Ülkemizin en büyük yüzölçümüne sahip şehri olan Konya aslında bir ova. Bu yüzden de şehrin merkezini gezerken eğimli caddelere ve sokaklara yok denecek kadar az rastlıyorsunuz. Kışları soğuk ve karlı, yazları ise sıcak ve kurak geçen şehrin en klimalı, en yeşil yerleri ise yaylalar. Yakın zamanda kente gidecekseniz Konya gezilecek yerler rotası oluştururken Konya yaylalarına çıkmak için de zaman ayırabilirsiniz. Hem sundukları doğa hem de muhteşem manzaralarıyla sanki Karadenizliymiş gibi davranan Konya yaylalarıyla tanışmaya ne dersiniz?
{facility:0}{search:konya-otelleri,Konya Otelleri}
Konya’nın Ahırlı ilçesine 12 kilometre mesafedeki Bartlı Yaylası, Toros Dağları’nın eteklerinde ve dar bir vadi içindeki konumuyla gizli bir cennet görünümünde. Alüvyon topraklarının doldurduğu vadide sanki yemyeşil bir halıyla örtülüymüş gibi duran yayla yazın ayrı kışın ayrı güzel. Dağ yoluna girer girmez kekik kokusu duyacağınız Bartlı Yaylası’nı yakın çevrede oturanlar dışında henüz pek kimse bilmiyor. Ama bazı tarihi kaynaklar Romalılar döneminde burada madencilik yapıldığını, Selçuklu ve Osmanlılar döneminde de orduya at yetiştirildiğini doğruluyor. Yaklaşık 180 evin olduğu yayla mayıs ayının ilk haftasından itibaren yakın köylerden göç almaya başlıyor. Bartlı Yaylası’nın tam orta yerinden akan Güngörmez Çayı, dereyi çevreleyen söğüt – kavak ağaçları ve yeşil dokusunu renklendiren sarı çiğdemleriyle yazın bir masal ülkesine dönüşüyor. Keçilerini otlatan çobanlar ve keşfe çıkmış yürüyüşçülerle sık sık karşılaşacağınız Bartlı Yaylası’nın gizli bir şifası olduğu da söyleniyor. Denilen o ki yaylanın tertemiz su kaynakları içildiğinde böbrek taşlarına ve şeker hastalığına, bol oksijeni de astım ve kalp hastalıklarına iyi geliyor. Buranın havasının uykusuzluk çekenleri bol bol uyuttuğuna dair söylentiler de var. Yaylada her yıl yaz aylarında düzenlenen Köpük Helva Yayla Şenlikleri de hem eğlenceleri hem de nefis lezzetleriyle katılmaya değer! Bartlı Yaylası’nda kışın kayak da yapabiliyorsunuz.
Bartlı Yaylası’na ulaşım oldukça kolay. Özel aracınızla gidiyorsanız Konya - Manavgat yolu üzerinden gidebilirsiniz. Toplu taşımayı tercih ederseniz 12-A, 88-A, 84-B no’lu otobüsler Bartlı Yaylası yakınlarından geçiyor.
{ad:0}Adını bahar aylarında yüzeyini boylu boyunca kaplayan sarı çiğdemlerden alan Sarıot Yaylası’na ‘Sarot Yaylası’ da deniyor. Yayla Bozkır ilçesine 30 kilometre yakınlıkta ve deniz seviyesinden 1.710 metre yükseklikte.
Sarıot Yaylası’nda bahar ve kış yağışlarıyla dolup yazın kuruyan 100 hektarlık bir göl var. Eğer gölün gerçekten de göl haline denk gelirseniz çevresi yüksek tepelerle çevrili bu seyri izlemeye doyum olmuyor. Böyle zamanlarda gölün derinliği de 2 metreye kadar ulaşabiliyor. Yayladaki tek su kaynağı da bu göl değil; gölü besleyen naif derelerle ve derelerin kıyısında da Romalılardan kalma kaya mezarlarla da karşılaşıyorsunuz. Yine göl kıyısında konumlanan ve içinde insan kabartmaları ile Grekçe yazılar bulunan Kapıliçi Mağarası da yaylanın en ilgi çeken yerlerinden. Fakat define avcılarının gerek mezarlar gerekse mağaranın içinde yaptıkları tahribatı görünce de üzülüyorsunuz. Ayrıca göl çevresindeki patikalardan vadi içindeki diğer göllerden Sülüklügöl ve Dipsiz Göl’e de ulaşabiliyorsunuz. Bu yürüyüşlerin sonunda göreceğiniz manzaralar kadar, manzaralara giden yollar da güzel. Fakat tedbirli olup bir bilenle gitmekte fayda var, yollar karışık olduğu için kaybolma riski olabiliyor.
