Paris için hep romantizmin şehri denir. Ama 1793 yılında açılan ünlü Louvre Müzesi’yle Paris "Dünyanın Sanat Merkezi" olma unvanını da sonuna kadar hak ediyor. Şehrin orta yerinde cam piramidiyle de kendini belli eden müze 10 futbol sahası büyüklüğünde olup, salonlarında da yaklaşık 35.000 eser sergiliyor. Bu arada şunu da hatırlatalım ki müzedeki toplam eser sayısı aslında 380.000 ve sadece salonlardaki 35.000 eserden bahsediyoruz.
{facility:0}Gez gez bitmeyen, her salonunda sizi bambaşka sürprizlerle büyüleyen Louvre, dünyanın da en büyük müzesi. Hal böyle olunca müzeyi de yılda ortalama 8 milyon kişi ziyaret ediyor. Paris’e gitmeyi düşünüyor ve gitmişken de Louvre’u gezmeden gelmem diyorsanız aşağıda kapsamlı bir Louvre Müzesi Gezi Rehberi sizi bekliyor.
Müzeyi gezenler, bilet kuyruğunda bekleyenler ya da beklemeyenler; Hepsi biletinizi seyahatinizden önce internetten almanızı öneriyor. Çünkü Louvre gişeden şipşak bilet alıp hemencecik girebileceğiniz bir müze değil; Söz konusu müze bir dünya müzesi olunca, haliyle de dünyanın her yerinden ziyaretçisi oluyor. Online bilet alınca, müzenin e–bilet girişinden mailinize gelen barkodu okutup girebiliyorsunuz. Biletler ise çeşitli ve buradan alınabiliyor.
Louvre Müzesi Rehberli Tur: Louvre’un en rağbet gören eserlerini biz zaten sizin için yazdık. Ama daha detaylı bir tur ve daha detaylı bir bilgilendirme isterseniz rehberle de gezebilir, isterseniz sesli rehber seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Bu tur yaklaşık 3 saat sürüyor.
Paris Müzekart: 2 – 4 – 6 günlük kullanım seçenekleri sunan bu kartla Paris’in birçok müzesini gezebilirsiniz. Bu kartı Paris’te müze gezecek çok zamanınız varsa alın deriz, yoksa bütçenize pahalı gelebilir.
{ad:0}Louvre Müzesi’ni bilet almadan ücretsiz gezebilirsiniz.
Müze salı günleri kapalı, diğer günlerde 09:00 – 18:00 saatleri arasında gezilebiliyor. Ayrıca yılın ilk günü 1 Ocak, İşçi Bayramı 1 Mayıs, 1. Dünya Savaşı’nın sonu 11 Kasım, Noel’in kutlandığı 25 Kasım tarihlerinde de tüm gün kapatılıyor. Gezerken vakit kazanmak ve kalabalığa kalmamak istiyorsanız, yıllardır tutulan istatistiklere göre müzeyi gezmek için en uygun zamanlar hafta içinde müzenin ilk açıldığı saatlerdir. Hafta sonları ise müzenin en yoğun zamanları.
"Louvre Müzesi nerede" sorusunun cevabı oldukça basit; Paris’te tam şehir merkezinde, Sen Nehri’nin kenarında konumlanan müzeyi girişindeki cam piramitle zaten hemen fark edeceksiniz. Müzeye ulaşım ise şehrin neresinden gelirseniz gelin çok kolay;
Her eseri gördüğünüzü ve her eserin önünde 1 dakika beklediğinizi düşünürsek Louvre Müzesi için ayırmanız gereken vakit tam 35.000 dakika. Bu kadar vaktim yok diyorsanız size müzenin medarı iftiharı olan 10 eserden bahsedelim ki görmedik demeyin. Müzeyi gezmek için zaman planlaması yapıyorsanız bizim önerimiz minimum yarım gününüzü ayırmanız.
Sanat eserleri konusunda bir fikriniz olmasa bile Louvre Müzesi sizi binlerce modern – klasik eseriyle adeta büyülüyor. Louvre Müzesi Richelieu, Sully ve Denon kanatları olmak üzere 3 bölüme ayrılıyor. Müzenin eserlerinin hepsini bir günde göremeyeceğinize göre en ünlülerini ayrıştırıp müze içindeki rotanızı belirlemenizde de fayda var. İşte sizin için derlediğimiz Louvre Müzesi’nin en ünlü 10 eseri ve müze içindeki konumları;
İtalyan ressam Leonardo Da Vinci’nin en ünlü eseri olan Mona Lisa aslında birçok kişiyi şaşırtacak kadar küçük resmedilmiş bir tablo. Sadece 53 x 77 cm boyutlarındadır. İtalya Floransa’da 1503 – 1506 yılları arasında yapılan bu eser müzenin 1. Katı, Denon Kanadı’nda 711 no’lu odada yer alıyor. Tabloyu bulmakta da zorlanmıyorsunuz, müzede bütün oklar bulunduğu odayı gösteriyor. Mona Lisa neden bu kadar ünlü sorusunun cevabı ise tablonun Sfumato tekniğinde gizli. Modelin o yumuşacık gülümsemesinin üzerine çıkan bir resim tekniği hala yok. Leonardo Da Vinci’nin bir bilim insanı olması ve insan anatomisini çok iyi tanıması da tablonun eşsiz olmasında oldukça etkili.
