Mimar Sinan... Onun için "Bir Medeniyetin Mimarı" desek hiç de abartmış olmayız. Kanuni Sultan Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerine damga vurmuş olan Mimar Sinan’ın eserlerini ayrıntılı bir şekilde aktaracağız, ama öncesinde Mimar Sinan hakkında bilgi verelim ve Mimar Sinan'ın en önemli eserlerinden biraz bahsedelim.
{facility:0}Konya’nın bugünkü adıyla Ağırnas Köyü’nde doğduğu düşünülen Mimar Sinan’ın doğum tarihinin 1488-1490 yılları arasında olduğu düşünülmektedir. Sinan; Yavuz Sultan Selim döneminde, genç yaşlarda devşirme olarak İstanbul’a getirilmiş ve Yeniçeri Ocağı’nda asker olarak görev yapmıştır. 1533 yılında Van Gölü’nün karşı kıyısına geçmek için yaptığı kadırgalarla ve 1538 yılında ise Boğdan Seferi sırasında Prut Nehri’nin geçilebilmesi için inşa ettiği ve Mimar Sinan’ın ilk eseri olarak kabul edebileceğimiz köprü ile takdirleri kazanan Sinan, bunların ardından baş mimar olarak göreve başlamıştır.
I. Süleyman, II. Selim ve III. Murat dönemlerinde birbirinden önemli eserlere imza atan Mimar Sinan, bugün bile, hayranlık uyandıran, sıra dışı teknik kullanımları ile adından söz ettirmektedir.
1588 yılında vefat eden ve "Koca Sinan" olarak da bilinen Mimar Sinan’ın hayatını kısaca bu şekilde özetleyebiliriz. Şimdi ise ustanın eserlerine daha yakından bakma zamanı!
{ad:0}Yüzlerce esere hayat vermiş Mimar Sinan’ın en önemli eserlerini sıralamak gerekirse, bu noktada, mimarın en ünlü üç eserinden bahsedebiliriz.
"Mimar Sinan neler yapmıştır?" sorusunun yanıtının oldukça uzun olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Ünlü mimar yaklaşık 99 yıllık ömrüne; 81 cami, 51 mescit, 55 medrese, 26 dârülkurrâ, 17 türbe, 17 imarethane, 3 darüşşifa (hastane), 5 su yolu, 8 köprü, 20 kervansaray, 36 saray, 8 mahzen ve 48 de hamam olmak üzere 375 eser sığdırmayı başarmıştır. Birçoğu İstanbul'da olsa da ülkemizin birçok yerinde onun bu başyapıtlarına rastlamak mümkün!
Dünyanın tanıdığı bu mimarın; bina yönlendirmelerinde (kuzey-güney-doğu-batı yönleri) gün ışığını çok iyi kullandığını ve ustanın inşa ettiği cami ya da köprülerden de anlaşıldığı üzere geniş açıklıkları sevdiğini, ayrıca bunların hepsini çelik destekler olmadan geleneksel yöntemlerle inşa ettiğini söyleyebiliriz.
Pek çok türde eser vermiş olan Mimar Sinan’ın camileri ise akla gelen ilk eserler arasındadır. Mimar Sinan’ın yaptığı camilerin hepsini burada sıralamak mümkün olmasa da mimar; Kanuni Sultan Süleyman, Hürrem Sultan, II. Selim ve Mihrimah Sultan’ın emirleriyle yaptırılan camilerin dışında da semtin, hatta şehrin simgesi haline gelmiş eserler vermiştir.
Şimdi, gezmeye doyum olmayan Mimar Sinan eserleri ve özelliklerini daha detaylı bir şekilde inceleme zamanı!
Koca Sinan Paşa’nın "çıraklık eserim" dediği Şehzade Cami, İstanbul'un tarihî Fatih ilçesinde ilk günkü görkemi ile hâlâ ayakta. Cami, 1543-1548 yılları arasında I. Süleyman (Kanuni Sultan Süleyman) tarafından, Saruhan Sancak Beyi görevindeyken ve henüz 22 yaşındayken ölen oğlu Mehmed adına yaptırılmıştır. Caminin hemen yanı başında Şehzade Türbesi bulunur. Türbenin içi rengârenk çinilerle dolu ve ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir, solunda ise Şehzade Mehmed’in kızı Hümaşah Sultan'ın sandukası bulunur.
