{ad:0} İstanbul’dan ya da ülkemizin diğer şehirlerinden Marakeş’e direkt uçuş ne yazık ki bulunmuyor. Hava yolu firmaları uçuşlarını Fas’ın bir diğer gözde şehri Kazablanka’ya gerçekleştiriyor. Ancak bu sizin gözünüzü korkutmasın çünkü Kazablanka’dan Marakeş’e 3 – 3,5 saatlik bir tren yolculuğuyla kolaylıkla ulaşmanın yanı sıra, hava yolu ile de 45 dakikalık bir uçuştan sonra varılabiliyor. Bu kısım tamamen sizin tercihinize kalmış. Hatta dilerseniz seyahatinizi uzatarak Marakeş dönüşü ya da öncesi Kazablanka’yı da seyahat planınıza dahil edebilirsiniz. Marakeş’e Ne Zaman Gitmeli?
Aklınıza takılabilecek sorulardan biri de şüphesiz Marakeş’i ne zaman ziyaret edeceğiniz yönünde olacaktır. Güney Afrika’nın batısında yer alan bir ülke olan Fas, çöl ikliminin etkisi altındadır. Bu sebeple Marakeş’i ziyaret etmek için şüphesiz en uygun dönem ilkbahar ve sonbahar aylarıdır. Yaz aylarında sıcaklığın çok yüksek, kış aylarında ise gündüzlerin ılık ancak gecelerin sert geçtiği şehirde en rahat gezebileceğiniz aralığı tercih etmelisiniz. Eğer Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı gibi resmi tatillerde ziyaret etmeyi düşünüyorsanız, pek çok yer kapalı olacağı için bu dönemlerin Marakeş ziyareti için çok da uygun olmadığını söyleyebiliriz. Marakeş’te Konaklama
Para biriminin Dirhem olduğu şehirde 1 TL yaklaşık 2.58 Fas Dirhem’ine karşılık geliyor. Şehirde konaklamanın ise diğer harcamalarınıza göre oldukça uygun olduğunu söyleyebiliriz. Genellikle ortasında avlu bulunan riad ismi verilen uygun fiyatlı ve konforlu konaklama birimlerinin tercih edildiği Marakeş’te, elbette turistik bir yer olmasının da etkisiyle çok sayıda büyük otel de yer alıyor. Marakeş’te Gezilecek Yerler
Bu şehrin simgesi haline gelmiş yapıların sayısı bir hayli fazla. Yola çıkmadan önce size tavsiyemiz sıkı bir seyahat planı hazırlamanız yönünde olacak. Zira seyahatiniz sırasında bu sizin işinizi oldukça kolaylaştıracaktır. Kentin en gözde duraklarında biri olan Jemaa el-Fna Meydanı şehirde uğramadan dönmemeniz gereken yerlerin başında yer alıyor diyebiliriz. Marakeş’in sizi saracak o muhteşem otantik havasını tam olarak hissedebileceğiniz bir yer olan meydan, özellikle akşama doğru görülesi bir karnaval alanına dönüşüyor. Su satıcıları, yılan oynatıcılar, tiyatro yapanlar, dansçılar, envaiçeşit yemek satıcıları gibi daha nice kalabalığa ev sahipliği yapan meydanda kısa bir tur atıp, ilginizi çeken yemekler arasında dilediğinizi tercih edebilirsiniz. Meydanla ilgili bir diğer önemli bir ilgi ise buranın UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde yer alıyor olması. Mimari yapısı ve mozaikleriyle ilgi çekici duraklardan biri olan Bin Yusuf Medresesi ise, dini ve bilimsel konularda eğitim veren Fas’ın en büyük medresesi niteliğindeymiş. Ziyaretiniz sırasında oldukça ilginizi çekecek olan bu medresenin duvar işlemeleri ve mimari yapısı size bol bol fotoğraf çektirecek türden.
Marakeş’in simgesel yapılarından bir diğeri, kentin en büyük camisi olma niteliğini taşıyan Kutubiye Camii ‘dir. Caminin ilgi çekici mimarisin şehrin bütünüyle muhteşem bir uyum içinde olduğunu söyleyebiliriz. 12. yy’da inşa edilmiş olan ve Marakeş’in panoramik manzarasına hakim minaresinin yanı sıra ihtişamlı mimari özellikleriyle Kutubiye, durağımızın olmazsa olmazlarından. Tüm bunların yanı sıra seyahatinize devam ederken şehrin tarihi hakkında daha detaylı bilgi sahibi olmak, gezdiğiniz yerlerin geçmişini zihninizde oturtabilmek adına Marakeş Müzesi’ni de planınıza dahil edebilirsiniz.
Gelelim Marakeş’in ünlü pazarlarına. Gezmekle bitiremeyeceğiniz kadar çok sayıda pazar yerine ve alışveriş alanına ev sahipliği yapan kentte; halılar, el yapımı ürünler, baharatlar, kumaşlar, hediyelik eşyalar gibi oldukça geniş bir skalaya sahip pazar alanı yer alıyor. Sevdiklerinizi sevdirecek minik hediyeler alacağınız pazarlarda satıcılarla pazarlık etmeyi ise ihmal etmeyin.
Marakeş seyahatinizin bir diğer durağı da şüphesiz ki Majorelle Bahçeleri olmalıdır. Kaktüsler ve palmiyelerle çevrelenmiş bu bahçe kesinlikle Marakeş’in huzur duraklarından biri. Mavi villası, kuş cıvıltıları, yeşilin bin bir tonundaki bitkileriyle botanik bahçesi aynı zamanda bugün ilgi çekici bir başka özelliği ile de anılıyor. Tasarımcı Yves Saint Laurent’in bu bahçeye hayran olmasının üzerine ölümünden sonra buraya küllerinin dökülmesini istemiş ve bu isteği yerine getirilmiş. Bahçede modacı anısına yapılmış özel bir bölüm de bulunuyor.