Peki kim bu Mona Lisa merak ediyorsanız, onun hakkında söylenenler de aslında birer teori. Bunlardan biri de bu naif güzel Floransalı bir tüccarın hamile eşi. Kadının yüzündeki ifade de karşısında oturan kocasına gülümseyişi. 1973 yılından itibaren Louvre Müzesi’nde sergilenen eserin kalın camların arkasında, olağanüstü bir koruma çemberinde olduğunu da ayrıca belirtelim. Tablonun değeri hakkında söylenen rakamlar ise dudak uçuklatıcı, milyarlarca dolar. Ama kaç milyar olduğu da muamma!
Denon Kanadı 1. Katta 700 no’lu odada yer alan Le Radeau De La Meduse (Medusa’nın Salı) 1818 – 1819 yılları arasında Théodore Géricault adında bir ressam tarafından çizilmiş. Henüz 32 yaşındayken vefat eden genç ressamın ardında bıraktığı 114 eserden en önemlisi olan bu tablonun hikayesi ise en az ressamın ölümü kadar vahim. Tarihe bir skandal olarak geçen olaydaki Medusa 1816 yılında kaza geçiren bir kraliyet fırkateyni. Bu gemideki 150 kişiden kurtulanlar ise sadece 10 kişi. Olaydan sonra kaptanın kendini ve zengin yolcuları kayırarak kurtulduğu, diğer yolcuları ise ölüme terk ettiği ortaya çıkınca ülkede bir ayaklanma başlar. 5 x 7 metrelik bu yağlıboya tablonun ilham kaynağı da bu olaydır.
Müzenin Denon Kanadı’nda Mona Lisa ile aynı salonda konumlanan Les Noces De Cana (Kana’da Düğün) 1565 yılında Paolo Veronese tarafından yapılan ve tenha bir vakitte daha bir dikkatle baktığınızda detaylarıyla ağzınızı açık bırakacak bir tablo. Bu tablo aynı zamanda müzedeki en büyük tablo olma unvanı da taşıyor. 7 x 10 metreyi bulan devasa boyuttaki bu düğün tablosuna gelin – damat, Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan (tablonun en sol köşesinde) da dahil olmak üzere devrin tüm kral – kraliçeleri sığmış durumda. Hatta ressam öyle titiz çalışmış ki yerdeki kedinin tüylerini, küçücük bir çömlek üzerindeki işleme detaylarını bile atlamamış. Kanuni Sultan Süleyman resim yapıldıktan bir yıl sonra ölmüş. Tablonun bir diğer özelliği de resmedilen 132 insan figürünün yüzlerindeki duygusal ifadeler. Ayrıca İncil’de geçen İsa Peygamber’in suyu şaraba dönüştürmesi de bu tabloda betimlenen sahnelerden biri.
Denon Kanadı’nın yakınındaki Cour Mary Avlusu’nda bulunan Semadirek Kanatlı Zaferi M.Ö. II. yy zamanından kalma bir mermer heykel. Dünyadaki en eski heykellerden olan bu eseri muhteşem yapan özelliği ise kumaş kıvrımlarından kanata kadar her detayının gerçekmiş gibi durması. Yunan mitolojisindeki zafer tanrıçası Nike’ı tasvir eden heykel Helenistik dönem sanatının da ne denli baş döndürücü olduğunun kanıtı. Hareketli bir duruşu olan fakat kolu ve başı bulunmayan heykelin aslında bir gemi pruvası üzerinde durduğu ve bir deniz zaferini temsil ettiği düşünülüyor. Peki bu heykelin ne zaman nereden çıktığını biliyor musunuz? 1863 yılında bir Osmanlı toprağı olan ve şimdi Yunanistan’a ait olan Semadirek Adası’ndan. The Winged Victory Of Samothrace Denon kanadındaki Daru merdivenlerinin hemen başında konumlanıyor.
Louvre Müzesi’nin Denon Kanadı’nda, Michelangelo Galerisi’nde bulunan bu ölümsüz eserin hissettirdiği en yüce duygu aşk! Mitoloji esintilerinin olduğu bu heykel, 1793 yılında İtalyan heykeltraş Antonio Canova tarafından yapılmıştır. Eser, Latince adı Cupid olan Aşk Tanrısı Eros ile bir insanken sonradan tanrıçaya dönüşen Psyche’nin aşkına yoğunlaşmış. Açılmaması gereken bir kutuyu açtıktan sonra ölüm gibi bir uykuya dalan Psyche’yi uyandıran Eros öpücüğünü ustaca yansıtan bu eser Neoklasizmin en önemli yapıtlarından biri.