{product:1910}{search:vezneciler-otelleri,Vezneciler Otelleri}
Süleymaniye Cami, Mimar Sinan'ın Tarihi Yarımada'da, İstanbul'un siluetini tamamlayan "kalfalık eseri"dir. Klasik Osmanlı mimarisinin en önemli özelliklerinden biri olan Süleymaniye Cami; medreseler, kütüphane, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imaret, hazire ve dükkanlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir. Caminin 4 minaresi, Sultan Süleyman’ın İstanbul’un fethinden sonra 4. padişah olmasını; on şerefe ise Sultan Süleyman’ın Osmanlı’nın 10. Padişahı olmasını temsil etmektedir.
Ayrıca "Mimar Sinan’ın Kalfalık Eseri: Süleymaniye Camii" yazımızı okuyarak bu önemli yapı hakkında daha detaylı bilgi alabilirsiniz.
{product:1887}{search:suleymaniye-otelleri,Süleymaniye Otelleri}
"Selimiye Cami hangi ilimizdedir ve Selimiye Camisi’ni kim yaptırmıştır?" sorularının cevaplarını vererek başlayalım. Osmanlı padişahı II. Selim'in Mimar Sinan'a yaptırdığı ve mimarın "ustalık eserim" dediği bu yapı, Edirne’de yer almaktadır.
2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi'ne giren Edirne Selimiye Cami ve Külliyesi, 2011 yılında ise Dünya Mirası olarak tescil edilmiştir. Caminin içi İznik çinileriyle süslü olup iç yapısında kullanılan mermer, çini ve hat işçilikleri de önemli bir yere sahiptir. Büyük kubbenin tam altındaki hünkar mahfili, 12 mermer sütunludur ve 2 metre yüksekliktedir. Çinilerin bir kısmı 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, Rus generali Mihail Skobelev tarafından sökülerek Moskova'ya götürülmüştür.
Mimar Sinan ustalık eseri olarak bilinen Selimiye Camii hakkında ayrıntılı bilgi almak isterseniz "Mimar Sinan’ın Ustalık Eseri: Selimiye Camii" yazımızı okuyabilirsiniz.
{product:20437}{search:edirne-otelleri,Edirne Otelleri}
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan’a "Güneşin ve Ayın Sultanı" denmesinin bir nedeni var! Mihr-î Mah; Güneş ve Ay manasına gelmektedir.
Mihrimah Sultan Cami ya da bilinen adıyla İskele Cami Üsküdar'da bulunmaktadır. İskelede yer alan bu camide Sinan, bina yönlerini çok iyi kullanmıştır. Öyle ki nisan ve mayıs aylarında o bölgedeki yüksek bir noktadan camiye doğru baktığınızda; sabah gün doğumunda caminin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise ayın doğuşu izlenebilmektedir. Aynı noktadan yapının batı ufkunda yer alan Edirnekapı'ya doğru bakarsanız da; Mihr-î Mah Sultan Edirnekapı Külliyesi'nde sabah ayın batışını, akşam da güneşin batışını görebilirsiniz.
{product:19338}{search:uskudar-otelleri,Üsküdar Otelleri}
Ahi Çelebi Cami, Eminönü semtinde bulunan bir camidir. Yıllar içerisinde yangın ve depremlerden hasar görmüş olan bu yapı pek çok kez yenileme geçirmiştir. Ahi Çelebi Cami, aynı zamanda, Evliya Çelebi'nin "Şefaat ya Rasulullah" yerine "Seyahat ya Rasulullah" rüyasını gördüğü cami olarak da bilinir. {product:4265}{search:fatih-otelleri,Fatih Otelleri}
Behram Paşa Cami, dönemin Diyarbakır Valisi Behram Paşa tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Tamamen kesme taştan inşa edilen cami, bazalt taşlarıyla inşa edilmiş orijinal bir yapıdır.