Sarıot Yaylası bahar aylarında yörük obaları ve kentten gelen yaylacılarla şenleniyor. Yörük obalarının misafirleri sevdiğini ve nefis ikramlarla ağırladığını da ayrıca belirtmiş olalım. İsterseniz çadırınızı kurup ya da karavanınızı park edip yaylanın tadını çıkarabilir, ya da en azından bir piknik yaparak bu güzellikle tanışabilirsiniz.
{search:konya-apartlari,Konya Apartları}
Yaylaya gitmek için önce Bozkır ilçesine gelmeniz, sonrasında da ilçeden kalkan dolmuşlara aktarma yapmanız gerekiyor. Konya’nın merkezinden Bozkır’a gelmek için eski garajdan her yarım saatte bir kalkan minibüslere binebilirsiniz.
Konya Yalıhüyük’te konumlanan Gölcük Yaylası, Bozkır – Antalya yönünde ve Toros Dağları’nın eteğinde bir yayla. Endemik bitki türleri, her ağaçtan farklı vokal yapan kuş sürüleri ve buz gibi kaynak sularıyla bu yayla birçok gezgine ‘keşke burada yaşasam’ dedirtecek kadar albenili. Çam ve kekik kokularıyla baş döndüren bir atmosfer ve bol oksijen bulacağınız yaylada mataralarınızı Çıracı su kaynağından doldurabilirsiniz. Gölcük Yaylası’nda antik dönemlerden kalma birçok lahit olmasına rağmen, buralar da tüm tarihi alanlarda olduğu gibi define avcılarının tahribatına uğramış. Günübirlik geliyorsanız Suğla Gölü manzarasına nazır bir ağaç altında piknik yapmadan gitmeyin deriz. Ama yayla ruhunu daha iyi anlamak için planlı gelecekseniz her temmuz ayında tekrarlanan ‘Gurbetten Sılaya’ şenliklerine de mutlaka katılmanızı öneririz.
Gölcük Yaylası’nın yolları Konya Belediyesi tarafından yakın zamanda asfaltlanmış. Her mevsim her tip araçla rahatlıkla ulaşabiliyorsunuz. Gidiş için Bozkır- Antalya yolunu takip etmeniz gerekiyor.
Konya – Antalya sınırında konumlanan Geyik Dağları, Toros Dağları’nın da en yüksek zirvelerinden. Bu dağların eteğinde ve deniz seviyesinden 2.350 metre yükseklikte bulunan Eğrigöl Krater Gölü ise yaklaşık 6 kilometre uzunluğuyla bölgenin en uzun gölü. Bahsettiğimiz yayla da işte tam burası. Halk arasında Söbüçimen Yaylası da denilen bu yaylada yazın yörükler çadır kurup hayvanlarını otlatıyorlar. Yaz dediysek bölgede yaz geç başlıyor ve metrelerce yağan karı mayıs ayı bile eritemiyor. El değmemiş doğası ve endemik bitki örtüsüyle her mevsimi portre tadında yaşatan yayla kamp yapmak ve doğayı fotoğraflamak için de çok uygun bir rota. Kışın kayak, baharda uzun yürüyüşler ve maceradan hoşlanıyorsanız tırmanma, dağ bisikleti aktiviteleriyle yayla gezinizi renklendirebiliyorsunuz. Eğrigöl bu kadar yüksekte olmasına rağmen kerevit balığı ve kırmızı alabalık açısından ülkemizin en bereketli göllerinden. Kamp yaparken oltanızı sallayabilir kendi ziyafetinizi kendiniz hazırlayabilirsiniz. Yaylada bahar ayları her ne kadar tahmininizden soğuk ve karlı olsa da burada yetişen laleler, sümbüller, çiğdemler ile bir renk cümbüşü. Göl kenarına inen yılkı atları ve menderes gibi kıvrılarak akan dereler de tam fotoğraflık. Hazır Konya’da iken ve yakınlarınızda bu denli fotojenik bir yayla varken görmedim gezmedim demeyin deriz.
{search:konya-apartlari,Konya Apartları}
Eğrigöl Yaylası’nda sizi bekleyen tek konfor temiz su. Telefonların çekmediğini de ayrıca not düşelim.
Konya merkez ile Eğrigöl Yaylası arasındaki mesafe ortalama 175 km. Bu yaylaya gelmek için varmanız gereken ilk merkez ise yaylaya 45 km mesafedeki Antalya Gündoğmuş ilçesi. Yaylanın yolu asfalt fakat çok virajlı olup, ilçeden bineceğiniz dolmuşlarla da kolay ulaşabiliyorsunuz.
