece gösterdiğimiz yeri tamir etmesi ve onu da düzgün tamir etmemesi. Sözde tamir edilen kısımlar için sanayiye kaç kere gitmek zorunda kaldık sormayın. Sonunda anladık ki bu arkadaşlar bizi minik minik dolandırıyor ve bu işten büyük keyif alıyorlar. Ayrıca bu keyif alan arkadaşlar genelde genç yaşlardaydı.
Zaman içinde anladık ki aracınızı tamir edecek usta, aracınızdan en az 20 yaş büyük olmalı! Çünkü genç ustalar olaya her zaman hakim olamıyorlar ve deneyimsiz olmalarına rağmen "yaparız abi sorun değil" diyorlar. Git gel derken küçük küçük söğüşlüyorlar. Sonuç olarak arızalı kısım da tamir olmuyor.
En sonunda 60+ bir usta bulduk. Bu abi, tek seferde bütün motor ve şanzımanı dağıtıp bütün sorunları çözdü. Ciddi bir servis ücreti aldı (aldığı ücret neredeyse diğerlerine verdiğimiz paraların toplamı kadardı) fakat bir daha motorla ilgili sorun yaşamadık.
SONUÇ: Düzgün, namuslu ve aracınızdan anlayan bir usta bulmak en önemli detaylardan biri. Bunun içinde tanıdıklardan yardım isteyin.
Piyasada, değişen ihtiyaçlara yönelik farklı karavan tipleri mevcut. Karavan almadan önce şu soruları kendine sor: Kaç kişi seyahat edecek? Tam zamanlı mı yarı zamanlı mı kullanacaksın? Tatil anlayışın nedir? Vereceğin cevaplara göre sana lazım olan karavan tipi ve tasarımı değişecek. Eğer çocuklarla karavan seyahati yapmak istiyorsan, ufak bir karavan tatilini zorlaştırabilir.
Ayrıca çekme karavanlar bazı insanlar için daha avantajlı iken, motokaravanlar bazıları için daha uygun olabilir. İkisinin arasındaki farkı basitçe açıklamak gerekirse çekme karavanlar bir arkadaşın deyimiyle "yerinde ağırdır" yani gündelik seyahatler için pek uygun değiller. Eğer park ettiğin yerde bir hafta veya daha uzun süre kalmak istiyorsan çekme karavan tercih edebilirsin. Peki, bu neden zor olsun? Bunun temel sebebi, çekme karavanın bir römork gibi hareket etmesi ve bu tip aletlerin kullanımının ve park etmesinin uzmanlık istemesi. Motokaravanlara göre hacmi ve imkânları daha fazla.
Bunlara karşılık motokaravan ile çok daha hareketli olabilirsin. Uygun bir aracın olduğunda gündelik yer değiştirmek çok da zor bir eylem değil. Eğer geze geze bir tatil düşünüyorsan motokaravan senin için daha uygun olabilir. Motokaravanların eksisi ise genellikle daha dar alanlar ve daha düşük imkânlar sunması. (Alan ve imkân konusunun göreceli ve değişken olduğunu da belirtmek lazım.)
SONUÇ: Çekme karavanlar aynı yerde uzun süre tatilini geçirmek isteyen aileler için ideal. Ufak tefek işlerin için de koca karavanı hareket ettirmeden araba ile gidip kamp alanına geri dönebilirsin. Diğer yandan motokaravanla daha sık yer değiştirerek daha çok yer görme imkânın olabilir. Uzun lafın kısası, karavanı seçmeden önce iki tipi de deneyimlemen en uygun seçim yöntemi olacak. Bu deneyimi edinmek için bu cihazları kiralayabilir ya da yakın arkadaşlarından ödünç alabilirsin.
Adını Lucky Green Van koyduğumuz aracımız bize tesadüf eseri geldi. Yani onu seçmedik, o bizi seçti. Aslında modelinden memnunuz. Bizim gibi sık sık hareket eden gezginler için ideal. Dağ taş demeden arazi aracı gibi inip çıkıyor, o konuda canavar! Çekme karavan ve motokaravan arasındaki farktan da bahsetmek istedim çünkü etrafımızda gördüğümüz kafa karışıklıklarından biri de buydu.
Karavan maceralarımıza bu şekilde giriş yapmış olayım. Aklına takılan herhangi bir şeyi yorum olarak yazarsan cevaplamaktan keyif alırım. Ayrıca maceralarımızı Instagram üzerinden de (@luckygreenvanlife) takip edebilirsin.
Yollar gittikçe güzelleşir, deneyimler paylaşıldıkça değerlenir.
**Fotoğraflar: Yeşim Özbirinci