Venedik tarih boyunca Avrupa'nın en önemli ticaret başkentlerinden biri olmuştur. Venedikliler, Türklerden ve Araplardan öğrendikleri sayı sistemi ile ticaret aritmetiğini en üst düzeye çıkarmışlar ve bu nedenle bütün Avrupalı tacirler bu aritmetiği öğrenebilmek için Venedik'te açılan birçok okula gelerek eğitim almışlardır. Venedik nüfusu o dönemlerde 300.000 civarında iken günümüzde 72.000'e kadar düşmüş ve halen azalmaktadır. Yaşlı nüfusun yoğunlukta olduğu Venedik, artık anakarada bulunan Mestre adı verilen yeni şehre doğru kaymaktadır. Venedik'te yaşayanların yüzde 50'den fazlası geçimlerini turizmden sağlamaktadırlar. Bugüne kadar ki rekor bir günde 150.000 turisttir. Bu kadar turistik olması ve her şeyin deniz yoluyla taşınması sonucu fiyatlar İtalya'nın geneline göre yüzde 10 daha pahalıdır.
{facility:0}San Marco (St. Mark) Meydanı:
Bütün dünyaca özellikle güvercinleri ile bilinmektedir. Ünlü cafelere ve lüks mağazalara ev sahipliği yapan üzeri kapalı galerilerle çevrili büyük bir mermer salon şeklindedir. Meydan, Büyük Kanal'a harikulade güzellikteki Piazzetta'dan açılmaktadır. Üzerinde San Marco'nun Aslanı ve San Teodoro'nun heykelleri bulunan granit sütunlar, Constantinople (İstanbul)'dan getirilmiştir.
San Marco (St. Mark) Bazilikası:
Cumhuriyetin devlet kilisesi olan Bazilika, on iki havariden birisi olan San Marco'nun kemiklerini muhafaza etmek amacı ile 1063 ve 1073 yılları arasında, Avrupa ve Bizans karışımı bir tarzda inşa edilmiştir.
Rönasans doneminde ve 17. yüzyılda bazı değişiklikler yapılmış olan Bazilika'nın süslemeleri olağanüstü derecede bol ve harikuladedir.
Yunan haçı tarzında inşa edilen San Marco Bazilikası'nın, soğan şeklindeki kubbesi, haçın kolları üzerine inşa edilen farklı yükseklikteki küçük kubbeler tarafından desteklenmektedir. Zengin süslemeleri bazilikaya 'altın kilise' ünvanını kazandırmıştır.
Yurt dışına yapılan bir seferden dönüldüğü zaman, elde edilen hazineler San Marco'da sanat eserine dönüştürülmüş, bu nedenle duvarlar, mermer ve değerli heykeller ile kalın bir tabaka ile kaplanmıştır. Ön cephe, rengarenk mermer ve heykellerle donatılmış beş adet büyük giriş kapısı ile delinmiştir.
Orta giriş kapısının üzerine, İstanbul'dan getirilen meşhur dört adet bronz at heykeli yerleştirilmiştir. 1797 yılında Napolyon tarafından Paris'e götürülen dört bronz at heykeli, Fransız İmparatorluğu'nun sona ermesiyle yeniden Venedik'e geri getirilir. Bazilika'nın içerisinin göz kamaştıran süslemeleri, ender bulunan mermerler, porfir ve Bizans ve Rönesans etkisinde altın kaplı fon özerine yapılmış mozaiklerden oluşmaktadır. 12.Yüzyıl taş döşemeleri oldukça süslüdür.
Doge (Düka) Sarayı:
Venedik'in bir güç ve şöhret sembolü olan saray, aynı zamanda hem Düka'nın ikamet yeri, hem de hükümetin bulunduğu yerdi. Beyaz ve pembe mermerin oluşturduğu sevimli geometrik şekillerin düzeni ön cepheye büyüleyici bir ifade kazandırmaktadır.
Avlu, heykellerle zenginleştirilerek süslenmiş Rönesans stilinin mükemmel bir örneğidir. Ön cephe, değişken ritmik cumbaları ile Venedik tarzı kemerler, sıva ve duvar süslemeleri ile dikkat çekicidir. Heyet Odası, elçilerin kabul edilme odası olarak kullanılmaktaydı. Tavan, Veronese ve öğrencileri tarafından yapılan on bir adet resim ile süslenmiştir.
Düka tahtının üzerinde, Veronese tarafından yapılmış olan ve Türklere karşı Lepanto'da elde edilen zafer anısına İsa'ya teşekkürlerini sunan Hıristiyan deniz komutanı Sebastian Venier'in resmi bulunmaktadır. Duvarlardaki Venedik Dükaları'nın portreleri Tintoretto tarafından yapılmıştır.
Senatörler Meclisi salonunun tavanı, Tintoretto tarafından yapılan olağanüstü güzellikteki Venedik'in kutsallaştırılması ve İsa'nın haçdan indiriliş sahnesi ile süslenmiştir. 52x23m ölçülerinde olan toplantı salonu, sarayın en güzel odasıdır. Duvarlar, Venedik tarihini anlatan resimlerle döşenmiştir; Büyük Meclis salonunda bulunan Tintoretto'nun Paradiso (Cennet)'i, dünyanın en büyük resimlerinden bir tanesidir. Sarayı ile 17. Yüzyıl hapishanesine bağlayan Ponte dei Sospiri (İç Çekme Köprüsü), 1600 yılında üzeri kapalı bir galeri şeklinde inşa edilmiştir.
Campanile (Çan Kulesi):
99 m. yüksekliğindeki çan kulesinin sadeliği, bazilikanın şaşalı süslemelerine büyük bir kontrast yaratmaktadır. Tepesine çıkıldığında Venedik'in harikulade manzarası ile karşılaşılır. 10. Yüzyılda inşa edilen campanile, 1902 yılında yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir.
Saat Kulesi:
15. Yüzyıla tarihlenmektedir. Kadran ayıları burç sembollerini tasvir etmektedir. Saat kulesinin yukarısında bulunan ve iki adet büyük bronz insan olan meşhur 'Mori'ler, 500 yıldır saati çalmaktadırlar.
Canale Grande (Büyük Kanal):
15. yüzyılda Fransız yazar Philippe de Commine tarafından 'dünyanın en güzel caddesi' olarak adlandırılan Büyük Kanal, Venedik'in en güzel malikanelerine sahiptir. Yaklaşık 2 km. uzunluğunda olan kanalda, 'Patrici''lerin yaşamış olduğu 200 adet 12. - 18. yüzyıl mermer saraylar yan yana sıralanmıştır.
Sarayların en meşhurları;