Her şey Indiana Jones’un kayıp hazinelerin peşine düşmesiyle başladı. Çocukken sahip olduğumuz cesaret ve adrenalin, büyüdükçe daha da bir şekillendi. Kimine göre macera, kendini yüksek bir zirveden bırakmak iken, kimimiz için o zirveye çetrefilli yollardan ulaşmak oldu. Kimimiz için yeryüzünü, kimimiz için ise sualtını keşfetmek dünyanın en büyük macerası haline geldi mesela. Herkesin kendine göre bir macera anlayışı var elbette. Ancak macerayı uzakta aramaya gerek yok. Siz isteyin, biz rotaları önünüze serelim. İşte ölmeden önce yaşamanız gereken 12 macera.
{ad:0}Ne zaman Kapadokya’ya gitsem, aklıma çocukken okuduğum Jules Verne’in Balonla Beş Hafta kitabı gelir. Dev bir balonla gökyüzünü turlamak, her ne kadar kitaptaki kadar doludizgin olmasa da, mutlaka yapılması gereken maceralardan biri. Zaten ülkemizde, balon turu dendi mi akla hemen Kapadokya geliyor. Gün doğumuyla birlikte balonlara biniliyor ve yaklaşık 1 – 2 saat boyunca, 1000 – 1500 metre yükseklikten Kapadokya’nın o muhteşem yeryüzü şekillerini izliyorsunuz. Elbette daha detaylı bilgi için Kapadokya Balon Turu Hakkında Bilmeniz Gerekenler başlıklı blog yazımıza da göz atabilirsiniz.
{search:kapadokya-otelleri,Kapadokya Otelleri}
İşte bir gökyüzü keşfi daha. Eğer aniden bilincinizi kaybetmenize neden olacak bir rahatsızlığınız yok ise, 10 adım koştuktan sonra kendinizi bir kuş gibi hissedebilmeniz için hiçbir engel yok demektir. Sonrası ise müthiş bir dinginlik ve huzur. Fethiye Babadağ ise ülkemizde yamaç paraşütü için en uygun bölgelerden biri. 1700 ve 1900 metre yükseklikteki pistlerden kalkış sağlanıyor. Daha önce böyle bir maceraya atılmamışsanız, tandem (iki kişilik) uçuş yapan birçok firma bulunuyor Ölüdeniz’de. Deneyimliler 12 ay boyunca uçabiliyor tabi ama Nisan – Kasım ayları en uygun zamanlar. Uçuş süresi ise yaklaşık 30 – 40 dakika. Ülkemizdeki en meşhur yamaç paraşütü noktalarını görmek için Türkiye'nin En Popüler Yamaç Paraşütü Rotaları blog yazısına göz atabilirsiniz.
{search:fethiye-otelleri,Fethiye Otelleri}
Sualtının gizemli dünyasına hoş geldiniz. Kaş’ın berrak suları, dalış için ülkemizde ilk akla gelen bölgelerden. 25 metrelik bir görüş mesafesine ve 75 metrelik bir derinliğe sahip. İleri düzey dalıcıların vazgeçilmez bölgelerinden biri aynı zamanda. Nesli tükenmeye yüz tutmuş birçok deniz canlısı kolonisiyle karşılaşılabilir. Aşağılarda 2. Dünya Savaşı’ndan kalma, İtalyan bir bombardıman uçağı var. Ancak akıntı oldukça güçlü bu bölgede.
{search:kas-otelleri,Kaş Otelleri}
Ülkemiz kayak turizminin kalbi Uludağ, her kış sezonunda kayak tutkunu maceracıları ağırlıyor. Bölgede bulunan kayak odalarından giysilerle birlikte tüm ekipmanları 50 – 60 TL civarında kiralayabiliyorsunuz. Eğer daha önce böyle bir deneyim yaşamadıysanız, kayak odalarının anlaşmalı olduğu eğitmenlerden 1 saatlik eğitim alabilirsiniz. Sonrasında ise Skipass alıp, zirveye çıkmalı ve kendinizi bembeyaz karlara doğru bırakmalısınız.
{search:uludag-otelleri,Uludağ Otelleri}
Türkiye’nin en uzun, dünyanın ise en iyi uzun mesafe yürüyüş rotalarından biri olarak gösteriliyor Likya Yolu. Fethiye ile Antalya arasında yer alıyor. Toplam uzunluğu ise 505 kilometre. Böyle bir maceraya girişecekseniz eğer 30 günü gözden çıkarmanız gerekiyor. Doğal güzelliklerin ve tarihi kalıntıların iç içe geçtiği bu olağanüstü rota, Fethiye Hisarönü’nden başlıyor, Babadağ’ın eteklerinden geçiyor, Uzunyurt ve Kabak üzerinden Boğaziçi’ne uzanıyor. E hadi, tabana kuvvet.
