Yunan mitolojisinden hikayeleriyle ve ciğerlere bayram ettiren oksijeniyle Kazdağları ülkemizin en efsane yerlerinden. ''Ege’nin arka bahçesi'' de denilen bu cennetin gezerken en keyif veren köşelerinden biri de Adatepe Köyü
{ad:0}Cumhuriyet öncesinde Türklerle Rumların bir arada yaşadığı ve farklı kültürleri harmanladığı Adatepe Köyü, bugün restore edilmiş eski evlerin arz-ı endam ettiği bir seyir durağı. Yolunuz düşerse ya da adını ‘huzur rotası’ koyduğunuz bir Ege turuna çıkacaksanız ‘mutlaka gezin görün’ diyeceğimiz Çanakkale köylerinin en güzellerinden bu şirin köyü gelin biraz yakından tanıyalım;
İçinde oyalanarak dolaştığınızda bile her köşesini 2, bilemediniz 3 saatte keşfedip bitirebileceğiniz Adatepe, Kazdağları’ın en güzel köylerinden biri. Denize yaklaşık 4 km mesafede bulunan köy SİT alanı olduğu için izinsiz ev yapmak, hatta çivi çakmak bile yasak. Bu yüzden sokaklarında yürürken göreceğiniz sayısı 400’ü bulan evlerin hepsi sonradan restore edilmiş eski Rum ve Osmanlı evleri. Ama içinde oturanları köyün eski sakinleri sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Tıpkı İzmir’deki Doğanbey Köyü’nde olduğu gibi burada yaşayanlar da sanatçı, yazar, akademisyen kimlikli insanlar. Köyün merkezindeki 600 yaşındaki çınar ağacı, ağzı dili olsa da bir konuşsa kim bilir neler anlatacak. Savaşı mı, huzurla bir arada yaşamayı mı yoksa tam unutulmuşken bu sanatçı insanlarca kurtarılışını mı?
Kazdağları’nın en batı tarafında, Edremit Körfezi’nin maviliğini tepeden izleyen bir konumda bulunan Adatepe Köyü’nde ilk yerleşim Selçuklu zamanında başlamış. Osmanlı döneminde ise Rumlarla Türklerin bir arada yaşadığı mütevazi bir Ege köyü iken, Rum nüfusunun tümü mübadeleyle Midilli ve Girit’e yollanmış. Rumların gidişiyle köyün aşağı kısmındaki taş evler boş kalırken, yukarı tarafındaki Osmanlı konaklarında yaşam kısa bir süreliğine devam etmiş. Ticari gelişimin sahil kesimini kapsamasıyla gittikçe boşalıp yalnızlaşan köy 1950’lerde tamamen terk edilip izbe evlerin olduğu hayalet bir köye dönüşmüş.
Adatepe’nin şimdiki vizyonunun başlangıcı ise 1989’larda resmi olarak SİT alanına dönüştüğü yıllarda gerçekleşmiş. Köyün günümüz sakinlerini oluşturan okumuş-yazmış ve yaşadıkları büyük şehirlerden sıkılıp kaçmış entelektüel insanları sihirli dokunuşlarla köyü yeniden yaratmış. Eski evlerin hepsini aslına uygun olarak tekrar yapılandıran köy sakinleri, bu iş için gereken tüm maddiyatı da kendi ceplerinden karşılamış.
Gezdiğiniz yer bir köyse ya da adında mutlaka bir köy kelimesi geçiyorsa akla hemen satılan ve yenilen her şeyin organik olduğu geliyor. Adatepe’nin en meşhur ve en organik ürünü de zeytinyağı. Köyü ziyaret ettiğinizde;
Köyün çocuklarını, pazara inen, zeytin toplamaya giden köylüleri izleyin; kahvesinde tavşan kanı bir çay için. Büyük şehirlerin kaosundan uzak bu manzaranın kalbinizin ritmini nasıl da değiştirdiğini hissedip huzura erin.
Gerçi köy kaybolacağınız kadar büyük değil ama sokakları aheste aheste turlamaya, hatta dönüp bir tur daha atmaya değer. Neler mi göreceksiniz? Rumların taş evleri, Osmanlıların konakları ve nostaljik bir atmosfer!
Adatepe gezilecek yerler arasında özel bir önem arz ediyor Taş Mektep. Hikayesi ise şöyle; 1947 ile 1985 yılları arasında çocukların gidip geldiği bir okul olan Taş Mektep 1985’de öğrencisi az diye kapatılmış. 90’ların başında köyü keşfeden ve evleri de birer birer yenileyen yeni sakinler ise bu duruma kayıtsız kalamamış. Binayı valilikten kiralayarak onarmış ve sanat, felsefe edebiyatın konuşulup tartışıldığı bir düşünce merkezine dönüştürmüş. Burası özel mülk olduğu için gezilemiyor ama Adatepe’ye yazın gidiyorsanız sadece bu mevsimde faaliyete açılan merkeze de uğramanızı öneririz.
Köyde konaklayacaksanız kaldığınız süre zarfında sabah insanı olmanız ve erkenden orman yollarına koyulmanız, fiziken ve zihnen rahatlamanız için en güzel terapi. Yolu biraz uzatacağız ama madem mevsim yaz ve madem bu kadar yürüdünüz (yaklaşık 4 km) Mıhlı Şelalesi’nin buz gibi suyuna atlamadan da dönmeyin.
Selvilerle kaplı köy mezarlığının paralelinden yürüyerek Zeus Altarı’nın olduğu tepeye tırmanın. Buraya köyün en tepe noktası da denilebilir. Troya Antik Kenti’ni ve Zeus Altarı’nı keşfeden arkeolog Schliemann’a göre burası İlyada Destanı’nda adı geçen Gargaros Tepesi. Ve yine mitolojiye göre Tanrı Zeus Truva Savaşı’nı burada durup seyretmiş. Bu mitolojik sahnelerin hayaliyle antik çağlara ışınlanırken bir yandan da manzaraya kilitlenin. Karşınızda tüm ihtişamıyla boylu boyunca uzanan bir Ege Denizi belirecek. Muhteşem körfez manzarasına Midilli ile bir sürü küçük adacık da dahil. Ayrıca sürüsüne bereket zeytinlikleri izlemek de size farklı bir huzur verecek.
Girişi ücretsiz olan bu müze köyün içinde değil, ama gitmek için yolunuzu değiştirmenize de gerek yok! Zira hemen köy yolu üzerinde, Küçükkuyu sahil yolunda. Adatepe zeytinyağının eski usul yapımını ve zeytinden yağa dönüşüm aşamalarını merak ediyorsanız; preslerin, küplerin ve nice materyalin olduğu iki katlı bu taş müzeyi es geçmeyin. Dilerseniz müze içindeki satış mağazasından zeytinyağı ve zeytin ürünleri de alabilirsiniz.
Yeşilyurt Köyü’nün hikayesi de tıpkı Adatepe gibi. Burası da mübadeleyle boşalmış ve sonra şehirden gelen sakinlerinin entelektüel dokunuşlarıyla yenilenmiş eski bir Rum köyü. Bir de burayı görün ve kalitesi yüksek oksijenini de yüklenip öyle dönün. Yol üzerinde Küçükkuyu kamp alanları da var, isterseniz burayı da keşfedin.
Adatepe’den ortalama hızda bir sürüşle taş çatlasa 40 dakikada gidebileceğiniz 30 km mesafedeki Assos’da, gidin görün diyeceğimiz yakın rotalardan. Eğer bir yaz gezginiyseniz burada denize de girebilirsiniz. Ayrıca gitmişken Athena Tapınağı’nda bir gün batımı izlemenizi de öneririz.
Adatepe nerede sorusuna vereceğimiz ilk yanıt ‘çam ağaçlarıyla bezeli bir cennette’ olurdu elbet! Gerçekten de cennet gibi bir Kuzey Ege rotasının uğranmazsa olmazlarından küçücük bir köy Adatepe. Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Küçükkuyu beldesi Adatepe’ye çok yakın. Yine bu rotanın en popüler köylerinden olan Yeşilyurt Köyü ise Adatepe’ye sadece 5 km mesafede.
Özel aracınızla geliyorsanız köyde merkez dahil birçok yere aracınızı kolayca park edebileceğinizi belirterek başlayalım söze. Yola İstanbul’dan çıkacaksanız geleceğiniz mesafe ortalama 400 km ve isterseniz Tekirdağ yönünden, isterseniz Osmangazi Köprüsü’nü kullanarak ulaşabiliyorsunuz. Eğer uçakla gelecekseniz Balıkesir Koca Seyit Havalimanı veya Çanakkale Havalimanı’nı kullanabilirsiniz. Eğer otobüsle geliyorsanız ilk önce Küçükkuyu’ya ulaşmanız gerekiyor ki Küçükkuyu Adatepe arası da zaten 3 km. Çanakkale’nin merkezi ile Adatepe Köyü arası ise yaklaşık 95 km.
22 odalı taş bir konakta hizmet veren İda Taş Konak Adatepe’ye çok yakın olan Yeşilyurt Köyü’nde konumlanıyor. Eğer yazın geliyorsanız açık yüzme havuzundan da yararlanabiliyorsunuz. Tesisin içinde donanımlı bir SPA merkezi de var.
{product:20035}
Adını bahçesindeki iki asırlık hünnap ağaçlarından alan Hünnaphan Otel köyün yukarı tarafında konumlanan ve 18. Yüzyılda yapılmış eski bir Osmanlı konağı. Yaz – kış konaklamak için uygun olan otel farklı konseptte 3 ayrı binadan oluşuyor.
{product:346}
İki ayrı taş evden oluşan Adatepe Butik Otel & Restaurant yemyeşil bahçesi ve yöreye özel yemekleriyle Adatepe konaklama alternatifleri arasında önereceğimiz adreslerden!
{product:21253}
Adatepe nerede kalınır sorusuna en alternatifli cevapları Neredekal.com’dan Adatepe Otelleri’ni aratarak ulaşabilirsiniz.
{search:adatepe-otelleri,Adatepe Otelleri}