Neredekal Turizm Seyahat Acentası Belge No: 7301
Neredekal.com
Üyelik
Giriş Yap
Üye Ol
Mitolojik Hikayeleriyle Anadolu'nun Tarihi Dokuları-1

Mitolojik Hikayeleriyle Anadolu'nun Tarihi Dokuları-1

Paylaş
Sevgi Özdil  
Eklenme: 28 Eylül 2017 - 15:50
 • Son Güncellenme: 17 Mart 2023 - 19:53
Mitolojik Hikayeleriyle Anadolu'nun Tarihi Dokuları-1
Anadolu, uygarlıkların beşiği. Her adımda köklü bir geçmişi barındıran bu topraklarda bizlerden önce yaşamış toplumların izini sürebilir ve tarihin tozlu sayfalarında adım adım ilerleyebilirsiniz. İnsan eliyle binlerce yıl önce büyük emeklerle yapılmış on binlerce dokuya ev sahipliği yapan bu topraklardaki yapılar mitolojik hikayeleri de barındırır. Nice efsaneleri bağrında taşıyan Toroslar, Sarıkız'ıyla Kazdağları, Latmos Dağı… Özellikle Mersin sahilinden başlayarak Anamur'a kadar giden sahil yolunun bir yolunun bir tarafı masmavi Akdeniz diğer tarafı binlerce yıllık bir tarih.
1 - Kanlıdivane / Mersin kanlıdivane

{ad:0} Silifke - Erdemli arasında kalan Kanlıdivane'ye, anayoldan Toroslara doğru ayrılarak ulaşılmaktadır. Silifke'den Ayaş'a doğru 15. km'de Kanlıdivane tabelası karşınıza çıkar. Sahilden antik kente kadar gidilen yaklaşık 3 kilometrelik yol antik çağdaki Roma yolu aslında. Görkemli Toroslarda hemen her tepede, her vadide ve her koyda gizemli bir kale, bir yapı, bir kalıntı aniden çıkıverir karşınıza. İlk ismi Kanytelis olan Kanlıdivane, Bizans İmparatoru II. Teodosius zamanında (MS 408-450) yeniden inşa edilmiş ve Neapolis adını almıştır. Halk arasında anlatılan Kanlıdivane efsanesine göre de, burada yaşayan zalim kral kentin ortasındaki çukura suçluları attırıp, vahşi hayvanlara yedirdiği, hatta bu yüzden de çukurun kenarındaki kayaların kan rengine sahip olduğu söylenmektedir. Kanlıdivane isminin de kanlı deli anlamında olup bu kraldan geldiği yöre halkı arasında söylenir. Fotoğraf: Kemal Kaya
2 - Kızkalesi / Mersin kızkalesi

Dağ taş yüzlerce hatta binlerce yıllık geçmiş çağlardaki yaşanmışlıkların izleriyle dolu İçel bölgesinin bir diğer önemli yeri de Kızkalesi'dir. Her yerin adeta birer açık hava müzesi olduğu Kızkalesi civarı aynı adı taşıyan kale ile ünlüdür. Kızkalesi efsanesi, Mersin‘deki Kızkalesi’nde yaşanmış veya ortaya çıkmış olmakla birlikte, farklı anlatılışları bulunan bir efsanedir. 1104 yılında Bizanslılar tarafından yapılan Kızkalesi’ne Hellenistik Çağ’da Krambusa deniliyordu. En bilinen ve kabul gören efsaneye göre Korykos’ta yaşayan kralın en büyük hayali bir kız çocuğuna sahip olmaktır. Hiç yılmadan dualar eden bu kralın bir gün bir kız çocuğu olur. Dillere destan güzel mi güzel bu kız büyüdükçe daha da güzelleşmektedir. Hem güzel hem de yardımsever olan kralın kızı herkesin olduğu kadar tanrıların da hayranlığını ve sevgisini kazanmıştır.
k

Kızkalesi'nin tam karşındaki Korykos Kalesi'ne bir gün bir falcı gelir. Kral falcıyı çağırtır ve kızının geleceği hakkında kadından fal bakmasını ister. Falcı kızın eline bakar ve 'Kralım, kızınızı zehirli bir yılan sokacak ve ölecek. Bu ölüme de hiç bir şey engel olmayacak. Kral olsanız da bu kaderin önüne geçemeyeceksiniz.' der. Kral, bu ölümün nasıl engelleyebileceğini düşünür ve aklına bir fikir gelir. Korykos Kalesi'nin tam karşısına, denizin ortasına kızının yaşayabileceği bir kale yaptırmak. Ne de olsa yılan karada olur ve suyu aşarak oraya ulaşamaz. Kale yapılır, kız burada yaşamaya başlar. Bir gün kaleye yiyecekler gelir. Bir sepetin içinde de bir sürü üzüm salkımı gelmiştir. Kız üzümlerden yemek için sepeti eline alır ve tam üzümden koparacakken sepetin içinde gizlenmiş olan yılan çıkar ve kızı sokarak öldürür.
3 - Truva Atı / Çanakkale Truva Atı

Troya, M.Ö. 3000 ve 2000 bin yıllarda hüküm sürmüş bir krallık. Troya; Çanakkale Boğazı’nın Ege Denizi’ne açıldığı noktadan 6 km kadar içerdeki Hisarlık’da bulunan höyük tipindeki bir yerleşime sahipti. Binlerce yıl öncesinden gelen ve bölgede var olan hikayeyi duyan herkes gerçekten akıl dolu bir taktiğin arkada yattığını anlar. Gelelim ünlü Truva Atı'nın hikayesine. Mitolojiye göre çok güzel ve çekici bir tanrıça olan Thetis denizler tanrıçasıdır. Thetis’in dünyaya getireceği erkek çocuğun babasından çok daha akıllı ve zeki olacağı da vaadedilmiştir. Tanrılar Thetis'e, Teselya Kralı Peleus'a uygun gördü ve onunla evlendirmeye karar verdiler. Bunun üzerine Olimpos'ta eğlenceler hazırlandı, harika bir evlilik töreni yapıldı. Tüm tanrı ve tanrıçalar buradaydı biri dışında… Nifak Tanrıçası Erins'in törene davet edilmesi unutuldu. Bu duruma sinirlenen Erins şölenin yapıldığı alanda yemek masası üzerine Tanrıçaların en güzeline yazılı altın bir elmayı gizlice bıraktı. Tören, elmanın fark edilmesinden sonra bir anda karıştı ve Zeus intikam istedi.
Truva Atı

Tanrıçalar; Hera, Athena ve Afrodit arasında seçim yapması gerekti. Ancak olaydan haberdar olmayan birinin yer alması gerekiyordu, bunun için çoban Paris seçildi. Paris, tüm yaşanan bu olaylardan habersizce sürüsünü otlatıyordu. Bu 3 tanrıça, Paris’in karşısına çıktı ve onu etkilemek için bir sürü şey vaadettiler. Afrodit, çobana dünyanın en güzel kadınını vaadeder ve çobanın aklını alır, elma Afrodit'e verilir. Diğer tanrıçalar bu duruma çok sinirlenir ve çobanı mutsuz etmek adına yemin ederler. Bir süre sonra çoban Paris, Sparta Kralı Menelaus’un genç ve güzel eşi Helen’e aşık olur ve Afrodit’in yardımı ile onu Truva’ya kaçırır bunun üzerine sinirlenen Kral Menelaus’un kardeşi Agamennon Truva’ya saldırır ve tarihteki büyük savaşlardan bir tanesi başlar. Akalar ve Troyalılar artık karşı karşıyadır. Yıllarca süren savaş Truva'yı düşürmez. Akalar ancak hileyle savaşı kazanabileceklerine karar verir. Böylece Truva Atı efsanesi başlar. Tahta bir at, Troya surlarının önüne bırakılır ve Akalar geri çekilir. Troyalılar, Akalıların kaçtığını düşünür ve bu tahta atı içeri aldılar. Eğlenmeye ve zaferi kutlamaya başlarlar. Erken gelen zafer sarhoşluğu onları bitir. Çünkü Akalar’ın güçlü ve en kahraman savaşçıları o atın içerisindedir. Akalar içeriden saldırı başlatırlar ve Troya’yı ele geçirirler. Kral ve oğlu öldürülür. Helen de geri alınır.
4 - Eshab-ı Kehf / Mersin eshab-ı kehf

Halk arasında Yedi Uyurlar olarak bilinen eshab-ı kehf, mağara arkadaşları demektir. Kuran'ı Kerim'de de bahsedilen Yedi Uyurlar'a ait dünya üzerinde 33 mağara vardır. Bu 33 mağaradan biri de Tarsus'taki Eshab-ı Kehf'tir. Yedi Uyurlar’ın nerede olduğu ile ilgili birçok rivayet var. Bu rivayetler arasında en yaygın olanı ve bilineni, Tarsus'un Dedeler Köyü’ndeki caminin altında bulunan mağara. Çok tanrılı dönemde, tek tanrıya inandıkları için Roma İmparatoru Decius'un askeri tarafından eziyete uğramaktan korkup, kaçan 7 Hristiyan genç (Yemliha, Mekseline, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Debrenuş ve Kefeştetayuş) köpekleriyle birlikte Eshab-ı Kehf Mağarası'na saklanır. Bu mağarada taş kesilerek, 300 yıllık bir uykuya dalan gençler uyandıklarında tüm dünyanın değiştiğini görürler. Uyanan bu 7 gençten bir tanesi yiyecek bir şeyler almak için şehre gider. Elindeki eski paradan şüphelenen biri nereden geldiğini sorarak mağaraya kadar onu takip eder. Mağaraya geldiklerinde 7 yavru kuştan başka bir şey görünmez. Yedi Uyurlar Mağarası olarak da anılan bu mağaranın hikayesi dilden dile dolaşır.

Yorumlar

tokay ceritoğlu 
29.09.2017
Mersin genç bir kent ama çevresi ve ilçesi Tarsus mitolojik ve arkeolojik.