{search:fethiye-otelleri,Fethiye Otelleri}
Şişme bir botun içinde azgın sularla kapışmak kulağa oldukça ürkütücü geliyor olsa da rafting, bizce herkesin yaşaması gereken maceralardan biri. Düzce’de bulunan Melen Çayı ise, akış hızı nedeniyle ülkemizde rafting için en ideal akarsulardan biri. 12 km uzunluğundaki parkurun zorluk derecesi ise orta. Nisan – Aralık ayları arası en uygun zamanlar. ‘Yok, ben zoru severim’ diyorsanız da, Şubat, Mart ve Nisan ayları parkurun en zorlu hale büründüğü aylar. Bu maceraya katılmak için ise Düzce Rafting Tesisleri’nden, bir gün önceden randevu almanız yeterli.
{search:duzce-otelleri,Düzce Otelleri}
Bu sefer bir tahtanın üzerinde, rüzgara ve dalgalara karşı dik durma zamanı. Suyun üzerinde gerçekleşen maceraların her zaman daha eğlenceli olduğunu düşünmüşümdür. Sörf de bunlardan biri. Alaçatı ise sadece ülkemizin değil, dünyanın da en iyi rüzgar sörfü bölgelerinden biri. Alaçatı Plajı’nda birçok okul ve tesis var. Buralardan eğitim alabilir ve gerekli malzemeleri temin edebilirsiniz. Alaçatı’da rüzgar sörfü için en uygun zamanlar ise Haziran – Eylül ayları arası.
{search:alacati-otelleri,Alaçatı Otelleri}
Düşünün, küçük bir kanoyla kürek çekerek, ayak basılmamış koylara doğru bir keşif yolculuğuna çıkmışsınız. Kulağa gerçekten de heyecan verici geliyor. Karadan ulaşım sağlanamayan pek çok yere sea kayaking ile gidebilmeniz mümkün. Kekova ise sea kayaking için en heyecan verici rotalardan biri. Dingin sularda kürek sallarken, bir bakmışsınız hemen altınızda kocaman bir batık şehir… Ancak bu maceraya atılmadan önce sıkı bir eğitim almalı ve mutlaka acentelerin düzenlediği turlara katılmalısınız.
Dağlarda kamp kurmanın herkesin harcı olmadığını savunurum her zaman. Kuzey Ege’nin en ihtişamlı doğal güzelliklerini gözler önüne seren Kaz Dağları, kendine has bitki türleri ve serin ortamıyla adeta bir kaçış noktası. Pek çok kamp alanının bulunduğu Kaz Dağları’nda bizim önerimiz, Sarıkız Tepesi. Konumuz macera ise, bize de en zorlu ama bir o kadar da eğlenceli bir rota sunmak yakışırdı zaten.
{search:balıkesir-otelleri,Balıkesir Otelleri}
Bisiklet bana hep özgürlüğü çağrıştırıyor. Sonsuz kere pedal çevirerek, kendimi istediğim yerde bulabilirmişim gibi… Her ne kadar böyle tatlı çağrışımlar yapsa da bisiklet, aslında riskli bir macera. Ülkemizde bisiklete verilen değer, Avrupa ülkelerine nazaran biraz yetersiz kalsa da, bisiklet rotaları açısından oldukça zengin rotalara sahip olduğumuz gerçeğini yadsıyamayız. Bu rotaların en heyecan verici olanlarından biri de Van Gölü çevresi. Van şehir merkezinden başlayan bu parkur toplam 412 km. Döndüğünüz her virajda Van Gölü’nün bambaşka manzaralar sunması oldukça keyifli. Yol boyunca her türlü ihtiyacınızı karşılayacak tesisler olduğunu da hatırlatalım.
{search:van-otelleri,Van Otelleri}
Barındırdığı riskler ve sarf edilen efor dolayısıyla kanyon geçişi, dağcılığa fazlasıyla benziyor. Bu nedenle daha önce böyle bir deneyim yaşamadıysanız, profesyonel bir ekiple bu maceraya atılmanızı tavsiye ediyoruz. Fethiye’de bulunan ve 18 km uzunluğundaki Saklıkent Kanyonu ise oldukça heyecan verici bir rota. Tahmin edemeyeceğiniz riskler barındıran bu maceraya atılmadan önce, ekipmanlarınızın eksiksiz olması gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
At sırtında doğayı keşfetmenin verdiği his bambaşka. At binmek, Anadolu’nun eski geleneklerinden biri olmasına rağmen, doğayı bu şekilde keşfetmek pek az insanın aklına geliyor nedense. Evliya Çelebi Yolu ise, kendisinin doğumunun 400. yılında açıldı. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde belirttiği İzmit Körfezi’nden Simav’a kadar olan dolambaçlı bir yol Evliya Çelebi Yolu. Bu yolun at ile gezilecek kısmı yaklaşık 500 metre ve normal şartlarda tam 25 gün sürüyor. Bu maceraya atılmanın en uygun zamanı ise Nisan – Haziran ayları arası. Yol boyunca keçi yollarından çiftliklere, ormanlardan Osmanlı’nın taş döşeli yollarına kadar pek çok güzellik sizi bekliyor olacak.