{ad:0} Kapadokya’nın olmazsa olmazları arasında balonla gezinti var. Peri bacalarını ziyaret etmenin, bu büyülü coğrafyayı beynimize nakşedebilmenin belki de en kolay yolu bu. Böyle bir deneyim için gün doğumundan önce yola çıkmak gerekiyor. Onlarca balon günün ilk ışıklarını gökyüzünde selamlıyor ve ortaya gerçek üstü görüntüler çıkıyor.
Fotoğrafçı arkadaşlarımla birlikte yaptığım son Kapadokya ziyaretinde Kayseri’nin Hürmetçi Köyü’ndeki yılkı atları da görüntüleme fırsatı bulduk. Kapadokya’nın adının ‘Güzel Atlar Ülkesi’ anlamına gelen Katpatuka’dan geldiğini düşünürsek, bölgedeki yılkı atların varlığı insanı şaşırtmıyor. Erciyes Dağı eteklerinde, Hürmetçi Köyü’nde sürü halinde yaşayan yılkı atlarını evcilleştirip, satarak geçimini sağlayan insanlar var. Bölgede yaşayan atlar, birçok fotoğraf ve film meraklısının ilgisini çekiyor.
Bölgede, özellikle eşsiz görüntüleri yakalamak isteyen fotoğrafçılar için mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de Sultan Sazlığı. Hem tatlı hem de tuzlu su ekosistemini bir arada bulunduran bu milli park, zengin faunasıyla turistlerin de ilgisini çekiyor. Özellikle kuş gözlemcilerinin mekanı olan Sultan Sazlığı, bölge ekonomisi için de ayrı öneme sahip. Bölgedeki yerleşim alanlarında hayvancılık, tarım ve saz kesimi yapılıyor. Ne var ki, ekmek aslanın midesinde; saz kesimi yapan ve yaşı 60’a gelmiş Sahre Taşlı’yla tanışıp, günde 75 TL’ye 300 kamış bağı sardığını öğrenip, onun fotoğrafını çektiğim o kısa kaybettiği zamanı için endişelendiğini görünce insanın içi sızlıyor.
Bölgede doğru tarım ve hayvancılık dışında giderek artan işsizliğe karşı yeni istihdam alanları yaratmak da önemli. 2-3 günlük gezimde gözlediğim bir diğer cevher de, bataklıklarda yaşayan ve sayıları binlerce olan mandalar. Dünyada besleyici özelliğiyle manda sütü, mozzarella ve ricotta gibi İtalyan peynirlerinin hammadesi olarak kullanılıyor. Bizde sadece kaymak ve yoğurt yapılan bu değerli sütün çok fazla kullanım alanı var. Bu da bölgedenin zengin yemek kültürüne farklı tatlar katacaktır.
Kayseri’nin yöresel yemeklerinden tadıp da kilo almadan dönmeyen yoktur ama bu yöresel yemekleri keşfe çıkmanın tadı bir başkadır. Mantının, pastırmanın memleketinde köylere yapılan yolculuklar, doğanın sunduğu nimetleri de yakından tanıma fırsatı sağlar. Kapuzbaşı Şelaleleri’yle meşhur olan Yahyalı ilçesinin elmasını yerinde yemenin keyfi bir başkadır. Tıpkı bunun gibi sofralarımızın baştacı balı, Develi’deki arıcıların kovanlarından tatmanın keyfine doyum olmaz. Bölgenin sahip olduğu endemik flora çeşitliliği balın değerini daha da arttırır. Sadece bahar ve yaz aylarında değil, Erciyes’in kayak turizmi de Kayseri ve yöresinin kış aylarındaki ziyaretçi sayısını arttıran önemli bir faktör. Her ne kadar son dönemlerde turizmde kriz söz konusuysa da, krizler aynı zamanda kendi içlerinde de bir fırsat taşır. Hızlı modernleşmeyle birlikte ulaşım ve iletişimdeki önü alınamaz gelişmelerin çevreye, doğaya ve canlılara verdiği ağır hasar günümüz sorunları arasında yer alıyor. Örneğin barajlarla değişen iklim koşullarının, havada oluşan nem ve partiküllerin Kapadokya gibi milyonlarca yılda oluşan tüf dokusunu çözdüğü ve görkemli peri bacalarına hızla hasar verdiği gözleniyor. Bu nedenle bölgedeki turizmcilerin geçmişte yaşanmış olaylara ilişkin daha dikkatli olmaları, denetim sistemlerinin sağlıklı çalışıp doğal ve tarihi zenginliğe zarar verecek girişimlere engel olunması gerekiyor.