İç Anadolu Bölgesi’nde bulunan, Nevşehir, Aksaray, Kayseri ve Konya illeri ile komşu olan Niğde, sahip olduğu tarihi ve doğal güzellikleriyle ön plana çıkıyor. Özellikle son zamanlarda sosyal medyada adını sıkça dıuyduğumuz bu güzel şehirde, çekilen muhteşem fotoğraflar bizi Niğde’yi keşfetme konusunda heveslendiriyor.
{ad:0}Çekilen bu fotoğraflar arasında yer alan ve eşsiz oluşumuyla büyüleyen Gümüşler Manastırı ise, yerli ve yabancı pek çok turist ve gezgin tarafından ziyaret ediliyor. Devasa kayaların içinde, manastır boyunca keşifler yapmak ve geçmişin izlerini aramak için, hadi biz de Gümüşler Manastırı’na gidelim!
Niğde’nin Gümüşler kasabasında bulunan manastır, il merkezine yaklaşık 9 km mesafede yer alıyor. Manastırın yapıldığı dönemle ilgili kesin kaynaklar bulunmadığı için, bu eşsiz yapının tarihi tahminlere dayanıyor. Buna göre 8. ve 12.yüzyılları arasında yapıldığı düşünülen manastır, kayalara oyularak inşa edilmiş. 10. yüzyıl Bizans sanatının Anadolu’daki en güzel örneklerinden biri sayılan bu yapı, kare planlı bir orta avlu, bu avluya bağlanan kilise, yer altı mekânları, şapel, yemekhane ve keşiş hücrelerinden oluşuyor. Bizans döneminde "Traicas" (Dragia) olarak adlandırılmış ve çevresinde bulunan eski gümüş yatakları nedeniyle Osmanlı döneminde “Eski Gümüşler” adını almıştır. Manastır, 10. yüzyılda yerleşim merkezinden uzakta inşa edilmiştir. 1924 Lozan Mübadelesi sonucunda Niğde çevresindeki Müslüman olmayan yerleşimciler Yunanistan’a göç edince, manastır işlevini kaybederek terk edilmiştir.
1962 yılında yeniden keşfedilen manastırın restorasyon çalışmaları, 1963 yılında İngiliz arkeolog Michael Gough tarafından başlatılmış ve 1973 yılında arkeolojik sit alanı ilan edilerek ziyarete açılmıştır. Zamanla çeşitli nedenlerle zarar görmüş olmasına rağmen, fresklerin büyük bir kısmı iyi durumda kalmış ve renklerin ve detayların korunmuş olması, bu fresklerin günümüze kadar ulaşan nadir örnekler arasında yer almasını sağlamıştır. Bizans dönemi sanatı ve mimarisi hakkında önemli bilgiler sunan Gümüşler Manastırı, hem tarihi hem de sanatsal açıdan büyük bir öneme sahiptir ve Kapadokya bölgesinin en iyi korunmuş manastırlarından biri olarak kabul ediliyor.
Kilisenin iç kısmı, Bizans sanatının önemli örneklerinden kabul edilen ve İncil’den sahneleri, İsa’nın hayatından kesitleri ve dini figürleri tasvir eden fresklerle süslü. Açık avlulu bir yapı olan manastırda kapalı Yunan haçı şeklinde olan kilise ise, günümüze kadar ulaşan duvar resimleriyle görsel şölen sunuyor. Bu duvar resimlerinin üç farklı ustanın elinden çıktığı tahmin ediliyor. Ana apsiste üç şerit halinde yer alan bu resimlerin en üst kısmında taht üzerindeki İsa, melekler, havarileri ve Meryem yer alıyor. Burada bulunan ve Anadolu’daki tek örneği olarak bilinen Gülümseyen Meryem Ana ve Çocuk İsa freski ise, manastırdaki en güzel değerler arasında yer alıyor.
Yaklaşık 14 metre yüksekliği sahip manastır avlusu, devasa görüntüsü ve kayalara oyulmuş yapısıyla muhteşem bir atmosfer sunuyor. Ayrıca orta avluda yer alan erzak depoları ve mezarlar da buraya farklı bir büyü katıyor. Manastır bir de yer altı şehrine sahip. Havalandırma ve haberleşme sistemi gibi çağın ötesinde özelliklere sahip olan yer altı şehri, burayı gören herkeste hayranlık uyandırıyor.
Manastırın ziyarete açık olduğu gün ve saatler için Müze.gov.tr adresinden güncel bilgi alabilirsiniz. Şu anki güncel bilgilere göre manastır kış döneminde 08.30-17.30 saatleri arasında, yaz döneminde ise 10.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Haftanın her günü açık olan Gümüşler Manastırı Giriş ücreti 2024 için 60 TL fakat Müze karıtınız varsa giriş ücretsiz.
Gümüşler Manastırı’nı gezdikten sonra Niğde şehrindeki turistik yerleri gezmek, bu tarihi şehrin eserlerini yakından incelemek şart. Antik adı Nahita ya da Nakita olan Niğde, Asurlular, Hititler, Persler, Romalılar, Bizans ve Osmanlı gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Haliyle de zengin bir kültür mirasına sahip.
Geçmişi 1200’lü yıllara dayanan ve geçen yıllara inat orijinalliğini büyük ölçüde koruyan bu camii, iki kapıya sahip. Doğuya bakan taş kapı üzerinde yaz aylarında 09.30 – 11.00 saatleri arasında güneşin bıraktığı gölge, ortaya ''Taçlı Kadın Başı'' denilen görüntüyü çıkarıyor. Efsaneye göre kapıyı yapan usta, aşık olduğu ve hiç evlenemeyeceğini bildiğiSancak beyinin kızına duyduğu aşkı sonsuza kadar yaşatmak için böyle bir yapı inşa etmiş.
Kale burçlarından birisinin üzerinde yer alan saat kulesiyle yıllara meydan okuyan Niğde Kalesi, Niğde’nin sembolü olarak biliniyor. Yapım tarihinin kesin olarak bilinmediği kale, pek çok kez onarılarak günümüze kadar ulaşmış.
Tarihi tanıklıklarıyla büyüleyen Niğde, sahip olduğu kültürel değerleri bu müzede sergiliyor. Binlerce yıllık kültür birikiminin yer aldığı Niğde Müzesi’nde mumyalar, sikkeler, Hitit, Frig, Bizans dönemine ait buluntular ziyaretçilerini bekliyor.
Niğde’ye gelmişken öğüt ağaçlarıyla kaplı bir ortamda, doğayla baş başa olmak isterseniz Kayardı Bağları’nı mutlaka ziyaret edin. Ayrıca su kemerleriyle büyüleyen Tyana Antik Kenti, üzerindeki hayvan ve bitki figürleriyle alışılmışın dışında bir camii yapısı sunan, İlhanlı döneminde inşa edilen Sungur Bey Camii de Niğde’deki önemli değerler arasında bulunuyor.
Tarih, doğa, kültür ve leziz yemeklerin eşlik edeceği Niğde keşifleri, sizi her anlamda kendine hayran bırakacak. Niğde Otellerini incelemek için Neredekal.com üzerinden inceleme yapabilir, size en uygun Niğde Oteli için rezervasyon yapabilirsiniz. {search:nigde-otelleri,Niğde Otelleri}