2 Aralık 1804 tarihinde ünlü Notre Dame Katedrali’nde Napolyon’un eşi Josephine’ne taç giydirdiği bir töreni tasvir eden tablo, Denon Kanadı 1. Katta yer alıyor. Resmi Napolyon’un resmi ressamı Jacques – Louis David bizzat onun emriyle yapmış. 6 x 10 metre boyutlarındaki bu tabloda Napolyon’un annesinden kardeşlerine birçok akrabası ve papa dahil devrin tüm Fransız bürokratları resmedilmiş. Eserde tahtın sol tarafında 1802 – 1806 yılları arasında Paris Büyükelçiliği yapmış Halet Efendi’nin tasviri de bulunuyor. Resimdeki fırça darbeleri tasvirleri bir gerçeğe dönüştürüp, üzerlerindeki giysilerin kumaş görünümleri de bu gerçeğe inanmaya zorluyor. Özellikle Josephine’nin kürküne dikkat edin!
Fransız İhtilali’ni en iyi anlatan eserlerden olan tablo 1830 yılında Eugene Delacroix tarafından yapılmıştır. Tablodaki tek göğsü çıplak kadının bir elinde Fransız bayrağı diğer elinde de tüfek bulunuyor. Politik bir tablo olarak da değerlendirilen eser, resim eleştirmenleri tarafından önce çok da beğenilmemiş. Yapıldıktan 33 sene sonra kıymete binen ve sonrasında da değer biçilemeyen eser özgürlük teması taşıyor. Tablo Yakın Çağ Avrupa’sını yansıtsa da aynı zamanda dünyadaki tüm devrimlerin de simgesi. Eseri Denon Kanadı 1. Kat 77. Odada görebiliyorsunuz.
Eski Mısır’a ait en büyük koleksiyon, sfenksleri, papirüsleri, lahitleri ve gündelik eşyalarıyla Kahire Müzesi’den sonra Louvre Müzesi’nde bulunuyor. Öyle ki Louvre’un 8 ana bölümünden biri sadece Antik Mısır eserleri için ayrılmış olup, ziyaretçiler en çok da bu bölümü merak ediyor. Müzenin girişindeki cam piramit de Louvre’un sayısı 50.000’ i aşan Mısır eserlerine verdiği önemin kanıtı gibi… Bu piramit aynı zamanda güneş ışığının en alt kata ulaşmasını da sağlıyor. Müzenin Sully Kanadı zemin katında konumlanan bu eserlerden biri de erkek mumya. Başı da dahil tüm vücudu döneme ait bir yöntemle ilaçlanmış ve keten şeritlerle sarılmış mumya M.Ö. 332’den bu yana ölü olmasına rağmen deformasyona uğramamış.
Louvre Müzesi’nde Antik Mısır heykelleri arasında bulunan Oturan Katip Heykeli M.Ö. 3. yy zamanından kalma ve Sakkara’da yapılan mezar kazılarında bulunmuştur. Heykelin en ilgi çeken özelliği bildiğimiz firavun ciddiyetinden uzak yüz ifadesi ve bağdaş kurmuş rahat oturuş şekli. Heykelin neden bir mezardan çıktığı ise hala bilinmiyor. Heykel Sully Kanadı’nın 1. Katında, 635. Odada bulunuyor.
Dilerseniz, Türkiye'deki bazı eserlerin hangi müzede yer aldığına yönelik hazırlanan Müzede Ne Var Testi içeriğimizi de okuyabilirsiniz.
Louvre Müzesi’nin Richelieu Kanadı’nın zemin katında, 227. odada sergilenen 2 metrelik Hammurabi Kanunları steli dünyanın eski yazılı anlaşmasıdır. İki parçadan oluşan stel siyah renkteki bazalt taşa oyulmuş ve M.Ö. 1760 yılının Mezopotomya’sında Babil Kralı Hammurabi tarafından hazırlatılmış. 33 maddesi okunamayacak derecede silinmiş bu kanunlar, Akadca yazılmış olup, tamtamına 282 maddeden oluşuyor. Kanunlardan 13. olanı ise uğursuzluk getirdiğine inanılarak boş bırakılmış ve 14. maddeye atlanmış. Hammurabi Kanunları 1901 yılında Fransız bir arkeolog tarafından günümüzde İran toprakları dahilindeki Susa’da bulunup Fransa’ya taşınmış.
Dilerseniz, Evinizden Ziyaret Edebileceğiniz 13 Sanal Müze Deneyimi başlıklı içeriğimizi de keşfedebilirsiniz.