Diyarbakır'ın yerel mimarisini yansıtan Behram Paşa Cami, Sinan'ın nadide eserleri arasında yerini almıştır. Cami ilk bakışta tek kubbeli basit bir yapı gibi görünse de iç mekân ve dış mekân süslemesiyle Diyarbakır'ın zengin ve mükemmel taş işçiliğini gözler önüne sermektedir. Cami içi duvarları alttan belli bir yüksekliğe kadar 16. yüzyıl İznik çinileriyle süslenmiştir. Giriş kapısının üstündeki sağ ve sol sahanların ters düzeninin bugünkü inşaatlarda görülen modern sıkıştırma usulünün 400 yıl önce taş inşaatına uygulanmış halidir. Caminin giriş kapısı mukarnaslı bir bordür ile çevrilmiş ve üzerine de bir kitabe yerleştirilmiştir. {product:20416}{search:diyarbakir-otelleri,Diyarbakır Otelleri}
Erzurum'daki ilk Osmanlı camisi olma özelliğine sahip olan yapı Mimar Sinan'a, "Kıbrıs Fatihi" olarak bilinen ve bir dönem de Erzurum Beylerbeyi olan Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. Erzurum Merkez'de yer alan cami, esasında bir külliyenin parçasıdır. Klasik Osmanlı camilerinden biri olarak kabul edilen Lala Mustafa Paşa Cami, günümüzde de kullanılmakta ve korunmakta olup turistik ziyaretlere de ev sahipliği yapmaktadır. {product:2566}{search:erzurum-otelleri,Erzurum Otelleri}
Mimar Sinan'ın eserlerinden biri olan bu yapı zaman içerisinde fazlaca yıpranmış ve birçok bölümü yıkılmıştır. Prof. Dr. A. Uluçam, cami ile çevresinde kazı ve restorasyon çalışmalarını yürütmüştür. Eski Van'ın Ortakapı mevkinde bulunan cami; medrese, türbe ve imaretten oluşan bir külliye içerisinde yer almaktadır. Hüsrev Paşa Cami'sinin giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre, Van Beylerbeyi Köse Hüsrev Paşa tarafından 1567 tarihinde yaptırılmıştır. Mimar Sinan'ın eserleri arasında sayılmaktadır. {product:19798}{search:van-otelleri,Van Otelleri}
Rüstem Paşa Kervansarayı, Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı ve sadrazamı Damat Rüstem Paşa tarafından 1554-1561 yılları arasında Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 1970 yılında restore edilmiş olan yapı günümüzde de kullanılmakta ve Erzurum'un ünlü oltu taşı ile ilgilenen esnafına ev sahipliği yapmaktadır. Rüstem Paşa Kervansarayı, Erzurum kentinde bulunan 16. yüzyıl yapısı bir kervansaraydır. "Rüstem Paşa Bedesteni" veya "Taş Han" olarak da bilinir.
Su mimarisinin başyapıtlarından biri olarak kabul edilen Mağlova Su Kemeri'nin yüksekliği 35 metre, uzunluğu 257 metredir. Mimar Sinan'ın 450 yıllık tarihe sahip bu kemeri; UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer almaktadır. 1554-1562 yılları arasında İstanbul'da, Alibey Deresi Vadisi üzerinde yapılmış olan su kemeri günümüzde Sultangazi ilçesi sınırlarında yer alan Cebeci Köyü yakınlarındadır ve kemer, İstanbul'a su taşımaya devam etmektedir. İki katlı kemerin alt katında 8 büyük, üst katında 8 küçük gözü bulunmaktadır. 2005 yılında 20 TL değerinde 5.000 adet Mağlova Kemeri Hatıra Parası da basılmıştır.
{product:3490}{search:eyup-otelleri,Eyüp Otelleri}
Dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman, mimarbaşını huzuruna çağırır ve ona İstanbul'a su getirmesini söyler. Suyu getirmek için kolları sıvayan Sinan, İstanbul'un dışındaki suları belli yerlerde toplar, oradan da dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir ve şehrin belli meydanlarında halka açık çeşmeler yaparak suyu akıtır. İstanbul'da halkın evlerine suyu almaları yasaktır. Kanuni sadece Sinan'ın evine suyu almasına izin verir. Gel zaman git zaman yaşlanan Sinan'ın evine su aktığını duyanlar şikayetçi olur ve bu sebeple divan kurulur. Divanda uzun münakaşalar olur, son olarak verilen karar şudur: Sinan gibi diğer hizmet edenlerin de evine su bağlanamayacağına göre, Sinan'a verilen su kesilmelidir.
Sinan 100 yaşına girerken hastalanır yatağa düşer. Vefat edeceği sırada bir bezi suya batırıp da dudağına dokundurmak ister ve bakarlar ki, evindeki musluktan su akmıyor. İstanbul'a su getiren Sinan, susuz evde vefat eder. Vefat sırasında bu olayı başında konuşanlara verdiği cevap enteresandır: "Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Biz hizmetimizi Allah için yaptık ve mükafatını da ahirette bekliyoruz. Dünyada evimize su verilmediği için müteessir değiliz." İstanbul'u suya kavuşturan Mimar Sinan’ın, susuz evinde vefat ettiği söylenmektedir.
Mimar Sinan’ın en ünlü eserlerini sıraladık, bunların yanı sıra dünyanın en iyi mimarları arasında yer alan Mimar Sinan’ın inşa ettiği camilerden bazılarını da şu şekilde aktarabiliriz: