{ad:0} Yunan mitolojisinin en ünlü şairlerinden Orpheus’u hiç duydunuz mu? Trakya Kralı Oiagros ile İbe Dokuz Sanat perilerinden Kalliope’nin oğlu olan Orpheus; yetenek anlamında bilhassa şiir ve destanların temsilcisi annesine çekmiş. Denilir ki, faniler arasında onun üzerine lir çalabilecek kimse çıkmazmış… Hatta liri Orpheus’a hediye edenin Apollon olduğu söylene gelmiştir. {product:50714}
Hikayelerde, Edirne civarında ve Meriç boylarında yaşadığı söylenen Orpheus’un lirini eline alıp çaldığında doğanın bütün canlılarının onun etrafında toplandığı ve onu dinlemeye başladığı ifade edilir. Gece yarısı kalkıp, bölgedeki en yüksek yere çıkarak lir çalmaya başlayan Orpheus’u dinlemek için işini gücünü bırakıp gelenlerin arasında güneş tanrısı Apollon da olduğu için lir çalar çalmaz güneş kocaman ve uykulu gözlerle, kıpkırmızı biçimde doğarmış. Bahar gelince güneşin her gün biraz daha geç doğması da bu yüzdenmiş…
Günlerden bir gün, gezerek lir çalan Orpheus girdiği ormanda serin bir kaynaktan su içip yüzünü yıkadıktan sonra suyun çıktığı kayanın üzerine oturup lir çalmaya devam etmiş. Su perilerinden Eurydike de çimenlere uzanıp, Orpheus’u dinlemeye başlamış. Uzunca bir süre, Orpheus hiçbir şeye dikkat etmeden sadece çalmış, çalmış ve çalmış. Bir an durmuş, etrafında onu dinleyenler arasında yer alan Eurydike’yi görmüş. İki gözü de ona takılı kalmış ve bir müddet çalamamış. O sırada orada toplanan herkes, onun duraksamasının sebebini anlayıp; aşka olan saygılarıyla oradan uzaklaşmışlar. İşte o andan sonra Orpheus, sadece Eurydike için çalmaya başlamış. O gün ilk kez dağlara çıkarak Apollon’u selamlamayı unutmuş ve onun liri ile doğmaya alışan güneş ilk kez o gün gecikmiş.
{product:18744}Eurydike ve Orpheus’un tanışmalarıyla evlenmeye karar vermeleri bir olmuş. Ancak Apollon; olacakları sezdiği halde felakete engel olmamış ve heyecan içinde ilerleyen iki aşıktan Eurydike’nin karşısına çıkan bir engerek yılanı bütün zehirlerini onun ayağına akıtmış. Su perisi, oracıkta can vermiş. Orpheus, kavuşması ile kaybetmesi bir olan saadeti; yegane aşkı için bir kez daha çalmaya ve söylemeye başlamış. Onun acıklı melodileri, yeraltının tanrısı Hades ve karısı Persephone’un bile kalbini acıtmış. Orpheus’a, ölülerin dünyasına girerek Eurydike’yi görme izni vermişler. Ancak onun lirindeki büyülü nameler, bu izni bir adım daha öteye taşımış ve onu ölümlülerin arasına döndürme izni vermişler…Fakat bir şartları varmış: Orpheus, yeryüzüne çıkana kadar arkasını dönüp Eurydike’ye bakmayacakmış.
Orpheus önde, Eurydike arkada yeryüzüne kadar uzanan bir yürüyüşe başlamışlar. Ancak aşkın büyüsü, emirlere galip gelmiş ve yeryüzüne çıkamadan dönüp arkasına bakan Orpheus; Eurydike’yi ebediyen kaybetmiş. Bu hüzünle, içine kapanan Orpheus hala çalmaya devam etmiş ama her melodisinde hüzün ve elem varmış. Trakyalı kadınlar, ona tutkun bir biçimde ''Eurydike öldüyse biz varız! Orpheus’un gözleri bizi hiç görmüyor…'' demeye başlamış. En sonunda ise olanlar olmuş, bir gün acıklı melodiyi dinlerken onun vurdumduymazlığına öfkelenen kadınlar Orpheus’a saldırıp onu paramparça etmişler.
{product:41374}
Siz de o büyüleyici liri keşfetmek, Orpheus’un hem aşk hem de vicdan azabı ile dolu hikâyesine yerinden tanıklık etmek için Edirne’ye seyahat etmek istiyorsanız; Edirne otelleri listesinden seyahatiniz için bir seçim yapabilirsiniz. {search:edirne-otelleri,Edirne Otelleri}