Konya’yı çoğu zaman tarlaların ortasında ansızın beliren ve toprağı yutup aşağı çeken dev obruklarla da tanıyıp biliyoruz. Biraz ürpertse de çokça şaşırtan bu doğa oluşumlarının olduğu Obruk Yaylası Konya Karapınar’daki Ereğli Hattı istikametinde ilerleyip Tuz Gölü’ne kadar ulaşıyor. Yaylanın deniz seviyesinden yüksekliği de aşağı yukarı 1000 metre. İçerisinde kocaman bir obruk gölü de göreceğiniz yaylanın en keyifli zamanları ise yaz ayları. Gölün olduğu yaylada bodur bitki örtüsü mevcut olup çevresinde de birbirine komşu birkaç köy var.
Yaylada temiz su dışında herhangi bir imkan bulunmuyor. Ama köyler yakın olduğu için her ihtiyacınızı da çok zorlanmadan giderebiliyorsunuz.
Obruk Yaylası’na toplu taşıma ile ulaşım imkanı yok, ancak özel aracınızla gelebiliyorsunuz.
Konya’nın merkezine en yakın yayla grubu olarak da tanımlayabileceğimiz Derbent yaylaları Pınarcık, Uzundere, Yeniköy, Esentepe, Aylıdere, Süleyman gibi farklı büyüklüklerde birçok yayladan oluşuyor. Bazı yaylalar sadece bahar – yaz aylarında aktifleşirken bazı yaylalarda da her mevsim yerleşim sürüyor.
Aladağ eteklerindeki Derbent yaylalarının deniz seviyesinden ortalama yüksekliği 2.400 metre. Büyük bir kısmı mera olarak kullanılsa da yemyeşil tabiatı, çam – kekik kokulu atmosferi ve çeşit çeşit ağaçtan oluşan ormanıyla burası bozkırın cenneti gibi. Baharda eriyen karların dereleri canlandırdığı yaylalarda yer yer tarım alanlarına da rastlıyorsunuz. Burada yetişen çilekleri tattıktan sonra da yediğiniz her çileğin lezzetini buranın mahsulüyle kıyaslıyorsunuz. Derbent yaylalarında çadır kurabilir, karavanınızla da gelebilirsiniz.
Derbent yaylaları Konya merkeze sadece yarım saat sürüş mesafesinde. Derbent ilçesine Konya merkezden kalkan halk otobüsleriyle gidebiliyorsunuz.
Konya’nın Beyşehir ilçesinde Toros Dağları’nın uzantısı olan Anamas Dağı eteklerinde konumlanan yaylalar size Karadeniz’i aratmayacak kadar yüksek ve havadar. Üstelik bu yaylalarda harika manzaralar da var. Anamas Dağı endemik bitki türleri, coşkun akan pınarları ve Beyşehir Gölü’nü izleyen yemyeşil tabiatıyla Konya’da bir vaha gibi. Dağın eteklerindeki yaylaların isimleri farklı olsa da trekking, kuş gözlemciliği, fotoğrafçılık, mağaracılık ve dağcılık aktiviteleriyle hepsi aynı imkanlara sahip. 1.400 ila 2.100 metre arasında değişen rakımlarıyla bu yaylalar kampçılar ve karavancılar için de ulaşılabilir uzak bir rota. Kontrollü ateş yakmaya izin verilen yaylalarda dere kenarlarına kurduğunuz çadırınızda doğanın seslerini dinlerken nefis bir yıldız manzarasına da şahit olabiliyorsunuz.
Yaylada temiz su dışında herhangi bir imkan bulunmuyor. Ateş yakmak için odunları temin etmek ise sorun olmuyor.
Anamas Yaylalarına ulaşım için özel araçlı olmanızı öneriyoruz. Beyşehir merkez ile yayla arasındaki mesafe ortalama 98 km olup, bu mesafeyi en az 2 saatlik bir sürüşle kat edebiliyorsunuz.
Konya gezilecek yerleri ve Osmanlı lezzetleriyle şekillenen mutfak kültürüyle oldukça zengin bir rota. Mevlana’nın anıları ve öğretileriyle dopdolu şehri keşfetmeniz için de birçok sebep var. Konya’yı trenle gidebileceğiniz bir hafta sonu tatiline dönüştürebilir, hem şehir hem de yol manzaralarıyla keyifli zamanlar geçirebilirsiniz.